Makale

EVLATLARIMIZI NAZLI MI YETİŞTİRİYORUZ?

EVLATLARIMIZI NAZLI MI YETİŞTİRİYORUZ?
Aydın Talay

İNSANIN, özellikle Müslümanın dünyada bulunmaktan asıl maksadı Allah’a kul olmanın yanısıra, eskilerin hayrül-halef dedikleri kendisinden sonra aratmıyacak hatta ismini daha ileri hamlelerle yaşatacak güzide nesiller meydana getirmektir. Nefsî rahatlık içinde sorumsuz gidişin ve maddeci düşüncelerin hâkim olmaya başladığı günümüzde çıkmaz sokakta olan insana, bunu anlatmak elbette kolay değildir.
Bugün çoğu insan, evlâtla ilgilenmeyi onun yiyecek ve maddî ihtiyaçlarını karşılamak, fazla gelir getirici bir okula kapağı attırmak olarak mütalaa etmektedir. Halbuki çocuk terbiyesi en çetin bir vazife ve çok yönlü çalışmayı ve gayreti icap ettiren bir iştir. İnsan Cenab-ı Hakkın en güzel şekilde yarattığı ve terbiye ettiği varlıktır. Yüce Peygamberimiz (S.A.S.) bir hadisi şeriflerinde: "Hiçbir baba çocuğuna güzel edepten daha üstün bir bağışta bulunmamıştır." der.
Cemiyetimizde kendine güveni olmayan ve hiçbir işte başarı gösteremeyen örnekler görürsünüz. Bunları incelerseniz bu kabil davranış bozukluklarında insiyak! hareketlerden ziyade köklü bir terbiye verilemeyişinin acı işaretlerine raslarsınız. Ama nefis, hatayı birtürlü kabul etmediği, hep suçu karşıda görmeğe mütemayil olduğu için bunun sorumluluğunu hep şu veya bu kişi veya kuruluşa atmakta ve işin içinden sıyrılmaya çalışmaktadır.
Güvensiz ve başarısız tiplere çoğunlukla tek çocuk sahibi ailelerde veya erkek evlâda kızdan fazla yer verilen ve tek erkek evlât olan yuvalarda raslanmaktadır. Daha küçük yaşlarda anne veya baba çocuğu nerede seveceğini, nerede azarlayacağını iyi bilmemesi ve ona çok düşkün olması, çocuğu zamanla nazlı ve şımarık hale getirmektedir. Böylece çocuğun şahsiyetinin gelişmesine fırsat tanımadığı için de-hemen her karar arefesinde daha sonra çocuk illede yanında anne veya babasını arama lüzumunu duymaktadır. Zamanla içine kapanık, çekingen ve utangaç olabilmektedir.
Özellikle bazı anneler, iğneden ipliğe çocuğun fikrine hiç itibar göstermeyerek hemen herşeye kendisi karar vermeğe kalkıyor. Buluğ çağının sonunda askerlik hizmeti başladığı zaman dahi hemen evinin yakınında askerlik yapması için her yola başvurabilmektedir.
Küçük hadiseleri büyüten anne, çocuğun kendi dünyası içinde rahat hareket etmesi, kendi işini kendisi yapacak hale gelmesi, hakkını yerine göre savunmasını beklerken tam aksi davranışları görebilmektedir. Böylece ona iyilik edeyim derken asıl kötülüğü en sevdiği bir insanın yapması ne kadar üzüntü vericidir.
Olayların her iki yönünü de karşısındakinin seviyesine inerek çocuğa izah edebilen insan, sırasında aşırı şefkat ve öfkesini gemlemesini bilecek ve gerçekleri bulmada ona hakem değil, fakat kılavuzluk edecektir.
Anne ve baba evladından istediği doğru ve faziletli işleri kendisi itinalı bir sistem halinde yapar ve yaşarsa, evladının da bir fotoğraf makinasının hassas diyaframı halinde onları yapacağından kuşku duyulmasın. Bunun içindir ki Kuran-ı Kerimin Bakara Suresinin 44. ayetinde Cenab-ı Hak meale n: "Kendinizi unutursunuz da başkalarına iyilikle mi emredersiniz? Halbuki siz kitabı okuyorsunuz." buyurmaktadır.
Terbiyeci anne-baba şer güçlerin her yandan günahsız tertemiz yavruyu alabora etmeğe çalıştığı bir hengâmede yavrusunun yanında olacak, onun aklını ve dengesini bozacak davranışlarını sarsacak kişi, kuruluş ve çevrelerden uzak durmasını temin edecektir. Zira unutmamak lâzımdır ki Allah insanı yaratır, fakat arkadaş şekil verir. Kötü arkadaştan bulaşıcı hastalıktan kaçar gibi kaçmalıdır. Bu yüzden baba onu faydalı meşguliyetlerle cezbetmeli, işte olduğu kadar, oyunda, evde ve dışarıda samimi bir arkadaş olduğunu kabullendirmelidir. Küçük yaşta iman, ibadet, düzenli yaşama ve hareketlerini kontrol etme hassalarını kazanan çocuk, hergün yeni ve güzel bir alışkanlığı üst üste koyarak cemiyetin muhtaç olduğu muteber bir müslüman ve kamil bir insan olmaya doğru mesafe alacaktır.
Güven duygusunun zayıf olmasının bir sebebi de, çocuğun gıda gibi ihtiyacı olan sevgiyi yerine göre bol bol göstermemektir. Böylece vücutça serpiiip gelişmesine rağmen ruhen daima bir eksiklik duyacak olan evlat, birilerinden bu sevgiyi arama ihtiyacını duyacak, biraz iltifat gördüğü kimselerden darbe ile karşılaştığı zaman bütün bütün yıkılacaktır.