Makale

EY MÜSLÜMAN! İLİM ÖĞRENMEK KADIN - ERKEK HER MÜSLÜMANA FARZDIR

Eğitim Haftası Dolayısiyle:

EY MÜSLÜMAN! İLİM ÖĞRENMEK KADIN - ERKEK HER MÜSLÜMANA FARZDIR. (Hadis-i Şerif)

Tahsin YAPRAK

Ankara Merkez Vaizi

Hayâtın en büyük ihtiyaçlarından biri de, bilgidir.

Bilgi öğrenmenin vazgeçilmez şartı da okuma - yazma bilmektir. Bil­gisiz hayat körükörüne bir yaşayıştır. Hele bu zamanda câhil kalmak in­sana her an mahrumiyet acısı tattırır ve hattâ her an ölüm ıstırabı çek­tirir. Cahil insan, karanlıkta yolculuğa çıkan gözsüz insan gibidir. Okuma yazma bilmiyen insan elsiz ve dilsiz sayılır. Öyle bir zamanda bulunuyo­ruz ki, yalnız bir yazıyı, yalnız bir dili bilmek bile asla kâfî değildir. Bir insan kaç dil bilirse o kadar insan sayılır. Hangi yazı ve hangi dil olursa olsun öğrenilmesinde mutlaka çok büyük faydalar vardır.

Ebedî Mürşidimiz ve Sevgili Peygamberimiz; “Bir milletin dilini bil­mek o milletin şerrinden korunmak demektir” buyururlar. Çocuklarını bil­giden ve okuma - yazma öğrenmekten alıkoyan anne ve babalar, hiç şüp­hesiz ki kendi çocuğunu kendi eliyle öldürmüş olur. Şu da bir gerçektir ki, bir milletin kalkınması ve yükselmesi, millet fertlerinin bilgili ve kül­türlü olmalarına bağlıdır. Japonya, daha dün ikinci Dünya Harbinden kur­tulduğu halde, kısa zamanda en ileri milletlere meydan okuyacak bir kuv­vete ve yükselişe erdi. Bunun sebebi çalışkan olmak, bilgi öğrenmek, millî an’anelerini korumaktır. Gerçekten bugün Japonya’da okuma - yazma bil­miyen yoktur. Herkes çalışır, herkes okur - yazar. Hele dış memleketlere gönderdiği talebeleri mutlaka başarı kazanmak zorundadır.

Halbuki biz Müslüman Türkler öyle bir dînin mensuplarıyız ki, o dîn hepimize her zaman, her yerde bilgiyi, okuma ve yazmayı, çalışmağı em­reder. Buna göre herkesten çok bizim okuyup yazmamız gerektir. Vatanı­mızda hiç kimse bilgiden, okuma ve yazmadan mahrum kalmamış olmalı­dır. Dînimizin emirlerini iyi anlıyan ve harfi harfine yerine getiren atala­rımız, ilme herkesten çok hizmet etmişler, insanlığa büyük İlmî Örnekler vermişler, en büyük san’at ve medeniyet eserlerini hediye etmişlerdir, O zamanlar, bugünkü Avrupa’nın pazarları, ilim adamlarının idamına karar vermekle meşguldüler. Bugün biz niçin onlara muhtaç ve onlardan geri bir halde bulunuyoruz? Her iyiliğe ve ileriliğe bizim örnek olmamız lâzım iken, niçin biz yabancılardan örnek alıyoruz?

En acı tarafı da, örnek aldığımız işler hiç de iyi işler değil. Bilgiden, teknikten, san’attan, metottan değil. Nerede ahlâksızlık, hilekârlık, modern sahtekârlıklar varsa onları örnek alıp getiriyoruz, kendi dînî ve ahlâk! ge­leneklerimizi fedâ ediyoruz, bizi milletçe batıracak olan oyun, eğlence gibi fenalıktan memleketimize getirmeği bir hüner sanıyoruz.

Halbuki biz dînî, ahlâki ve tarihî kıymetlerimizden hiçbir şey kaybet­meden, bize lâzım olan bilgi, teknik, san’at ve metot almakla ve bu yolda. mütehassıs eleman yetiştirmekle yükselebiliriz. Japonya böyle yaptı, dı­şarıda eleman yetiştirdi, lâzım olanları aldı, fakat kendisinden hiçbir şey kaybetmedi. Üstelik bizim samimî olmayan bir kısım basınımız var ki, okumayan bir pişman, okuyan bin pişman olur. Okuma-yazma gibi en kıymetli nimetleri en kötü ve en zararlı şekilde kullanmakta ve körpe di­mağlarımızı zehirli fikirlere bulamaktadır. İslâmiyet düşmanı moskofun, solculuğun, komünizmin iğrenç ve öldürücü zehirlerini şekere bulayıp yut­turmağa çalışmaktadır.

Bunların da zararından kurtulmak için yine bütün Müslüman Türklerin bilgili ve okur - yazar olmaları şarttır. Millî ve dînî varlığımızın korun­ması, düşmanlarımıza, her türlü şer kuvvetlerine karşı koyabilmek ve on­lara cevap verebilecek dînî ve ilmî kültür kuvvetine sahip olmakla müm­kündür.

Hepimizin inandığımız ve bağlandığımız Kur’ân-ı Kerîm, Allah tara­fından Yüce Peygamberimiz’e gelmeğe başlarken ilk hitabında “oku!” de­mektedir. Yâni Allah, biz insanlara ilk sözünde “Oku” buyurmaktadır. Fakat seni yaratan Allâh’ın adiyle oku. Çünkü Sevgili Peygamberimiz ilk emirde “Oku” denilince “ben okumak bilmem” diye cevap vermiş, Cebrâil (A.S.) O’nu üç defa sıktıktan sonra Cenâb-ı Hak! “Seni yaratan ve çok Kerîm olan, hem de insana kalemle bilmediklerini öğreten Rabb’inin adiyle oku” buyurmuştur.

Bu emir Yüce Peygamberimiz’in şahsında bütün insanlara verilmiş bir emirdir. Bütün medeniyet kapılarını açan ve insanlığa saâdet ve yükselme ufuklarını aydınlatan ilk emir...

Dikkat et Müslüman kardeşim, Allah’ın adiyle oku, Allah’dan Peygamber’den, dinden, ahlâktan, hak ve hakikatten bahseden sözleri oku. Sen de söyle ve yaz. Fakat ya hayır söyle, yahut da sus. İşlerin, sözlerin en hayırlı ve en faydalı olsun. Çünkü senin şerefin ve üstünlüğün buna bağlıdır. ,

Bak Cenâb-ı Hakk’ın beyânını dinle:

“Sözü Allah yoluna çağıran, işi en temiz olan ve herşey karşısında ben ancak Müslümanım, diyen insandan daha güzel sözlü kim olabilir?”

Bundan çıkaracağımız düsturlar şunlardır:

1 — Kendimizi ve etrâfımızdakileri daima Allah’ın hak yoluna ça­ğırmak.

2 — Hayatımız boyunca işlerin en güzel ve en faydalısını yapmak.

3 — Her düşmanın ve her türlü kötülüğün karşısında “Ben Müslümanım” demek.

Bu düsturların ışığı ile zamanımızdaki söz ve işleri incele, oku, çalış, hayırlı ile hayırsızı, uğurlu ile uğursuzu, doğru ile yanlışı tefrik et, dostça söyleyen ile düşmanca söyleyeni ayırt et ve öğrenmekten asla geri kalma.

Çünkü İslamiyyet bu hususta sayılamıyacak kadar çok emir veriyor ve Yüce Peygamberimiz; “İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümana farzdır.” buyuruyor. Emri alan her Müslüman vazife başına geçsin.