Makale

DEVLET MEMURLARI KANUNU VE DİN HİZMETLERİ SINIFI

DEVLET MEMURLARI KANUNU VE DİN HİZMETLERİ SINIFI

Av. Ahmed N. ÇAVDAR

Yirmi seneden beri çıkması, kanunlaştığı 14.7.1965 tarihinden beri uygulanması beklenen Devlet Memurları Kanunu, son tadil kanunlarının çıkarıl­masıyla, mer’iyete konulmuş bulunmak­tadır.

Personel Kanunu olarak adlandırı­lan bu 657 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi için bazı kanun, tüzük ve yönet­meliklerin çıkarılması gerekiyordu.

657 sayılı Kanunun 237 ve 238. maddelerinin 4. fıkrası 25.2.1969 ta­rih ve 1127 sayılı kanunla katiyet ka­zandı. Bu kanun, 657 sayılı kanunun sı­nıflandırma ile ilgili hükümlerinin uy­gulanabilir hale getirildikten sonra uy­gulanacağı hükmünü getirdi. Tadil tasarısının da engeç 1971 takvim yılı başı­na kadar TBMM’ye getirilmesi mecburiyetini de getirmişti.

Bu kanunun getirdiği bu hükme kadar memurlar için "acaba tatbik edi­lecek mi?” endişesi her sene varid oluyordu. Böylece çıkarılacak kanunlardan 1322 sayılı kadro kanunu ve 657 sayılı kanunu esaslı surette değiştiren, bu ka­nuna bazı maddeler ekleyen ve kanunun şumûlünü arttıran 1327 sayılı kanunlar çıkarılmış olmakla Devlet Memurları Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanunun bütünü ile tatbikatını 1327 sayılı Kanun­la getirilen 93. maddesi göstermek­tedir.

Din Hizmetleri Sınıfı denildiği zaman kanunun anlayışı ile bizim anlayışımız arasında bir fark yoktur. Al-i İmran Sû­resi’nin 19. ayet-i kerimesinde beyan ve tebliğ edildiği şekilde Din’den maksat; “Allah indinde din İslâmdır” mânasını anlamak lâzımdır.

1327 sayılı kanun 657 sayılı kanunu tadil etmekte olduğundan yazımızda ka­nun olarak zikri geçtiğinde Personel Kanunu da denilen 657 sayılı Devlet Me­murları Kanununu kastetmiş olacağız. Kanunun mühim saydığımız hükümleri­ni izah etmeğe çalışalım.

Kanuun Esasları:

Devlet Memurları Kanunu 9 kısım ve kısımların bölümlerinden iba­rettir. 9. kısım geçici hükümleri ihtiva etmekte olup 1327 sayılı Kanunla 7 ek madde, 37 geçici ek madde, birçok yeni fıkra, 4 madde ilâvesi ile tertip ba­kımından bir hayli intizamsız hale getirilmiştir. Pek yakın bir zamanda yeni tadiller yapılırken bu maddelerin inti­zamsızlığının da giderilmesini şimdiden temenni ederiz.

Kanunun esaslarını, kısımlarını anlatırken ortaya koymayı uygun gördük. Sırasıyla başlayalım ve alâkası varsa atıfta bulunarak zikredelim.

Birinci kısım, genel hükümler başlı­ğını taşımakta ve kapsam, amaç, te­mel, ilkeler, istihdam şekilleri, ödevler ve sorumluluklar, genel haklar, yasaklar bölümlerine ayrılmıştır (Mevzumuz dı­şında olmakla beraber öz Türkçe kul­lanma gayreti ile burada da mânasızlığa düşülmüştür. Kısım denildikten sonra bölüm fasıl yerine kullanılmıştır. Sadece işaretle yetiniyoruz).

Yazımızın başlarında ifade ettiğimiz gibi her maddeyi değil ehemmiyetli saydıklarımızı izah edeceğimizi tekrarlarız.

Kapsam: Birinci maddenin başlığı budur. Madde 1. “Bu kanun Devlet ka­mu hizmetlerinin gerektirdiği asil ve sürekli görevlerde çalışan, genel ve kat­ma bütçelerle bunlara bağlı döner ser­mayeli kuruluşlardan … aylık alanlara uygulanır” hükmü içine Din Hizmetleri sınıfı mensupları da girmektedir.

Kanunun temel ilkeleri üçüncü maddede belirtilmiştir. Sınıflandırma, kariyer ve liyakat üç esas olarak ele alınmıştır. Devlet memurlarını görevle­rin gerektirdiği niteliklere (vasıflara) ve mesleklere göre ayrılmayı ve sınıflandır­mayı teşkil etmiştir. Kanunun 1327 sayı­lı kanunla muaddel 36. maddesi ge­nişlikle sınıfları göstermektedir. Din Hizmetleri sınıfı da bu madde içindedir. İstihdam şekilleri başlığını taşıyan 4. madde bazı tarifler getirmektedir. Dev­let memuru, sözleşmeli personel ve bu kanun hükmüne tâbi olmayan işçileri ta­rif etmektedir. Din hizmetleri sınıfı Devlet Memuru tâbirinin şumülü için­dedir.

Birinci kısmın 8. bölümünü ödev­ler ve sorumluluklar (mes’uliyetler) teş­kil etmektedir. 6. madde T. C. Ana­yasasına bağlı kalmak ve T. C. Kanun­larını sadakatle uygulamaktan bahseder. Maddenin başlığı sadakattir. Din Hiz­metlileri “sadık” olmayı en iyi bilen­lerdendir. Hepsinin arzusu sadıklar züm­resine dahil olmaktır. Tarafsızlığı anla­tan 7. madde de "Din ve Mezhep ayı­rımı yapamazlar” denilmektedir. Din Hizmetleri sınıfı anlatırken kanunun din anlayışının yerinde olduğunu Kur’an-ı Azimüşşan’ın tavsif ettiği şekilde din denilince İslâm anlaşılacaktır. Su hal kanunun bahsettiği ayırımla ilgili değil­dir. Bir misal arz edelim. Bir Müftü el­bette müslümanlarm dini meselelerini halledecek, bir cami İmamı elbette ki sadece müslümanlara teveccüh edecek­tir. Bu maddenin dışında kalan bölüme dahil diğer maddelerin izahtan âri ol­dukları düşünülmektedir.

Birinci kısmın üçüncü bölümünü teşkil eden genel haklardan 25. mad­de ki, "isnat ve iftiralara karşı koru­ma" hakkında bir iki söz söylemek lâ­zımdır. Madde 25 — Devlet Memurları hakkındaki ihbar ve şikâyetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruş­turma veya yargılamanın tâbî olduğu kanunî işlem sonucunda bu isnad sabit olmadığı takdirde merkez bu memurun en büyük âmiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kanun dâvası açıl- masını Cumhuriyet Savcılığından ister­ler. Madde izaha değil tatbike muhtaç­tır.

Yıllardan beri Din hizmetlileri bir kısım din düşmanı tarafından iftira edi­lerek mevkufen muhakeme edilmelerine sebep olmaktadırlar. Muhakeme Lûtf-i İlâhi ile beraatle neticeleniyorsa da bir kaç sene masum nice din hizmetlisi za­hiren perişan olmakta, maddeten ızdırap çekmektedir. Kanunun 25. maddesi 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 14. maddesinde valilere verilen Cumhuriyet savcısından takibat isteme ehliyetinin daha ileri bir merhalesidir. Merkez en büyük âmir vilâyetlerde valiler, isnatta bulu­nanlar hakkında kamu (âmme) dâvası açabilmek için Cumhuriyet savcılarına emir ver­me mecburiyetindedirler. Böylece, müte­cavizler adalete teslim edileceklerdir. Bu madde hizmet ifasında daha emin hare­ket imkânı vermiş olacaktır. Genel hak­lardan izaha çalışılan 25. maddeden gayrisi izaha lüzum görülmemiştir.

Birincikısmın 4. bölümü yasak­lardır.

Birlikte çekilme, grev bu yasakların başındadır. Diğer hususlar gibi bu mad­delerdeki yasaklar Din hizmetlileri için bahis konusu değildir. Varid olamaz.

İkinci kısım yenilik getiren sınıf­landırma ile ilgilidir. Madde 32; “Sınıf, bu kanuna tabi kurumlarda müşterek genel meslek niteliklerini gerektiren Devlet kamu hizmetleri ile bu hizmetler için tespit edilen kadrolara atanan Dev­let memurlarının toplamından meydana gelir”, şeklinde bir tarif yapmıştır. 33. madde ise “Kadrosuz Devlet memuru çalıştırılamaz” esas kaidesini vazetmek­tedir. Kadroların hazırlanması, cetvel­lerden bahsetmeden 36. maddeye ge­lelim. Din hizmetleri sınıfının başlangıç­ta mânasını anlatmıştık. 36. madde­nin 6. fıkrası Din Hizmetleri sınıfını göstermektedir. İntibakı ilerde tafsila­tıyla anlatacağız. Kanun hükmünü açık­larken tahsil derecelerine göre Din hiz­metlilerinin ulaşacağı derece ve kade­meleri belirtmiş olacağız.

a) İlkokul mezunu olan hizmetliler; Kayyumlar 16. derecenin ilk kade­mesinden (70x7 = 490 TL kat sayı 7 olduğuna göre), Hatipler, Müezzinler, Kur’an Kursu öğretmenleri, Vaiz ve Müftüler 15. derecenin ilk kademe­sinden (100x700 TL) işe başlarlar ve bunlardan kayyımlar 11. derecenin (200x7 = 1400 TL brüt, vergi dahil) İmam-Hatipler, Müezzinler ve Kur’an kursu Öğretmenleri 10. derecenin son kademesine (26x7 = 1855 TL) Vaiz ve Müftüler 7. derecenin son kademesine (430x7= 3010 TL Brüt), kadar (maaş bakımından) yükselebilirler.

b) İmam-Hatip Okulunun 1. dev­resini bitirmiş olan İmam-Hatipler 15. derecenin 4. kademesinden (120x7 = 340 TL) İşe başlarlar ve 9. derece­nin son kademesine kadar (330x7 = 2310 TL).

c) İmam - Hatip Okulunun II. devresini bitirmiş olan İmam-Hatipler 13. derecenin ilk kademesinden (150x7 = 1050 TL) işe başlarlar ve 5. derecenin son kademesine kadar (595x7= 4165 TL) yükselebilirler.

d) Dinî Eğitim veren Yüksek Okul veya Fakültelerden mezun olanlar 10. derecenin ilk kademesinden (225x7 = 1575 TL) işe başlarlar ve 1. derece­nin son kademesine kadar yükselebilir­ler. (1000x7 = 7000 TL)

Kanun vaz’ı, din hizmetleri sınıfını genel idari hizmetleri ve yardımcı hizmetlerle bir seviyede tutmuştur. Asıl hususiyet “özel kanunlarına göre çeşitli derecelerde dinî eğitim görmüş olan” devlet memurlarına Din hizmetleri sınıfını teşkil ettirmektedir. Bu, Dini meselelerde ihtisas sahiplerinin meşgul olmasının icab ettiğini ifade etmesi ba­kımından isabetli bir görüştür. Ancak din hizmetlileri sonradan imtihan vere­rek orta, lise ve yüksek tahsil diploması ihraz ettiklerinde bu hal derece ve ka­deme yükselmesine tesir edecek mi? 36. madde din hizmetlileri sınıfını anla­tırken ilk okuldan sonra İmam-Hatip Okulu 1. ve 2. devre ve dini eği­tim veren yüksek okul veya fakülteden ve dini görev yapan devlet memurların­dan bahsetmektedir. Dini tahsil yapmış fakat dinî görev yapmayanlar, meselâ Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu bir kimse Diyanet İşlerinde zat işlerinde vazife alırsa, idarî hizmetler sınıfına da­hil olacaktır. Böylece kanunun 96. VI maddesi "özel kanunlarına göre” mes­leğe girişi ve dini görev yapışı esas alı­yor. Bu sebeble özel kanunlara göre ta­yini yapılıp bir derece ve kademeye otur­tulan din hizmetleri sınıfı mensubu özel çalışması ile orta, lise, üniversite, yük­sek okul ve enstitü imtihanlarını verirse ihraz ettiği tahsil durumuna göre kanu­nun 68. maddesi a fıkrasında zikre­dilen terfi için asgari müddetlerden istifade edeceği gayet tabiidir. Ek geçici 36. maddede bahsi geçen: “memuriyet sırasında yüksek, öğrenim görenlerden” 4 yıldan az süreli yüksek öğrenim ya­panlara 1, dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenimi başarı ile tamamlayan­lara 2 kademe ilerlemesi verilmesi din hizmetleri yapanlar için de varit olacak­tır.

Bu kanunda III. kısmı teşkil eden "Devlet memurluğuna alınma” nın iki bölümünde başkaca izahat vermiyo­ruz. IV. kısım 1. bolüm 59. maddedeki istisnaî memurluklara, Di­yanet İşleri Müşavere heyeti üyelikle­rine tayin yapılacağım söylemekle iktifa edeceğiz. İstisnâî memurlukların hu­susiyetleri şunlardır. İmtihansız, hiz­met müddetine bakılmadan üst derece ve kademeye diploma kaydı aranmadan ta­yin yapılabilir. Bu kadrolar şahsa bağ­lıdır. İstisnaî memurluktan ayrılınca normal derecesinde vazifeye devam edi­lir.

IV. kısmın 2. bölümünde biraz izahat vermek istiyoruz. 64. mad­de kademe ilerlemesi için memurun:

A) Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması, B ve C deki şartlar tahakkuk ederse her sene kademe ilerlemesi yapılabilir.

B) O yıl içinde olumlu (müspet) si­cil almış bulunması,

C) Bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması, şartları­nın tahakkuku lâzımdır.

64 c fıkrası ve 67. maddenin “Üst derece kadrosunda açılma olmadıkça Devlet memurlarına derece yükseltilme­si yapılamaz” hükümlerinin mutlaka de­ğişmesi lâzım geldiğine inanıyoruz. “Kadrosuz devlet memuru çalıştırıla­maz” hükmünü vazeden 33. mad­deye "terfie hak kazanmış memurlar kadrosuz bırakılamaz. Derece ve kade­me ilerlemesi hiç bir surette durdurula­maz. Kurumlarınca terfi için yeterli kad­ro hazırlanmamışsa, hükümet elinde bu­lundurulan torba kadrodan faydalanıla­rak terfi gerçekleştirilir” fıkrası ilâve edilerek 64 c ve 67. madde kaldırıl­malıdır. Aksi halde devlet memurlarının mağdur olabileceklerini şimdiden söy­lemek mümkündür.

Derece yükselmesinde süre ve usûl 68. madde ile ele alınmıştır.

Sınıfların giriş derecelerinden gayri bir derecesindeki kadrolarda açılma ol­duğu takdirde bir alt derecedeki me­murlardan:

a) Derecesi içinde en az 3 yıl (İlko­kul mezunları 5, ortaokul ve dengi, lise ve dengi okul mezunlan 4 yıl) bulun­muş ve bu derecenin 3. kademe ay­lığını (İlkokul mezunları 5, Ortaokul ve dengi, lise ve dengi okul mezunlan 4. kademe aylığını) fiilen bir sene al­mış;

b) Kanun, kuruluş ve görev yönet­meliklerinde belirtilen vasıfları ihraz et­miş,

c) Üst dereceye yükselebilecek va­sıfta olduğu "Değerlendirme kurulları” tarafından tespit edilmiş olanlar “yeter­lik veya yarışma seçmesinde veya sınavında başarı gösterdiklerinde üst dere­ceye yükseltilir”.

Kanunun memur lehine hükümleri (muvazzaflık hizmeti dışında) silâh al­tına alman memurun izinli sayılması (madde 81), terhisten sonra 63. maddeye göre görevine dönmesi ve muvazzaf askerliğe ayrılan memurun terhisinde kademe ve derece intibakı yapılmasıdır.

Devlet memuru iken muvazzaf olarak askere alınanlar terhislerini müteakip Devlet memuru olmak iste­yenler; müktesep derece ve kademedeki kadrosuna tayin, askerlikte geçen müd­detlere göre kademe ilerlemesi ve as­kerlikte geçen müddet toplamının 3 yılı (ilkokul mezunlan için 5 yılı, ortaokul, lise ve bunların dengi okullar mezunları için 4 yılı) aşan kısım usulü dairesinde üst dereceye terfi ettikleri zaman bu derecede kademe ilerlemesinden istifade edeceklerdir.

Yazımızın bundan sonraki kısmın­da (memurluğun sona ermesi, çalışma saatleri, izinler bölümlerini izah etme­den) sicil, disiplin ve görevden uzaklaş­tırma ve mali hükümlerden bahsedece­ğiz. İntibakla ilgili açıklama ile yazımız son bulacaktır.

Her devlet memurunun, halen oldu­ğu gibi, kütüğü, numarası, özlük ve sicil dosyası bulunacak takdir, tekdir, terfi ve emeklilik, özlük ve sicil dosyasına gö­re yapılacaktır.

Kurumlar tarafından düzenlenecek yönetmeliklere göre yetkili amirlerce ve­rilecek notlara göre çok iyi, iyi, orta ve yetersiz olmak üzere memurlar 4 gruba ayrılırlar.

Devlet memurlartntn yetersiz olarak aynlanlan gizli bir yazı ile kendilerine bildirilir (Madde 111). Bu bir ikaz olduğu kadar itiraz hakkını kullanma ihbarı sa­yılabilir. Zira madde 118: “117. madde­ye göre kendisine tebligat yapılan dev­let memurları, buna karşı tebliğ tarihin­den itibaren en çok bir ay içinde aynı âmirlere itiraz edebilirler”.

“Atamaya yetkili âmirler itirazı de­ğerlendirme kuruluna göndererek yeni­den incelenmesini ve karar verilmesini isterler. Bu suretle verilen kararlar da ilgiliye gizli yazı ile bildirilir”. Kanunun bu maddesi ve sevkettiği hüküm din hiz­metleri sınıfı mensuplan için çok büyük kıymet taşıyan bir yeniliktir. Artık imam ve vaiz gibi aktif ve tesirli din hizmeti görenler birdenbire "mecburi emekliliğe sevkedildiniz” tebligat sürp­rizi ite karşılaşmayacaklardır. İki defa olumsuz sicil alıp peşin hükümlere uydu­rularak vazifeden ayrılma bu madde hükmü ile tarihe karışmış olmaktadır. Kötülük ve gayri İslâmi davranışın sonu böylece gelemez ise de bu suretle yaygınlığı önlenmiş olacaktır.

Madde 120’ye göre: “İki defa üst üste olumsuz sicil alan memurlartn du­rumları görevlerine veya devlet me­murluğuna devam edip edemiyecekleri hakkında bir karar verilmek üzere mer­kez değerlendirme kuruluna intikal etti­rilir".

Hemen 130. maddeyi yazalım. “Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez’’. Böylece hiçbir memur müdafaası alın­madan cezaya çarptırılamayacaktır.

Devlet Memurlarının siciline işle­nen disiplin cezaları devlet me­murluğundan çıkarma cezası hariç, ce­zanın nev’ine göre üç ve beş sene geç­mekle memurun vaki müracaatı hali ile uygun ve haklı görülmekle silinebilir.

Mali hükümlerle ilgili her madde izaha muhtaç değildir. Kanunun getirdi­ği yenilik, kadroda derece ve kademe ihdas etmesidir. Ehliyet şartları ve kad­ro imkânı olduğunda her sene kademe tahsil derecesine göre 3, 4 ve 5 senede bir derece terfi imkânı getirilmiştir. Başka bir deyişle şâkülî ve ufki terfi imkânı mevcut olmuştur. Yenilikten bir diğeri, kat sayısıdır. Memurun derece ve kademe durumuna göre kat sayı çarpı­lacak elde edilen rakam brüt (vergiler vs, kesintilerle birlikte net olmayan miktar) aylığı veya ücreti gösterir. Bir misal arzedelim: 14. derece 2. kademe göstergesi 130 olan bir memur 130 x 7 = 910 TL aylık alacaktır. Katsayı her sene bütçe kanunu ile ilân edilecektir.

Kanunun sosyal haklar kısmında yazılı fakat mali netice doğuran iki hükmünden de bahsetmek istiyoruz. Madde 193 ve 194’te yer alan memur­lara konut (mesken) ve 155. mad­denin öngördüğü mahrumiyet yeri öde­neğidir. Memurlara eşyalı eşyasız mes­ken temin edilmesi veya mesken sahibi edilmesi böylece mümkün olabilecektir. Mahrumiyet yeri ödeneği: “Memleketin tabii, ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık ve ulaştırma şartları dolayısıyla devlet memurlarının yaşama ve çalışmasında zorluk ve darlık gösteren yer­lerine sürekli görevle atananlara, o ye­rin mahrumiyet derecesine göre, mah­rumiyet yeri ödeneği verilir” hükmüne tabidir.

İntibakın nasıl yapılacağına geçmeden evvel sosyal hakların diğerlerini ilâveten sadece saymakla yetinelim. Emeklilik, hastalık ve analık sigortası, devlet memurları yardımlaşma kurumu (Demeyak), aile yardımı, doğum yardı­mı, ölüm yardımı, tedavi, yiyecek, giye­cek, yakacak yardımı, iş güçlüğü, iş ris­ki zammı, cenaze masrafı ve diğer sos­yal imkânlardır.

İntibak Durumu:

Kanunun geçici 5. maddesi memurlara, aylıkları tutarlarına 263 sayılı kanunla yapılan zam ve 263 sayılı kanunla verilen avansın ilâve edilmesin­den sonra eline geçenden daha az meb­lağ geçecek olursa, aradaki fark kade­me ilerletilmesi ve derece yükseltilmesi ile düzeltilecektir.

Kanun 36. maddesinde belirtildiği veçhile din hizmetleri sınıfına “özel ka­nunlarına göre çeşitli derecelerde dinî eğitim görmüş olan ve dini görev ya­pan devlet memurları” der. “Dini eğitim görmüş olan ve dini görev yapan dev­let memurları” der. Dinî eğitim görse veya dinî tahsil yapmış olsa da dinî gö­rev yapmayan kişiler din hizmetleri sı­nıfına değil, yerine göre genel hizmetle­ri sınıfına veya yardımcı hizmetler sınıfına dahil olacaktır.

Evvelâ, Din hizmetleri sınıfına da­hil memurların intibakını devlet me­murları kanunu intibak komisyonunun 4 nolu bildirisine göre aynen ve naklen bildirelim. Ek geçici 3. maddenin 5. fıkrası ile bütçe kanunlarının (S) cetvelinde yer alan kadrolarda bulunan din görevlilerinin intibakları 22.6.1965 tarihli ve 633 sayılı kanunun geçici 3. maddesi gereğince yapılacaktır.

Bu madde hükmüne dayanılarak kanu­nun yürürlüğe girdiği tarihte Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İl kuruluşlarında (İmam-Hatip, İmam, Müezzin, Hatip ve Kur’an kursu öğretmeni) olarak görevli bulunanlardan ortaokul, dengi okullar ve daha yukarı dereceli okullar ile İlk­okulu bitirmiş olanların (a) ve (b) fık­raları gereğince ücrette geçen süreleri­nin her 3 yılı bir terfi sayılarak tahsil durumlarına göre girebileceği derecenin üzerine (azami 3 derece) eklemek sure­ti ile maaşlı kadrolara intibakları yapıl­mış ve İlköğrenim diploması almamış olanların ise (c) fıkrası gereğince 5 yıl içinde bu hususu tamamlamaları şar­tı ile intibaklarının yapılması şart ko­şulmuş olduğundan bu zevat bütçenin (S) cetveli ile alınan kadrolarda istih­dam edilmişlerdir.

Ancak, muaddel 657 sayılı kanu­nun tadil edilmiş 23. maddesi ile ilkokul mezunu olmayan (S) cetvelinde­ki din görevlilerinin intibaklarının da ilkokul mezunları gibi yapılacağı öngö­rülmüş bulunmaktadır.

15.8.1965 tarihinden beri ilkokul dip­loması alamamış olan bütçenin (S) cet­velinden alınan kadrolarda İmam-Hatip, İmam, Müezzin, Hatip ve Kuran kursu öğretmeni olarak çalışmış olan kimse­lerin ücretli kadrolarda geçen süreleri­nin azami 9 yılı her 3 yılı bir derece sa­yılmak üzere 14 derece üzerine eklene­rek intibaklarının yapılması gerekecek­tir. Misal: 7 sene bütçelerin (d) ve 5 se­ne de (s) cetvelinden alınan bir kadroda istihdam olunan bir din görevlisinin tah­sil durumuna göre girebileceği aylık ü­zerine yalnız dokuz senesi için 3 derece eklenerek intibakının 11 dereceye yapılması gerekecektir.

Kanunun ek geçici 3. Maddesi 5. fıkrası istisnai durumu böylece tayin ve yukarıda da izahı yapıl­mış bulunmaktadır. Kanunun ek geçici 2. Ve 3. madde hükümlerinde belirtilmiş olan aylıklı veya ücretli ba­rem içi kadrolarında veya 3656 sayılı kanunun 19. maddesi kapsamına giren kadrolarda çalışanların intibakla­rını izah için bu maddeleri aynen yazıyo­ruz:

Ek Geçici Madde 2 — Ek geçici 1. madde gereğince sınıflar içindeki de­recelere intibak aşağıdaki esaslara göre yapılır:

Kurumların aylıklı veya ücretli ba­rem içi kadrolarında çalışmakta olanlar­dan halen:

Kadro aylığı 2000 TL olanlar 1. Dereceye

Kadro aylığı 1750 TL olanlar 2. Dereceye

Kadro aylığı 1500 TL olanlar 3. Dereceye

Kadro aylığı 1250 TL olanlar 4. Dereceye

Kadro aylığı 1100 TL olanlar 5. Dereceye

Kadro aylığı 950 TL olanlar 6. Dereceye

Kadro aylığı 800 TL olanlar 7. Dereceye

Kadro aylığı 700 TL olanlar 8. Dereceye

Kadro aylığı 600 TL olanlar 9. Dereceye

Kadro aylığı 500 TL olanlar 10. Dereceye

Kadro aylığı 450 TL olanlar 11. Dereceye

Kadro aylığı 400 TL olanlar 12. Dereceye

Kadro aylığı 350 TL olanlar 13. Dereceye

Kadro aylığı 300 TL olanlar 14. Dereceye

İntibak ettirilirler.

a) 36. maddede gösterilen sınıfla­rın 1, 2, 3 ve 4. derecelerine intibak ettirileceklerin, kadro unvanları bu dere­celer için 34. maddenin 3. fık­rası gereğince ihdas edilecek kadro unvanlarına uymadığı takdirde bu kadrolar şahıslarına münhasır olmak üzere mah­fuz tutulur. Şahsa münhasır olan bu kadrolar, herhangi surette boşaldığı tak­dirde kaldırılır.

b) Halen bulundukları kadrolarda 1, 2 veya 3 üst derece aylık veya ücret alanlar, kadrolarına tekabül eden dere­celere intibak ettirilmekle beraber, al­dıkları 1, 2 veya 3 üst derece aylık ve ücretlere tekabül eden derecelerin ilk kademe aylıkları kendilerine ödenir.

Ancak, yapılacak intibakta halen bulundukları kadroda bir üst derece ay­lığı alanlardan isteyenler, kadro derece­lerinde kalmak suretiyle kademe ilerle­mesine hak kananırlar.

Bu gibiler, 36. madde ile tesis edilen sınıflardaki tahsil derecesine gö­re varılacak en üst dereceyi aşmamak şartıyla ve 68. maddenin b ve c fıkraları uyarınca, aldıkları aylıklara muadil kadroları ihraz etmeleri halinde kademe ve derece ilerlemelerine tabi olurlar.

c) Bulundukları kadro karşılık gös­terilmek suretiyle istihdam edilenler, gösterge tablosunda müktesep haklarının tekabül ettiği derecelere intibak ettirilir­ler.

d) İstisnai mevkilerde olanların fi­ilen aldıkları kadro aylık veya ücret de­recelerine eşit derecelere intibakları ya­pılır. Bunlardan işgal ettikleri kadrolar­da 1, 2 veya 3 Üst derece aylık veya üc­ret alanlar, kadrolarına eşit derecelere intibak ettirilmekle beraber haklarında yukarıdaki b bendi hükümleri uygulanır.

İhtisas kadrolarında bulunanların intibakları ise ihtisas kadrosunun gö­revini fiilen yapmakta olanlar kadro ay­lık veya ücret dereceleri üzerinden, kad­ro görevini fiilen yapmayarak bir başka görevde çalıştırılanlar ise emekliye esas olan aylık veya ücret dereceleri üze­rinden yapılır.

Ancak, 1 Mart 1970 tarihinden son­ra ihtisas mevkilerine atananlardan da­ha önce ihtisas mevkii sayılan bir kadro­yu işgal etmekte olanların intibakı eski kadro dereceleri üzerinden ve yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde yapılır. Daha önce ihtisas mevkii sayılan bir kadroyu işgal etmeyenlerin intibakı ise emekliliğe esas olan dereceleri üzerinden yapılır.

Bu bent uyarınca kadro aylık veya ücret dereceleri üzerinden intibaktan yapılanlar diğer memuriyetlere nakille­rinde ve tahvillerinde müktesep hak teş­kil etmemek üzere intibak ettirildikleri derecenin ilk kademe aylığı kendileri için müktesep hak teşkil edinceye kadar verilmeye devam olunur.

İhtisas kadrolarına intibakı yapılan­lar bu kadronun görevi dışında bir gö­revde çalıştırılamazlar.

e) Kanunları gereğince terfian tayin edildikleri derece aylığı ile müktesep hakları olan derece aylığı arasındaki farkı tazminat olarak veya diğer suret­le alanlar, bulundukları kadronun mua­dili olan derecenin ilk kademesine inti­bak ettirilirler. Bu dereceler kendileri için mükteseb hak teşkil edinceye kadar intibak ettirildikleri derecenin ilk kade­me aylığını almaya devam ederler.

f) Aylıklı barem içi kadrolarda gö­rev yapmakta olanların daha önce bu kanun kapsamına giren durumlarda D ve E cetveli kadrolarında ve yevmiye­li teknik personel statüsünde geçirilmiş ve daha önceki intibaklarda dikkate a­lınmamış sürüleri ayrıca intibakta ek geçici 3. maddesi hükümleri çerçe­vesinde değerlendirilir.

Hizmetlilerin derecelere intibakları:

Ek Geçici Madde 3 — 3656 sayılı kanunun 19. maddesi kapsamına giren kadrolarda çalışanlarım intibakları 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Ka­nunu hükümleri çerçevesinde emekli keseneklerine esas olan derecelerine göre yapılır.

Bu kadrolarda çalışanların daha ön­ce bu kanun kapsamına giren kurumlarda E cetveli kadrolarında veya yev­miyeli teknik personel statüsünde ge­çirdikleri ve daha önceki intibaklarda dikkate alınmamış hizmet süreleri de bu madde hükümleri çerçevesinde ayrıca nazara alınır.

3656 sayılı kanunun 9. madde­si gereğince bütçelerin E cetvellerine dahil masraf tertiplerinden alınan ücret­li kadrolarda çalışmakta olup da kurumlarınca Devlet memurluğuna atanmaları gerekli görülenlerden barem ka­nunlarına tabi olanların intibakları ek geçici 2. madde esasları dahilinde, barem dışı olarak istihdam edilenlerin ise, tahsil durumları itibariyle girebile­cekleri dereceye 3656 sayılı kanuna ta­bi kuramlarda geçen müddetlerinin her üç senesi için bir derece verilmek sure­tiyle intibakları yapılır.

Döner sermayeli kuruluşların geçici kadrolarında çalıştırılanlar hakkında da yukarıdaki fıkradaki intibak hükümleri uy­gulanır.

Bütçe kanunlarına bağlı (S) cetve­linde gösterilen kadrolarda çalıştırılan­ların intibakları 633 sayılı kanunun ge­çici 3. maddesi hükümlerine göre yapılır.

Bu kanunun ek geçici 2. madde­sinin a bendi hükmü yukarıdaki fıkralara girenler hakkında da uygulanır.

İzah etmeye çalıştığımız bu ka­nun Din Hizmetler sınıfı mensup­larını şüphesiz bağlamaktadır. Bu asgari şartlar manasına alınmak vazi­fenin gün günden artan ehemmiyeti ile birlikte şeref ve ecri de artmaktadır. Asıl mesuliyet duygu ve ecri tayin ede­cek olan Kuran-ı Azimüşşan ve dinimi­zin yüce emirleridir. Selâm, bu kanuna tabi olan Din hizmetleri stnıfı mensupla­rı üzerine olsun.