Makale

PSİKOLOJİ VE DİN

PSİKOLOJİ VE DİN *

Talip KÜÇÜKCAN**

İnsanın ferdî ve İçtimaî hayatında dinî inanç ve tutumların önemli bir yeri olduğu gerçeğini görmemek mümkün değildir. Fertlerin dinî inanç, duygu ve düşünceleri onların tutum ve davranışlarım etkiler. Psikolojik akademik bir araştırma alanı ve İlmî bir gelenek olarak din fenomenine açıklık getirmeye çalışmıştır. Dinî duygu, düşünce ve davranışların kaynakları, gelişim ve yapısı; ibadet, dua ve mistik tecrübeler, psikolojik araştırmaların açıklamaya çalıştığı konulardan sadece bazılarıdır. Din gerçeğinin psikolojik anlamda araştırılmasının karmaşık ve paradoksal bir geçmişi vardır. Psikoloji tarihine şöyle bir göz atıldığında Wundt, Freud, Hall, Watson, Skinner, Cattell, Maslow, James ve Jung gibi meşhur simaların dinin çeşitli boyutlarını açıklamak için önemli mesailer harcadıklarını hemen görebiliriz. Mesela Willhelm Wundt Volkerpsychologie’inin üç cildini din ve mitoloji konularına ayırmıştır. Psikoloji ilmiyle uğraşanların din fenomenine duydukları ilgi, çeşitli gelişme ve yönelimlerin tesiriyle izafî olarak değişmiştir. Zaman zaman din gerçeğine yakın ilgi“duyulurken zaman zaman da bu fenomenin psikologlar tarafından bir araştırma ve inceleme konusu olarak ihmal edildiğini görmek mümkün. Son yıllarda dinin insan hayatında önemli bir değişken olduğu görüşünden hareketle, dinle ilgili psikolojik araştırmaların nicelik ve nitelik bakımından arttığını ve sistematik bir çerçeve içinde yürütülen İlmî arayışların Din Psikolojisi adı verilen bağımsız bir ilim dalının doğuşuna öncülük ettiğini görüyoruz. Din Psikolojisinin kurucu öncüleri arasında C. Stanley Hail, William James, E. D. Starbuck ve James Leuba’yı saymak mümkündür. Din Psikolojisi başlığını taşıyan ilk eser Psychology of Religion (1899) E. D. Starbuck’a ait. William James’in The Varieties of Religious Experience’i (1902) (Dinî Tecrübenin Çeşitliliği) hâlâ okunan klâsikler arasındadır. James Leuba’nın A Psychological Study of Religion (1902) ve The Psychology of Religious Mysticism (1926) (Dinî Mistisizmin Psikolojisi) adlı kitapları ilkler arasındadır. Sigmund Freud’un Totem and Toboo, Moses and Monotheism, The Future of an Illusion ve Civilization and Its Discontenst’i psikanalist yaklaşımın din olgusuna bakışını içerir. Gordon Allport’un The Individual and His Religion’ı da (1950) (Fert ve Dini) klasikleşmiş eserler arasında yer alır. Biraz daha yakın zamana gelip 1980 sonrası yayınlara bakacak olursak C. Daniel Batson ve W. Larry Ventis’in beraber hazırladıkları The Religious Experience: A Social Psychological Perspective (1982); Joseph F. Byrnes’in The Psychology of Religion

(1984); Mary Jo Meadow ve Richard D. Kahoe’nin ortaklaşa yazdıkları Psychology of Religion: Religion in Individuals Life (1984) ve Benjamin Beit-Hallahmi’nin Prolegomena To The Psychological Study of Religion (1990) adlı eserleri önemli çalışmalar arazında zikredilebilir. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi din fenomeninin psikolojik açıdan araştırılmasına duyulan ilgi gün geçtikçe artıyor. Bu ilgi Review of Religous Research ve Journal for the Scientific Study of Religion gibi iki önemli İlmî derginin yayın hayatına devam etmesini sağlıyor. Din ve psikoloji ile ilgili yayın listesini uzatmak mümkün, ama isterseniz şimdi Fuller’in kitabından bahsedelim.

Andrej Reid Fuller’in PSYCHOLOGY AND RELIGION, Eight Points of View (1977, 1986) (Psikoloji ve Din, Sekiz Görüş Açısı) adlı çalışması kitabın başlığından da anlaşılacağı gibi din ve psikoloji alanında önde gelen sekiz ilim adamı ve araştırmacının görüşlerini ihtiva ediyor. Fuller kitabında James, Freud, Jung, A1I- port, Maslow, Watts, Fromm ve Frankl’ın dinin çeşitli boyutlarıyla ilgili görüşlerini, her düşünür için ayrı bölümlerde, deseriptif bir tarzda okuyuculara sunuyor. Fuller’in kitabı, temel yaklaşımı itibariyle destriptif olmakla

(*) PSYCHOLOGY AND RELIGION, Eight Points of View by Andrew Reid Fuller university Press of Amerika, First Edition 1977, Second Edition 1988, pp. 272.

(**) T. D. V. İslam Araştırmaları Merkezi

beraber kitabında misafir düşünürlerin orijinal eserlerine, yani birincil kaynaklara dayanıyor. Fuller yukarıda sıraladığımız düşünürlerin bütün eserlerini büyük bir dikkatle taramış ve dinle ilgili görüşlerini anlaşılır bir dille okuyucuya aktarmaya çalışmış. Fuller, William James’in inanma iradesi, dinî yaşantının çeşitliliği, dinin ferdî tabiatı, dinin fonksiyonu, normal ve normal dışı dindarlık, hidayet ve mistik psikolojisi ile ilgili görüşlerini özetliyor (sh. 1-30). Sigmund Freud’a ayrılan ikinci bölümde (sh. 31-54), Freud’un, dinî inancın kaynakları, toteizm, sevgi ve süper egonun kaynağına ilişkin psikanalitik teorileri ve dinin obsesyonel bir nevroz olduğuna ilişkin iddia ve argümanlarını bulmak mümkün. Cari Jung’un bireysel bilinçdışı, kollektif bilinçdışı, mit ve arketipler, bilinçliliğin gelişimi, semboller ve işlevleri, self, arketipler ve tanrılar, öğreti ve ritüeller hakkındaki açıklamaları üçüncü bölümün (sh. 55-104) konuları arasındadır.

Gordon Allport’un din, inanç, bilim ve din, fenomenoloji ve davranışçılık, niyetlilik ve dinî davranış, vicdan, öğreti, nevroz mistik tecrübe, dinî dil, din ve sevgi gibi konulara ilişkin görüşleri için dördüncü bölüm (sh. 105-135) zengin bilgiler sunuyor. Abraham Maslow’un mistik tecrübe de diyebileceğimiz peak experiences görüşü beşinci bölümün (sh. 136-170) en ilginç konuları arasında yer alıyor. Fuller, altınca bölümü (sh. 171-201) Alan Watts’a ayırmış. Yedinci bölümde (sh. 202-236) ise Erich Fromm’un otoriteryen din-humanist din ayrımı ve her iki dinî oryantasyonu belirleyen dinamikler, inanç, sevgi-aşk, vicdan, dinî tecrübe, dine yönelen tehditler ile ilgili görüşlerini bulmak mümkün. Kitabın son bölümü (sh. 237-262) Victor Frankl’ın fenomenoloji ve din, ruhsal bilinçdışı, bilinçdışı dindarlık, rüyalar ve dinin geleceği konularındaki düşüncelerini içeriyor.

Fuller’in Psychology and Religion başlığını taşıyan kitabı, yazarın, psikoloji ve psikiyatri alanlarındaki araştırmaları ile ünlü sekiz ilim adamının din fenomeni ile ilgili düşüncelerini tek kitapta toplaması ve birinci el kaynaklardan yararlanması bakımından din ve psikoloji konusuna ilgi duyanlar için yararlı bir başvuru kaynağı niteliğinde. Fuller’in çeşitlemesi insanı hem onlarca kitap okumaktan kurtarıyor hem de okuru bizzat kitaba dahil edilen düşünürlerle karşı karşıya getiriyor. Burada hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda cisimlerini zikrettiğimiz sekiz ilim adamı ve düşünür aslında sekiz farklı görüş açısını temsil ediyor. Her biri dinî inanç, tutum ve davranışları değişik açılardan ele alıyor ve zaman zaman kesişmelerine rağmen oldukça farklı izahlar yapmaya çalışıyorlar. Mesela dikkatli bir okuyucu, psikanalitik bakış açısının kurucusu ve en önemli temsilcisi Freud ve psikanalizden etkilenmelerine rağmen Jung ve Framm’un birçok alanda olduğu gibi dini izah etme konusunda da birbirlerinden farklılaştıkları yönleri görebilir. Kitabı okurken ve yorumlarken son derece önemli olan şu hususa dikkat edilmelidir. Kitaba dahil edilen düşünürler Batı geleneğinde yetişmişlerdir. Yahudilik ve Hristiyanlık ta bu geleneğin iki önemli unsurudur ve Fuller’in görüşlerini incelediği yazarlar da Yahudi ya da Hristiyan ailelere mensup olarak yetişmişlerdir. Dolayısıyla izah etmeye çalıştıkları dinî tecrübe temel özellikleri itibariyle Batı’nın dinî tecrübe ve geleneğidir. Batıda yayınlanan Din Psikolojisi literatüründe İslâmî dinî tecrübeye hiç yer verilmemiştir dersek abartmış sayılmayız. Şimdiye kadar yayınlanan Din Psikolojisi kitap ve makalelerinde yer verilen alan araştırmalarının sonuçları ve diğer ampirik verilerin tamamına yakın çoğunluğu Yahudilik ve Hristiyanlığa mensup sujelere dayanmaktadır. İzahlar ve ortaya konulan teoriler de aslında Batı’nın din geleneğiyle ilgilidir. Ne yazık ki, ülkemizde dinî tutum ve davranışların psikolojik metod ve bakış açısıyla incelendiği literatür sayısı son derece yetersizdir. Çünkü Din Psikolojisi İlmî bir araştırma alanı olarak henüz emekleme devresindedir. Merhum Bediî Ziya Egemen, İzmir İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Erdoğan Fırat, Erzurum İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Kerim Yavuz, Bursa İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Hayati Hökelekli ve diğer genç araştırmacıların bu alana yaptıkları katkılar oldukça anlamlı ve takdire şayandır.

OL AŞIKLAR KOCASI

Bir sualim var sana ey dervişler ecesi

Meşayih ne buyurur yol haberi nicesi

Vergil suale cevap tutalım olsun sevap

Şu’le kime gösterir aşk evinin bacası

Evvel kapı Şeriat emru nehyi bildirir

Yuya günahlarını her bir Kur’an hecesi

İkincisi tarikat kulluğa bel bağlaya

Yolu doğru varanı yarlığaya hocası

Üçüncüsü marifet can gönül gözün açar

Bak ma’ni sarayına Arşa değin yücesi

Dördüncüsü hakikat ere eksik bakmaya

Bayram ola gündüzü Kadir ola gecesi

Bu Şeriat güç olur tarikat yokuş olur

Marifet sarplık durur hakıykattır yücesi

Dervişin dört yanında dört ulu kapu gerek

Kancaru bakansa gündüz ola gecesi

Ona eren dervişe iki cihan keşfolur

Onun sıfatın öğer ol hocalar hocası

Dört hal içinde derviş gerek siyaset çeke

Menzile irmez kalır yol eri yuvacası

Kırk kişi bir ağacı dağdan gücin indire

Ya bunca murid muhib Sırat nice geçesi

Küfrün atarken sakın îmanın urmayasın

Yoksa sırsın güveci sebil olur güveci

Dört kapıdır -kırk makam- yüzaltmış menzili var

An’irene açılır vilâyet derecesi

Aşık Yunus bu sözü muhal diye söylemez

Ma’ni yüzün gösterür ol aşıklar kocası.

YUNUS EMRE