Makale

ÇOCUKLARA KARŞI GÖREVLERİMİZ

TALİP ULUŞAN / Ankara Merkez Vaizi

ÇOCUKLARA KARŞI GÖREVLERİMİZ

Yüce Allah, insanlara dünya ve ahiret saadetine ulaşma kaidelerini göstermek ve doğru yolu öğretmek için İslâm Dini’ni göndermiştir.
Yüce dinimizde her şey en güzel şekilde belirtilmiştir. İnsan için en üstün gaye mutluluğa ulaşmaktır. Mutlu olabilmenin şartları sağlam bir imana sahip olmak, Allah’ın ve Peygamber efendimizin emrettiği görevleri yapmak, dinî ve dünyevî yönden zarurî olan bilgileri öğrenmek ve güzel ahlâk kaidelerine uygun hareket etmektir.
Çocuklarımızı iyi yetiştirmeliyiz. Onları İslâm terbiyesiyle terbiye etmeliyiz. Zamanımızda anarşi ve ahlâk buhranının her tarafa yayılması da gösteriyor ki, her millet yetişen nesilleri başkalarının haklarına saygı gösterecek insanlar olarak yetiştirmelidir. Zira insanları suç işlemekten alı koyan en keskin zabıta dinî ve vicdanî mesuliyet duygusudur.
Çocukların terbiye edilmesinde ve onlara yön vermede tesirli olan şeylerin başında şunlar gelir.
a) Aileler,
b) Okullar,
c) Basın-Yayın,
d) Toplumda geçerli olan adet ve modalar.
Çocuğu yetiştirmede ilk ve önemli görevi aile yapmaktadır. Çünkü çocuğun kulağına giren ilk ses annesinin sesi, onun ilk öğrendiği şeyler de anne ve babasının öğütleridir. Çocuğun hafızası boş teyip bandına benzer ve yakınlarından neler duyarsa onları ezberler. Aynı zamanda fotoğraf makinasının filimleri gibidir. Etrafında neler görürse onlar hafızasına unutulmayacak şekilde nekşedilir. Böyle olunca ana ve babalar çocuklarına güzel sözler öğretip, iyi örnek vermeli, devlet de eğitim programlarıyla, Radyo ve Televizyon gibi yayın, gazete dergi ve kitap gibi basın organlarıyla daima iyi şeyler öğretmelidir. Çocukları ahlaksızlık, saygısızlık ve anarşiye sevkedecek şeylerden korumak için her türlü tedbiri almalıdır.
Çocukların iyi terbiye edilmesi ana-babalara ve diğer sorumlulara düşen en önemli görev ve sorumluluktur. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
’Ey İman edenleri Kendinizi ve ailenizi yakacağı insanlar ve - taşlar olan ateşken koruyun...”1
Bu emri ilahî gereğince her müslüman kendisini cehennem ateşinden korumak için Cenabı Hakk’ın emirlerini yerine getirip yasaklarından korunacaktır. “Hz. Ömer Ya Resulallah nefislerimizi vikaye ederiz. Fakat ehillerimizi nasıl vikaya edebiliriz? demişti. Resullüllah şöyle buyurdu: Allah’ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehyeder ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. Bu şekilde onları korumuş olursunuz.”2
Çocuğunun ateşte yandığını görüp de onu kurtarmak için çare aramayan, gayret göstermeyen hiç bir ana-baba düşünülemez. Ebedi hayat olan ahirette çocuklarımızı cehennem ateşinden korumak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
Çocuklarla ilgili olarak, İslam Dini’nin emir ve tavsiye ettiği görevler şunlardır:
a) Çocuk doğmadan önce yapılacak görevlen
1. Evlenirken dindar ve ahlaklı eş seçmek.
Anaların çocuklarını terbiye etmede büyük hizmetleri vardır. Bundan dolayı da çocuğun annesi ne kadar güzel ahlak ve terbiyeli olur, çocuklarına edep ve ahlak öğretmeye çalışırsa çocuk o kadar iyi yetişir. Evlenirken çocuğu olacak kadınlarla evlenme konusunda Peygamber Efendimizin tavsiyesi vardır. Bu konuda Sa- hih-i Buharı tercümesinde şöyle denilmektedir: “Resul-i Ekrem Efendimiz ümmetinin çokluğu ile iftihar eder, eshab ve ümmetini evlenip çoğalmaya teşvik ederdi.”3
2. Nişanlanma, evlenme merasimlerinin haramlardan uzak ve İslâmî hükümlere uygun olması.
Zamanımızda nişan ve düğün merasimlerinde günah olan birçok şeyler yapılıyor. Bilhassa içki, çalgı, dans, kadın-erkek bir araya toplanmak ve birbirlerine yabancı olan erkek ve kadınların ellerini sıkmaları gibi günahların işlendiği bilinmektedir. Yapılan evliliğin mutluluk getirmesi ve aile ocağının temelinin sağlam atılması için evlenmelerin İslâmî hükümlere uygun olarak icra edilmesi gereklidir.
3. Çocuk ana rahminde iken anasının helal gıdalarla ve sağlık şartlarına uygun bir şekilde beslenmesi.
Beslenmenin bilhassa ana rahminde gelişme halinde olan çocuklara çok tesiri olur. Bunun için hane reisi hanesinde bulunan kimselerin her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin etmekle mükelleftir. Müslüman olan kimse bu ihtiyaçları helal yoldan kazanıp temin etmelidir.
b) Çocuk doğduktan sonra yapılacak görevlen
1. Çocuğa müslümana yakışan güzel bir isim koymak.
Hz. Muhammed (S.A.S.) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır.
“Çocuğun adını ve terbiyesini güzel yapmak ana ve babanın çocuğuna karşı olan görevlerindendir. Çocuklara güzel isim koymakta çeşitli faydalar vardır. Bu görevi yapmakla önce Peygamber efendimizin emrine uygun hareket edilmiş olur. Ayrıca hayatı boyunca çocuğun memnun olacağı bir iş yapılmış ve faziletli kimsenin adını koymakla o iyiliğe teşvik edilmiş olur. Çocuklara isim koyarken sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okumalıdır. Zamanımızda çocuklar genellikle doğum ev- (L lerinde doğuyor ve oralarda ebe hanımlar veya hasta bakıcılar çocuklara isim veriyorlar, bu isimler eğer güzel olmazsa ana, babalar hemen değiştirip çocuklarına güzel bir isim verebilirler.
Erkek çocuklar için en güzel isim, Abdullah, Abdurrahman isimleriyle Peygamberlerin, Sahabenin ve diğer İslam büyüklerinin isimlerini koymaktır. Kız çocukları içinde en güzel isim Peygamberimizin hanımları ve kızlarının isimlerini koymaktır. Ebu Mûsâ el-Eş’arî (R.A.)’den şöyle dediği nakledilmiştir.
“Bir oğlum oldu. Hemen onu alıp Resulüllah’a götürdüm. Resulüllah, oğluma İbrahim adını verdi ve hurma ile çiğnem yapıp ağzına sürdü. Hayırlı olması için duâ ettikten sonra bana iade etti.”5’
2. Sadaka vermek.
Allah’ın verdiği nimetlere karşı şükretmek mü’minlerin görevidir. Çocuk ise büyük bir nimettir. Buna karşı gereken şükür görevi de yerine getirilmelidir. Çocuk olduğu zaman sadaka vermek, fakirlere, eşe-dosta yemekler yedirmek Allah’ın nimetlerine karşı yapılan en güzel şükürlerdendir. Bu konuda, çocuk yedi günlük olunca saçları tıraş edilip çıkan saçın ağırlığınca altın sadaka vermeli diye tavsiye vardır.
3. Doğan çocuk kız olsun erkek olsun Allah’ın verdiği emanet olarak hoş karşılanmalıdır.
Çocuğu veren, dilediğine erkek, dilediğine de kız veren yüce Mevla’dır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır, dilediğini yaratır, dilediği kimseye kız evlat verir, dilediği kimseye de erkek evlat verir. Yahut erkekli-dişili olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de çocuksuz bırakır...”’6’
Cahiliye çağında bazı kimseler kız çocuğuna sahip olmayı bir ayıb sayarlardı. Kur’an-ı Kerim’de bunun doğru olmadığı şöylece belirtiliyor:
“Onlardan birine kızı olduğu müjdelendiği zaman, pek öfkelenerek yüzü kararır. Verilen müjdenin tesiriyle milletinden gizlenir, acaba o çocuğu zillet ve horluğa katlanarak yaşatsın mı yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar."7
Zamanımızda tekrar cahiliye adetlerine dönen ve kız çocuklarını hakir gören bazı cahil kimseler vardır. Hatta erkek çocuğun olmadı diye hanımını döven veya boşayan kimseler dahi mevcuttur. Bu gibi hareketler hiç doğru değildir. Çocuğu veren ve hangisinin hakkımızda daha hayırlı olduğunu bilen Cenab-ı Mevla’dır. Onun verdiğini güzel karşılamak ve o emaneti gereği gibi korumak da bizim görevimizdir.
4. Çocuğu helal süt ve lokmalarla beslemek.
Helaldan yiyip içmek ve haramdan sakınmak her müslümanın en önemli görevidir. Çocuklara süt emme devresinde helal rızıklardan meydana gelen sütü vermek, yeyip içmeye başladığı zaman ise helal rızıklarla beslemek ana ve babanın görevidir. Bu konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
‘Ey insanları Yeryüzündeki şeylerin temiz ve helâl olanını yeyiniz...’8
Beslenmenin insan sıhhat ve kabiliyetine te’sir ettiği bir gerçektir. Haram yiyen kimselerin duasının kabul olmayacağına dair hadiseler de vardır.
5. Çocuğun talim ve terbiyesini güzel yapmak.
Kişinin edebi altınından daha hayırlıdır, diye ata sözü vardır. Çocuğa dinî ve dünyevî zaruri bilgiler öğretmek onun yiyecek ve giyeceklerini temin etmek kadar önemlidir. Zira bir hadis-i şerifde “Evlatlarınıza ikram edin, onları güzel terbiye edin ki, günahlarınız mağfiret olunsun” buyrulmuştur. Ana-babaların çocuklarına bilhassa şunları öğretmeleri Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edilmiştir.
a. Okuma-yazmayı öğretmek,
b. Atıcılığı yani harp sanatını öğretmek,
c. Yüzücülüğü öğretmek,
d. Biniciliği öğretmek.
Bir hadis-i şerifte yüce Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Çocuklarınızı üç şeyle terbiye edin: Onlara Peygamberinizin ve onun ehli beytinin sevgisini aşılayın ve Kur’ân okumayı öğretin.”9
Bunları çocuklara öğretmek yabani bir ağacı aşılamak gibidir. Yabani bir ağaca aşı yapmakla daha iyi meyve vermesini sağlamış olduğumuz gibi, çocuklarımıza Peygamber sevgisi aşılamakla onların iyi bir müslüman ve kâmil bir insan olarak yetişmesini sağlamış oluruz. Eğer çocuklara İslâm ahlâkını öğretemezsek onları çok eksik bırakmış oluruz. Zira meşhur bir sözde “Ana ile babanın terbiye etmediğini zaman terbiye eder. Zamanın terbiye edemediğini ise cehennem terbiye eder.” denilmiştir.
6. Namaz kılmaya ve oruç tutmaya alıştırmak.
Çocuklar yedi yaşına geldikleri zaman onlara namaz kılmayı öğretmek ve emretmek gereklidir. Zira bir hadisi şerifte "Çocuklar yedi yaşına geldiği zaman namaz kılmayı emredin, on yaşına geldiği halde namazı terkederse döğün ve yataklarını ayırın.”"10 buyrulmaktadır.
Buluğa ermeyen çocuklara namaz kılmak ve oruç tutmak farz değil, müstahabdır. Öğrenme ve alışma bakımından çocuklara namaz kıldırmak ve oruç tutturmak faydalıdır. Namaz kılmak müslümanlar için en önemli bir dini görevdir. Zira bazı özürlerden dolayı diğer ibadetler geriye bırakılabilir. Hasta veya yolcu olan kimseler bu durumları geçinceye kadar Ramazan orucunu erteleyebilirler. Fakat namaz için böyle bir izin yoktur. Onu müslümanlar devamlı kılacaktır. Namazı devamlı ve yerli yerince kılabilmek için de çocuk iken öğrenmek ve alışmak lazımdır.
7. Vakti gelince evlendirmek.
Ana ve babaların çocuklarına karşı olan görevlerinden biri de vakti gelince onları dünya ve ahiret saadetine vesile olacak bir eşle evlendirmektir.
Çocuklarımızı evlendirirken eş olacak kimselerde bilhassa şu vasıfların bulunmasına dikkat etmeliyiz.
a) Ehli sünnet inancına sahib olan iyi bir müslüman olması.
b) Asil ve temiz bir aileden olması.
c) Tahsil ve terbiyesinin iyi olması.
d) Namaz oruç gibi farz olan ibadetlerini yerine getirip, haramlardan uzak olan kimse olması.
e) Sözü, özü doğru, ahlâkı iyi, güvenilir bir kimse olması.
Evlenmek, eğer yerli yerince yapılır ve iyi bir aile yuvası kurulursa, dünya ve ahiret saadetine vesile olabilir. Çocuklarımızın saadetini elbette isteriz. Onlara karşı şu saydığımız görevleri yerine getirmekle saadetlerine yardımcı olalım.

(1) Tahrim Suresi, 6.
(2) Hak Dini Kur’an Dili, c6. sh. 5112.
(3) Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercümesi, c.5, sh. 590.
(4) el Fethü’l-Kebir, c.2 sh. 74.
(5) Sahih-i Buhari Tercümesi, c.11. sh. 401.
(6) Şûra Suresi, 49-50.
(7) Nahl Suresi, 58-59.
(8) Bakara Suresi, 168.
(9) Muhtaru’l Ehadis, sh. 9.
(10) Sahih-i Buhari Tercümesi, c.6, sh. 289.