Makale

STRESİN İLACI İSLAM’I YAŞAMAK

Selâhattin KAYA
İstanbul Müftüsü

STRESİN İLACI İSLAM’I YAŞAMAK

İslâm insan hayatının bütün yönlerini kapsayan bir sistem getirmiştir. Ruhî hayatıyla ilgilendiği gibi fiziki yapısıyla, çevresiyle ve diğer insanlarla olan münasebetleriyle ilgili tavsiyeler ve kurallar koymuştur. Bunlara uyuttuğu nispette huzura ve mutluluğa erişmek mümkün olabilir.

Stresin sebepleri çok çeşitli olmakla birlikte onu azaltmanın ve yenmenin çareleri de bulunmaktadır. Yeter ki insan bunun bilincinde olsun, yenmek hususunda azimli ve kararlı bulunsun.

Allah’a tam bir teslimiyet:

İnanan insan daima Allah’la beraberdir. Allah’ı yanında bilen korkudan ve endişelerden uzak yaşar. Kur’an-ı Kerim’de "Allah Teala’yı çok çok anınız" emri yanında, "Şüphesiz bilin ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura erer." hakikati yer almış: r.
İnsanoğlu Allah’ı unutup başka şeylerde mutluluk aradığı takdirde hiç şüphesiz aradığını bulamayacak sonunda çıkmaz yollara saplandığını anlayacaktır.

Sabır:

İslâm insanın aşırı arzularını frenlemeyi öğretir. Arabanın sür’ati frenle ayarlandığı gibi insanın içindeki hırslar, kötü duygular da İslâm’ın koyduğu ölçülerle zararsız hale getirilir.

Öfkeyi yenmenin yolu, "sabır" ilacını kullanmakla mümkündür. Kur’an-ı Kerim’de sabır üzerinde çok durulur. Musibetler karşısında sabır, haramlara yönelmemekle sabır, öfkeyi yenmede sabır, dini emirleri yerine getirmede irade ve sabır, bütün bunlar insan iradesini güçlendirdiği gibi engelleri aşmada büyük bir destek sağlar.

Zamanında yapılan ibadetler:

İnsanoğlunu daldığı dünya meşgalelerinden bir an için kurtarıp nefes aldıran, kendine gelme, düşünme Rabbi’nin huzuruna çıkma fırsatını veren hiç şüphesiz namazdır.

Namaz kendinde her türlü ibadeti toplayan ve bir çok hikmetler içeren temel ibadetimizdir.

Namaz, ibadet niyet ve maksadı ile yapılır. Fakat Cenabı Hakk’ın emirlerinde bilinen ve bilinmiyen sayısız faydalar ve hikmetler bulunmaktadır. Bir kul samimiyetle bu ibadete devam ettiği takdirde hem görevini yapmanın huzuruna erişecek hem de Allah’ın sayısız mükafatlarına kavuşacaktır.

Sıkıntıların maddî ve manevi kirlerin birikmesinden meydana geldiği aşikardır. Peygamber Efendimiz namazın faidelerini beyan buyururken: "Birinizin kapısı önünden günde beş vakit bir nehir akarsa orada hiç pislik kalır mı?" Sorusunu sorar.

Abdesti, tahareti, nezafeti, yüce Rabbimizin divanın da duruşu, rûkuu, sucudu, kıraat, teşbih, zikir, dua ve görülen ve görülmeyen hallerle kılınan bir namaz. Rabbimizin bize en büyük lütuflarından biri.

Stres için çare, tavsiyelerde bulunanların ileri sürdükleri namazda yer alır. Ama namaz bunlar için kılınmaz. Namaz ibadet olduğu için yapılır ve sadece Allah’ın rızasını kazanma duygusu ve niyeti ile ifa edilir.

Meşguliyetle tedavi:

Stresten kurtulmak için çalışma ve meşguliyet tavsiye edilir. Oysa bir müslümanın boş geçen zamanı yoktur. "İnsan için ancak çalışmak ve gayret göstermek vardır". (Necm 39) buyuran Cenab-ı Hak tembelliği ve ataleti müslümanlara yasaklamıştır.
İki günü müsavi geçen zarardadır" buyuran Peygamber Efendimizin bu tavsiyesine biz müslümanlar ne kadar riayet edebiliyoruz.

Olaylarda teselli noktası bulmak:

Olaylar karşısında metanetli olma, teselli noktaları bulma kadere rıza, insanı yıkılmaktan ümitsizliğe kapılmaktan koruyan en sağlam bir zırhtır. Müslüman bu zırha her zaman sığınır. "Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız halbuki o hakkınızda bir hayırdır ve olur ki bir şeyi seversiniz halbuki o bir serdir. Siz bilmezsiniz Allah bilir". (Bakara 216) Emri her an hatırda bulunmalıdır.

Hayır yapmak, insanların iyiliği için çalışmak:

Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’de "Hayır yapın ki mutluluğa ensesiniz" (Hac 77) bu-yurmaktadır. İnsan dünyada tek başına yaşamamaktadır. Cemiyetin bir parçası olduğunu diğer insanlara karşı yapmak zorunda olduğu vazifeleri bulunduğunu her an düşünmeli bunu asla unutmamalıdır. Allah’ın kendisine verdiği nimetlerde başkalarında hakkı olduğunu bunu bilmeli ve olmayanların yardımına seve seve gönül hoşluğu ile koşmalıdır.

Merhametin, başka insanlara hoşgörü ile yaklaşmanın İslâm’daki yerini tarife hacet yok. Mü’min merhametlidir, şefkatlidir.

Dinin gayesi özetlenirken "Allah’ın emirlerine tam bir itaat ve saygı, bütün mahlukatına karşı da şefkat ve merhamet" işte insan bu hedefi ve çizgiyi iyi gözetip uygulamaya çalışırsa özlenen hedefe ulaşmış olur.

Olaylar sürüp gidecek, insanın başına birçok şey gelecektir. Fakat insana yakışan ve yaraşan Rabbi ile olan irtibatını sağlam tutmak O’nu her zaman yakınında ve yanında bilmektir. Bu prensiplerle ancak sıkıntılarını ve problemlerini çözme yollarını bulacaktır.

Tövbe ve istiğfar yolu ile problemlerden kurtulmak:
Hristıyanlıkta günah işleyen papaz önünde günah çıkararak bu sıkıntısından kurtulur. İslâm’ın yüceliği, kabahatin Rabbi ile kul arasında kalmasında ve kurtulmak için de samimi bir itiraf ve tövbe yeterli bulunmaktadır.
S.Y.