Makale

Günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimi ÜÇ AYLAR

Günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimi

ÜÇ AYLAR

Fahri Demir
Din İşleri Yüksek Kumlu Üyesi

Üçaylar dediğimiz mübarek aylar bu ay başlıyor. 14 Aralık 1993 Salı günü Receb-i Şerifin ilk günüdür.
Üçaylar’ın ilki olan Recep ayının ilk cuma gecesi ise "Regaib Kandili"dir.
Bilindiği gibi, insanlar çeşitli değer ölçülerine sahiptir. Biz müslümanlar da bazı temel değerlere sahibiz.
Bu yazımızda, üçaylar münasebetiyle, "zaman" değerini anlatmaya çalışacağız.
Bizler, en azından nazarî planda da olsa zamanın değerini biliriz.
Bizim, "bin aydan daha hayırlı" bir Kadir gecemiz var.
O, yıl içinde bir gecedir. Ama, "seksen yıl"dan daha değerlidir.
Üstelik o gece, bütün bir yıl içinde saklıdır.
Yılın hangi gecesinin "Kadir Gecesi" olduğu, kesin olarak bildirilmemiştir.
Rivayetler onun “Ramazan Ayı"nda olduğunu; Rama- zan’ın son on günü’nde olduğunu; bu on günün tek sayılı gecelerinde (23, 25, 27) olduğunu; bunlardan 27. gecenin Kadir Gecesi olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla biz, Ramazan’ın 27. gecesini Kadir Gecesi bilir, onu o gece kutlar; değerlendirmeye çalışırız.
Ama, o çok kutsal gecenin bu gece olduğuna dair kesin bir bilgiye sahip olmadığımız için, geceyi senenin bütün gecelerinde kollar dururuz.
Bu kollayış bizi, "zamanın değerini bilmek" konusunda bir anlayışa, her gecemizi kadir bilip bütün zamanların kadrini bilme anlayışına götürür.
Bu husus, hayat felsefemize:
Her geceni kadir bil;
Her geçeni hızır bil. atasözü ile geçmiştir.
Yani biz, bir "Kadir Gecemiz" bulunduğunu; bu bir tek gecenin "bin aydan", yani seksen küsür yıldan daha değerli olduğunu biliriz. Ama, bu gecenin yılın hangi gecesi olduğunu kesin olarak bilmediğimizden dolayı, her gecemize kadir değeri vererek, "zamanımızın kıymeti“ni biliriz.
Zamana değer vermek bu hayattaki sınırlı olan ömrümüzü sermaye bilmek ve çok değerli olan bu sermayeyi boşa harcamamak, bizim temel hayat felsefemiz olur.
"Beş şey’den önce, beş şeyin kadrini bil” diye başlayan Peygamber sözü, hemen hepimizin kulağındadır.
O beş şey bu Hadis-i Şerifin devamında şöylece sıralanmaktadır:
-Ölüm anı gelip çatmadan önce, hayatının;
-Hastalık başa gelmeden önce, sağlığının;
-Fakirliğe düşmeden önce, varlığının;
-İhtiyarlamadan önce, gençliğinin;
-Meşguliyet zamanından önce sahip olduğun boş vaktinin, kadrini bil.
Dikkat edersek.
Hayat, sağlık, varlık, gençlik ve zaman, müslümanın kıymetini bilmesi gereken değerler olmaktadır.
Biz bu yazımızda, az önce belirttiğimiz gibi, başlamakta olan üçaylar münasebetiyle, "zamanMın değerini anlatmaya çalışmak istiyor; diğer değerleri, gelecek sayılarımıza bırakmak istiyoruz.
Arapça bir söz var:
el-Mevâkît lâ teştera bi’l-ye vâkît;
Ve ’l-Yevâkît, tuştera
bi’l-Me vâkît.
Yani;
FMD Arşivinden alınmıştır.
Vakitler, yakutlarla satın alınamaz ama,
Yakutlar, vakitlerle satın alınabilir.
Bu değerli özdeyişin Türkçemizdeki şekli gayet sade ve özlü olarak şöyledir:
Zaman, para ile satın alınamaz; geçen zaman geri gelmez.
Zamanın tarifi, filozofları çok meşgul etmiş; zaman’ın ne olduğunu anlamak, onları çok uğraştırm ıştır.
Zamanı anlamak ve onu tarif etmek cidden zordur. Ama, mücerred "zaman" kavramından ayırarak zaman diliminden hareket edersek, o zaman işimiz kolaylaşır.
Esasen, zaman’la ilgili bilginin pratik önemi de kendisini burada gösterecektir.
Biz müslümanlar bunu; - günlerden, Cuma ve Bayram günleri; gecelerden
Kandil geceleri; aylardan, Üçaylar. Şeklinde pratik hayata sokmuşuz.
Müslüman, Cuma gününü, sadece haftanın günlerinden bir gün olarak görmez. Müslü- manın gözünde Cuma günü, günlerin en değerlisidir.
O gün kendisine Cuma ibadeti farz olan kimse, bugünün ibadetine katılıp "Cuma hutbesini dinlemek ve "Cuma Namazı"nı kılmakla kalmaz; bütün gününü, tertemiz duygular ve iyi dileklerle geçirir.
O gün kendisine Cuma ibadeti farz olmayan veya Cuma ibadetine katılmaya imkan bulamayan müslüman da o gününü, aynı şekilde değerlendirir. Elbette her zamanını, ama özellikle o gününü tertemiz duygular ve iyi dileklerle doldurmaya çalışır.
Çünkü bilir ki, Cuma günü içinde saklı bir "an" var ki, o andaki istekler mutlaka kabul görecek; kul o anda gönlünden geçen arzu ve isteğine kavuşacaktır.
Her insanın hayatta kavuşmak istediği arzular vardır. İsteğine, bir an önce kavuşmayı kim istemez? İnanmış her insan bilir;
"Hak murad eyleyince,
her işi asan eder;
Halk eder esbabını bir
lahzada ihsan eder!"
Zamanı gelmek diye bir şey vardır dilimizde. "Her şeyin bir vakti, saati var" deriz.
İşte onun gibi, Allah duamızı kabul etti mi; Zaman’ını da, Imkan’ını da, şartları’nı da yaratıp bizi o arzumuza erdirecek yollan kolaylaştırıverir.
İşte o istek, müslümanı hiç olmazsa haftada bir, gün boyunca, temiz duygu ve iyi dileklere yöneltecektir.
Haftada bir gününü olsun disiplinli ve iradeli olarak, başka bir ifade ile bilerek, "temiz duygu" ve "iyi dileklerle geçirmeğe çalışan; onun egzersizini yapan müslüman er- geç bütün günlerini, bütün zamanlarını, “temiz duygu" ve "iyi dilek"lerle doldurmağa muvaffak olacaktır.
Aynı düşünceler, başta "Kadir Gecesi" olmak üzere, mübarek kandil geceleri ve mübarek üçaylar için de kendi açısıdan geçerlidir.
İşte, "zaman’ın değerini, zaman’ın kıymetini bilmenin" insan hayatındaki pratiği.
Üçaylar, kameri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar hakkında Sevgili Peygamberimiz; "Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ümmetim’in ayıdır" buyurmakla, bu ayların özel önem ve değerine işaret etmiştir.
Bu kutsal aylar, aynı zamanda, "mübarek gece"lerle
doludur.Recep ayında, Rega- ib ve Miraç kandili var. Şaban ayında Berat gecesi; Ramazan ayında Kadir gecesi.
- Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaib gecesinde en değerli İlahi armağan paketleri bizim olabilir.
- Peygamberimizin, göklere seyahat mucizesinin gerçekleştiği Miraç Gecesi bol bol namazla, bol bol ibadet ve dua ile, günahlarımızdan arınabilir çok çok sevap kazanabiliriz.
- Kader’deki "yıllık prograrrTın yürürlüğe girdiği gece olan Berat Gecesi tevbelerin kabul edildiği, bol bol sevapların kazanıldığı mübarek bir gecedir.
- Kadir gecesi ise, yazımızın başında da işaret ettiğimiz gibi "bin ay"a bedel, çok mübarek bir gecedir. Bu geceye rastlayanlar,
80 yıllık bir faal ömürle ancak kazanılabilecek sevaplara ve bereketlere nail olabilirler.
Receb ayı, Sevgili Peygamberimizin, Ramazan’dan sonra en çok oruç tutmuş olduğu bir aydır.
Ramazan’dan sonra en sevap oruç, Receb ve Şaban aylarında tutulan oruçtur.
Ramazan ayı ise, Islâmın beş şartından biri olan oruç ibadetinin yerine getirildiği aydır.
Kısaca üç aylar: Günahlarımızdan arınma, sevaplarla bezenme mevsimi olan çok müstesna bir zaman dilimidir.
Onun için, bu ayda başlayacak olan üçaylar münasebetiyle kendimize yeniden çekidüzen verebilir, rahmet ve bereket sağnaklarının mevsimi bu ayda gerek işimize, gerek ödevlerimize daha çok çalışmak, başta oruç olmak üzere, daha çok ibadet etmek ve daha çok iyilik ve hayır yapmak suretiyle, testilerimizi doldurmaya çalışabiliriz.
Üçaylarınız şimdiden mübarek olsun. Allahın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun sevgili okuyucular.