Makale

İSLÂMDA YARDIMLAŞMANIN İNCELİKLERİ

İSLÂMDA YARDIMLAŞMANIN İNCELİKLERİ

Abdullah GÜVENÇ

Cenâb-ı Hakk, mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de buyuruyor ki: «Hayır ve fazilet yolunda çalışanlara yardım edin, şer ve rezilet ile uğraşanlara yardım etmeyin.» (Mâide Sûresi, âyet 2).

İçtimaî yardım, İslamda mühim bir yer tutar. Bundan dolayıdır ki, zekât farz, fıtır sadakası ve kurban vacip kılınmıştır. Faiz veya vacip olanlardan başka mal, beden, ve türlü yollarla yardım yapmak suretiyle insanlar ara­sında karşılıklı sevgi ve saygının yaşatılması, İslâmda ana prensip kabul edilmiştir. Yardımlaşmak ve dolayısiyle kardeşliği yaşatmak, zengin olma­ğa bağlı değildir. Herkes gücünün yettiği şekilde ve gücünün yettiği kadar yardım yapmakla mükelleftir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şe­rlilerinde : «Kul, din kardeşinin yardımına koştukça, Allah da ona yardım eder.» buyurmuştur.

Peygamber Efendimizin insanlar arasında karşılıklı dayanışmayı sağ­lamak ve devam ettirmek gayesini güden şu hadîs-i şerifleri de ne kadar önemli ve dikkat çekicidir:

«İnsan vücudunda (360) eklem vardır ki, bunların her birinin sağladığı nimet için her gün bir sadaka verilmelidir.» Efendimizin bu emirleri ilk du­yulusunda her ne kadar bizi korkutacak gibi olursa da açıklanınca bu vazife­nin ne kadar kolay olduğunu anlamakta güçlük çekmeyiz.

Peygamberimizin bu emir ve tavsiyeleri aynı zamanda içtima! Hayatın devam ve düzenine en büyük yardımcı olduğu da şüphe götürmez bir ger­çektir.

Bu sadakalar şöyle sıralanmaktadır:

Güneşin doğduğu her günde, biribiriyle anlaşamayan iki kişi arasında adaletle hükmetmek veya onların (adaletten ayrılmamak şartiyle) aralarını bulmak, aralarında dargınlık olmuş ise barıştırmak yahut da bir alım satım işinde uyuşamamışlarsa pazarlıklarını yapmak bir sadakadır. Bineğine binemiyen ihtiyar, sakat, zayıf, kucağı çocuklu bir kimseye yardım ederek bindirmek ya da yükünü kaldırmak veyahut vasıtalarda onlara yer vermek sadakadır. Çünkü yeryüzündekilere merhamet eden kimselere Allah da merhamet eder. Hatır sormak, güzel söz söylemek veya sevindirecek hayır­lı bir haberi vermek sadakadır. Namaz kılmak için atılan adımların her biri bir sadakadır. İnsanların gelip geçeceği yerlerde ve yollarda gelip geçme­yi güçleştirecek taş, çamur, diken, çukur, su birikintisi ve benzeri şeyleri de gidermek de sadakadır.

Bu türlü hal ve hareketler sadaka ve sevap olduğu gibi bilâkis her ne suretle olursa olsun insanları rahatsız etmek de o derece günahtır. Çünkü, Peygamber Efendimiz yine bir hadîs-i şeriflerinde: «Bir mü’min diğer bir mü’mine eziyet ederse bana eziyet etmiş, bana eziyet eden de Allah’a ezi­yet etmiş olur.» buyurur. Binaenaleyh, başkalarını üzmekten, incitmekten son derece çekinmelidir.

Bizler yaşayışımızın İcâbı olarak her zaman yardım etmeğe ve yardım edilmeğe muhtaç bir durumda bulunuyoruz demektir. Bu itibarla izahına ça­lıştığımız bu hadîs-i şerifler gereğince hareket ettiğimizde hayatımızda de­vamlı bir kolaylık elde ettiğimiz gibi bu emir ve tavsiyelere uymayışımız da o derece yaşayışımızı güçleştirir. Halbuki, insanların cemiyet halinde köyler, kasabalar, şehirler kurarak, büyük toplumlar, milletler halinde yaşamaları­nın en önemli gâyesi yardımlaşarak hayâtı kolaylaştırmak ve rahat bir ya­şama sağlamaktır. Aksi takdirde toplumun ve toplu yaşamanın gayesinden uzak kalmış oluruz ki, bu takdirde insanlar arasında devam ettirilmesi gereken karşılıklı sevgi ve saygı bağlan gevşer. Böylelikle de toplumu meydana getiren ferdler yalnız kendilerini düşünmeğe ve kendilerini koruyup kurtarmağa özenirler ki, egoisliğin hâkim olduğu bir toplum dünyâda rahat yüzü göremez. Salih amelden mahrum ve eli boş olarak âhiret âlemine intikal et­tiği için de Allah’ın rızasından uzak kalır, azabına müstehak olmuş olur.

İşte bu açıklamadan anlaşılıyor ki, İslâmın vazettiği esaslar, bütün emir­ler ve yasaklar bizi dünya ve âhirette saadet ve selâmete kavuşturmak mak­sadına dayanır. Binaenaleyh emir ve yasaklan gözeterek tam bir teslimiyet içinde yaşamamız, hem şahsımızı hem de birlikte yaşadığımız bütün insanları korumak ve kurtarmak olacağından bu türlü davranışlarımızla iyi bir insan, olgun bir Müslüman olarak insanların hoşnutluğunu kazanır, Allah’ın da rızasına kavuşmuş oluruz.

* Havalarını koruyamayan uluslar, âtilerinden emin olamazlar,

* Çiftçinin yüzünü güldürecek, mahsulünün çoğalmasıdır. Mahsulü çoğalt­mak ise tarım mücâdelesi İle elde edilir. Türk Hava Kurumu tarım mücâdele­sinde uçaklariyle çiftçilerimizin hizmetindedir.