Makale

“BATIDA PEYGAMBER MUHAMMED (S.A.S.) İMAJI”

“BATIDA PEYGAMBER MUHAMMED (S.A.S.) İMAJI”

İlhami AYRANCI

Yazan: Jabal Muhammad Buaben
Basım Yeri ve Yılı: The Islamic Foundation,
Leicester, UK. (İngiltere), 1996.

Batıda İslam araştırmalarının tarihi yüzyıllar öncesine dayanır. Bu çalışmalar özellikle XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çağdaş bir norma, bir sistematiğe bağlanmış, bir program dahilinde yürütülmeye başlanmıştır. Bugün onlarca Avrupa ve Amerika üniversitesinde İslam araştırmaları merkezleri (bölümleri) bulunmakta, bu bölümlerde çok sayıda Hıristiyan ve Müslüman bilim adamı görev yapmaktadır.
İşte bu merkezlerin önemlilerinden birisi de 1997-99 yılları arasında önce hazırlık mahiyetinde dil kursları, sonra da yüksek lisans çalışması sebebiyle bizim de iki yıl süre ile görev yaptığımız İngiltere’de Birmingham Üniversitesi bünyesinde yer alan Selly Oak Colleges CSIC (İslam Araştırmaları ve Hıristiyan ve Müslüman İlişkileri) bölümüdür.
Bu yazımızda, bu merkezde bulunduğumuz dönemde öğretim üyesi, bugün ise söz konusu okulda Dekan olarak görev yapan Ganalı Müslüman araştırmacı Jabal Muhammad Buaben tarafından kaleme alınan; “Image of the Prophet Muhammad in the West” (Batıda Peygamber Mu- hammed (S.A.S.) imajı) adlı eserini tanıtmak istiyorum. Bu tanıtımın, insanımızın Batı toplumunun Hz. Peygamber anlayışını doğru bir şekilde kavramasına katkı sağlayacağını ümit ediyorum.
Sunuş ve önsözden sonra altı bölüm ile, kitap adlan ve makalelerin ayn ayn verildiği bir bibliyografyadan oluşan eser, İngiltere’de yapılmış 394 sayfalık bir Doktora çalışmasıdır. Dipnotlar her bölümün sonunda verilmektedir.
Eser, yayınevi genel müdürü tarafından kaleme alınan, İslam ile ilgili Batıda gerçekleştirilen çalışmalar hususunda değerlendirmelerin yapıldığı bir “Sunuş” yazısıyla (s. XIII-XVI) başlamaktadır. Yazıda, Batıda özellikle son yıllarda yapılan çalışmaların, bir iki istisna ve kimi eserlerde göze çarpan tek-tük yanlışa ve geleneksel Batılı yaklaşıma rağmen, önceki dönemlerle kıyaslanamayacak bir duruluğa ve bilimselliğe bürünmesinden duyulan memnuniyet dile getirilmektedir.
Eserin I. bölümünde Ortaçağ Avrupa’sının Hz. Peygambere bakışı ele alınmaktadır. Yazar bu bölümü, hem Ortaçağa, hem de Oryantalistlerin bugünkü görüşlerinin Ortaçağın devamı ve bir bakıma yansıması olduğuna ışık tutmak için yazdığını söylemektedir.(s. XVIII)
II. bölümde ünlü araştırmacı William Muir, özellikle de onun “The Life of “Mohammed From Original Sources” (Orijinal Kaynaklardan Hz. Muhammed’in Hayatı) adlı eseri ele alınarak İncelenmektedir.
III. Bölüm, David Samuel Margoliouth ve onun en önemli eseri olan “Mohammed and the Rise of Islam” (Hz. Muhammed ve İslam’ın Doğuşu)’na ayrılmış bulunuyor.
IV. Bölümde XX. yüzyılda Hz. Muhammed ile ilgili anlayış olarak gelinen durumun tespiti ve konunun geniş bir değerlendirmesi yapılmaktadır.
V. Bölüm ünlü İngiliz ilahiyatçısı William Montgomery Watt’ın eserlerine ayrılmıştır.
Watt, eserleri incelenen ya-’ zarlardan tek hayatta olanıdır. Yazar, eserinin hazırlanması aşamasında Watt ile bizzat görüşerek değişik konulan onunla bizatihi mütalaa edebilme imkanına sahip olmuş, onun bu konularla ilgili en son görüşlerini alabilme fırsatını da yakalamıştır.
Eserde, her bölümünün sonunda ele alman konuların genel bir değerlendirmesinin yapılmasına rağmen, VI. Bölüm müstakil bir sonuç bölümü olarak ayrılmış ve bu bölümde "Batıda Hz. Muhammed imajı” ile ilgili olarak incelenen yazarların görüşlerinden yola çıkılarak konunun enine boyuna değerlendirmesi yapılmıştır.
Bu kısa bilgilerden sonra, şimdi de eserin bölümleri hakkında daha detaylı bilgiler sunmak istiyorum:
I. Bölüm: Ortaçağ Avrupa- sı’nda Hz. Muhammed (S.A.S.) Anlayışı
Yazar, Ortaçağ Avrupası yazarlarının Hz. Muhammed ile ilgili görüşleri hakkında bilgiler verirken öncelikle ve isabetle Waltz’in; “Bu yazarlar niçin kimi rivayetleri değerli görüp, diğerlerini görmezden gelirler?” (s. 4) sorusunu sorarak başlıyor “Ortaçağ Avrupası’nda Hz. Muhammed Anlayışını” irdelemeye.
Yazar Buaben, oryantalistlerin İslam’ı ve onun tarihini ele alırken kullandıkları rivayetlerin hemen tamamında kendi işlerine yarayan, kendi tezlerini kuvvetlendirecek rivayetleri ele aldıklarına, diğer görüşlere ise yer vermediklerine dikkat çekmektedir. Özellikle Ortaçağ yazarları bu konuda olabildiğince seçicidirler.
Yazar, Hz. Muhammed hak- kındaki Ortaçağ düşüncesini; a- Konu ile ilgili bilgisizlik ya da cehalet, b-İslam ile ilgili kimi ışıltıların bulunduğu umut dönemi, c-fikirlerin berraklaştığı bilgi dönemi olmak üzere üç aşamaya ayırmaktadır.
II. Bölüm: Sir William
Muir
William Muir ele alınırken özellikle onun, “The Life of Mohammed From Original Sources” (Orijinal Kaynaklardan Hz. Muhammed’in Hayatı) adlı eseri incelenerek değerlendirmesi yapılmaktadır.
Yazara göre Muir’in bu eseri ilklerden olması sebebiyle "Batıda İslam imajı”nın oluşmasında çok önemli yere sahiptir. Yazar ele aldığı oryantalistlerden birisi olarak Muir’i seçme gerekçesini; "XIX. yüzyılı ele alırken özellikle Muir’i başlangıç noktası seçtik. Çünkü o, bu yüzyılda bulunan en geniş çalışmalara sahipti, ikinci olarak da, onun bu eseri orijinal Arapça kaynaklar üzerine bina edilmiş ilk İngilizce eserdir” (s. 21) şeklinde açıklamaktadır.
Yazar, Muir’in 37 bölümden meydana gelen eserinin tamamını tek tek ele alarak inceledikten sonra, eseri değerlendirmektedir. Yazara göre Muir eserinde, Hz. Muhammed’le ilgili olarak onun dürüstlüğü, putlara karşı verdiği mücadele, ılımlılığı gibi kimi adil ve haklı değerlendirmeler yaparken, bunların yanında; onu zalim birisi olarak göstermekte ve sonuca varabilmek için çeşitli hile ve düzenbazlıklar yapabilecek bir yapıda olduğuna imalarda bulunmaktadır. Yazar ayrıca, Muir’in Hz. Peygamberin cinselliği konusunda hakarete varan açıklamalarının da altını çizmektedir.
Yazara göre Batıda Hz. Muhammed’le ilgili var olan genel önyargı Muir için de söz konusudur. Çünkü Muir’e göre de “Hz. Muhammed’in peygamberliği ve kendisine geldiğini iddia ettiği vahiyler uydurmadır.” (s. 41-42.) Hz. Muhammed’in Peygamber olup-olmaması konusu Muir’in eserinin de en önemli konularındandır.
III. Bölüm: David
Samuel Margoliouth
Yazar, XIX. yüzyılın ortalarında Muir’in çalışmalarının dışında Hz. Muhammed’in hayatı ile ilgili Batıda çok az İngilizce materyal bulunduğuna ve bunların da Muir’in genel tekrarları olduğuna işaret etmektedir, işte yazara göre yapılan bu genellemenin dışında tutulabilecek tek isim David Samuel Margoli- outh’dur. (s. 49) Bu bölümde, Margoliouth’un (1858-1940) kişiliği ve akademik çalışmaları hakkında bilgiler verilmektedir.
Margoliouth’un; "Mohammed and the Rise of Islam” (Hz. Muhammed ve İslam’ın Doğuşu) adlı eserinde ağırlıklı alarak İslam dini üzerinde durulmakta fakat aynı zamanda Hz. Peygamberin biyografisi hakkında da bilgiler verilmektedir. Söz konusu eser 13 bölümden meydana gelmektedir.
Eser, Hz. Muhammed’in İslam öncesi hayatının kritiği ile başlamaktadır. Margoliouth’un eserinde, Hz. Peygamberin İslam dininin kurucusu gibi gösterilmesi başta olmak üzere, İslam dini ve Hz. Peygamber ile ilgili genel Batılı anlayışı görmek mümkündür. Margoliouth eserinde, konularla ilgili temel kaynakların hemen tamamını ele alır ve kendi mantığı içerisinde kullanır. Onun üzerinde durduğu konulardan birisi de Hz. Muhammed’in “sara” hastası olduğu iddiasıdır. Bu, daha önce de belirttiğimiz gibi Hz. Muhammed hakkında ortaya atılan ortaçağ iddialarının da bir tekrarıdır.
Yazar Buaben’in belirttiğine göre Margoliouth’un ciddi iddialarından birisi de (ki bu da yeni değildir, genel Batılı yaklaşımın bir tekrarıdır) Kur’an’ın Hz. Muhammed’in kendi uydurması (creation) olduğudur, (s. 62) Aynı zamanda bu iddiaya göre İslam’daki birçok şey Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan alınmıştır, (s. 73) Margoliouth bu noktadan yola çıkarak dozajı hayli artırır ve meseleyi, inanılmaz boyutlara vardırarak Hz. Muhammed’in Peygamberliğini kritik eder. Ayrıca bu eserde, Batılı anlayışın sergilendiği bir başka ortak nokta olan “Şeytan Ayetleri” konusuna yer verilmekte ve Hz. Muhammed’in aile hayatı ve mahremiyeti tartışmalı olarak ele alınmaktadır. (s. 81-83)
Bir Batılı klasiği olan “Hz. Peygamberin Mekke Dönemi ile Medine Dönemi Kıyaslaması” da Margoliouth’un önemli konularından birisidir. Bu bölümde, sözkonusu iki dönem arasında Margoliouth’a tezat gibi görünen konular ele alınarak İncelenmektedir. (s. 90-91.)
IV. Bölüm: XX. Yüzyıl
Eserin IV. Bölümü XX. yüzyıl araştırmalarına ayrılmıştır. Bu bölümde XX. yüzyılda Batıda yapılan çalışmalar ana başlıklar ve kısa açıklamalarla ele alınarak değerlendirilmektedir.
V. Bölüm: William Montgomery Watt
Bu bölüm müstakil olarak, ünlü Oryantalist William Montgomery Watt’ın şahsiyeti ve eserlerine ayrılmıştır. Onun eserlerinden “Muhammad at Mecca” (Hz. Muhammed Mekke’de), “Muhammad at Medina” (Hz. Muhammed Medine’de) adlı eserler bütün detayları ile ele alınarak İncelenmektedir.
VI. Bölüm: Sonuç:
Eserin altıncı bölümü değerlendirme ve sonuca ayrılmıştır. Yazar bu bölümde Edward Said’le başlayan “Oryantalizm” tartışmalarına atıfta bulunarak, önceki devirler ile son zamanlan (özellikle günümüz Batı dünyası) arasında karşılaştırmalar yapmaktadır. Bu değerlendirme ve kıyaslamaları sebebiyle de eserin can alıcı kısmını oluşturmaktadır.
Bu bölümde ele alman yazarlardan biriside Dergimizin bir başka sayısında tanıtmak istediğimiz “İslam and West” (İslam ve Batı) adlı tartışmalı eseri ile tanınan Norman Daniel’dir.
Burada yapılan değerlendirmede; Batılı İslam araştırmacılarından (Orientalist) söz edilirken; Hz. Peygamber ve İslam ile ilgili Batıda genel geçer kabul edilerek devamlı tekrar edilen konuların, İslam dünyasında hiçbir şekilde kabul görmediğine özellikle vurgu yapıldığı dikkatlerden kaçmamaktadır.
Sonuç bölümünde özellikle vurgu yapılan bir başka nokta da; Batıda İslam ve Hz. Muhammed (s.a.s.) konularında çalışma yapan XX. yüzyıl düşünürlerinin bakış açısının, Müslüman bakış açısının tıpkısı olmasa da, (ki bunu kimse beklememeli) Ortaçağ Hıristiyan düşünürlerine göre epey mesafe katettiği ve müspet anlamda farklılık arzettiğidir. Konuyu biraz daha açarak somutlaştıran Buaben, genel olarak Kur’an’ın Hz. Peygamber tarafından ortaya konulan bir kitap olduğu şeklindeki genel Batılı anlayışım reddeden Watt’tan örnek vererek, buna rağmen onun da vahiyle ilgili kuşkulan tartışmasına işaret etmektedir, (s. 322) Konu ile ilgili olarak Rodin- son’dan da alıntı yapan yazar, “insanların kendi paylaşmadıkları inançlar konusunda mükemmelen tarafsız kalmasının hayli zor olduğu” na dikkat çekmekte ama yine de bilimsel çalışmalarda tarafsız kalmayı başarabilmek için elden geleni yapmamız gerektiğini belirtmektedir. Çünkü yazara göre, çağdaş araştırmacılar objektif olmak ve konulara tarafsız yaklaşmak zorundadırlar. Zaten günümüz Oryantalistleri de bu özelliklerin kendilerinin karakteristik özellikleri olduğunu söylemektedirler, (s. 329) Yazara göre, Müslüman ol- sun-olmasın yapılan araştırmalarda bilimsel metottan ayrılmamak ve tarafsız olmak bütün araştırmacılar için bir tür cihattır, (s. 330)
Oryantalizm ile ilgili olarak kaleme alman eserler arasında çok kısa gelecekte önemli bir yere sahip olacağını düşündüğümüz bu kıymetli eserin, vakit çok geç olmadan dilimize çevrilmesi, sahasındaki boşluğun doldurulması bakımından aciliyet arzediyor. Münevverlerimizin bu durumu göz önüne alarak kolları sıvayacaklarına inanıyor, bunu gönülden niyaz ediyorum!