Makale

MÜSLÜMAN DİLENMEZ DİLENDİRMEZ

PROF. DR. NESİMİ YAZICI /Ankara Üniv. İlahiyat Fak. Öğr. Üyesi

MÜSLÜMAN
DİLENMEZ
DİLENDİRMEZ

Her milletin geçmişinde, ait olduğu kültür köklerinden kaynağını alan değişik müesseselerin oluşturulduğuna şahit olunur. Müslüman toplumlarda en güçlü kaynak Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in hadisleridir. Geçen ondört asırda İslâm dünyasında, müslümanların ihtiyaçlarına cevap vermek üzere binlerce müessese oluşturulmuştur. Bunlar Allah’ın son dinini yaşanılır gerçekler halinde ortaya koyan abidelerdir. Tarih bizi bunlardan haberdar eder. Bizler de geçmişin tecrübe birikimi sayesinde günümüzde daha huzurlu yaşar, istikbalden daha emin oluruz.
Kur’an-ı Kerim’in muhtelif ayetlerinde, Hz. Peygamberin Sünnetinde, zengin müslümanların fakirlere karşı olan yükümlülükleri dile getirilir. Uyanlar ulaşacakları nimetlerle müjdelenir. Karşı gelen, isyan eden, aksine davrananlar da Cenab-ı Allah’ın azabıyla korkutulur. Hiç şüphesiz geçmiş topluluklar da, insanlardan oluşmalarının tabiî bir neticesi olarak, Allah’ın rızasını hedefleyenlerle, bunun aksine davrananları birlikte barındırmışlardır. Bu gerçeği bilip kabul ettikten sonra bizim tercihimiz iyileri belirginleştirmek, güzel örnekleri tekrar hatırlamak ve hatırlatmaktır. Bu arada bazı kardeşlerimiz onlardan hisse alırlarsa, bizim satırlarımız da boş karalamalar olmaktan çıkar, bir anlam kazanır.

BAYBURT MÜSLÜMAN DİLENDİRMEZLER CEMİYETİ

Yakın geçmişimizin işte böyle örnek bir müessesesi. Hakkında sahip olduğumuz bilgiler yalnızca 1911’de İstanbul’da basılan nizâmnâmesinden ibaret. Buna göre-, Kaymakam Tunalı Hilmi Beyin girişim ve çabalarının, kurulmasında önemli rol oynadığı cemiyet Bayburt’taki memur, esnaf ve halk tabakasının geniş tasvibini görmüştür. Bu durumu kurucu, üye ve yönetici listelerinden kolayca anlamak mümkündür. Nitekim memurlardan-, Tabib Refet, Baytar Osman, Posta Müdürü Fahri, Sıhhiye Baytarı Abdurrahman, Rüştiye Müdürü Ali Fehhami, Evkaf Memuru Fehmi, Malmüdürü Rıfkı Ekrem, Ceza Reisi Arslan..., ileri gelenlerden; Hocaoğullanndan Hacı Mahmud ve Mehmed, Otlucu Muhyiddin, Çakıroğlu Nazım, Pamukçuoğlu Hacı Yusuf, Tuzcuzâde Şamil... esnaftan-, Durak, Şükrü, Haşan, Halil v.b. efendi /ağalar kurucu ve yönetici olarak cemiyette yer almışlardır.
Cemiyetin yönetim kurulunun başında kazanın müftüsü Mehmed Said Efendi bulunmaktadır. Kendisine diğer dört arkadaşı da yardımcı olmaktadırlar.
Cemiyetin hedefi; Muhtacı dilenmekten kurtarmak amacıyla ona yapılabilecek en isabetli katkının, onu iş sahibi yapmak olduğu ilkesini, kuvveden fiile /düşünceden eyleme dönüştürmektir. Yani cemiyet, hem işsizliğin hem de dilenciliğin düşmanıdır. Mamafih bu organizasyonu sade bir iş bulma teşkilâtı olarak da düşünmemek gerekir. Burada imkânlar ölçüsünde, bir felâket, talihsizlik, kalıcı bir hastalık gibi sıkıntısı olanlara, ya durumlarına uygun bir iş ve gelir temini ya da doğrudan maddî yardım yapılması söz konusudur. Bununla birlikte kendisine iş temin edilen, buna rağmen veya çalışmak zor geldiği için dilenmeye devam edenlere ise cemiyetin müsamahası yoktur. Cemiyet 15 yaşından yukarı güçsüzlere yazın 40-60, kışın 60-80 parayı geçmemek üzere maddî yardımda bulunur. Cemiyetin beş kişiden oluşan ve "Dilendirmezler Ocağı" ismini taşıyan bir yönetim kurulu vardır. Bunun başında da mahallin müftüsü bulunmaktadır.
Bayburt Müslüman Dilendirmezler Cemiyeti her türlü çalışmasını nizâmnâmesine uygun olarak yapacaktır. Burada tekrarlanmasında fazla yarar görmediğimiz bir kısım hususu atlayarak bu cemiyetin iki kısım aza /üyeden oluştuğunu kaydedelim. Bunlar Sâ’îler ve Dilendirmezler’dir. Sâ’îler-, Cemiyete Sâ’fler Sadakası adı altında bir çeyrek mecidiye giriş ücreti ile dahil olurlar ve nerede olursa olsun-, "Müslüman dilenmez, dilendirmez" hedefini kendilerine prensip edinirler. Bunlar cemiyetin Bayburt asıllı olmayan üyeleridir. Dilendirmezler ise, cemiyete girişte "Dilendirmezler Sadakası" adıyla bir çeyrek mecidiye verirler ve ayrıca Mart ile Eylül aylarında yarımşar mecidiye Aylar Sadakası öderler. Bunlar da "Müslüman dilenmez, dilendirmez" hedefine kesin bağlılık yanında, gönüllerinde engin bir merhamet sahibi olan kişilerdir. Bu aidâtlar haricinde cemiyet üyeleri zekât ve diğer yardımları ile cemiyetlerini güçlendirmeye çalışacaklardır. Nizâmnâmenin çok dikkat çekici bir maddesine göre de, cemiyet her ne sebeple olursa olsun üye sayısı yediye düşer ve bunlar da topluca onu kapatmaya karar verirlerse, bu üyeler cemiyetin bütün varlığını alarak Edirne’ye gidecek ve ömürlerinin sonuna kadar orada, müslüman yoksullar için çalışacaklardır. Şüphesiz bu madde, o dönemde devamlı bir biçimde Rumeli’den dönen muhacirlere yardım isteği, yani onların acılarının çok uzaklarda da aynen hissedildiğini göstermesi yanında, bu faaliyetin hiçbir zaman son bulmaması isteğinin açık bir göstergesi olmalıdır.
Aradan seksen küsur sene geçtikten sonra, bu güzel teşebbüs hakkında ne söylenebilir? Öncelikle bu güzel vatan köşesinin, bugün isimleri unutulmuş, belki mezarları kaybolmuş, gönülleri hamiyet, merhamet, hizmet duyguları ile dolu insanlarına, herhalde Allah’ın sonsuz rahmetini dilememiz gerekir. Sonra bizim de hikayemizi yazan biri çıkabilir, çıkmasa da her şeyin sahibi Allah bizden böylesini ister düşüncesiyle, günümüz cemiyetine faydalı olabilecek uygulamalar ortaya koymayı hedeflememiz gerekir. (Geniş bilgi için bkz. Yağmur, Say, “Bir Şart-Bir Dilek” Adlı Broşür ile “Bayburt Müslüman Dilendirmezler Cemiyeti” Hakkında Bir inceleme Denemesi, Belleten, c. LV1, S. 216 (Ankara Ağustos 1992), S. 531-550).