Makale

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

Dr. Durak PUSMAZ
Haseki Eğitim Merkezi Müdürü

Bir milletin bekası, varlığını devam ettirebilmesi, ancak ve ancak milleti meydana getiren fertlerin aynı gaye ve hedef uğrunda el ele, omuz omuza vermeleri ve gönül beraberliği yapmaları ile mümkündür. Zevali, yok olması da millet fertleri arasında küskünlük, dargınlık, kırgınlık, huğuz, aynlık, kin, adavet ve gruplaşma neticesinde olur.
Tarihen sabittir ki insanlar ne zaman bir araya gelmişler, birleşmişler, gönül ve gövde birliği yapmışlarsa o zaman ileri gitmişler, yücelmişlerdir. Ne zaman da gruplaşmışlar, bölünmüşler, çeşitli kamplara ve gruplara ayrılmışlarsa işte o zaman yok olmaya, tarihe karışmaya mahkum olmuşlardır. Tarih bunun canlı misalleriyle doludur. İstiklal marşımızın şâiri merhum Mehmet Akif Ersoy bu hususu gayet veciz olarak şöyle ifade etmiştir:
Sen ben desin efrad aradan vahdeti kaldır,
Milletler için kıyamet işte o zamandır.
Evet milleti meydana getiren fertler, birlik ve beraberliklerini yitirip, sen ben derdine düşerlerse kıyametleri kopar, yok olurlar, tarih sahnesinden silinirler. Milletler için en büyük düşman budur. Şâir Namık Kemal de zamanındaki sen ben davasından şikayet ederek şöyle demiştir:
Memlekette yine bitmedi hala sen ben
Bize bu hal ile bizden büyük olmaz düşman,
Dest-i adadayız Allah içün ey- ehl-i vatan
Yetişir terkedelim gayri hevâ u hevesi.

Artık sen ben davası bitmeli, millî menfaatler etrafında yek vücut olmalıyız. Bir millet için millet fertlerinin sen ben davasına kalkışmasından daha büyük düşman olamaz. Zaten büyük devletler ve etrafımızdaki komşularımız bizi bölmek, parçalamak için sebepler anyorlar. Nereden yaklaşırsak bunlan bölebiliriz diye çareler arıyorlar.
Bize düşen, onlann bu oyununa gelerek ekmeklerine yağ sürmek değil, aksine bu kötü oyunlarını ve sinsî planlarını altüst etmektir. Hiç unutmayalım ki milletçe kurtuluşumuz, saadet ve selametimiz birliktedir, beraberliktedir. Ayrılıkta ve gayrılıkta değil.
Şair ne güzel söylemiş:
İkilik yok birlik var,
Yalnız bunda dirlik var,
Yalnız bundadır felâh,
Lâilâhe illallah.
Evet milletlerin felahı yani sıkıntılardan, dertlerden kurtuluşu birliktedir, beraberliktedir, cemaattedir.

Dinimizin Birliğe Verdiği Önem
Birlik ve beraberliğimizi sağlayacak olan en güçlü dayanağımız dinimizdir. Dün böyle olduğu gibi, bugün de böyledir. Yüce dinimiz İslamiyet birlik ve beraberliğe büyük önem verir. Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur.
"Allah ve Resûlüllah’a itaat ediniz. Bir- birinizle didişmeyiniz, birbirinizle çekişmeyiniz; yoksa gevşersiniz, kuvvet ve kudretiniz, devlet ve saltanatınız sarsılıp gider. (Bir de) sabrediniz. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir."(l)
Demek ki birbirimizle çekişir, niza eder ve aramızda kavga çıkarsa kuvvet ve kudretimiz gider, devletimiz zaafa düşer. Bunu fırsat kollayan düşmanlarımız üzerimize üşüşür.
Al-i İmran sûresinin 103. âyetinde "Hep birden Allah’ın ipine (İslama, Kur’ana) sanlınız. Ayrılmayınız." buyurulmuştur.
Peygamber efendimizin birlik ve beraberlik hakkındaki hadis-i şerifleri çoktur. Bunlardan bazıları şöyledir:
"Birbirinize hased etmeyiniz, alış verişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize dargın durmayınız ve birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birinizin bitmek üzere olan pazarlığını bozmayınız. Allah’ın kullan, kardeş olunuz. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, ona hor bakmaz. Resûlü Ekrem (S.A.S.) üç defa göğsüne işaret buyurarak: "Takva işte buradadır. Bir kimsenin şerir olması için müslüman kardeşini hor görmesi kafidir. Müslümanın Müslümana kam, malı, ırzı haramdır." (2) buyurmuştur.
"Cemaat, (birlik ve beraberlik) rahmettir. Tefrika İle azabdır." (3)
"Allah’ın kuvvet ve kudreti, yardım ve nusreti cemaat üzerindedir." (4)

Hassas Bir Ortam
İçerisinde bulunduğumuz ortam her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlik, tesanüd ve yardımlaşma içerisinde bulunmamızı gerekli kılıyor. Dünyadaki emperyalist güçler kanlı, hırslı ve doymak bilmeyen aç gözlerini memleketimize dikmişlerdir. Gayeleri birlik ve beraberliğimizi bozarak bizi birbirimize düşürmektir. Bizler bu oyuna gelmemeliyiz, uyanık olmalıyız, onların oyunlarını boşa çıkarmalıyız. Bizim bütün bu olup bitenlerden hiç haberimiz yokmuş gibi birbirimizle çekişmemiz, dövüşmemiz, en azından gafletin eseridir. Bu hareketler bizden çok düşmanlarımızın işlerine yarar. Bunlar aziz milletimize zarar, hain düşmanlarımıza yarar sağlar. Düşmanlarımızı sevindirecek ve ekmeklerine yağ sürecek hareketlerden kaçınmalıyız.
Birlikten kuvvet doğar. Tarihimiz bunun parlak misalleriyle doludur. İstiklal harbindeki ve Kıbrıs harekatındaki muzafferiyetimiz bunun son ve canlı örnekleridir. Coğrâfî yerimiz birlik ve beraberlik içerisinde olmamızı gerekli kılıyor. Millî menfaatlerimiz bunu zorunlu kılıyor. Akıl ve mantık bunu söylüyor. Bütün bunların ötesinde dinimiz bunu emrediyor,
Allah ve Resûlü birlik ve beraberlik içerisinde bulunmamızı emrediyor. İslam tefrikanın, ayrılığın düşmanıdır. Birlik ve beraberlik içerisinde olmamamız için hiç bir sebep yok. İstiklal şâirimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş:
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir, acı bir, gâye aynı, vicdan bir!
Değil mi sinede birdir vuran yürek... yılmaz!
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz.
Milleti meydana getiren fertler arasında ayrılık ve tefrikanın meydana gelmesi düşman istilasından daha tehlikelidir. Düşman topunun ve tüfeğinin yapamadığı şeyi ayrılıkçı unsurlar yapar. Onun için düşman bir memleketi istila etmek istediği zaman yapacağı ilk şey o memlekette tefrika, ayrılık tohumlan ekerek insanları birbirine düşürmektir. Şair ne güzel demiş:
Girmeden bir millete tefrika düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Milli meseleler etrafında hep beraber birleştiğimiz, birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz, yüreklerimiz toplu vurduğu müddetçe düşmanlarımız bizi yenemez, top ve tüfek bizleri sindiremez.
Kuvvet ve kudretimizi, hiddet ve şiddetimizi düşmanlarımıza saklayalım, onlara karşı kullanalım. Şefkat ve merhametimizi, sevgi ve saygımızı birbirimize gösterelim. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Muhammed (S.A.S.)’den ve ashabından bahsedilirken, onların durumları şöyle belirtilir: "Muhammed Allah’ın Resûlüdür. O’nun maiyetinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin (ve metin), kendi aralarında merhametlidirler." (5)
Çünkü bütün Mü’minler kardeştirler. Kardeş kardeşe karşı dirsek çevirmez, sırtını dönmez, hele kavga ve niza hiç yapmaz. Aralarında ayrılık, gayrılık olmaz.
Dinimiz birlik dini, beraberlik dini, kardeşlik dini, karşılıklı sevgi ve saygı dinidir. Peygamber efendimiz: "Kuvvet ve iradesiyle yaşadığım Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız." (6)
"Sizden biriniz kendi öz nefsi için sevdiği şeyi din kardeşi için de sevmedikçe imanda kemale eremez, tam ve kamil Mü’min olamaz." (7) buyurur.
Bizler bu yüce duygu ve anlayış içerisinde bulunmalıyız. Birbirimizle olan münasebetlerimizi bu ölçüler içerisinde yürütmeliyiz.
Çimento zerreleri gibi dağılmayalım. Esen tehlikeli rüzgarların önünden kendimizi kurtaranlayız. Bir araya gelerek harç meydana getirelim, beton kesilelim ki düşmanlarımız bizi yerimizden sökemesin.
Hem birleşmemiz için sebep çok. Çünkü tarihimiz bir, dinimiz bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir, Allah’ımız bir. Öyle ise niçin birlik ve beraberlik içerisinde olmayalım?
Kaynaklar:
1 -Enfal Sûresi: 8/47
2- R. Salihin; 1,277,233
3 -el-Câmiu’s-sağir, 1,145
4 -Keşfli’l Hafaî, II. 391
5 -Fetih sûresi: 29
6 -Muslim, imarı 54
7- Buhârî, iman, 7
* * *