Makale

Milletin sesine Kulak vermek

Milletin Sesine Kulak
Vermek

Şükrü ÖZTÜRK
Din Eğitimi Dairesi Başkanı

Din, insan için, dolayısıyla toplum için tartışma götürmez fıtrî bir ihtiyaçtır. İnsanın, yaratılışının gereği olan bu ihtiyacının karşılanması da en tabiî hakkıdır. Her alanda vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak sosyal devletin görevidir. Devlet, vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir takım kurum ve kuruluşlar oluşturur. Oluşturduğu kurum ve kuruluşlar aracılığı ile vatandaşlarının ihtiyaçlarını tesbit eder ve en sağlıklı şekilde karşılanmasını sağlar.
Ülkemizde de, din konusunda toplumu aydınlatma ve ibadet yerlerini yönetmek üzere Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
Din konusunda toplumu aydınlatma hizmetinin en önemli bölümü ise Kur’an kurslarında yapılmaktadır. Ülkemizde İsteyen vatandaşlara veya çocuklarına Kur’an-ı Kerimi öğretmek Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevidir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu önemli ve geniş kapsamlı görevini yerine getirirken her türlü imkândan faydalanmayı uygun bulur. Bunun İçin de gerek yönetmeliklerde ve gerek yönerge ve genelgelerde mahallin özellikleri ve vatandaşların istek ve İhtiyaçları dikkate alınarak her türlü denetime açık olarak vatandaşların ve çocuklarının dinî bilgileri öğrenme ihtiyaçları taşra teşkilatı aracılığı İle karşılanmaya çalışılmaktadır. Çünkü Kur’an-ı Kerimi okumayı öğrenmek belli bir miktar ezberlemek ise İbadetler için farzdır. Meselâ Kur’an okumadan namaz olmaz.
Vatandaşlarının dinî, ekonomik ve sosyal İhtiyaçlarını karşılayamayan veya karşılamak istemeyen, bunları gözardı eden devletlerde huzursuzluklar, sıkıntılar, karışıklıklar hatta çatışmalar başgösterir. Kaynağı dinî, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar olan karışıklıkların, huzursuzlukların polisiye tedbirlerle önlenmesi de mümkün değildir.
Bu gerçekleri çok iyi kavramış olan vatandaşlarımız, ülkemizde Allah sevgisini, sorumluluk duygusunu gönülerine yerleştirmiş insanların sayıları çoğalsın, dolayısıyle ülkemizde huzur ve mutluluk olsun diye çocuklarının müsbet İlimlerin yanında dinî bilgilerinin de olmasını istemektedir.
Bunun İçin de vatandaşlarımız büyük fedakârlıklar göstermekte, külfete katlanmaktadır. Sebep, çocuklarımız dinlerini öğrensinler.
Vatandaşla devleti bütünleştirmenin, devleti sevdirmenin, millî bütünlüğü sağlamanın yolu da, vatandaşların İsteklerine kulak vermekten, onların isteklerini yerine getirmekten geçer. Bu insanlığın da, sosyal devlet olmanın da, demokrasinin de gereğidir. Devleti yönetenlerin görevi de vatandaşların arzularını yerine getirmek ve ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Ülkemizin her bölgesinde ve yöresinde olduğu gibi, Adıyaman İlimizde de okulların tatil olduğu yaz aylarında vatandaşlarımız, çocuklarına Kur’an-ı Kerim öğretilmesini, bir müslümanın genel olarak bilmesi gereken dinî bilgilerin özet olarak çocuklarına verilmesini Valilikten ve müftülükten istemişlerdir. Yetkililer konuya iyi niyetle yaklaşmışlar, vatandaşın isteğini karşılama çarelerini aramışlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca bu konularda gönderilen genelge ve yönergeleri gözden geçirmişler, mevcut imkânları değerlendirmişler, bu arada milletin parası ile milletin çocuklarının eğitimi için yapılan ve yaz aylarında da boş olan okullardan bir bölümünde yine bu okulları yapan milletin çocuklarına, milletin isteği üzere dinî bilgiler vermeyi, Kur’an-ı Kerim öğretmeyi uygun bulmuşlar. Vatandaş memnun olmuş, çocuklar memnun olmuş, ama birileri uygulamadan memnun olmamış, yanlış bir değerlendirme ile yansıtmışlar, yetkilileri karalamaya başlamışlar, şöyle demişlerdir:
"Devletin okullarında Kur’an Kursları düzenlenmiş."
Evet, boş olan okullarda bu devletin çocuklarına Kur’an öğretilmiş, dini bilgi verilmiş. Peki bunda ne sakınca var? Devletin okullarında din dersi okutulmuyor mu, hem de Anayasa gereği olarak! Kur’an öğrenmek din dersinin bir bölümü değil mi?
"İrticaya prim verilmiş." Çok yanlış... Millete hizmetin irtica ile ne ilgisi var? Esas irtica; yaşadığı çağın gereklerini yerine getirmek isteyenlere direnmektir. Vatandaşın isteklerine ve ihtiyaçlarına karşı çıkmaktır. Herkes benim gibi olacak, benim gibi düşünecek, benim gibi yaşayacak diyerek milletin kafasını bulandırmaktır.
"Atatürk’ün fotoğrafının altındaki siyah tahtaya Arap harfleri yazılmış." Bu harfler, Kur’an-ı Kerim harfleridir. Kur’an öğrenmek isteyenler bu harfleri öğreneceklerdir. Kur’an-ı Kerim öğrenmek isteyenlere bu harfleri yazarak göstermek, dil ile söyleyerek belletmek eğitim ve öğretimin gereğidir. Atatürk’ün fotoğrafının altına Arap harflerinin yazılmasının mahzuru nedir? Anlamak mümkün değil.
"Adıyaman’daki ilkokulların sınıflarında Cumhuriyeti gömmek isteyenler varmış." Hiç kimse korkmasın ve endişeye kapılmasın, dinini öğrenen, Kur’an’ı bilen kimseler Cumhuriyete zarar vermezler.
Asıl zararı, olduğu gibi görünmeyen, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olmadığı halde, Atatürk’ün isminin arkasına gizlenip, kendi düşüncelerini Atatürk’ün düşüncesi imiş gibi yaymaya kalkanlar, bu milleti bir türlü anlama zahmetine katlanmayanlar vermektedir.
Ekonomik kalkınmamızın, sosyal huzurumuzun harcı, devletimiz ile milletimizin bütünleşmesinin, millî birlik ve beraberliğimizin çimentosu, dindir. Bu gerçekleri görüp gereğini yapmak da her vatanseverin görevidir. Bu sebeple, vatanın menfaatini, milletin arzularını dikkate alarak görevlerini yapan yöneticileri öncelikle Adıyaman Valimizi takdir etmek, tebrik etmek lâzımdır. Bu milletin büyük çoğunluğu ile ilgisi olmadığı halde, milletin sesi gibi görünüp, hizmetleri aksatmayı, milleti devletinden soğutmayı kendine görev sayan birtakım bozuk ve çatlak seslere kulak verme yerine, sırası gelince vatan için ölmeyi şeref sayan, bayrağından ve sancağından gurur duyan, ama tevazuu gereği sessizliği tercih edip, zamanı gelince kükremeyi bilen aziz milletimizin arzularını yerine getiren, güzel yurdumuza, aziz milletimize hizmet eden her kademedeki yöneticilerimizi tebrik etmek, takdir etmek ve alkışlamak her vatanseverin görevidir.