Makale

Kuruluşunun 126.ncı yılı münasebetiyle Kızılay Genel Başkanı Dr. Kemal DEMİR ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Gaffar TETİK görüştü.

RÖPORTAJ:

Kuruluşunun 126.ncı yılı münasebetiyle Kızılay Genel Başkanı Dr. Kemal DEMİR ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Gaffar TETİK görüştü.
Sayın Başkan, Kızılay ve Kızılay’ın kuruluşu hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz Efendim?

Türk Kızılayı 1868in 11 Haziranında kurulmuştur. Aslında bütün Dünyada Kızılay ve Kızılaycı hareketi, yani insanî yardım hareketi 1863 yılında başlamıştır. Başlayışını takiben 5 yıl içerisinde bazı ülkeler, ulusal demek kurma çalışmasına başlamışlardır. Osmanlı yönetimi de 1868 yılında yeni bir görüşle Kızılay’ı kurmuştur. Kuruluş adı "Mecrûhîn ve Mardayı askeriyeye İmdat ve muavenet Cemiyeti" yani-yaralı ve hasta askerlere yardım ve koruma cemi-yeti-adı altında kurulmuş ve kuruluşunu müteakiben, uzun yıllar savaş ve savaşlar içerisindeki ülkemizde çeşitli görevler yapmıştır. Kuruluşunda tabii Türk-Yunan Savaşı, Türk-Rus Savaşı, Balkan Savaşları, I. Cihan Savaşlarında ve bunun arkasından Cumhuriyetimizin kuruluşunun temelini teşkil eden hareket olan kurtuluş savaşında Türk Kızılayı, tabii o zamanki ismi "Hilali Ahmer" büyük hizmetler vermiştir. Yaralılara bakmak, tedavi etmek ve onları korumak bakımından, bir gemiyi seyyar hastahane haline getirmek suretiyle savaşlarda üstün bir gayret göstermiştir. Kurulduğu zamanki adı: "Mecrûhîn ve Mardayı askeriyeye imdat ve muavenet Cemiyeti" dir. Sonra Osmanlı yönetiminde "Hilali Ahmer Cemiyeti" olarak adı değiştirilmiş, daha sonra "Türk Hilali Ahmer Cemiyeti" olmuş ve 1935 yılı Cumhuriyet döneminde de Atatürk tarafından "Kızılay" adı verilmiştir.
Kızılay adı Cumhuriyet öncesi çeşitli savaşlarda ve Kurtuluş savaşlarında yanmış-yıkılmış bir ülke ve geride kalan insanların sağlık ve sosyal ihtiyaçları...
işte böylece Kızılay, ülke insanımıza yardım görevini üstlenmiştir. İlkönce ülkenin bir deprem kuşağı üzerinde olduğu dikkate alınarak yardım depolama teşkilatı olarak kurulmuş, depolama işi öncelikle Eskişehir’de başlamış, sonra Ankara’ya nakledilmiştir.
Bugün de merkez depo Ankara’da olmak üzere herhangi bir afet karşısında yardım malzemelerini hemen ulaştırabilmeye müsait bölgelerde Kızılay’ın depolan vardır. Sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için 1925 yılında Hemşirelik okulu kurulmuştur ve bu okul ülkemizin ilk hemşirelik okuludur. Onu takibeden ikinci okul Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından 1946da kurulmuştur. Demek ki 1925’den 1946ya kadar ülkenin ihtiyacı olan hemşireleri tek başına bu okul yetiştirmiştir.
1957 yılında ilk kan merkezi yine Kızılay tarafından Ankara’da, sonra İstanbul’da açılmıştır ve bugün sayılan 35 tir. Ve böylece insan sağlığında çok önemli yeri olan bir fabrika kurarak laboratuarda yapılması mümkün olmayan kan, bizim ülkemizde ve başka ülkelerde olduğu gibi insanların bağışı ile sağlanmaya başlamıştır. Günümüzde de batı standartlarında devam etmektedir. Bulaşıcı hastalıklardan frengi, sıtma, sarılık ve son zamanların vebası dediğimiz
AİDS gibi hastalara her türlü kontrolleri yapılmak suretiyle verilir. Bu ve bunun gibi Kızılay’ın sağlık alanında, sosyal hizmetler alanında yaptığı hizmetler, her gün geliştirilerek devam etmektedir. Bu hizmetlerin arasında ambulans hizmetlerini de saymak mümkündür.
Sağlık hizmetleri bünyesinde Kızılay, ödeme gücü yeterli olmayan hastaların tedavilerini sağlamada, ilaçlarını almalarında, ameliyat giderlerini karşılamada yardımcı olma, ayrıca eğer ihtiyaç duyulursa malzeme alma gereğini yerine getirmiş; sakatların kendi hizmetlerini yapabilmelerini sağlamak amacıyla araç alımı, protezler yaptırma gibi hizmetlerini yürütmüş ve yürütmektedir. Gençlere yönelik hizmetleri de Kızılay ele almıştır . Çeşitli şubelerimizin kampları vardır. Bu kamplar yaz boyunca kamp yapma imkanına sahip olmayan ailelerin başarılı çocuklarına kamp yaptırarak hem dinlenme imkanı verir, hem de kamp süresince kızılaycılık şuurunu aşılamayı ve böylece sosyal yardım fikrini geliştirmeyi gaye edinir. Yılda 1012 bin çocuğu Kızılay halen kampa almaktadır.
Ayrıca, mali durumu zayıf olan ailelerin başarılı çocuklarına, basanları devam ettiği sürece karşılıksız burs vermekteyiz. İlk ve ortaokulda 7 bin küsur çocuğumuz Kızılay’dan burs alır.
Eğitime katkı sağlama bakımından yurtlarımız vardır. Yurtlarımız çoğunlukla orta öğretime dönüktür. Bölgesinde lise bulunmayan çocukların lise eğitimini görecekleri yerde onları barındırmak ve eğitimlerine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bunlar yıllardan beri örnek düzeyde, başarıyla yürütülen hizmetler olarak değerlendirilebilir.
A Gerek basında ve gerekse televizyon ekranlarında Kızılay’ın Türkiye içinde ve dünyanın her yerinde dalgalanan bayrağını görmekten büyük kıvanç duyuyoruz. Burada öğrenmek istediğim şu: Bugüne kadar hangi ülkelere ne kadar ve ne yardımı yapıldı?
Ülke dışı hizmetleri değerlendirirken, yabana ülkelere gönderilen yardımlara, yabana ülke insanlarının ülkemizde barındırılması™, korunma altına alınmalarını beraber değerlendirmek lazım. Son yıllarda dünyamızda meydana gelen olaylar, bazı ülkelerin iç çatışmayla karşı karşıya kalması, sığınma olaylarını da geliştirmiştir, özellikle 1988 yılından başlayarak her yıl artan bir hızla yoğunlaşan sığınma olayları olmuştur.
1988 Halepçe katliamını hatırladığımız zaman, Irak yönetiminin Halepçe’de zehirli gaz, kimyevi silah kullanması sonucu yaklaşık 76 bin kişi sınırımızdan içeriye girmiş, bunlar koruma altına alınmış, bakımları sağlanmıştır. Çadır, yiyecek, giyecek, doktor, ilaç vb. bakımından ülkelerine geri dönünceye kadar bütün hizmetleri görülmüştür. 1989 yılında bir başka sığınma olayıyla karşı karşıya kalmış ülkemiz. 1990da Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle Kuveyt’te çalışan yaklaşık 65 ülkeden 70-72 bin kişi canını kurtarmak için Habur sınır kapımıza geldi. Diyanet İşlerimizin bir konaklama tesisi var, orada konakladılar ve Kızılay 70-72 bin insanın kaldıktan sürece ihtiyaçlarını karşıladı, yoluna devam etmek isteyenleri de kumanyalarını vererek yola çıkmalarını sağladı.
Bulgaristan’da Bulgar mezaliminden kaçan soydaşlarımız Kapıkule sınır kapımızdan kafileler halinde can havliyle ülkemize geldiler. Onlar bizim soyumuzdandı, aynı duygulan taşıyorduk, aynı inançlara sahiptik. Bu 300-350 bin kişinin bütün bakımları Kızılay tarafından sağlandı, her türlü ihtiyaçları karşılandı.
Irak hükümetinin Kuzey Irak’taki kendi vatandaşlarına yaptığı silahlı saldın karşısında bir gün sabaha karşı, güney doğumuzda Cudi dağının eteklerine çocuk, yaşb, hasta 600-650 bin kişi geldi. Yerleştikleri yerlere yürüyerek çıkmak mümkün değildi. Ama bütün güçlükler yenilerek yiyecek ve giyecek ihtiyaçları karşılandı. Devletimiz ve milletimiz Kızılayla beraber bunların ihtiyaçlarını karşıladı. Bunlar hep ülke içinde fakat ülke dışı insanlarına dönük olan yardımlardır.
Dış yardımlara gelince, 199192-93 yoğunluk taşır. 1991in kasım ayında Bosna-Hersek’e ilk yardım operasyonu başladı. O zaman Saraybosna’da merkezi hükümete kadar gidilebildi. Daha sonra aynı yıl içinde çevreden dolaşarak, zor şartlar altında Saray-bosna’ya 2 defa daha gitme imkanımız oldu. Genel olarak baktığımızda ise Afganistan’dan Arnavutluğa, öbür taraftan Somaliye kadar uzanan bölgede Kızılay,
1992-1993 yılında 49 yabancı ülkeye elini uzatmıştır. Bu 49 yabancı ülkenin 33’üne yiyecek-giyecek, ilaç, sıhhi malzeme, çadır, battaniye, vb. gibi ayni yardım gönderilmiş; 16 yabancı ülkeye de ulaşım güçlüğünü dikkate alarak nakdi-para yardımı-yapmıştır.
Bu ülkelere toplam 282 bin ton yardım malzemesi ulaştırılmıştır. Devletimizin 1992-1993 yılı içerisinde yaptığı bu yardım 220 milyar TL. civarındadır. Bunun yaklaşık 150 milyon dolar karşılığı ayni yardımını Türk Kızılay’ı ulaştırmıştır. Bu sadece Kızılay’ın yaptığı yardımdır. Devletimizin yaptığı dış yardımlar 220 milyon Amerikan dolarını bulmuştur. 282 bin ton yardım malzemesi için 989 Kızılay tın, 167 nakliye uçağı, 46 gemi Kızılay tarafından doldurulmuş, yerinde boşaltılmıştır. Hatta bunun büyük bir kısmı Mersin’den Odesa’ya gitmiş, Odesa’da boşaltılmış, yine Kızılay tarafından trene yüklenmiş, trenden kök beraberliğimiz olan Ortaasyadaki Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan gibi ülkelere boşaltılmıştır. Bu büyük bir operasyondur. 33 yabancı ülkeye ayni yardım gönderilmiştir.
Bu ülkelerin bazısına bir defa, bazısına 10 defa, bazısına 89 defa gidilmiştir. Sadece Nahcivan’a 89 sefer yapılmıştır. Bosna-Hersek’e karayolu, hava yolu ve deniz yolu olmak üzere 32 defa operasyon yapılmıştır. Ve tabii aziz milletimiz bunu desteklemede, katkı sağlamada devletimizin yanında yerini almış, Kızılay da görevini yapmıştır.
Efendim, tabii yardım yapılabilmesi için yardım alınması lazım. Bu kadar büyük boyutlu yardımlarınızın ana kaynağı nedir, nereden sağlıyorsunuz bu yardımları?
Bizim Milletimiz büyük millettir. Dış yardımların nakdi-para-olarak karşılanmasında Devletimizin büyük katkısını belirtmem lazım. Zamanın Hükümetleri bu konuda gereken her türlü desteği sağlamışlardır. Bunun yanında Vali, Kaymakam ve Belediye Başkanlarının başkanlığında bağış kampanyaları düzenlenmiştir. Bu kampanyalarda ayni ve nakdi yardımlar toplanmakta ve bunlar Kızılay’a intikal ettirilmektedir. Toplanan yiyecek-giyecek ve paralar Kızılay’a, ulaştırılması istenen yer belirtilerek verilmektedir. Yani, bu yardımlar Bosna-Hersek’e verilsin diye Kızılay’a verilir. Ne olarak verilsin? Para olarak verilsin! Bunlardan 10 milyon Amerikan Dolarına yakın Türk lirası, Ziraat Bankası kanalıyla Almanya’daki Bosna-Hersek hükümetinin hesabına çıkarılmıştır; Bosna-Hersek Hükümeti tarafından alındığı da takip edilmiştir. Bir kısım ayni yardımlar vardır, Nahcivan’a veya Afganistan’a gönderilmesi için yapılır. Bir kısmı vardır ki, doğrudan doğruya dış yardımda kullanılması için Kızılay’a verilir. Kızılay bu yardımları amacına dönük olarak kullanmaya özen gösterir.
Tabii Kızılay’ın özkaynakları da var. Depolarımız doludur. Kızılay’da para ve gayri menkul bağışları önemli yer tutar. Gayrimenkul bağışlarına herşeyden çok önem veririm. Bir vatandaş Kızılay’ın kapısına geliyor: "Benim şu evimi, yahut şu işhanımı, şu fındık bahçesini, şu zeytinliği alınız ve onu hayra kullanınız" diyorsa eğer, bu insan bunu, Kızılay’ın iyi kullanacağına inanıyor ve bu kuruluşa güveniyor demektir.
1993 yılı boyunca 127 gayrimenkul bağışı olmuştur. 1994 un dört ayında 40’ı aşmıştır. Bu şu demektir: 1 yıl 365 gün. İki iş gününde bir vatandaşımız Kızılay’ın kapısına geliyor, müracaat ediyor: "Benim şu malımı, şu mülkümü alınız, çünkü siz onu hayra kullanırsınız, yerinde kullanırsınız" diye güven gösteriyor. Bunun önemi hiç şüphesiz fevkalade değerlidir, büyüktür. Gerek dış yardımlarda, gerek ülke içerisindeki hizmetlerini yürütmedeki iç yardımlarında Kızılay hiç para sıkıntısına düşmemiştir. Bütçelerimiz her yıl bütçe gelirleri bakımından bütçe tahminlerini aşarak gelmiştir. 1992 yılı bütçesi gelir tahminleri yıl sonunda % 220, 1993 % 50 fazlasıyla gerçekleşmiştir.
Genel olarak belirtmem gerekirse, temelinde insan hayrına dönük hizmetlerde kullanılmak üzere milletimizin tarihi boyunca esirgemediği yardım severliliğini ön planda tutmam gerekir.
Peki Sayın Başkan, hemen aklıma geliverdi de soruyorum. Bazı basın organlarında, Kızılay’ın yaptığı yardımlar Kızılhaç’a gidiyor ve Kızılhaç’tan da Sırplara gönderiliyor gibi bir takım haberler çıkarılıyor. Acaba bunlar kasıtlı çıkarılan haberler mi, yoksa gerçekten yerine ulaşmamış olabilir mi? Bu konuyu açıklığa kavuşturabilir misiniz?
İyi olduda sordunuz bunu. İsabet oldu. Memnun oldum. Tabii buna benzer haberleri üzülerek ben de izlemişimdir. Bosna-Hersek’e gönderilen yardımlar ayni yardımlar ve para yardımlan olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. Demin de belirttiğim gibi para yardımları doğrudan Ziraat Bankası aracılığıyla Bosna-Hersek Hükümetinin Almanya’daki banka hesabına çıkarılır. Bu hesap numarasını Aliya İzzet BEGOVİÇ kendisi bir yazıyla Dışişleri Bakanlığımıza ve bize bildirmiştir. Yaklaşık 10 milyon Amerikan dolan karşılığındaki para Alman markı olarak çıkarılmıştır. Ayni yardımlar ise, yine başlangıçta belirttiğim gibi önce Saraybosna’ya kadar kendi araçlarımız girebiliyordu. Fakat 1992’nin haziranından sonra Bosna-Hersek sınırlarından içeriye girmemiz mümkün olmadı. Bir kaç teşebbüste bulundu araçlarımız fakat Sırp vahşeti ve saldırılan karşısında ileriye gidemediler.
Bunun üzerine Hırvatistan’da,
"Bosna-Hersek Merhamet Cemiyeti "ne , Bosna-Hersek’teki dağıtım kuruluşlarına, Bosna-Hersek Hükümetinin, Dışişleri Bakanlığımız aracılığı ile bize bildirdiği, Bosna-Hersek kökenli kuruluşlara ulaştırdık. Gemiyle Siplit’e gittik. Siplit, Hırvatistan’da Adriyatik kıyısında bir limandır. Orada hangi organizasyona teslim edeceğimiz Dışişleri Bakanlığı tarafından bir yazıyla daima bildirilir. "Bosna-Hersek’e Yardım Organizasyonu" diye bir organizasyon bildirdiler ve onlara teslim edildi. Bir de Zagrep’e gidenler var. Zagrep’te Türk Büyükelçisi var. Bosna-Hersek Büyükelçisi de var. Buradan giden araçlarımızın başındaki ekip yöneticileri, Bosna-Hersek Büyükelçisi ile Türk Büyükelçisinin nezaretinde, onların teslim edilmesini istedikleri organizasyona teslim ederler. Bu organizasyonlar kesinlikle Bosna-Hersek insanlarından oluşan organizasyonlardır. Bunlar genellikle dağ yollarından kendi küçük araçlarıyla içeriye sokmaktadırlar. Kızılay gibi bir Milli kuruluşun, bir ecdad kuruluşunun, Bosna-Hersek’e gönderilecek yardım malzemelerini, güvenilmesi mümkün olmayan bir organizasyona teslim etmesi düşünülebilir mi? Basındakileri görünce ben de üzülüyordum ama yaptıklarımızın hepsini bilen Cenab-ı Allah’tır.
Vereceğiniz başkaca bir mesajınız var mı?
15 yıldır Kızılay’ın başında bulunan bir görevli olarak, ihtiyaç duyulduğu her zaman yardım elini uzatan; Kızılay’a varlığından bağış yapan milletine minnettarlığımı ve şükran duygularımı ifade ediyorum. Güvenle, inanarak,
Açlara yiyecek, çıplaklara giyecek, dermansızlara şifa hayırların hayra yönelik dağıtan Türk Kızılay’ının dolup boşalan Tır filolarından kullanıldığını bilmelerini diliyorum. İnsan sağlığı bakımından çok önemli olan bir laboratuvarda ve fabrikada yapamadığımız, ancak bir insandan almaya mecbur olduğumuz kan bağışını artırmasını da beklediğimi ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum.

DR. KEMAL DEMİR

1921 yılında doğdu. 1946 İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1950 İç Hastalıkları ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı oldu. 1951-1961 Uzman Hekim olarak çalıştı. 1961-1977 Dört dönem Bolu Milletvekilliği yaptı. Milletvekilliği süresi içinde;
1963-1977 yıllan arasında İsmet İnönü, Ferit Melen, Prof. Dr. Sadi Irmak ve Naim Talu Hükümetlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı.
1977 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından istifa ile ayrıldı ve siyasi hayatı bıraktı.
1979 yılında Türkiye Aile Planlaması Derneği ve Türkiye Kızılay Derneğinin Genel Başkanlığına seçildi. Halen bu fahri görevleri gönüllü olarak yürütmektedir.
Kızılay’ın son yıllardaki uluslararası çalışmaları nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 1992 Nobel Barış Ödülüne Ülkemizden Türk Kızılay’ını temsilen Dr. Kemal Demiri aday gösterdi.
Çukurova Üniversitesi Senatosu "Sağlık Bakanlığı döneminde Uluslararası Çukurova Tıp Fakültesinin gelişmesine sağladığı katkı ve barış ve yardımlaşmaya evrensel katkıları" nedeniyle 24.12.1991 tarihinde Dr. Kemal Demire "Sağlık Biliminde Onursal Doktora" unvanı tevcih etmiş ve diplomasını vermiştir.
Marmara Üniversitesi Senatosu 10.4.1992 tarihli karan ile Uluslararası Sağlık ve Sosyal Yardım alanındaki çalışmalarının yanı sıra, Türkiye Kızılay Derneğinin Genel Başkanı olarak insanlığa ve barışa evrensel yardım ve katkıları nedeniyle Dr. Kemal Demire Uluslararası İlişkiler Fahri Doktoru "Doctor Honoris Causa" unvanı tevcih etmiş ve diplomasını vermiştir.
Dr.Kemal Demir, Federal Alman Kızılhaçı, Güney Kore Cumhuriyeti Kızılhaçı, Yunanistan Kızılhaçı ve Venezüella Kızılhaçı tarafından kendisine verilmiş onur nişanlarına sahiptir.