Makale

Bloklar Yıkılırken 21.Y.Y. Ne Getirecek

İNSANI
İHMAL EDEN
SİSTEMLER
TARTIŞMA
GÜNDEMİNDE.
HUZUR
ARAYIŞLARI DA.
ACABA 21. yy. NE GETİRECEK ?.

BLOKLAR
YIKILIRKEN
21. yy. NE GETİRECEK?
YAŞLI dünya sanki bir medeniyetler müzesi.. Arnold Tein, gelmiş geçmiş 30 kadar "uygarlık"tan söz eder. "Çin"den "Yunan"a, "Karta-ca"dan "Endülüs" ve daha berilere kadar..
Aslında "medeniyet" bir bütün.. "İlk İnsan" dan bu yana hangi taşa bir çivi çakılmışsa, arkadan gelen, ona bir yenisini eklemiş; eski Yunan, Roma, İslâm Medeniyeti derken "Batı Medeniyeti "ne işte böyle gelinmiş.. Bugün "Batı" sıfatıyla bütünleşmiş "çağdaş uygarlık", teknik boyutuyla en sivri noktasında bulunuyor. "Madde"ye egemen olma iddiasının en cüretkâr ucunda.. Fakat, acaba "kalıcılık" sürecinin neresinde? işte o boyutuyla daha şimdiden "tartışma" konusu.. "Medeniyet" gerçekte bir "maddemana" sentezi ise, "Batı uygarlığı"nın"mana boyutu"nda bir tartışma sürecine girmiş bulunması elbet kaçınılmaz olacak.. Pitirim A. Sorokin’in "Bir Hitler, bir Stalin yetiştiyse, bu sebepsiz değil.. Bu kültür ancak böyle adamlar yetiştirir" sözü şüphesiz, bir tesbiti ifade ediyor.
işte "Batı" patentli Marksizm’in akıbeti!. "insan"a değer vermeyen, "din", "san’at", "edebiyat" gibi ilahi ve insanî değerleri reddeden, "Materyalist-Ateist" kökenli bu "Batı" mamulü, artık "uygarlıklar müzesi"nin bir demirbaşı..
..Ya "Batı"nın öteki evlâdı "Kapitalist" patentli düzen!.
Saf/katı Kapitalizm, önce doktri-ner prensiplerinden ödün verdi. Mal/servet biriktirmek için herşeyi mubah sayan katı uygulamalardan, "karma ekonomi" ve benzeri kayıtlamalara çekildi.
Şimdi o dünyanın parası güçlü, silahlan kavî, maddî teknolojisi "eşsiz" de olsa. "insan" boyutunda zaafa uğradığını ve inişe geçtiğini kimse inkâr edemiyor.
17-20 Aralık 1990 tarihleri arasında Ankara’da toplanan "1. Aile şûrası"nda pratik, sosyolojik, ilmî boyutlarıyla "Aile"nin cemiyetin temeli olduğu bir daha değerlendirildi. "Kapitalist Batı" toplumunda "Aile" müessesesinin nereden-nereye geldiği, Pitirim Sorokin’in "Social and Cultural Dynamics" adlı eserinde acı-acı anlatılır. "Batı toplumunun sosyal dokusundaki gevşemenin temelinde önce bu gerçek yatıyor.
Sadece "aile" mi? Batı’da "san’at" hangi mesajı veriyor? Resim, heykel, mimarlık, "zevk-i selim" ile barışık mı? "Erotik" müzik, erotik san’at, behimî duy-guların kıskıvrak teslim aldığı bir toplumun "teslimiyet itirafı" değil midir?
"Ahlâk"tan tecrid edilmiş "Bilim"in insanlığı nerelere götüreceği şimdiden belli olmuştur.
Gerçek şudur ki, Bugün "Batı", maddi teknolojiyi "amaç" olarak seçmiş, insanı sadece maddî yapısı ve beşerî ihtiyaçları ile ele almış; onun "gönül" dünyasını İhmal etmiş; gaye ile vasıtayı karıştırmıştır. Tıpkı "Doğu" milletlerinin "madde"yi ihmal edip, sonunda onun egemenliği altına girmeleri gibi.
Batı insanının "ruh boşluğu" ve arayış içerisine girmesi bundandır. Yeni yetişenlerin "huzur"u alkol ve uyuşturucularda araması; nefsî zevklerin tatmini için kıymet hükmü tanımazlığı, yalancı tatminler, yalana peygamberler peşine takılmasının altında bu "ruh boşluğu" vakıası bulunmaktadır.
"Batı"nın "insan" tarifi "zoo" yani "hayvan mefhumu" temeline dayanır. "Hayvan, konuşuyorsa insandır". "Devlet" tarifi ise "sınıf" temeline.. Yani "Devlet", belli bir sınıfın egemenliği ele geçirmesidir. "İnsan" ve "devlet" denilen değerler yanlış baza oturtulunca "millet" varlığının sosyolojik dokusu "şimdiden" değil, daha dünden "su" almaya başlamıştır.
"Batı" uygarlığının "Marksizm" kanadı kırılmış, "Kapitalizm" kanadı ise içten-içe çürümeye başlamışsa, "Doğu" denilen tarihî-insanî değerlerimiz yeniden gündeme gelecektir. Batılı bazı "Araştırma Enstitülerinin "21. yüzyılın Türk Asrı olacağı" şeklindeki değerlendirmeleri boşuna değildir.
Osmanlı Arşivlerinin araştırmacı-ların incelemelerine açılmasını, en çok Batılı uzmanların talep etmiş bulunmaları hatırlardadır.
"Göçebe" kültüründen-"Tanm" toplumuna, oradan da "Sanayi" çağına ulaşan insanlık yeni bir döneme girmektedir. "Sanayi ötesi çağı", "Bilgi çağı" denilen bu dönemde "bilgisayar" lara uyarlanmış bir kalkınma modeline geçileceği; insanın, kalkınmanın bir "vasıtası" olmaktan çıkacağı; öyle olunca da "zihin" dünyası; "gönül" dünyası ve gerçek "insan" hüviyeti ile yeniden gündeme geleceği ifade edilmektedir.
Batılı bilim adamları-toplum dokusundaki sosyolojik zaaflardan da hareketle bu yeni dönemin ha zırlıklarına başlamışlardır. "Osmanlı arşivlerinde en çok araş-tırdıkları konular ise, bizim tarihi "Vakıf" müessesemiz, "Ahilik Teşkilâtı"mız ve "Tevcihat" usûlümüzdür.
Toprakları üzerinde 24 müstakil devletin kurulduğu Osmanlı impa-ratorluğu’nun dili, dini, kıtası ayrı bu kadar kavmi nasıl bir arada tuttuğunun araştırılması, o arayışın tabiî bir sonucudur.
"insan’ı aşıp, "tabiat" ve "çevreye, "hayvan" ve "kuş"ların bakımına kadar uzanan bu sosyal müesseseleri (vakıfları) ve diğer içtimaî kurumlan ile tarihimiz, "insanı insanın kurdu yapan" marazî sistemlerin son sığınağı mı olacak, bunu istikbal gösterecek..
şu muhakkak ki, "Doğu" ve "Batı" sı ile insanlık bir "arayış" içerisindedir. Yöneliş ise, Marksist ve Kapitalist uygulamaların bıraktığı boşluğun doldurulması istika metindedir. İnsanlık yeni bir döneme girerken bize düşen, "tarih"imizin ve "coğrafya"-mızın hakkını vermektir. Yoksa, kapısının önündeki elmas tarlasını görmeyip, kıtalar ötesine arayışa çıkan "elmas" avcılarından farkımız kalmaz.

...ARTIK, İNSAN
KALKINMANIN
ARACI DEĞİL,
AMACI OLACAK.