Makale

Şehitlerin Ardından

Prof. Dr. Hüseyín Ayan

Şehitlerin Ardından

Üsküp’te doğan Şuayb ABDÜLAZİZ, orada okuduktan sonra Islâ-mi tahsilini ilerletmek için Kahire’ye gitti. Ezher’de okumaya başladı. Bazı arkadaşlarıyla oradan da hacca gitti. 1939’da Ezher’in Külliyetü’ş-Şerîa- (Hukuk Fakültesi)ni bitirerek Üsküp’e döndü. Orada milletine hizmete başladı.
İkinci Cihan Harbinden sonra Yugoslavya’da TİTO ve MİHAYİLOF çeteleri kavgaya başlayınca müslumanlar iki ateş arasında kaldılar. Türk, Arnavut ve Boşnak müslümanları birleştirmek ve onları korumak maksadıyla Şuayp, "Yücel" adlı bir dernek kurdu.
Dernek orada İslâm ruhunu uyanık tutup Türklüğü yaşatmak amacındaydı. TİTO idareyi ele alınca bu dernek mensuplarını yakalattı. Başta dernek başkanı ŞUAYB olmak üzere bir kaç müslüma-nı astırdı. Bir çok dernek mensubunu da hapishanelere attırdı. İşte Üsküp’te hapsedilen müslümanlardan biri de yukardaki şiiri zindanda gözyaşlarıyla yazan FET-TAH’dır. O, Üsküp’teki medresede okumuş bir din âlimidir ve iyi Arapça bilir. Türkçe şiirleri, orada çıkan gazetelerde yayımlanırdı. Gurbetteki bir müslamanın iniltisi olan bu şiirini 1959’da Üsküp’te zindanda yazmıştır.
Balkanlarda müslümanca bir hayat vardı. TİTO’da, Bulgaristan’daki yoldaşı DİMİTROF gibi, "Balkanlar’da Osmanlılığın izini kazıyacağız," diyenlerdendi. FETTAH, bunu ne güzel dile getiriyor

Milletimi ezdiler,
Yüreğimi üzdüler,
Her düzeni bozdular,

Ses yok ezanlarımdan,
Usandım çanlarından,
Domuz çobanlarından....

Şu serilmiş görülen (bağlara) imrenmedeyim,
Ne saadet! Hani ondan bile mahrumum ben,
Daha yıllarca eminim ki hayatın yükünü,
Dizlerim titreyerek çekmeye mahkumum ben,
Çöz de artık yükümün kör düğüm olmuş bağını,
Bana çok görme ilâhî, bir avuç toprağını!

Bu mısraları okuyup ta üzülmeyen bir müslüman düşünemiyorum. Milleti uğruna zindanlarda çürüyen FETTAH’ın ruhundan kopan bu sesi, Türk-Müslüman âlemi de duysun diye bu şiiri neşrediyorum. Gurbette ezilen bu gibi kahramanlara selâm, şehitlerine de rahmet olsun. Bulgaristan’da bugün en korkunç zulümler yapılıyor. Arap din kardeşlerimiz, bunları duymamış gibi Bulgar Urlarının kendilerine taşıdığı malları kapışıyor. Ne büyük gaflet, Yarabbî!
Şehit dostum merhum ŞUAYB’ın "Yücel" derneği hakkında kısaca bilgi edinmiştim. Pek sevdiğim Uludağ’a gittiğimde, Bursa’da Üsküp’lü pehlivan FETTAH’ın kahvesine uğradım. Adaşı FETTAH’ın şiirini o kahvenin yaranından aldım. Ne mutlu Bursa’daki Balkanlardan gelen göçmen kardeşlerimize ki FETTAH’ın Kahvesi gibi buluşup söyleşecek bir yerleri var! Biz Ankara’dakiler böyle bir nimetten mahrumuz. Orada, yeşilliklere karşı otururken rahmetli Akif’in şu mısralarını tekrarladım:
Not: Merhum Hocam Osman KESKİOĞLU, bu notlarını, Nisan 1986’da hazırlamış ve bana vermişlerdi. Geçen gün "evrâk-ı perişanımı" karıştırırken rastladım. Diyanet Aylık Dergi’nin okuyucularına takdim etmek istedim. Bu notlara vesile olan Şuayb Abdülaziz (FETTAH), Balkanların yetiştirdiği güçlü şairlerdendir. Onun kaderi de diğerlerinden farklı değil.
Hocam KESKİOĞLU, Bulgaristan’ın ve Sovyetlerin yıkıldığını göremeden gittiler. Yugoslavya’da yıkıldı. Ancak Bosna-Hersek’te, müslümanlar yok ediliyor! Zâlimlere lanet, ölenlere rahmet!


DERT SÖYLETİR

Bazen ben coşuyorum,
Kabımdan taşıyorum,
Kendime şaşıyorum
Niçin ben yaşıyorum?

Hayatımda tadım yok,
Bu varlıkta adım yok,
Uçacak kanadım yok,
Niçin ben yaşıyorum?

Yıkıldı tâ temelim,
Kalmadı bir emelim,
Boyumu aştı selim,
Niçin ben yaşıyorum?

Hasta, bitkin bir beden,
Yok bana derman eden,
Sorarım her ân: Neden?
Niçin ben yaşıyorum?

Bahar zevki sürmedim,
Güzden başka görmedim,
Gönlümü güldürmedim,
Niçin ben yaşıyorum?

Okudum gündüz gece,
Kitapları hece hece,
Anladığım netice,
Niçin ben yaşıyorum?

Aylar bitmez sayarım,
Ağlamaktan bayarım,
Ben bu ömre doyarım
Niçin ben yaşıyorum?

Milletimi ezdiler,
Yüreğimi üzdüler,
Her düzeni bozdular,
Niçin ben yaşıyorum?
Ses yok ezanlarımdan,
Usandım çanlarından,
Domuz çobanlarından...
Niçin ben yaşıyorum?

Kapandı her okulum,
Kırık kanadım kolum,
Ağlamaklı her yolum,
Niçin ben yaşıyorum?

Okudum okutamam,
Bildiğimi satamam,
Cehle kurşun atamam,
Niçin ben yaşıyorum?

Nerede yüce bahtım,
Bir hayrını görmedim,
Özyurdumu seçmedim,
Niçin ben yaşıyorum?

Ümitsiz kaldı kalbim,
Avare kaldım, Rabbim,
Bilinmez nedir gaybim,
Niçin ben yaşıyorum?

Hak yolunda yürüdüm,
Bölgeleri bürüdüm,
Zindanlarda çürüdüm,
Niçin ben yaşıyorum?

Yabancı bana herkes,
Kalmışım işte bî-kes,
Ruhumdan koptu bu ses;
Niçin ben yaşıyorum?

Şuayb ABDÜLAZİZ