Makale

ÇAĞIMIZIN VEBASI AIDS VE İBRET

Hamdi MERT

Bizim bir aile mahremiyetimiz, aile kutsiyetimiz vardı.
Elin namusunu kendi namusumuz bilirdik.
Helâl yollarla, helâl nesiller yetiştirirdik.
Anadolu’yu vatan yapan, İstanbul’u fetheden, istiklâl mücadelesi veren bu helâl nesillerdi...

ÇAĞIMIZIN VEBASI AIDS VE İBRET

DÜNYA ibretlerle dolu... "Bugün "ü ve "dün"ü ile... C. Hakk’ın "Zinhar yaklaşmayın!" buyurduğu "yüz kızartıcı" fiillerle dostluk kuranlar, "O, ne kötü bir yoldur!" ilâhi ikazının haklılığını anlamaya mı başlıyorlar? "Kul"u kuldan iyi bilen Allah, nelere kadir değil!.
Bekleyelim... Bakalım neler göreceğiz?

TEDBİRLER ZİNCİRİ
Bize çok şey "Batı"dan gelir. "İyi" şeyler de gelir "kötü" şeyler de.. Ama kötülükler hızla, iyilikler aheste aheste... AİDS de öyle oldu. AİDS’in kendisi çoktan geldi, ona karşı tedbirler için ise ciddî bir "devlet" müdahalesi henüz ufukta görülmedi. Prof. Dr. Hüseyin Sipahioğlu’ nun kulakları çınlasın... Bu menhus illet henüz kapımızı çalmadan, içinden gelen bir hisle sesini yükseltti de, o dost uyarıları "kös" dinler gibi dinledik. Tâ ki "Batının canhıraş çığlıklarını duyuncaya kadar...
Şimdi ne görüyoruz? Her şey gibi "sapıklık’ın da sanayiini kuran "Batı" ülkeleri, bu yatırımın faturası ağır gelmeye başlayınca çareler araştırmaya koyuldular:
Zamanın ABD Başkanı Reagan, Amerikan halkına "cinsi perhiz" talimatı verdi.
Japonya’da, bütün 7. Filo denizcilerine AİDS kontrolü yapma kararı alındı. Hazırlanan bir "kanun tasarısı’na göre, AİDS mikrobu taşıdığından şüphe edilen yabancılara ülkeye giriş izni verilmeyecek...
Amerika’da AİDS mikrobunun kendilerinde de yuvalanmasını istemeyenlerin "sünnet olma" talepleri yoğunlaşmış...
Bir de kötü (!) haber: AİDS, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’da "seks sanayii" ni kösteklemeye başlamış ve "fuhuş yuvalan’nın müşterisi azalmış... Ne kotu (!)
"Bir musibet, bin nasihattan evlâdır..." Bu tedbirler İnşaallah bize de sirayet eder de. ateş bacayı sarmadan, milli ve dini kıymet hükümlerimizi artık tesahub etmeye başlarız. Zira bizim inanç ve geleneklerimiz, bu çeşit sapıklıkları zaten kapı dışarı etmiştir. Batı’da "tedbir" diye geliştirilmek istenen "tahkim" unsurları, bizim örf ve âdetlerimizin temel taşları, köşe taşlarıdır. Sosyal bünyemiz, AİDS gibi "bâtıl" hastalıklara karşı mukavemetini kaybetmeye başlamışsa, bu da bize Allah’ın bir ihtarıdır. "Bunda, basiret sahipleri için ibretler vardır" âyeti, Kur’ân-ı Kerim’in "mucize"liğini isbat eden binlerce âyetten sadece biridir.

BİR İBRET Kİ!..
Mucize değerinde bir "hadis" var. Şöyle:
"Bir cemiyet ki, fuhuş yayılır; fahiş ve fahişe bunu çekinmeden anlatır hale gelirse, o toplumda taun ve önceki ümmetlerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar."
İbret, ibret almasını bilenler içindir.
İşte bir ibretli "hadis"daha-"5 isyan, 5 felâket getirir: 1- Bir millet ki, Allah’a karşı isyan eder, Allah ile olan ahdini bozarsa, Allah o millete düşmanlarını musallat kılar. 2- Bir millet ki, Allah’ın emirlerini dinlemez; nefsi arzuları, şahsî temayülleri ve kendi uydurmalarıyla oyalanır, Allah’ın düsturlarına uymayan bir yol tutarsa, Allah o millete geçim sıkıntısı; iktisadî darlık verir. 3-Bir millet ki, ondan zina, fuhuş, cinsî sapıklık ve hayâsızlık yayılırsa, o millette ölüme götüren yollar artar ve yaygınlaşır. 4- Bir millet ki, ticarette hile, karşılıklı münasebetlerde sahtekârlık yapılırsa, o millette her alanda kıtlık ve bereketsizlik yayılır. 5-Bir millet ki, zekât verilmez, Allah’ın emri olan maddi yardımlaşma kalkarsa, o millette yağmur ve rahmetten mahrumiyet, ya da sel, dolu gibi tabii âfetler görülür."
Bunlar 1400 şu kadar yıl önce, bizim iyiliğimiz için söylenmiş hikmetler... "Geriye dönmek", "Orta-çağ’a dönmek" denilen şeylerin içinde işte bunlar da var!.. Biz bunları, "Batı"dan geleceği güne kadar çoktaan kaldınp attık. Roma’nın, Yunan’ın, Buda’nın "çağdışı" hikmet (!) lerini "çağdaş" hikmet diye okuturuz da, bu ilâhi ikazları mekteplerimizde öğretelim dersek, alimallah bir şeylere tavız vermiş oluruz.

ÇARE NEDİR?
AİDS asrın hastalığıdır ve uzmanlardan öğreniyoruz ki. kaynağı. Allah’ın şiddetle yasakladığı gayrı-meşrü münasebetler, cinsi sapıklıklardır.
O halde çare, hastalığa yakalananlara ilaç aramak değil, hastalığın kaynağına inmek, kaynağını kurutmaktır.
Mucizevî hadiste, "fuhuş"tan. fuhşun alenîleşmesinden soz ediliyor.
Söyler misiniz, "müstehcen" sınırını çoktan aşmış şu ayıp yayınlarda, biteviye fahişe reklamları yapılmasının altında hangi rezil maksatlar var, hiç araştırdık mı?
Kaç erkekle yattığını allı-pullu endamlarla ve kendisi gibi boyalı basın aracılığı ile ilân ve fâşeden zâni-yelerı, "san’atkâr diye her gun seyreden, alkışlayan bizler değil miyiz?
TRT Genel Mudürü’nün, bu milletin mayasından olduğunu bilir, söyler, duyarız. Ya bu devlet yayını, bize yabancı dizilerle "nikâhsız yaşama "yı âdeta sevimlileştıren kurnaz ihanetlere ne zaman son verecek?
Bizim bir "aile mahremiyetimiz, "aile kutsiyeti" miz vardı. Elin namusunu da kendi namusumuz bilirdik. Helâl yollarla helâl nesiller yetiştirirdik. Anadolu’yu vatan yapan, İstanbul’u fetheden, istiklâl mücadelesi veren bu helâl nesillerdi.
Helâli "çağdışı", haramı " başta -cı" eden biz, AİDS kapımızı çaldı diye niçin şaşarız?

Batı’dan başlayarak dünyayı bir çığ gibi saran AİDS’le boğuşan bir hastane.. Adı Saint Louıs.. Bir zamanlar da "Veba Salgını" ile boğuşmuştu...