Makale

BAKÜ DEVLET ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ

BAKÜ DEVLET ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ

PROF. DR.
VESİM MEHMEDALİOĞLU
Bakü Devlet Üniv. İlahiyat Fak.
Dekanı

Sadeleştiren:
Mesut ÖZÜNLÜ

Azerbaycan’da İslami gelenekler öteden beri çok güçlüydü. Bundan böyle İslâmî itikat ve ahlak, halkın günlük hayatındaki moral değerlerin hallinde, etkin bir rol oynamıştır. 1812 de imzalanan Gülistan ve 1928 de karara bağlanan Türkmençay Antlaşmalarımın ardından Rusya tarafından işgale uğrayan Kuzey Azerbaycan’da İslâm’a karşı ciddi bir hamle başlatılmıştı. Buna ilk tepki olarak halkımız, öz dinini koruyup kollamış ve Allah’ın Hak Dini’ne daha sıkı sarılmıştır. Çarlık Rusyası nın Azerbaycan’da İslâm’ı yok etme ve Hristiyanlığı yayma istekleri boşa çıkmış, Rus işgalinden sonra Azerbaycan’a gelen haçperest misyonerliği hiçbir başarı kazanamamıştır. Azerbaycan’da açık-seçik İslâm karşıtı bir kampanyanın Rusya’ya hiç hayır getirmeyeceğini, aksine ülkedeki iç dengeleri sarsacağını anlayan Çarlık rejimi, derhal bu İslâm karşıtı kampanyadan vazgeçmiş, daha sinsi bir siyasetle ülkedeki mezhep farklılıklarını kızıştırın, milli, dini örf ve adetleri yok edici, fanatizmi yaygınlaştırıcı faaliyetlerin yanısıra, mahalli çeşitliliği ka-şıyıcı bir politika izlemeye başlamıştır.
Çarlık Rusyası bunları yaparken, komşularımız olan Ermenilerden az istifade etmemiştir. Bu siyaset şimdi de devam etmektedir.
1920’de Azerbaycan’da Sovyet rejimi kurulduktan sonra Bolşevik Rus-yası’nın tahrikiyle, Cumhuriyetimizde İslâm dini ve manevî değerler aleyhine yeni bir vahşi terör başlatıldı. Bu kez asıl hedef, dinin açık-seçik bir şekilde yasaklanması, yüksek dini bilgisi ile temayüz eden alimlerin toplumdaki etkilerinin kırılıp, yok edilmesiydi.
Asrımızdaki 20’li ve 30’lu yıllarda, Cumhuriyetimizin duçar olduğu Bolşevik mezalimi devrinde işlenen bunca hakarete, amansız işkencelere maruz kalan, muhtelif ülkelerde dini yüksek tahsil görmüş binlerce alimimiz, İslami inançlarından, imanlarından dönmemiş, "Lâ ilahe illallah Muhammeden Rasûlüllah" deyip, bu fani dünyadan göç edip gitmişlerdir. Bundan sonra mescitler kapatılmış, Allah’ın evleri olan camilerimiz, tahıl ambarlarına, fabrikalara ve kulüplere çevrilmiştir. Arap harfleri ile yazılmış kitaplar "Kur’an" diyerek toplatılıp yakılmıştır. Kim bilir o yakılan kitaplar içinde nice nadir el yazma eserler yok edilmiş, nice kıymetli ilmi eserler hiçbir göze ışık tutmadan küle çevrilmiştir.
Bu sebeple, bu tanrıtanımazlık siyasetini resmi ideolojisi haline getiren Sovyet rejimi döneminde, Azerbaycan’da bir tane olsun yüksek tahsilli bir din adamı kalmamıştı. Meydan dinden asla haberi olmayan, Kur’an-ı Kerim’i, Kril alfabesi ile okuyan molla görünümlü kimselere kalmıştı. Dinin yerini hurafeler almış, İslâm’a olan saygı azalmaya başlamıştı. Bu şartlarda gerçek İslâm bilginlerine çok ihtiyaç vardı. Bir de Kahire, Bağdat, İstanbul, Şam, Necef, Meşhed gibi önemli İslami ilim merkezlerinde okumayı Sovyet rejimi yasaklamıştı. Böylece bu merkezlerle ilişkileri uzun süre kesilmiş olan Azerbaycan, bu ihtiyacını henüz karşılayabilmiş değildir.
1960’lı yılların sonlarında Buhara’da Mir Arap Medresesi, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’de İslâm Enstitüsü açıldıktan sonra bir kısım Azerbaycanlı genç oralarda okuyup ilim tahsil ettiler. Gayri resmi bir şekilde, gizlice dini ilimleri Azerbaycanlı gençlere öğretmeye başladılar. Fakat bu, dinin 70 yıldan beri yasak edildiği, yedi buçuk milyon nüfuslu Azerbaycan için denizde bir damla gibi bir şeydi.
1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığını elde etmiş olan Cumhuriyetimiz’de, Bolşevik rejimi devrinde ülkemizde yasaklanan bir çok dini alanda, yüksek ihtisastı kadrolara büyük ihtiyaç duyulmuştur. Her zaman olduğu gibi bu defa da, bu konuda imdadımıza yetişen ilk kardeş ülke Türkiye oldu.
1992 yılında Türkiye Diyanet Vakfı ile M. E. Resulzade adına Bakü Devlet Üniversitesi arasında, Üniversitemizin nezdinde müstakil bir İlahiyat Fakültesi açılması hususunda bir protokol imzalandı. İlahiyatçı yetiştirme sahasında büyük tecrübesi olan İstanbul’daki Marmara Üniversitesi’nin eğitim planı esas alınarak Cumhuriyetimizin yerel özelliklerine uygun bir planlama neticesinde İlahiyat Fakültesi hızlı bir şekilde talebe kabul edip eğitim faaliyetlerine başladı. Şimdi üç yıldan beri Bakü Devlet Üniversitesinin nezdinde açılan bu İlahiyat Fakültesi hummalı bir çalışma içindedir. Fakülteye her yıl 50’si Azerbaycan-dan, 10’u Türkiye’den olmak üzere 60 talebe kabul edilmektedir. Fakültemizde ilim tahsil eden bu Azerbaycanlı ve Türkiyeli gençler arasında kardeşliğe, dostluğa, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan güçlü bir bağ oluşmuştur.
İlahiyat Fakültesi molla değil yüksek ihtisaslı kadrolar hazırlamakla meşguldür. Fakültemizde Arap dili, İslâm Dini’nin Esasları, Kur’an-ı Kerim, İslâm Ahlakı, İslâm Tarihi, Fıkıh Usûlü, Fıkıh, Tefsir Usûlü, Tefsir, Hadis Üsulu, Hadis, İslâm Ekonomisi, Mezhepler ve Tarikatlar, Dini Hitabet, Dini Mûsiki gibi ihtisas dallarının yanısıra İngilizce, Türkçe ve Azerbaycan dilleri gibi dersler de okutulmaktadır.
„ Türkiye Diyanet Vakfının yardımı ile Üniversite yurtlarından biri Fakültemiz için yeniden tamir edilip talebelerimizin istifadesine sunulmuştur. Fakültemizde yeterli derecede araç-gerecin yanında bir zengin kütüphane, erkek ve kız öğrenciler için ayrı ayrı namaz kılma yerleri ile özel barınma yerleri ve yatakhaneler mevcuttur. Ramazan ayında bütün talebelere, öğretim üyelerine ve arzu eden herkese ücretsiz iftar yemeği verilir. Bütün bunlar için takriben 250 bin Amerikan doları tutarında harcama yapılmıştır. Ayrıca Fakültemizin araba, faks, arap ve latin grafikeli yazı makinası ile teçhiz edilmesi de arzumuz dahilindedir. Yeri gelmişken, Türkiye Diyanet Vakfı’na bu karşılıksız yardımları için çok teşekkür eder ve bu maksatla bize kardeş elini uzatan bütün Türk kardeşlerimize minnettarlığımızı bildiririz.
Halihazırda Fakülte binasının etrafında genişletme çalışmaları yapılmakta ve avlusu asfaltlanmakta, etrafa duvar çekilmekte, yeşillendirme çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca Fakültenin bahçesinde büyük bir cami yapılmaktadır. Yakın zamanlarda inşası tamamlanacak olan bu camide, inşaallah hem öğretim üyeleri ve talebelerimiz, hem de arazisinde camisi olmayan Yasamal bölgesinin sakinleri ibadetlerini burada yapabileceklerdir.
Toprakları işgal edildiği için, evini yurdunu terketmek zorunda kalmış, bir lokma ekmeğe muhtaç parasız pulsuz kardeşlerimizin yaralarının sarılması için gerekli teçhizatın elde edilmesinde de Türkiye Diyanet Vak-fı’nın hizmetleri az değildir.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar var. Türkiye Diyanet Vakfı’nın Azerbaycandaki hayır işlen yalnız bunlarla sınırlı değildir. Öyleki Diyanet Vakfı’nın masraf ve yardımları ile Cumhuriyetimizde bir çok lise kurulmuş Azerbaycan’ın değişik bölgelerinde, mesela Nahcıvan’da, Gusar’da, Yevlah’da ve Baku’nun Garaçuhur kasabasında büyük cami inşaatlarına başlanmıştır. Bakü’deki meşhur Şehitler Parkında yükselmekte olan caminin inşaatı tamamlanmak üzeredir ve bu yılın yarısına doğru, dindaşlarımızın istifadesine hazır hale getirilecektir. Türkiye Diyanet Vakfı’nın Azerbaycan’da yetmiş yıldan beri yasak edilmiş İslâm’ın yeniden dirilmesi hususundaki gayretli hizmetleri, özellikle takdire layıktır ve bu hizmetler, Azerbaycan halkı tarafından hiçbir zaman unutulmayacaktır.
İlahiyat Fakültesine yeniden dönecek olursak, Fakültemizde Arap dilinin yanısıra diğer yabancı diller, yerli kadrolar tarafından, İslami bilimler alanındaki dallar ise Türkiyeden davet edilmiş ihtisas sahibi öğretim üyeleri tarafından okutulmaktadır.
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin Başdirektörü, aynı zamanda Diyanet Vakfı’nın kurucularından biri plan Tayyar Altıkulaç’ın Bakü Devlet Üniversitesi, İlahiyat Fakültesinin kurulmasında ve teçhizatının tedarikinde çok büyük hizmeti vardır. Türkiye’de işinin başından aşkın olmasına bakmayarak Dr. Tayyar Altıkulaç ayda bir defa Bakü’ye gelip İslâm Ahlakı, Tefsir Usûlü ve Tefsir gibi ihtisas dallarında talebelerimizi okutmaktadır. Aynı zamanda tanınmış bir bilim adamı olan Kemal Atik’in; Fıkıh alanında büyük bilgi sahibi Celal Erbay’ın Fakültemizdeki hizmetleri de özellikle kayda değerdir. Talebelerimizin İslâm Dinini, ilmî bir şekilde öğrenip idrak etmelerinde bu tanınmış ilim adamlarının müstesna bir yeri vardır. Fırsattan istifade ederek şunu da belirteyim ki, büyük hürmet beslediğim, çağdaş Türkiye’nin en meşhur fıkıh alimlerinden Prof. Dr. Hayreddin Karaman’ı ve tanınmış kelam bilginlerinden Prof. Dr. Bekir Topaloğlu’nu Fakültemizin personeli gibi görmeyi ve onların değerli araştırmalarını dinlemeyi çok isterdik.
Ümitvarız ki, Bakü Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin mezunları, yakın gelecekte Azerbaycan’da İslâm Dini’nin çağdaş ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde tebliğ edilmesinde ve son zamanlarda Cumhuriyetimizde faaliyet içinde olan Hristiyan, Bahai vb. misyoner örgütlerin tebligatlarına karşı durulmasında, müstesna bir misyon üstlenmiş olacaklardır.