Makale

CAMİLERİN ÖNEMİ, TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ VE KOCATEPE CAMİİ’NİN İBADETE AÇILIŞI

CAMİLERİN ÖNEMİ, TOPLUM
HAYATINDAKİ YERİ VE
KOCATEPE CAMİİ’NİN İBADETE
AÇILIŞI

Sait ŞAN

Camiler, Müslümanların cemaatle namaz kıldığı, topluca Allah’a ibadet ettiği yerlerdir. Arapça’da "toplamak, bir araya getirmek" anlamındaki cem kökünden sıfat olan ve sözlükte “toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren" manasına gelmektedir.
Camiler, yeryüzünün en hayırlı ve Allah’a en sevimli mekanlarıdır. Onun için Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Allah’ın en çok sevdiği ve hoşlandığı yerler mescitlerdir"1’ buyurmuştur. Caminin ehemmiyetini ifade eden bir ayet-i kerimede de Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini, sadece Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve ancak Allah’tan korkan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermiş oldukları umulanlar bunlardır.’" Bu ayet, cami yaptırmanın ve imar etmenin öncelikle bir iman meselesi olduğunu ve bu işe Allah’tan korkan kimselerin destek verdiğini vurgulamaktadır.
Peygamber Efendimiz de Mekke’den Medine’ye hicret ederken, daha Medine’ye varmadan Küba’da kaldığı günlerde bir mescit yaptırmış, Medine’yi şereflendirdikten sonra da hemen Mescid-i Nebevi’yi inşaa ettirmiştir. Kendisi de taş ve kerpiç taşıyarak bizzat çalışmıştır. Peygamber Efendimizin evinin mescitle içiçe olması-, camiye yakın olmanın, mescitlere gönül vermenin ve ibadet üzere bulunmanın lüzumuna işarettir. Peygamberimiz bu konuyu da şöyle açıklıyor: “Bir kimse yalnız Allah’ın rızasını umarak küçük veya büyük bir mescit inşa ederse, Allah da ona Cennette bir köşk İhsan buyurur.
Cami yaptırmak ne kadar önemli ise, camilerin bakımı ve tamiri, iç ve dışının temizliği ve aydınlığı, çevresinin tanzimi, bahçesinin düzenlenmesi ve cemaatin huzurla ibadet etmesinin sağlanması da o derece önemlidir. İslâm’ın ilk devirlerindeki mescitler sadece ibadet yapılan bir mabet değildi. Burada dini ve dünyevi işler konuşulur, eğitim, öğretim yapılır ve ilim halkaları kurulurdu. Erkek ve kadın bütün Müslümanlar, Hz. Peygamberin ağzından dinlerini öğrenirler, birçok problemlerini burada çözerlerdi. Bazen askeri işler burada müzakere edilir ve gelen elçiler de burada kabul edilirdi.
Yukarıda aktarılan bu bilgiler, Peygamberimizin camiye verdiği önemi göstermektedir. Bundan dolayı ecdadımız cami ve medreselerin yapımına büyük önem vermiş, günümüze kadar bilhassa Müslüman-Türk milleti gerek yurdumuzda ve gerekse yurt dışında, Orta Asya’da, Balkanlar’da ve bilhassa işçilerimizin yoğun olarak yaşadığı Avrupa ülkelerinde onbinlerce cami ve mescit inşa etmiş, vatandaşlarımızın ve bütün müminlerin hizmetine sunmuştur. Kalıcı bir eser olarak minare ve kubbeleri dikkat çeken camilerimiz tarih, sanat ve ibadet yönünden toplumun birlik ve beraberliğine, tanışıp konuşmasına, yardımlaşmasına, eğitim ve öğretimine, ülkenin kalkınmasına, sosyal hareketliliğine katkısı olan kurumlardır. Kısaca camiler, Allah’ın Rasulü ve O’nun yolunda yürüyenlerin bizlere bıraktığı en büyük kültür mirasıdır. Bize düşen görev bu mirası devam ettirip yaşatmakdır.

KOCATEPE CAMİİ’NİN FİKİR PLANINDA
ORTAYA ÇIKIŞI
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu yıllardan itibaren bozkırlar ortasında yeni ve modern Ankara şehri yükselmeye başladı. Türk Ocağı, Etnografya Müzesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Ankara Palas, bu yükselişin mimari örnekleriydi. Başkent Ankara’ya Cumhuriyeti temsil eden bir de mabet kazandırılmalıydı.
Kocatepe Camii’nin inşası fikir planında işte bu düşüncelerle başladı. Bu arzu 8.12.1944 tarihinde fiiliyata çıkarıldı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki başkanlığında, 72 kişilik kurucu heyet tarafından Ankara Yenişehir’de Bir Cami Yaptırma Kurumu adlı dernek kuruldu.
Cami için Saraçoğlu Mahallesi’ndeki eski Millf Kütüphane binası yanında bir arsa bulunmuş ise de, düşünülen ideal külliyeye uygun bulunmadı. Bu arada bir de proje yarışması açıldı. Fakat 14 projenin katıldığı yarışma sonunda uygulanabilir bir eser çıkmadı.
Bu alternatif ve değerlendirmeler, 1956 yılına kadar uzadı. Nihayet bizzat devrin Başbakanı Adnan Menderes’in müdahalesiyle
Ankara’ya hakim Kocatepe, cami mimarisinde Cumhuriyet dönemini temsil edecek ulu mabet için uygun bulundu.
Türkiye Diyanet Sitesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği adını alan dernek, 1957 yılında yeni bir proje yarışması açtı. Başbakanlık, üniversiteler ve mimarlar odası temsilcilerinden oluşan juri, 36 eseri inceleyerek, "Projelerin hiçbirinin arzu edilen neticeye tam olarak erişemediği”ne karar verdi. Buna rağmen, Vedat Dalokay ve Nejat Tekelioğlu’nun müşterek projelerinin uygulanabilir olduğu kabul edildi. Bu projeye göre külliyede iki bin kişilik cami, Diyanet İşleri Başkanlığı hizmet binası, Yüksek İslam Enstitüsü, kütüphane, konferans ve müze salonu, ikiyüz araçlık otopark, turistik çarşı, aşevi ve poliklinik bulunacaktı.
Bazı gecikmelerden sonra ilk temel 1963 yılında Diyanet İşleri Başkanı Haşan Hüsnü Erdem tarafından atıldı. 1964 yılında, projenin Diyanet İşleri Başkanlığı hizmet binası ile ilgili bölümü bitirildi.
Kocatepe Camii’nin fikir planında düşünülmesinin üzerinden uzun yıllar geçmiş, Başkent Ankara milyonluk bir şehir olmuştu. Teknik ve maddi imkanlar artmıştı. Bu düşüncelerle 1967 yılında açılan yarışmayı Hüs- rev Tayla ve Fatin Uluengin’in projesi kazandı. Bu projenin temeli, 30 Ekim 1967 tarihinde, önü Miraç Kandili olan bir günde, o zaman Diyanet İşleri Reisi olan Ali Rıza Hakses tarafından atıldı. 29 Ekim 1969 tarihinde ve yine Miraç Kandili’ne rastlayan manalı bir günde, mabedin beş bin kişilik alt katı ibadete açıldı.
Geçici açılıştan sonra cami ve külliyenin diğer bölümlerinin inşaatı sürdürüldü. 1981 yılına gelindiğinde revaklı avlu, konferans salonu, otopark, süpermarket, idari bürolar, kütüphane, gasilhane gibi külliyeyi oluşturan bölümler hariç caminin kaba inşaatı bitirilmişti.

CAMİİ’NİN İBADETE AÇILIŞI
1981 Yılında Kocatepe Camii’nin Kaba inşaat dışındaki yan bölümler, camiin fevkalade pahalı ve ince işçiliği gerektiren iç dekorasyonu için devlet katkısı, halkın bağışları gibi kaynaklar artık yetersiz kalmaya başlamıştı. Bu sebeple inşaatın tamamlanması giderek yavaşladı. Artan mali güçlükler sebebiyle 15 Mart 1981 tarihinde toplanan Türkiye Diyanet Sitesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Genel Kurulu, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu başkanlığındaki idare heyetinin teklifine uyarak, derneğin feshedilmesine ve Kocatepe Camii inşaatı dahil bütün mal varlığının alacak ve borçlarıyla birlikte Türkiye Diyanet Vakfı’na devredilmesine karar verdi.
Türkiye Diyanet Vakfı imkanlarını Kocatepe inşaatına seferber ederek, inşaata hız verdi. 1986 yılı Ramazan ayında caminin "Harem’’ kısmı, Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç tarafından ibadete açıldı. Diğer müştemilat ve bölümlerinin inşaasına ise devam edildi.
Cumhuriyet döneminin en büyük mabedi olan Kocatepe Camii 28 Ağustos 1987 tarihinde, Ramazan ayında bitirilerek resmi açılışı yapıldı. Açılışa merhum Başbakan Turgut Özal, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu, çok sayıda bakan ve parlamenter ile kalabalık bir vatandaş kitlesinin yanısıra, kardeş İslam ülkelerinin temsilcileri de katıldılar. Kocatepe, civar il, ilçe ve bölgelerden koşup gelen müminlerle dolup taştı. Bu koşuş, Türk Milletinin büyümeye ve bütünleşmeye olan hasretini ifade ediyordu.

KOCATEPE CAMİİ’NİN MİMARİ
ÖZELLİKLERİ
Kocatepe Camii 16’ncı yüzyıl estetiği ile 20’nci yüzyıl teknolojisinin bütünleşmesinden oluşup, emsal camilerle ortak özellikler taşır. 4 minaresiyle Selimiye’yi, merkezi kubbe ve yarım kubbeleriyle Sultan Ahmed’i andırır.
64X67 m (4288 m2) ölçüsündeki asıl cami (harem) kısmı 48.5 metre yüksekliğinde, 25.5 metre çapında bir ana kubbeyle örtülüdür. Ana kubbe etrafında 4 yarım kubbe yeralır. Bu yarım kubbeler 12 kubbeyle genişletilmiştir. Kubbeler kurşunla kaplanmıştır.
Ana kubbe, her- biri 3 metre çapında 4 büyük ayak (fil ayağı) üzerine oturtulmuştur. 88 metre yüksekliğindeki üçer şerefeli 4 minareye hem merdiven, hem asansörle çıkılır. Asıl cami bölümü olan (harem) ana mekanı U şeklinde mahfeller sarar. Mahfeller, klasik İstanbul camilerinden farklı şekilde iki kat olarak uygulanmıştır.
10 metre yüksekliğindeki mihrap beyaz mermerden imal edilmiştir. 8. 70 metre yüksekliğindeki minber, özel süslemelerle işlenmiş mermerden yapılmıştır. Camiin iç tezyinatında klasik Osmanlı mimarisi örnek alınmış, malzeme olarak çini, mermer, sarı maden, altın varak ve özel boyalar kullanılmıştır.
İç aydınlatma için 1 adet ana avize, 32 adet uydu avize, 4 adet köşe avize kullanılmıştır. Ana avizenin çapı 5.5 metre, köşe avizelerin çapları 140 cm., uydu avizelerin çapları ise 60 cm.dir. Kristal kürelerden oluşan avizelerin zincirleri ve iskeletleri altın kaplamadır. Aydınlatma sisteminde en gelişmiş teknikler kullanılmıştır.
Camiin içi ve dışı Profesör Muzaffer Özkaya ve Prof. Meiz Eskenazi tarafından yapılmış, diğer hiçbir camide olmayan özel bir ışıklandırma sistemine sahiptir.
Sıva işlerinde kullanılan boya Hollanda’da, renkli camlar (vitraylar) Almanya’da özel olarak yapılmış ve kuşak yazıları, kubbe- minare alemleri altın kaplamadır. Yazılar Hamit Aytaç ve Mahmut Öncü’nün eserleridir. Bütünüyle cami betonarme iskelet sistemiyle yapılmış, dış cephe özel taş ile kaplanmıştır. Kubbe, yarım kubbe tamburları ve minareleri brüt beton olarak inşa edilmiştir. Isıtma sistemi döşemeler altına yerleştirilen borularla tabandan ısıtma tarzında, merkezi sistemle gerçekleştirilmiştir. Yan unsurlar olan konferans salonu, kütüphane ve süpermarkete de klima tesisatı yerleştirilmiştir.
Cami, plato şeklinde bir avlu ile sarılmış ve içinde iki adet selsebil mevcuttur. Avlunun altında otopark ve 3 katlı 15 bin m2 alana sahip süpermarket yer almaktadır.
Konferans salonu ve idari bürolar, cami- inin oturduğu plato seviyesinin altında kalacak şekilde uygulanmış, salon en modern ışık ve seslendirme cihazlarıyla teçhiz edilmiş olup 600 kişiliktir.
Kocatepe Camii klasik Osmanlı mimarisini yansıtmasına mukabil, konferans salonu, otopark, süpermarket, İdarî büro gibi yapılar çağdaş mimariye göre yapılmış, camiin klasik uslûbuna uydurulmuştur.
Ortadoğu’nun en büyük kapalı camii ve dünyada kendi türünden kubbeli mabedlerin de yine en büyüğü olan Kocatepe Camii içi 10 bin, son cemaat mahalli 9 bin, alt kat 5 bin olmak üzere toplam 24 bin kişiye ibadet imkanı sağlıyor.
Netice olarak Kocatepe Camii, Türk-islâm mimarisini ve sanatını bünyesinde toplayan bir mimari karaktere sahiptir. Bu eser Türk Milletine ve İslâm dünyasına, dahi ve eşsiz Mimar Sinan’ın evlatlarının, Sinan gibi büyük eserler yapabildiğini ispat etmiştir. Asırlarca İslâm’ın alemdarlığını yapan ecdadımız, üç kıtada sahip olduğu toprakları İslâmî eserler ve muhteşem mabetlerle süslemişlerdi. Bugün de şanlı ecdadın torunları, Kocatepe Camiini yaparak Süleymaniye ve Selimiyelere bir yenisini katıp örnek bir eser bırakmışlardır. Emeği geçen ve bu eserin meydana gelmesine sebep olanlardan hayatta olanlara Allah’dan uzun ömürler, ölenlere de rahmet niyaz ediyoruz.
DİPNOTLAR:
1- Müslim, “Mesacid", 288.
2- et-Tevbe Suresi, 18.
3- Buhari, “Menakibü’l-Ensar", 45.
4- et-Tergib ve-t Terhib, c.1, s. 193.
Not: “Kocatepe Camii" hakkındaki bilgiler, TDV tarafından hazırlanıp bastırılan "Ankara Kocatepe Camii" adlı broşürden alınmıştır. Ayrıca bu gazı hazırlanırken İ. Hakkı Yılanlı- oğlu’nun,“Kocatepe Camii Nasıl Yapıldı?" adlı eserinden istifade edilmiştir.