Makale

AĞAÇ VE ÇEVRE

AĞAÇ VE ÇEVRE

Gülseren ÇELİK

Yüce dinimizin iki ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (AS.) hadislerinde, çevre sağlığını ilgilendiren mevzuların hepsine kapsamlı bir şekilde temas edilmiş, birçok teferruatı içine olan açıklamalara yer verilmiştir. Bilhassa su, hava ve toprağa arız olabilecek tehlikelere dikkat çekilmiş, bunların korunması için alınması gerekli fiilî tedbirler belirtilmiştir. Bu tedbirler meyanında, her üç unsur için büyük ehemmiyet arzeden ağaç ve orman meselesinde ısrar edilmiş, yerleşim bölgesinin civarında, kesimi yasak "Yeşil saha" kurulmasından başka yerine yenisi dikilmek kaydıyla, kesilmesine izin verilen orman tesisi işine de ağırlık verilmiştir. Sağlığın gereklerinden olan, çevredeki tabii dengede büyük rol oynayan "Yeşil" mefhumunun korunmasına da İslâm büyük ehemmiyet atfetmiştir
Dinimizin iki ana kaynağı olan Kur’an ve Hadis’te, çevreyi temiz tutmaya önem verilir Günümüzde çevre sağlığı tabiri içerisine dahil edilen mevzuların hemen hemen hepsine ayet ve hadislerde yer verildiği, alimler tarafından da ciddi tahlillere tabi tutulduğu görülür.
Ağacın sosyal hayatımızdaki saymakla bitmeyecek faydalarını bir tarafa bırakarak, havanın karbondioksidini alıp oksijen vermek, yaprak ve dallarıyla, havaya karışmış zehirli parçacıkları tarayıp tutmak suretiyle atmosferi temizlemek; yağmur ve rüzgarın zararlı tesirlerini azaltarak toprağı erozyondan koruyup, çürüyen yaprakları ve barındırdığı hayvanların çeşitli artıklarıyla gübrelemek, keza yağmur ve kar sularını tutarak pınarları ve akarsuları beslemek gibi çevre meseleleri açısından yaptığı hizmetleri düşünsek bile dinimizin ağaca vermiş olduğu ehemmiyetin çok yerinde olduğunu anlarız.
Kur’an-ı Kerim, ilk sûrelerden son sürelere kadar sıkça, ağaç ve ağaçların teşkil ettiği bahçelerden bahseder. Söz gelimi, ağacın karşılığı olan seçer kelimesi, 26 yerde geçer. Bir kısım ağaç cinsleri, İktisadî hayattaki ehemmiyetlerine paralel olarak ismen zikredilir. Mesela hurma (nahl) 13 yerde, hurmalık (nahil) 7 yerde, üzüm (ineb) 11 yerde, zeytin 7 yerde, nar 3 yerde, sidre (arabis-kirazı) 4 yerde rastlanır. Bunlar dışında incir, muz vs. bazı meyve ağaçlarının da ismi geçer Tin Sûresinde "andolsun incir ve zeytine..." denilerek İktisadî ehemmiyeti fazla olan bu iki ağaca kasem edilir.
Yukarıda temas ettiğimiz ayetlerin, sayfalara göre dağılışını bir şemada göstermek istersek bunların ilk sûrelerden son sûrelere kadar oldukça muntazam bir şekilde serpiştirilmiş olduğunu görür, böy- lece Kur’an-ı Kerim’in, okuyucusunu, ağaç mevzuunda her an uyanık tuttuğunu, şu veya bu vesile ile sıkça ağaç imajını zihinde canlandırdığını müşahede ederiz.
Kur’an-ı Kerim’in bir kısım âyetlerinde yağmur yağan her yerde ağaç yetiştirilebileceği ifade edilir.
Hz. Peygamber (A.S ), "Elinde ağaç filizi bulunan kimse,
Kıyamet kopmaya başlasa bile, onu dikecek kadar zaman bulabilirse mutlaka diksin" buyurur.
Hz. Peygamber (A S.) ağaç dikimine teşvik etmekle kalmamış, bizzat örnek de vermiştir. Gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse hadislerde bu ibadete dikkat çekilir. Bu ibadetin de, ağaç diken kimsenin sevap defterine yazılacağını beyan eder. Rivayetler, Resulul lah’ın (A S.) bizzat hurma diktiğini belirtir.
Hz. Peygamber’in teşvik ve fiili örneklerine şahid olan Ashab-ı Kiram (R.A.), son derece ihtiyarlamış oldukları yaşlarda bile, sırf manevî, uhrevî sevabını elde etmek maksadıyla ağaç dikme işine devam ederek, İslâm âleminin ağaç yönüyle de zenginleşmesinde hizmet etmişlerdi.
Hz. Peygamber (A S.) orman meselesini de ele alarak yerine yenisini dikmek şartıyla ağaç kesimine izin vermiştir. Bu çerçevede Medine’nin merkezden itibaren bütün yönlere 12 mil mesafelik bir alanı "haram" ilan ederek yeşil kıyımını, hatta yaprakların koparılmasını, otların yolunmasını kesin bir ifadeyle yasaklamıştır.