Makale

Tarihte Vakıf

Tarihte Vakıf

Mithat BUĞUŞ

Vakıf; Türk içtimai heyetinin hayatı üzerinde, uzun asırlar, son derece nafiz ve müessir rol oynayan bir müessesedir. Öyle ki; vakfın hangi cehpeden izahına girişilse iş derhal şümullü bir mahiyet almakta, büyük ve milli bir davanın ifadesi lüzumu kendini göstermektedir. Vakfı muhtelif cepheleriyle birlikte ve geniş ölçüde ele aldığımızda Türk kültürü ve Türklüğün fazileti gibi çok geniş ve önemli bir mevzu ile karşılaşmaktayız.
Türklerin, hatta dünyanın en eski içtimai yardım teşekkülü olan vakfın hukuki ve içtimai sahalarda olduğu kadar, san’at hayatında ve tarihinde de ifa eylemiş olduğu hizmetler ve derin tesirler ona mümtaz ve müstesna bir mevki bahşetmiş bulunmaktadır.
Vakıf, eski hukukumuzun en dikkate şayan bölümüdür. Vakıf müessesesinin hukuki mahiyeti ve tarihi tekamülü, bilhassa Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde Türk vakıflarının arzettigi hususiyet ve tabi oldukları nizamı, ilmi metodlarla izaha ve üzerinde esaslı ve etraflı incelemeler yapılmasına değer geniş bir mevzudur,
Aşağıda birkaç satır içinde hulasa etmeye çalıştığımız kısa izahat bile bu mevzuun hususi ehemmiyetini tebarüz ettirecek mahiyettedir.
Büyük Selçuklu imparatorluğunda dini ve hayri müesseseseler son derece çoğalmış, vakıf sermayesi de o nisbette artmıştı. Bu imparatorluk yıkıldıktan sonra onun varisi olan muhtelif sülaleler mali kudretleri nisbetinde aynı usulü devam ettirmişlerdir.
Harzemşahlar, Atabeyler, Eyyubiler, Mısır-Suriye Memlûk imparatorluğu, Anadolu Selçukileri hakim oldukları sahalarda vakıf müessesesine büyük bir inkişaf vermişlerdir.
Gazan Mahmut, Olcayto Hüdabende, Ebu Sait Bahadır Han gibi Türk-Moğol hükümdarları ve zengin Türk-Moğol emirleri de muazzam vakıflar tesis etmişler ve onların idaresi için büyük arazi ve emlak tahsis eylemişlerdi.
Onları takip eden Celayirler, Timuruler, Ak ve Kara Koyunlular, Safeviler Şeybaniler gibi Moğol ve Türk sülaleleri zammında da bu inkişaf devam etmiş ve Anadolu Selçukilerine halef olan küçük beylikler zamanında ve bilhassa Osmanlı İmparatorluğunda vakıf müessesesi çok büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. Vakıfların inkişafı daima siyasi ve iktisadi inkişaf ile müterafık olmuş büyük vakıflar daima geniş servet kaynaklarına malik ve iktisadi-mali seviye bakımdan yüksek kudretli imparatorluklar zamanında tesis edilmiştir.
Bu devirde yalnız dini müesseseler değil, bugünkü telakkilere göre doğrudan doğruya devletin en mühim vazifelerinden olan maarif, nafıa, içtimai yardım işleri de vakıf sistemi sayesinde mükemmel bir surette idare ediliyordu. İslam aleminin maddi ve manevi kültür bakımlarından Hristiyan Garba çok faik bulunduğu asırlarda yani 8. asırdan 13. asra kadar vakıf müessesesinin muazzam inkişafına şahit oluyoruz/0
Büyük vakıfların büyük imparatorluklar zamanında vücut bulunduğu kayıt ve işaret ederken böyle kudretli imparatorlukların kuruluşunda vakıf müessesesinin ifa eylediği büyük ve dikkate şayan hizmetleri de unutulmamalıdır. Vakıf ve temlikler bir İskan ve kolonizasyon metodu olarak Osmanlı Türklerinin elinde, bilhassa İmparatorluğun kuruluş devirlerinde, çok geniş bir tatbik sahası bulmuştur.
Eski zaviyeler, vakıf yoluyla vücut bulan bir takım eski zirai işletmeler, sulama kanalları ve tesisatı, yollar, köprüler, kervansaraylar ve hanlar ile köprübaşlarının ve derbendlerin muhafazası için vücuda getirilen vakıflar bu arada zikrolunabilir.(2)
Selçuklu hakimiyeti, İslamiyet’i kabul etmiş olan Oğuz Türklerinin İslam memleketlerine göçlerini intaç eden ve yakın şarkın yalnız siyasi değil etkin simasını da değiştiren tarihi bir devirdir. Bu yeni fütu- hatçı unsur kısmen, eskiden beri İslam sahası olan memleketlerin nüfusça pek kesif olmayan sahalarına yerleşmekle beraber, bunların en büyük ve kalabalık kısımları Iran ve Anadolu’yu Hristiyanlardan zaptederek oralarda yerleşmişler, garba doğru süratle genişlemişlerdir. İşte gerek bu ilerleyişte ve yayılışta gerek Türk siyasi hakimiyetinin ve kültürünün Rumelide kuvvetle yerleşmesinde ve Balkanlarda şehir hayatının inkişafında vakıf sisteminin büyük bir hizmeti olduğu asla unutulmamalıdır,®
Bu itibarla aslında geniş bir içtimai yardım mü- essesesi olan vakıf sistemi, ecdadımızın mübarek topraklarımızda yerleşmek azminin de bir ifadesi olmuştur.
(Ebvabilbirri Gazan) diye maruf olan bu binalar muazzam bir türbe ile büyük bir cami, darüşşifa, hankah, rasathane, kütüphane, beytülkanun (Devlet arşivi), mütevelliye mahsus bina, umumi hela, umumi hamam, eytamhane (yüz çocuk için); metruk çocuklara bakmak için bir müessese- den ibaretti.
Bunlardan başka dul kadınlar için, yolcular için, fakirler için, kimsesiz fakirlerin cenazelerini kaldırmak için, yolları temizlemek için efendilerinden korkan köle ve cariyelerin kırdıkları çanak ve çömleklerin tazmini için, kışın aç kalan kuşların beslenmesi için ayrı ayrı hizmetler tesis edilmiştir. Bunların memurları ve hademesi epey büyük bir kadro teşkil ediyordu. Vakfiyesi yedi nüsha olarak tanzim edilmiştir.
Sultaniye şehrinin tesis eden Olcayto Hüdabende orda kendisi için muazzam bir türbe ve etrafına yedi mescid yaptırmıştır. Bu türbe çok orjinal ve mükemmel bir eserdir, Bundan başka Darüşşifa, Darühane (eczane) misafirhane, hankah, kasr ve muazzam bir medrese inşa ettirmiştir.
Bu yeni şehrin inşası için vezirler de büyük fedakarlıklarda bulunmuşlardır. Vezir Reşideddin bin evlik bir mahalle bir medrese, bir hankah ve darüşşifa yaptırarak bunların idaresi için vakıflar tesis etmiştir.

(1) Profesör Fuad KÖPRÜLÜ, Vakıflar Dergisi Sayı: 2
(2) Vakıflar Dergisi Sayı: 2 Prof. Ömer Lütfi BARKAN Bir İskan ve kolonizasyon metodu olarak vakıf ve temlikler.
1, Kolonizatör dervişler
2, Osmanlı imparatorluğunda vakıf yoluyla vücuda geti- rilden büyük zirai işletmeler.
(3) Prof. Fuad KÖPRÜLÜ, Vakıf müesseseslnin hukuki mahiyeti ve tarihi tekabülü, Vakıflar Dergisi, Sayı: 2