Makale

Yeni Dünya Nizamı

MERİKA’DAN MEKTUP

Dr. Abdülbaki KESKİN
YENİ DÜNYE NİZAMI

1989’ların sonlannda, insanlığı dalga dalga saran bir heyecan başlamıştı..Doğu Bloku çözülü-yordu.. Hür Dünya ile Demirperde gerisi uluslar arasındaki Utanç duvarı, özgürlüğe susamış insanlann de-mirleşen tırnaklan ile tuğla tuğla, taş taş sökülüyordu.
Varşova Paktına üye ülkelerin halkları ile idarecileri arasında kanlı hesaplaşmalar başlamıştı.. Bir gün önce saraylarının balkonlarında alkışlanan diktatörler, bir gün sonra sokaklarda kurşuna diziliyor; zulmü, baskıyı hatırlatan her heykel yerle bir ediliyordu.. Bu ülkelerde, halkın iradesini hakim kılacak köklü hukuki, sosyal, siyasî ve ekonomik devrimler olurken-, Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşiyor ve dünyada yeni dengelerin, yeni süper güçlerin oluşacağı işaretleri geliyordu.
Diğer taraftan, dünyanın başka bir noktasında başka bir gelişme insanlığın dikkatini çekiyordu.
27 yıldan beri Güney Afrikalı bir avuç beyazın zindanlarında çürüyen, milyonlarca siyahın kurtuluş ümidi karizmatik lider Nelson MANDELA serbest bırakılıyor ve bölgede siyahı insan saymayan ırkçı politikaya son verileceği belirtileri görülüyordu..
Hülâsa, dünyada baş döndürücü değişiklikler oluyordu.. Yarım asra yaklaşan soğuk savaş bitmişti.. Uluslar, artık gelirlerinin önemli bir kısmını silah üretimi ve silah alımında kullanmayacaklardı.. Bu paralarla, dünyada açlıktan nefesi kokan yüz elli milyon insanın kamı duyu-rulacaktı..
Yeni Dünya Nizamında, "Rule of Law" denilen kanun hakimiyeti sağlanacak, zorbalık sömürücülük, ayrımcılık sona erecekti.. İnsanların inançlarına, özgürlüklerine, ulusal bağımsızlıklarına saygı gösterilecekti..
Sovyetler Birliğini oluşturan milletlerin teker teker istiklallerine kavuşacağı ümidi belirmişti.. Amerika Birleşik Devletleri, hangi gerekçe ile olursa olsun, arak Granada ve Panama gibi bağımsız ülkeleri işgal etmi-yecek; hoşuna gitmeyen bir devlet başkanını ortadan kaldırmak için binlerce kilometre uzaklıkta bulunan Libya gibi hükümran bir ülkeyi bombalamıyacaktı.. Kırk üç yıldan beri görülmemiş bir haksızlığa maruz bırakılan Filistin halkının haklan iade edilecekti..
Tasarlanan Yeni Dünya Nizamı, İslâm Filozofu Farabinin tavsif ettiği "Medinet ül Fazıla" ya çok benziyordu.. Yani, adalet, eşitlik kardeşlik sevgi ve bansın hakim olacağı bir nizam..
Ancak asırlardan beri, güçlünün, zorbanın haklı olduğunu kabul ettirdiği bir dünyada, bu nasıl sağlanacaktı?
Düşünülen bu Yeni Dünya Nizamını, ayakta tutacak bir mekanizma var mıydı? Birileri bu soruyu şöyle cevaplandırıyordu:
1945’de San Frandsco’da, uluslararası barışı ve güvenliği sağlamak, dostluğu geliştirmek üyeler arasında çıkacak ihtilafları, tarafların silah kullanmalarına meydan vermeden önlemek gibi hedefleri olan-, insan haklarına ve ulusal bağımsızlıklara ilişkin prensipleri bulunan ve dünya milletlerinin hemen tümünün üye olduğu ve Birleşmiş Milletler diye bilinen bir kuruluş vardı..
Nitekim Yeni Dünya Nizamından bahsedenler, sık sık, adı geçen kuruluşun ilkelerini hatırlatmıyorlar mıydı?
Böyle bir kuruluş olduğu doğruydu.. Ancak cevaplandırması gereken başka bir soru daha vardı..
İşin teorisi ve edebiyatı bir yana-, bu kuruluş ta, güç esasına göre teşekkül etmemiş miydi? Mesela, teşkilâtın, asıl karar verme, kararlan veto etme yetkisini ellerinde bulunduran ve Güvenlik Kurulunun Daimi Üyeleri diye anılan Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği, bugünkü dünyamızın süper güçleri değil miydi? Geri kalan üyelerden Komünist Çin, Fransa ve İngiltere’nin, dünya politikasında büyük ağırlıktan olan ülkeler olduğu inkâr edilebilir miydi?
Bu yapıdaki bir kuruluşun, bilinen 46 yıllık icraatı da dikkate alınırsa, dünya meseleleri ile ilgili vereceği kararların tarafsızlığı, dayandığı prensiplerin evrenselliği her zaman tartışmaya açk değil midir? Şüphesiz bunlar, demokratik bir dünyada daha çok uzun süre konuşulacaktır. . Nitekim son Körfez krizi sebebi ile Güvenlik Kumlunun aldığı kararlara, oylan ile itiraz eden geçid üye Yemen’e, ABD. Yardımının kesileceği ve aleyhte kullandığı oylar dola-yısı ile, bu ülkenin böylece cezalan-dırılacağı açıkça söylenmemiş midir?
Diğer taraftan, İsrail’in aynı krizde takındığı tavır nedeni ile, ABD’den 13 milyar dolar talep etmesi üzerine, ABD yönetiminin, "..Biz, ırakla sizin için savaşıyoruz.. Daha ne istiyorsunuz?" şeklinde bir cevap verdiği, 17.2.199 i Pazar günü saat 10.30 da NBC televizyonunun, "Meet the Press" programının sunucusu, Garrick utley tarafından ifade e-dilmemiş midir?
Bu iktibas, anılan kuruluşun çatısı altında alınan kararlann zahirde, Irak’ın, haksız olarak bir Emirliği işgaline son vermek bir tecavüzü bertaraf etmek gibi haklı gerekçelere dayandırılmış olmasına rağmen-, gerçekte, güçlü devletlerin menfa-atlarının korunması yanında, uzun vadede, İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlamaya yönelik kararlar olduğu da yazılmakta, söylenmektedir.
Bunların hangisi doğrudur?
Asırlardan beri, büyük yanılgılar ve acı tecrübeler yaşayan insanlık, 21. yüzyıla girerken, icad edilen Yeni Dünya Nizamı sloganı ile, sahnesi ve dekoru değiştirilmiş ortamda, eski aktörlerin oynayacakları, yeni oyunların kurbanı olmamalıdır...
Zira. çıkar duygulan ile iç içe yaşayan insanların veya toplumların koyacaktan ölçülerin tarafsızlığı veya evrenselliği düşünülemez..
Bunun içindir ki, insanlık 1400 küsur yıl öncesine kadar, zaman zaman Allah tarafından gönderilen İlâhî Rehberler ile yönlendirilmiştir..
Bu Rehberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (s.a.s) ise, en yeni, en mükemmel ve evrensel bir nizam ile gelmiştir..
Bu Nizamda, tarafgirlik çıkar duygusu yoktur. Güç ve zorbalık değil, Hak ve haklılık hakimdir. Kimse renginden veya biyolojik yapısından dolayı değerinden bir şey kaybetmez ve bir şey kazanmaz..
Bu Nizamda, insanlar tarağın dişleri gibi eşittir, üstünlük Nizama, uyma derecesi ile orantılıdır. İnsanların, insanlar ile, insanların, Allah ile ilişkileri var oluş gayesine göre dü-zenlenmiştir. Tabiata aykırılık söz konusu değildir. Yaratan ile, yaratılan arasında tam bir ahenk vardır..
Bu inanç ve ahlâk Nizamının temel felsefesi, insanın, hem bu dünyada, hem de, öbür dünyada mutluluğudur.
Bugün, bu mükemmel Nizama İnandıklarını ve onu yaşadıklarını söyleyen bazılarının kusur ve noksanlarından veya istismarlarından kaynaklanan kötü görüntünün, özelliklerinden kısaca söz ettiğimiz Nizam ile hiç bir ilgisi yoktur.
Bu Nizam, çileli insanlığın kurtuluşu için, gerçekten tek çare ve şüphesiz son şanstır..
Selâmlar..