Makale

Zaferler Kolay Kazanılmaz

Zaferler Kolay Kazanılmaz

ABDULLAH CEYHAN
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Hayat zor, yaşayabilmek için mücadele şarttır. Mücadeleyi zaferle perçinlemek ise, yaşama azmi, kişiye güven verir. Yaşama azmini yitirenler, peşinen başarısızlığı kabullenmiş demektir. Kötü olan, tasvif edilmeyen de budur. Çaba ve gayretler neticesinde elde edilen zaferlerden sonra bayram yapılması tabiidir. Hatta gereklidir.
Dinî boyutu olan iki bayramın sevinç günleri olarak kutlanılma-ları da, aynı sonuçlara bağlıdır. Dikkat edilecek olursa, sırf Allah’ın emri olduğu için bir ay süre ile tutulan oruç, kişinin yani müminin, normal zamanlarda meşru olan bazı isteklerine gem vurmak suretiyle gerçekleştirilmektedir. Mümin, neticede bayram etmeyi hak etmiş olmaktadır. Kurban Bayramı’nın kutlanmasında ise, pek farkedilemeyen bir mücadeleden zaferle çıkmak vardır.
Türk tarihindeki zafer ve bayramlara baktığımızda da buna benzer öğeleri buluruz. Milletimiz, var olma veya yok edilme ile karşı karşıya geldiğinde, topluca kanı ve canı pahasına zaferler elde etmiştir. Zorla elde edilen zaferlerden sonra bayramlar hak edilmiştir. Zulme, işgale, şeytana ve nefse boyun eğerek zafer kazanmak mümkün değildir.
Her insan için olduğu gibi, milletler için de, onurlarını rencide etmek, topraklarını ellerinden almak, esir edilmek arzusu, inançlarının ve yaşama imkanlarının ortadan kaldırılmak istenmesi, yaşama haklarının ortadan kaldırılması, zulüm görmeleri, mukaddes bilinen mefhumlarına hakaret edilmesi gibi eylemler, insanları ve toplumları zaferlere sevketme bakımından önemli bazı sebeblerdir. Dinî, millî hisler bu tür sonuçlara karşı toplumları galeyana getirir. Hele hele millet olabilmiş toplumlar bu konuda daha hassastırlar. Onlar, yaşayabilmek için vuruşmaktan ve ölmekten korkmazlar.
Bu durum bizim milletimiz için 1071 yılında Malazgirt Savaşı ile başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir. Bundan sonra da devam edecektir. Çünkü Türk Milleti bu zaferden sonra Anadolu’da devlet olmaya başlamıştır.
1071 harekatı ile başlayan mücadele, sırası ile Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Mohaç, Sakarya Meydan Muharebesi ve nihayet Dumlupınar, Başkumandanlık Meydan Muharebesi (30 Ağustos 1922), Kıbrıs Barış Harekatı ile şimdilik noktalanmış gözükmektedir. Ama her an, yine büyük zaferlerimize kapı açabilecek ortam doğabilir. Zira tarihçilerimiz, "Şark Meselesinin Malazgirt ile başlamakta ve devam etmekte olduğunda hem fikirdirler. Çünkü düşmanlarımız, milletimizin zayıf tarafını kollamakta, onu zayıflatabilmek için planlar yapmaktadırlar.
Milli Mücadele bizim tarihimizde ayrı bir yer tutar. Yokluk, kıtlık, imkansızlıklar milletimizin zafer şevkini yok edememiştir. Bunda ana unsur, milletimizin dinine, hürriyetine, namusuna, vatanına ve bayrağına aşırı düşkünlüğüdür. 30 Ağustos Zafer Bayra-mı’nın özünde de bu vardır.
Başkumandanlık Meydan Savaşı, mukaddes ülkemizi elimizden almak isteyen, Türk Milletini yok etmeyi amaç edinen düşmanlara karşı yapılmış, binlerce şehit verilerek zafere ulaştığımız bir muharebedir. En az Bedir kadan şanlı, Malazgirt kadar önemlidir. Yoksa, bu millet yok olacak, yüce İslâm’ın kalesi yıkılmış olacaktı.
26 Ağustos sabahı yoğun topçu ateşi ile başlayan büyük taarruzun öncesinde, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genel Kurmay başkanı Fevzi Çakmak ve değerli komutanlardan ismet İnönü bir araya gelerek nihâi kararı almışlar, ne pahasına olursa olsun ülkenin kurtarılmasına karar vermişlerdi. Verilen karar yediden yetmişe milletimizin her ferdi tarafından benimsenmiş, ölüm göze alınmıştı. Vatan mutlaka düşmandan temizlenmeliydi.
26 Ağustosla başlayan ölüm kalım savaşı, Türklerin lehine olmak üzere 30 Ağustos’a kadar sürdü. Yunan ordusu elde ettiği topraklardan büyük kayıplar vererek çekildi. Hatta General Trikopis başta olmak üzere bir çok general ve asker esir alındı. Mustafa Kemal Paşa esir generallere ve askerlere çok iyi davrandı. Türk savaş geleneğinin örnek tavrını sergileyerek büyüklüğünü gösterdi.
Genel adı "Başkomutanlık Meydan Savaşı" diye tarihe geçen ve 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutladığımız zaferden sonra, siyasi alanda büyük gelişmeler olmuş, antlaşmalar imzalanmıştır. Bu zaferi milletçe kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.