Makale

İSLÂM, BAĞIMLILIKLAR VE YEŞİLAYIN KURULUŞU

İSLÂM,
BAĞIMLILIKLAR
VE YEŞİLAYIN KURULUŞU

Fahri ÇINAR

Yüce Allah (c.c.), Kur’an’da insanı yeryüzündeki en değerli varlık türü olarak nitelendirmiş ve ona diğer varlıklar arasında ayrı bir kabiliyet ve yetkinlik verdiğini belirtmiştir. İnsanın beden ve ruh sağlığının korunması, onun dünyevî ve uhrevî mutluluğu, İslâm’ın en başta gelen hedefi olmuştur. Bu yüzden dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması İslâm’ın beş aslî ilkesi sayılmış, bunu sağlamaya yönelik olarak Kur’an’da ve sünnette bir takım emir ve yasaklar getirilmiştir. İslâm’ın, sarhoşluk veren, aklî ve ruhî dengeyi bozan sinir sistemini uyuşturan maddelerin kullanımını haram kılması ve bu alanda birtakım cezaî müeyyideler koyarak insanları bunlardan uzak tutmaya çalışması böyle yüce bir anlam taşır.
Kur’an’da bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurulur; “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, şarap ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?”"’
Beslendiğimiz gıda maddeleri ve içecekler sağlığımızı yakından ilgilendirdiği, günlük hayatımızın önemli bir parçasını oluşturduğu gibi, sosyal ve kültürel hayatımızda da önemli bir yere sahip olmuştur. Kur’an’da ve sünnet’te bütün gıda maddeleri ve içeceklerin tek tek sayılıp, haklarında ayrı ayrı açıklama yapılmamış, aksine temel bazı ölçü ve yasaklamalar getirmekle yetinilmiştir.
Sigara
Bağımlılıkların en yaygını ve belki de üzerinde en çok konuşulanı sigara bağımlılığıdır. Batı’da yaklaşık on asırlık bir geçmişi bulunan tütün ve sigara XV. yüzyıldan itibaren yeni dünyadan İslâm dünyasına da sirayet etmiştir.
Sigara insan vücudunda bağımlılık meydana getirmekte, kurtulun- ması giderek güçleşen bir alışkanlık halini almaktadır. Ağız, boğaz ve üst solunum yollarında tahribata, mide ve kalp hastalıklarına, damarlarda, sinirlerde fonksiyonel bozukluklara yol açmakta olan sigaranın kanserle de yakın bağlantısı vardır.
Sigara içmenin meydana getirdiği ağız, beden ve çevre kirliliği, diğer şahıslara verdiği eziyet de çok ciddî boyuttadır. Öyleyse sigaranın bu kadar zararlı olmasından dolayı, acaba sigaranın İslâm dinindeki hükmü nedir?
Bu konuda son dönem İslâm bilginleri sigarının dînî hükmü konusunda üç gruba ayrılmışlardır.
1- Sigara hakkında dinde açık bir hüküm bulunmadığını, açık bir yasak gelmediğini ileri sürerek, sigarının mübah olduğunu söyleyenler.
2- Bir grup İslâm bilgini ise sigara içmeyi doğru bulmamakla birlikte mekruh olduğunu söyleyenler.
3- Diğer bir grup ise sigara içmeyi özellikle tiryakilik derecesinde sigara alışkanlığını; sağlık açısından zarara ve ekonomik yönden israfa yol açtığı, nafaka yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle haram diyenler.
Sigara içmenin fıkhı hükmü başta zararı, israf ve nafaka yükümlülüğü olmak üzere çeşitli açılardan ele alınabilir. Böyle olunca sigara içmenin hükmü hakkında kesin ve genel bir hüküm vererek “haram” demek yerine, bu konuda bu açılardan bazı ayrımlar yaparak farklı durumlarda farklı hükümler vermek, her bir durumu kendi şartları içinde değerlendirmek daha doğru görünmektedir.
Hem içene, hem de o ortamda bulunan şahıslara ve çevreye verdiği zararlar, israf ve hakların ihlaline yol açabileceğinden, sigara içmenin kural olarak dinen “harama yakın mekruh” sayılması gerekir. Ancak, bedene verdiği zarar ilmen ve tıbben açıklık ve kesinlik kazanmışsa (ki böyledir), açık bir israfa ve kişinin nafaka yükümlülüğünü etkileyip, aile fertlerin ve bakmakla yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kısmasına yol açıyorsa, zorunlu ihtiyaçları engelliyorsa, o takdirde sigara içmenin dinen de haram olduğu söylenebilir.
Diğer Uyuşturucu Maddeler (Alkollü İçki, Esrar, Afyon, Kokain, Morfin...)
Bu saydığımız uyuşturucu maddelerin vücutta meydana getirdiği zararlar ve açtığı yaralar büyük ölçüde toplum yapısını da bozmaktadır.
Bu kötü alışkanlıkların sebepleri arasında, insanın zaafları, eğitimsizlik, özenti, çevre şartları, lüks ve gösterişli hayatın verdiği tatminsizlik, inanç (manevî) boşluğu, fakirlik, yalnızlık, çaresizlik vb. gösterilebilir. İslâm içki ve uyuşturucu madde kullanımını kesin bir şekilde yasaklamıştır.
“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz...”1”
“Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.
“içki bütün kötülüklerin anasıdır.” gibi âyetler ve hadisler çoktur.
İslâm’ın emir ve yasaklarındaki genel amaçlar dikkate alındığında, İslâm’ın sadece şaraba (içkiye) mahsus olmadığı, aklî ve ruhî dengeyi bozan, sinir sistemini uyuşturup beynin işlevini etkileyen, kişinin irade ve düşünme gücünü tamamen veya kısmen yok eden her türlü uyuşturucunun da aynı yasak kapsamına girdiği görülür. Hatta bugün modem tıp, psikoloji ve toplum bilimleri esrar, eroin, afyon, kokain, morfin gibi uyuşturucu maddelerin insan sağlığı ve toplum düzeni için zararlı ve tehlikeli olduğunda birleşmektedir. Bu konuda “Sigarayla Savaşanlar Vakfı” ve “Yeşilay” gibi teşkilatlar kurulmuştur.
Bir kısım Türk aydını tarafından halkı ve özellikle gençliği içki ve uyuşturucu madde alışkanlığına karşı uyarmak ve bu yolla mücadele vermek için 5 Mart 1920 tarihinde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti kuruldu.
Bir müddet sonra Yeşil Hilal, daha sonra da “Yeşilay” ismini aldı. 1934 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernekler arasına girmiştir.
1953 yılından beri her yıl Mart ayının ilk haftası (1-8 Mart) Yeşilay Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu hafta içerisinde alkol ve uyuşturucunun zararları anlatümaktadır.
Dünyada ve ülkemizde alkol, sigara ve uyuşturucu gibi alışkanlıkların, tehlikeli boyutlara ulaştığı bilinmektedir. Özellikle ülkemizde 1930 yılından günümüze kadar alkol kullanımı %1500 artmıştır. Yıllık içki tüketimi 1 milyar litreye ve içkiye ödenen para da, 20 trilyon liraya ulaşmıştır. Dünya sıralamasında:
İsrafta birinci, kumarda ikinci, ve alkol tüketiminde üçüncüyüz.
Ayrıca ülkemizde; işlenen suçların %66’sının, cinayetlerin %85’inin, boşanmaların %80’inin, eşini dövenlerin %70’inin, trafik kazaların %70’inin, ırza tecavüzlerin %50’isinin, akıl hastalıklarının %50’isinin, alkolikler tarafından işlendiği, ülkemizde on milyonu bulan özürlü vatandaşlarımızın sekiz milyonunun alkollü anne ve babaların çocukları olduğunu unutmayalım.’6’
Bütün bunlardan dolayıdır ki, yüce dinimiz İslâm, insanların mutluluğuna ve saadetine vesile olan şeyleri emretmiş, tehlikeli ve zarar.- lı olanları da yasaklamıştır. İnsanların kendilerini tehlikeye atmamalarına, kendilerine zarar verecek şeylerden uzak durmalarını emretmiştir. (Bakara, 195)

1- M aide, 90-91.
2- İsanı, İlmihali, (TDV Yay.)
3- Maide, 90.
4- Tirmîzî, Eşribe, 3; et-Tâc, ///, 14, Ebû Dâ-
vüd.
5- Feyzu l-Kâdir, c. 3, s. 507-508.
6- Diyanet Takvimi 2002 (1 Mart).