Makale

İslamda vakar ve İstikrar

İslâm’da Vakar ve İstikrar

Halit Sezgin

Rabbimize hamd ve senâlar, Sevgili Peygamberimize salât ve selâmlar sunuyor, insanlığa sevgi ve esenlikler diliyorum.
Yüce Dinimiz Islâm’ın, bize takdim ve tavsiye ettiği güzelliklerden birisi de vakardır. Gurur ve kendini beğenmişlik ile, zillet ve meskenetin arasında yer alan vakar, hayatımızda itidâl ve istikrar unsuru olarak tecelli eder.
Şüphesiz biz insanlar, yaratılışımız gereği hırs, arzu, istek, ihtiras ve hayallerle yüklüyüz. Çoğu defa nefis ve çevre tahriki ile veya menfaat çatışması nedeni ile duygusallığın esiri olur, hiddet ve şiddet dolu davranışlar sergileriz. Halbuki inanan insan olarak, daima kendi kendimizi frenlemeye ve denetlemeye gayret etmeliyiz. Çünkü öfke ile kalkanın zararla oturduğunu, keskin sirkenin küpüne zarar verdiğini hepimiz biliriz. Sevgili Peygamberimiz bu konu ile ilgili olarak bir hadis-i şeriflerinde: "Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir" buyurarak, beşeri ilişkilerimize bir ölçü getirmiştir. Bu hadis-i şerifte üç önemli husus dikkatimize sunulmuştur. Bunlar; emniyet yani güvenilirlik, dil yani konuşma, el yani hâl ve harekâttır. Toplumun maddî ve manevî huzurunu sağlamada, fertlerin karşılıklı güven ve saygı ortamında yaşamasında, bu üç faktörün oynadığı rol son derece önemlidir. Yine Sevgili Peygamberimizin: "İslâm’da zarar vermek te yoktur, zarar görmek te yoktur" ifadeleri, karşılıklı olarak yaşatmak zorunda olduğumuz hukuk ortamını ne kadar güzel açıklamaktadır. Nimetleri ve külfetleri adilane paylaşabilmek, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz idealinde birleşebilmek, bu idealleri dengeli ve ahenkli bir ortamda gerçekleştirebilmek, hepimizin görevi olmalıdır.
Dinimizde ifrat ve tefritin yeri yoktur. Her türlü aşırılık ve katılık reddolunmuştur. Itidâl diye adlandırılan bu husus, ibadetlerde bile tavsiye edilmiştir. Aşırılıkta istikrar olamaz. Çünkü anormal ölçüler içinde devam eden faaliyetler, failini kısa zamanda bitkin ve yorgun düşürür. Aktivitesini azaltır. Dengeyi altüst eder. Karşımıza sinirli, bunalımlı, aceleci, kavgacı bir insan tipi çıkarır. Böyle bir mizacın, uzun ve çetin hayat ortamında, sahibine huzur ve vakar kazandırması mümkün değildir.
İnanan bir insan, kafasında müsbet bilgi, gönlünde sağlam iman ve davranışlarına şahsiyet veren güzel ahlâkıyla görünen insandır. O çıkar ve menfaat uğruna, fazilet ve karakterden taviz veremez. Zillet ve meskeneti kabullenemez. Olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olmayı, sözünü özüne uydurmayı, güvenen ve güvenilen bir müslüman olarak yaşamayı gaye edinir.
Hayatın her anında ve bütün iş kollarında, zaman ve mekan değişikliklerinde, değişmeyen tutum ve davranışlar bizi vakûr, kişilikli ve istikrarlı yapar.
Hz. Peygamber (A.S) kendi hayatlarında dengeli ve mutedil yaşamaya büyük önem vermişler. Aşırılıktan, acelecilikten ve miskinlikten daima uzak kalmışlardır. Sade bir hayatı seçmiş, tercihli işlerde daima kolay olanı uygulamışlardır. Bir hadis-i şeriflerinde de, "Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin" buyurarak, zorluk ve nefretin yerine, kolaylık ve müjdeyi tavsiye buyurmuşlardır.
Vakar’da ağır başlılık, haysiyet ve ciddiyet vardır. Vakarlı insan dalda gül, ağaçta meyve, toprakta su’dur. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’in Isra Suresi’nde: "Yeryüzünde gurur ve kibirle yürüme, şüphesiz sen boyca dağları delip geçemezsin" buyurur. Bu ayet-i kerimede, kendini beğenmişlikten sakındırma vardır.
Sevgili Peygamberimiz günlük yaşantısında ve beşeri ilişkilerinde, daima itidali benimseyip uygulamışlardır.
İslam’daki, "takat getirilemeyen şeylerin teklifi caiz değildir" ve "teklif, kudrete göre olur" hükümleri de, hayatı çekilmez hale getirmekten, kendi elimizle kendimize işkence etmekten bizi alıkoymaktadır.
Sık sık değişen iklim şartları, insanların, bitki ve hayvanların düzenini bozar. Ilımlılık olumluluktur. Bu ve benzeri nedenlerle aziz yurdumuzda aynı inancı, aynı Sevinci paylaşabilmek, sivriliklerden ve taşkınlıklardan kendimizi ve çevremizi koruyabilmek için, fikir, fiil ve münasebetlerimizde vakarı koruyalım, ciddiyeti muhafaza edelim ki, istikrarı yaşayabilelim. Böylece bu günümüzde mutlu, yarınımızdan umutlu olalım.