Makale

Azerbaycan'ın Çerağı Bahtiyar Vahapzade

Azerbaycan’ın Çerağı
Bahtiyar Vahapzâde

Ayfer Balaban

Yalnız Azerbaycan’da değil, pek- çok ülkede tanınan, bilinen, fikir ve düşüncelerinden çerağ alınan Bahtiyar Vahapzâde, Türk dünyasının yaşayan en büyük şairlerindendir.
Şair, kültür ve etnografik düşünce merkezi olan Şeki’de, 16 Ağustos 1925’de dünyaya gelmiş, hayatın ilk derslerini bu bereketli ortamda almıştır.
Bakü Devlet Üniversitesinin Filoloji Fakültesi’ni bitiren ve akademik kariyer yapan büyük şair, hayat ve ölüm, insan ve zaman konularını irdelemiş, zaman zaman kendini de sor- gulamıştır. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu üzerinde çok düşünmüş, bunu eserlerine yansıtmıştır.
Bahtiyar Vahapzâde, 40 sene kadar Mehmet Emin Resulzâde Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra, 1990 yılında emekliye ayrılmıştır. Bugün başka platformlarda hizmetine devam etmektedir.
Bahtiyar Vahapzâde’nin Şiir Dünyası
Bahtiyar Vahapzâde, Fuzulî, Mirza Alekper Sabir ve Samet Vurgun gibi üstatlardan aldığı meşalesini vatan için, halk için, insanlık için daima taşımıştır. O, yüksek bir millî poetik düşünceye sahiptir. Bu düşüncesini şiirlerine yansıtmıştır.
Bahtiyar Vahapzâde’nin şiirleri, Türk dünyasının hem edebî hem de manevî değerleridir. Yavuz Bülent Ba- kiler’in ifadesiyle o, bütün Türk dünyasının ortak sesidir.
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasurı, büyük şairin şiir bahçesini şöyle anlatıyor:
Vahapzâde’nin şiir dünyası çok
geniştir. Etrafında gördüğü her şey onda derin düşünceler uyandırır. Va- habzâde şiirinin bizi sürüklediği yolda hem derinlikler, hem enginlikler vardır. Tezatlar ve zıddiyetler içinde gider geliriz. Bazen gerçeğe düşer, bazen hayale tutunarak göklere yükseliriz. Bazen geçmişin ihtişam dolu yollarında at çapar, bazen bugünün kara gecelerinde sıkışırız. Ancak hiçbir ümitsizliğe, kötümserliğe kapılmayız. Şair;
"Ruhum-dine, eşgim-Sen’e, kölgem güne muhtaç" diyerek dine, inanmaya, Allah’a muhtaç olduğunu söyler. Ona göre iman, insanı yaşatan güçtür, insan Allah’ı idrak için, dine muhtaçtır.
"...Mene bele gelir ki, İslâm’ın tedgigine, öyrenilmesine bir premet kimi tedrisine münasibet deyişmeli, bu sahede esaslı işler görülmeli" sözleri onun İslâmiyet’in öğrenilmesi, bilinmesi gerektiğine olan inancını ortaya koyar.
Bu dağı, bu taşı bin yıldan beri
Vatana çeviren ezan sesleri
Ne imiş, acaba, ne diyor o ses?
Göklere yönelen o kayıp nefes
Nedir o sesteki azamet, keder
Genişlik, enginlik, sonsuzluk kadar –
Yerleri, gökleri bağlayan dilek
Gökleri yerlere indiren dilek dizeleriyle ifade ettiği
"Ezan sesleri" şiiri Ve;
"Odur eyriyle düzün (doğrunun) hamlesi
Rehmin ilk nidası, ahır cümlesi Allah’ın sesidir, vicdanın sesi, Vicdanın sesidir Allahuekber" mısralarıyla ifade ettiği "Allahuekber" şiiri, onun dinî duygularının, mânevi- yatının, iç dünyasının aynasıdır.