Makale

NİÇİN HACI BEKTAŞ VELİ?

NİÇİN HACI BEKTAŞ VELİ?

KADRİ EROGAN / Emekli Vali

Hazreti Allah, Kur’an-ı Kerim’inde "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?", kâinatın Efendisi Hazreti Muhammed (S.A.S.) de, "İlim Çin’de bile olsa, gidin, alın" buyuruyor. Hazreti Muhammed’in yolundan kılpayı bile ayrılmamış olan Hazreti Ali (K.V.) "Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum" diyor. İmam Gazalî, "Bir âlim, bin câhile bedeldir" diyor. Hacı Bektaş Velî, "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" diyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de, ’Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür" diyor.
Milletimiz derin bir maziye, köklü bir tarihe, zengin bir kültüre sahiptir. İlim adamlarının görevi ise, bu zenginlikleri ortaya koymak ve bunlardan imkan nisbe- tinde günün problemlerine ışık tutacak çözümler çıkarmaktır. Bu cümleden olarak Prof. Dr. M. Fuat Köprülü ’Türk milletini iyi tanıyabilmek için, ilk önce onun ta- rih-i diniyyesini bilmek gereklidir" demektedir.
Biz de bu ana hükümlerden hareketle, asil milletimize karınca kararınca daha fazla hizmet edebilmek için, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini teşkil eden kültür varlığı ve dinî tarihi üzerinde durmayı ve hizmet vermeyi prensip edindik. Bu gayeye yönelik olarak da bir ’Türk Kültürü ve Hacı Bek- taş Velî Vakfı" nı 20 Temmuz 1987’de resmen kurduk. Vakfımızın ilk icraatı olarak da, gaye maddemizde belirttiğimiz, "Gazi Üniversitesi’ne bağlı bir Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Merkezi’nin kurulması" hususu Yüksek Öğretim Kurulu’nun 28 Ekim 1987 tarihinde yaptığı toplantıda, alınan karar sonucu gerçekleştirildi. Böylece vakıf ve araştırma merkezi Türk milletine ve bütün dünyaya kendi kudreti nisbetinde hizmet vermek üzere resmen teşekkül etmiş oldu.
Bilindiği gibi, milletimizin kendi öz varlığını tanımasını sağlamak, nesillerimiz arasında bir millî birlik ve beraberlik köprüsü kurmak ve bunu muhafaza etmek, başta devlet kuruluşlarımız olmak üzere, her vatandaşımızın görevidir. Bu görevin ifasında, ana kaynak, Türk millî kültürü ve onu meydana getiren âbide şahsiyetlerdir. Onun için, biz de, hem millî kültürümüzü, hem de bu âbide şahsiyetlerden büyük bir kısmını çalışma sahamız içine aldık. Ancak, bunlardan öncelikle, Hacı Bektaş Veli’yi Türk milletine, ilmin objektifliği içinde, emin eller vasıtasıyla vermeyi düşündük. Bu hususu da vakfımızın gaye maddesinde şöyle belirledik:
Horasan Alp Erenlerinin büyük sîmalarından birisi de Hacı Bektaş Velî’dir.
Hacı Bektaş Velî, büyük Türk düşünürü Ahmet Yesevî tarafından yetiştirilerek, Anadolu’ya vazifeli olarak gönderilmek suretiyle Anadolu’nun fütuhatında, İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde Türkmen-Oğuz boylarını birleştirerek ve manevî güç vererek mühim bir görevi üstlenmiştir.
Bu sebeple O’nun hayatını ve fikirlerini incelemek, Türk kültür tarihi, Türk birlik ve dirliği açısından çok ehemmiyetlidir.
Hacı Bektaş Velî’nin elbetteki incelenmesi gereken asıl yönü, mütefekkir tarafıdır. O, mütekâmil bir dinin, yani İslam’ın samimi bir yolcusu, inanmış bir mürşidi ve yorumcusudur.
O’nun fikirlerinin inanç, iman ve aksiyonumuzda, yeniden gündeme getirilmesi, ondan yeniden faydalanılması Türk tefekkür tarihi ve Türk millî kültür birliğinin temini için gereklidir. Bu açıdan ilmin objektif tarafsızlığı dahilinde Hacı Bektaş Velî, metodlu ve sistematik konular çerçevesinde yeniden araştırmaya tâbî tutulmalı, evvelâ milletimizin vahdet ve fütuhat şuuru için, ikinci olarak kültür ve tefekkür tarihimiz için, nihayet dinî ve tasavvufî anlayışımızın ortaya konulması için, pek faydalı olacaktır. Millî kültürümüzü bir yanı ile tarihî kökenimize, bir yanı ile de İslâmiyet’e bağlayan bu büyük Türk mutasavvıfı, sanki Anadolu’nun kilidi ve mimarıdır. Türkistan’da Ahmet Yesevî neyse, Anadolu’da Hacı Bektaş Velî de O’dur. Hatta Hacı Bektaş Velî ile beraber aynı çizgi de olan Yunuslar, Ahmed Fakihler, Hacı Bayramlar, Ahi Evranlar, Gülşehrîler, Hacı Bektaş Velî’nin araştırılması ile daha da anlaşılır hale gelecektir.
Özellikle, Hacı Bektaş Velî Hazretleri düşünce, görüş ve mefkûre yönünden vatandaşlarımızın tümüyle ittifak etmesi lâzım gelen bir şahsiyet olmasına rağmen; tarihî gelişimi seyrine uyularak büyük bir ekseriyet gerçekler dışında tanımaya ve tanıtmaya çalışılıyor. Büyük bir Türk-lslâm mutasavvıfı olmasına rağmen ve Kutbul Aktab (Kutuplar kutbu, Evliyalar evliyası) lâkabıyla anılmasına rağmen, İlmî ve tarihî gerçeklerden uzak olarak, bazılarınca şöyle tanıtılmıştır. O, bir şaman dervişi idi. Islâm’ı hiçbir zaman benimsemedi. Vaktiyle, Babaî isyanına karıştı. İsyan yatışıncaya kadar senelerce dağlarda kaldı, gibi, indî ve şahsî kanaatlar, fikirler ortaya atmakta beis görmeyenler olmuştur. Maalesef, bunlar arasında ilim adamı geçinenler de vardır. Hatta, bu düşüncelerini, İlmî, dinî, dergi, kitap ve ansiklopedilerde de ileri sürebilmektedirler.
Halbuki, Hacı Bektaş Velî Hazretleri "Makâlât"ında ileri sürdüğü görüş ve düşüncelerini, büyük çoğunlukla âyetlere ve hadislere istinad ettirmiştir. Dinden, özellikle İslam’dan asla bir taviz vermemiştir. Hakiki bir din mürşididir.
Fakat, ne yazık ki, ilim adamı olarak bilinen bazı kişilerin, "Makâlât"adlı eserin, Hacı Bektaş Velîye ait olmadığını iddia edebilecek kadar, ileriye gitmeleri, dikkate şâyândır. Böyle bir yaklaşım, ilim adamlığı sıfatıyla bağdaşmasa gerektir.
Bütün bu sebeplerden dolayı, Hacı Bektaş Velî Hazretlerinin ilmen ortaya konulmasını gaye edinmiş bulunmaktayız. Bu noktada, uzun bir çalışmanın emeği ile Hacı Bektaş Velî’nin "Makâlâfını ilmen ortaya koymuş olan, Prof. Dr. Esad Coşan’ı saygı ve takdirle anmak vazifemizdir.
Hacı Bektaş Velî’nin Makâlâf’ını gerek ilim adamlarımızın, gerekse din görevlilerimizin, yazılarında, konuşmalarında, konferanslarında, vaaz ve hutbelerinde, dile getirmelerinde, millî birlik, dirliğimiz yönünden sayılamayacak kadar faydaları ı vardır.
Çağdaş bir seviyeye, ahlâkî bir nizama yükselebilmek için, Hacı Bektaş Velîlerin görüşlerine ihtiyacımız vardır. Çalışmalarımızın en mühim gayesi de budur.
Kısaca, Hacı Bektaş Velî’nin Türk birlik ve dirliğine yabancı kültürler karşısında Türk kültürünün korunmasına, İslamiyet’in yerleşip kökleşmesine ve nihayet bütün bir insanlığa kazandırdığı kıymetlerin yani, bütün fikir, düşünce ve felsefesiin, hiçbir önyargının sahibi olmadan, hiçbir telkin ve düşüncenin tesiri altında kalmadan, tam bir ilim tarafsızlığı içinde ve yine İlmî esaslara ve tarihî gerçeklere dayalı olarak meydana çıkarılması ve elde edilecek neticelerden Türk kültürüne, Türk’ün birlik ve dirliğine tek cümle ile Türk’ün mağlup edilmez gücü, millî vahdet şuuruna katkıda bulunmak maksadı ile, ortaya çıktık.
Amaç, niyet ve hedeflerimiz arasında şunlar yer alıyor:
Hacı Bektaş Velî’nin Türk kültür tarihi içindeki yerini,
İlmî objektiflik içinde esas kaynaklara dayalı olarak ortaya koymak; bunu yaparken, dolayısıyla Hacı Bektaş Velî’yi hazırlayan tarihî, sosyal ve siyasî sebepleri inceleyerek; Ahmed Yesevî’den bu yana, İslâmî Türk kültürünü fiilen yaşayan ve yaşatan kişileri ortaya çıkaracak, kültür tarihimizle Hacı Bektaş Velî’nin gerçek yerini tayin etmek. Ko- ı nuya ilgi duyan diğer üniversitelerimizde de araştırma merkezlerinin açılmasını sağlamak. Diğer araştırma merkezleri ile devamlı işbirliği halinde olmak, elimizdeki mâlî imkanlarla, bu çalışmalara katkıda bulunmak. Mütevelli heyet, gaye maddesinin gerçekleşmesine katkıda bulunacağına inandığı zevata, bilimsel ve danışma üyeliği vermek suretiyle yardımlarından yararlanmak. Doğrudan Hacı Bektaş Velî’nin ve O’nun yetiştirdiği kişilerin telif ve tercüme eserlerini bulup ortaya çıkarmak, ortaya çıkarılan fikirleri tahlil ve tenkid süzgecinden geçirerek, anlaşılır hâle getirmek. Hacı Bektaş Velî’nin, kuruluşunda doğrudan ve dolaylı olarak rol oynadığı "ahi" esnaf teşkilatlarının yapısını incelemek. Hacı Bektaş Velî’nin tesir dairesine giren diğer Türk büyüklerini incelemek, fikirlerini ortaya koymak. Hacı Bektaş Velî ve devrin Türk millî kültürüyle alakalı bütün ana kaynaklarını - yazma ve basma- toplayıp arşiv kurmak, gerekirse mikrofilmler getirtmek ve mikrofilm makinasının da bulunacağı bir ihtisas kütüphanesi kurmak. Merkezi, ileriki yıllarda bir enstitü hâline getirmek. Sahayla ilgili uzmanlar yetiştirmek gayesiyle master ve doktora bursları ve kaynakları temin etmek. Yurt içinde ve dışında, millî ve milletlerarası her çeşit konferans, seminer, sempozyum, paneller tertip etmek. Anma günleri, şölenler vesair topluluklarda folklorik yönden daha çok İlmî ve fikrî yönlere ağırlık vermek hususu ile radyo ve bilhassa televizyon ve basın aracılığı ile Türk kültürü ve Hacı Bektaş Velî hakkında neşriyatta bulunmak.
Vakıf tarafından yapılacak bazı faaliyetlerin yürütülmesi, vakıf senedi ışığında mütevelli heyet üyelerince sağlanır. Vakıf, amacına ulaşabilmek için, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün izni ile her türlü temliki tasarrufta bulunabilir. İşletmeler kurabilir, kurulmuş olan işletmelere iştirak edebilir. Yasalar dahilinde her türlü akit ve tasarrufta bulunabilir. Vakıf, imkanları nisbetinde Hacıbektaş Kasabası’nın imarı, sosyal, kültürel ve ekonomik konularda kalkınmasına katkılarda bulunur. İleride, vakfın mal varlığı arttığı takdirde vakfın şimdiki gayesine uygun olmak şartıyla daha geniş faaliyetlerde bulunabilir. Türk tarihi, Türk kültürü, Türk birliği ve Türk inanç birliği bakımından Hacı Bektaş Velî’yi bütünüyle ortaya koymak, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Vakfı ile Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Merkezi’nin asıl gayelerini teşkil etmektedir.
Görülüyor ki, her iki kuruluşun da gayesi, Türkiye’de millî birlik ve beraberlik, insanların birbirini sevmesi, sayması, vatan ve milleti için varlığını ortaya koyması; Hacı Bektaş Velî’nin "bir olalım, iri olalım, diri olalım" düsturunun gerçekleşmesidir.
Birlik ve dirliğimize yönelik her türlü faaliyetlerimizde, sizlerin destek ve yardımlarınıza mutlaka ihtiyacımız vardır. Tabiiki bu yardım ve desteklerin en yücesini her zaman ve her yerde Cenab-ı Hak’tan beklemekteyiz. Vatan ve milletin bütünlüğünde yapacağımız bu tür çalışmalarımızda tevfik ve inâyet yüce Mevlâ’dadır...