Makale

BÜYÜK ZAFERLERİ BÜYÜK MİLLETLER KAZANIR

MERHABA

BÜYÜK ZAFERLERİ BÜYÜK
MİLLETLER KAZANIR

Harun ÖZDEMİRCÎ
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Büyük millet, büyük devlet, büyük güç. Bu üç kavramın geçmişte olduğu gibi bugün de yaşadığımız dünyada ne derece gerekli ve etkili olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
Gerekli, çünkü millet olarak ayakta kalabilmenin şartlarından biri büyük olmak.
Etkili, çünkü dünya ülkeleri ile her alanda yarışabilmenin en mantıklı ve kaçınılmaz yolu güç ve devlet olarak büyük olmak. Tabiî bunun için de bir takım özelliklerinizin bulunması kaçınılmaz.
Önce bir nüfus potansiyeliniz olmalı ve coğrafî potansiyel üzerinde oturmalısınız. Sonra millî şuur ve tarih şuurunun, millî birlik ve beraberliğin, millî kültür zemini üzerinde oluştuğunu bilmeli ve millî bir kültüre sahip olmalısınız. Nüfusunuzun, coğrafya ve kültür potansiyelinizin ilim ve teknoloji ile dinamizm kazandığı düşüncesinden hareketle ilim ve teknolojide daima ileride bulunmalısınız. Ayrıca bu özelliklere ilave olarak, ekonomik güce, ekonomik zenginliğe malik olmanız son derece önemli.
Dünya tarihine baktığınızda bu belirtilen özellikleri elinde bulunduran devletlerin büyük devlet, büyük millet ve büyük güç olduklarını tespit etmek zor olmasa gerek.
Devlet, millet ve güç. Var olmanın temel üç ayağı.
Millet, tarihin ürünü olan toplumsal bir kurum. Her milletin oluşumu ayrı tarihî şartlar içerisinde şekilleniyor. Devlet ise kelime olarak, insanlık tarihinde toplumsal bir güç şeklinde karşımıza çıkan bir kavram. Bir devletin kurulması, yaşaması, büyümesi, bu oluşumun içerisinde yer alan milletin hafızasında oldukça önemli bir yer işgal ediyor. Aynı şekilde bir devletin kuruluşuna mimar olan, bir halk hareketine rehberlik ve önderlik yapan kişinin de kendi milletiyle bütünleşmesi gerekli.
Çünkü varlık büyük devlet içindir, büyük millet içindir. Bu büyük güç hedef olarak varlığını korudukça mimarının yaşaması, millet varlığını devam ettirdikçe kurtarıcı kahramanlarının saygınlığını koruması tabiî bir sonuç. Büyük milletlerin büyük zaferler kazandığı tarihî bir gerçek. Ve büyük zaferler de büyük kahramanların bir ürünü. Şanlı Türk Milleti’nin tarihe mal olmuş altın sayfalarının her satırında yer alan bu tür kahramanlar, geçmişten geleceğe ışık tutarlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sadece Türk tarihi için değil, dünya tarihi için de ifade ettiği anlam ve özellik, öncelikle yeni bir devletin mimarı olarak ön plana çıkar. Ve O, büyük acılar çekmiş, yorgun bir milletle beraber top yekûn bir diriliş hareketini başlatmış bir lider olma özelliği taşır.
Bildiğiniz gibi geçen Haziran, millet olarak oldukça coşkulu ve duygulu anlar yaşadığımız bir ay oldu. Dünyanın değişik ülkelerinde bulunan bütün Türkler de aynı duygular içerisindeydiler. Hatta birçok ülke dahi bizimle bu coşkuyu paylaştı. Hemen hemen bütün dünya basını Türk Millî Futbol Takımı’nın elde ettiği başarıdan övgü ile bahsetti, millilerimizi ayakta alkışladı. 48 yıllık bir aradan sonra elde edilen bu başarı bu ay dergimizde geniş bir şekilde ele alınıyor. Ayrıca bu başarının mimarlarından Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’la yapılan röportajı ilgi ile okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Turnuvadan sonra ilk kez bizimle görüşmeyi kabul eden ULUSOY, kendisine yönelttiğimiz sorulan açıklıkla cevaplandırdı.
Büyük güç olma yolunda daha bir çok zafer ve başarıyı bekleyen büyük millet, Altın Çocuklarımızla dünyaya kendisini bir kez daha gösterdi.
Başarıda emeği geçen herkesi kutluyor, şükranlarımızı sunuyoruz.
Bir dahaki sayıda buluşmak üzere her şey gönlünüzce olsun, hoşça kalın.