Makale

Okuma Kültürü

Okuma Kültürü

Dr. Ali Fuat Bilkan

Ülkemizde kitaba karşı ilgisizliğin sebepleri üzerinde bugüne kadar, pek çok kez durulmuş, bu konuda yazılar yazılmış, tartışma programları düzenlenmiş ve ayrıntılı istatistikler yayınlanmıştır. Yapılan çalışmalarda ortaya çıkan ortak sonuçlar, ne yazık ki Türk toplumunda okuma alışkanlığının bulunmadığını göstermektedir. İstatistiklerde görülen % 3 civarında olan okuma alışkanlığına sahip kitlenin de esasen meslek icâbı okumak zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Gazete satışlarının nüfus oranına göre çok düşük kaldığı ülkemizde, bir kitabın ortalama baskı adedi iki bin civarındadır. Tabi bir de bu iki bin kitabın satış süresini düşünmek gerekiyor. Öyle otuz bin, elli bin satış yapan moda kitaplar da doğrusu satıldığı nispette okunmuyor. Nitekim kitapları çok satan bir yazar için, "kitapları en çok satan,fakat en az okunan yazar" denmesi, bunu göstermektedir. Kitap okuma bir alışkanlık işi, bir kültür meselesi. Vakitsizlikten yahut iş yoğunluğundan bahsederek okuyamadıklarını ileri sürenlerin, günde kaç saat televizyon seyredebildiklerini ölçmek gerekir. Görselliğin ön plana çıkarak kitabı ve okumayı olumsuz etkilediği bir gerçek. Ama bu, yeterli bir sebep olamaz.
Kütüphanelerde dergi, kitap ve gazetelere ücretsiz ulaşma imkânı varken, kitap fiyatlarını bahane ederek kitap okumamak abestir. Ne kadar tasvip etmesek de yeni kitapların korsan baskılarının anında yapıldığı bir ülkede kitap ücretlerinin okumayı etkilediğini söylemek doğru mu bilmem, ama belki sebeplerden sadece biri olabilir.
Peki, zaman ve ücret dışında ne kaldı bahane olarak!...
Belki de burada "okumamanın" en önemli sebebine değinmek lâzım : Alışkanlık. Aileden başlayıp çevreye, okula, öğretmene, arkadaşa, basın ve yayına kadar uzanan bir alışkanlıktan... Çocuklarımız niçin okumuyor, sorusuna anne ve babaları yeteri seviyede okuyor mu, diye yine bir soruyla karşılık verebiliriz. Öğretmenlerimiz, doktorlarımız, mühendislerimiz, politikacılarımız, hatta öğretim üyelerimiz kitap okuyor mu dersiniz? Doğrusunu söylemek gerekirse, hem yayı- nevleriyle ve hem de yazarlarla sürekli temasta olan biri olarak bu iddiayı biraz da delillere dayanarak ifade ediyorum. Kitap baskı sayıları, yıllık basılan kitap çeşidi ve kitap satışları, bu konudaki seviyemizi ortaya koymaktadır.
Ünlü romancımız Reşat Nuri Güntekin, bir yazısında kitap okuma alışkanlığını şöyle ele alıyor : "Niye kitap okumuyorlar?" demek, "Niye piyano çalmıyorlar?" demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay değildir. Ona göre yetişmek, ona göre hazırlanmak lâzım gelirdi. Okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla, kendine manevî bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler neticesidir."
Evet, işte bizim de gelmek istediğimiz nokta burasıdır. Anne ve babaların çocuklarla birlikte okuma etkinliklerine katılması... Çocuklara belki de bir yaşından başlayarak düzenli olarak kitap okumak ve bir "okuma kültürü" kazandırmak gerekiyor. Böylece anne ve babalar, bu etkinlik sayesinde pek çok faydayı bir anda elde edebileceklerdir. Bunlardan en önemli birkaçını şöyle sıralayabiliriz
1. Ebeveynler, çocuklarıyla birlikte kitap okuyarak etkin bir iletişim ortamı oluşturabilirler. Bu, aynı zamanda çocuk ve aile arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasını da sağlar.
2. Okumanın aile büyükleri arasında yaşanması, dolaylı olarak çocukları da etkileyecektir. Okuma alışkanlığı çok küçük yaşlarda, birini örnek almakla daha kolay gelişebilir.
3. Anne ve baba, çocuğa kitap okurken, telaffuz, vurgu, noktalama, edâ ve üslûp gibi hususiyetleri de öğretebilmektedirler.
4. Birlikte kitap okuma, çocukların seviyesine göre kitap seçmeyi ve onun anlayamadığı kelime veya unsurları açıklayabilme imkânı da sağlamaktadır. Böylece çocukların dil, zihin ve kültür bakımından gelişmeleri de sağlanabilir.
Bu maddeleri uzatmak mümkün. Ama biz bu önemli dört konuyu ön plana çıkarmakla yetinelim. Bilginin güç anlamına geldiği bir çağda, insanımızın medyadaki günlük malumatların esiri hâline getirildiği bir gerçek. Aynı haberi birkaç kez farklı televizyonlardan dinlemeyi alışkanlık hâline getirmenin tıbbî bir izâhı olmalı!... Okumakla, okuyup düşünmekle beynimizi etkin hâle getirmek, aklımızı, vicdanımızı, anlayıp değerlendirme yeteneğimizi geliştirmek daha İnsanî değil mi!...
Yeni eğitim döneminin başladığı bu günlerde, seçilecek kitabın da okuma alışkanlığı üzerindeki tesirleri unutulmamalıdır. Özellikle Doğu ve Batı klâsiklerini seçerken çocukların dil, anlama, algılama, yaş ve psikolojik gelişimleri gibi hususiyetleri daima göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuklara güzelliklerle dolu bir dünya hayalini, güzel kitaplarla sağlamalıyız.
Çocuklara kazandıracağımız okuma alışkanlığı, ancak eğitici, zevkli ve kalıcı davranışlar sağlayacak eserlerle temin edilebilir.