Makale

KARABAĞ KATLİAMI

KARABAĞ KATLİAMI

Bugün Karabağ’da Ermenilerin Azeri Türklere karşı giriştikleri soykırımın asıl nedeni, "Şovenistlik" ve toprak gaspetmektir. Erivan’dan yönetilen bu katliamın başlıca sloganı Ermenistan ile birleşmektir. Ermenistan’ı yönetenlerin tek idealleri vardır. O da Türk topraklarına saldırmak, korku, şiddet ve vahşetle onlardan toprak gasbetmek.
Karabağ’daki olaylar bugün başlamış değildir. Ermeni Milli Hareketinin derin kökleri vardır. Bu hareketler Ermeni din adamları tarafından yürütülmüştür. 1892 yılından sonra da Cenevre’de kurulan ’Taşnakstyun" partisince yönetilmektedir. Arşivlerdeki belgeler incelendiğinde görülür ki, ’Taşnakstyun Partisi"nin amacı, "Büyük Özgür Ermenistan" devletini kurmaktır. Parti bu amacına ulaşabilmek için şu yöntemleri kullanmaktadır.
1- Silahlı kıyımlar yapmakta,
2- Yalnız Ermenilerin değil, bu topraklarda yaşayan herkesin devrimci yapılmasına çalışılmakta,
3- Ermenilerin hızlı bir şekilde silahlandırılmasını sağlamakta, çeşitli ülkelerde terörist hareketler düzenleyerek yağmalamalarda bulunmaktadır.
Ermenilerin geçmişte Kaf-kasya’da yaptığı katliamarın aynısı bugün Karabağ’da ya-pılmaktadır, Kafkasya’da yapılmaktadır. Kafkasya’da Ermeniler Müslüman Türklere Diyanet karşı nefretlerini kusmuşlar Nisan 1992 ve çok sayıda Müslüman’ı katletmişlerdir. Birinci Cihan Harbi’nden sonra Doğu Anadolu-ya saldıran Ermeniler, burada da vatandaşlarımıza büyük zulümler yapmışlardı. Ne gariptir ki, bunca zulmü yapan Ermeniler, kendilerinin soykı-rıma maruz kaldıklarını iddia ederek, 1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri Senatosu’nda, 1915 yılında Ermeni soykırımı yapıldığına dair karar çıkarmaya çalışmışlardır, fakat başarılı olamamışlardır.
SSCB’nin kurulmasıyla Ermenilerin, Türklere karşı sürdürdükleri katliamlar durur gibi olmuş, fakat bu dönemde de Ermenistan’da yaşayan yüz binlerce Azeri Türk, Sovyetlerin de zorlamasıyla topraklarından çıkarılarak, Kazakistan ve Azerbaycan’a sürülmüşlerdir. Arazilerini terk etmek istemeyenlerin çoğu Ermeni çeteleri tarafından katledilmiş, ırzlarına tecavüz edilmiş, burunları ve kulakları kesilmiş, "Ermenistan’dan defolun gidin yaramaz Türkler" diye hakaretler yapılmıştır. Bu olaylarda yüzlerce Azeri Türk katledilmiş ve 172 Azerbaycan köyü ermeniler tarafından gasbedil-miştir. 200 binin üzerinde insan da Azerbaycan’a sürgün edilmiştir. Bu olaylar Ruslar tarafından desteklenirken, Batılılardan ise hiç ses çıkmamıştır.
Ermenistan’da meydana gelen deprem, bir süre bu soykırımları durdurmuş, herşeye rağmen bu depremde Azerbaycan, Ermenilere insani yardımlarda bulunmuştur. Makina yağı ve yakıt vermiştir. Fakat Ermeniler bu deprem ve yardımlardan hiç etkilenmemişlerdir. 8 Aralık 1988 tarihinde Ermenistan’ın "Kara-bağ Hareketleri Komitesi", yurttaşlarına çağrıda bulunarak, Azeri Türkleri’nin yanı başlarında bulunmasının Ermeniler için depremden daha korkunç olduğunu duyurmuşlardır. Çağrıda; "... zira onlar. yakındır, onlar henüz kovulmuşlar ve onların parçalanmakta olan imparatorluk enkazı altında kopartabilecek zengin toprakları vardır" denilmiştir.
Ermeni çeteleri, gerek batılıların insani yardım adı altında gönderdiği ve gerekse ken-dilerinin Rus askerlerinden gasbettikleri silahlarla, 1990 yılında Karabağ’da ve Azebaycan sınırındaki Türk köylerinde katliamlara girişmişlerdir. Amaç hep aynıdır. Türkleri yok etmek ve topraklarını gasbetmek.
1918 yıllarında yaşamış olan Taşnak Vaaram’ın itiraf ettiği olaylar ibret vericidir. Taşnak Vaaram şöyle itirafta bulunuyor:
"Basar Geçer’de hiçbir şeyin farkına varmadan Türk sakinleri yokettim.Bu köpeklere karşı en iyi araç, savaştan sonra sağ kalanları yeryüzünde çoğalmamaları için toplayarak kuyulara doldurmak ve üstünden ağır taşlar dökmektir. Ben böyle de yaptım. Tüm erkek, kadın ve çocukları toplayarak öldürdüm. Kuyulara doldurarak taşlarla örttüm. Yeryüzünde çoğalmamaları için." (A. Balayan M. 1936, "Devrimci Doğu" No: 2-3)
1990 yılında tekrar saldırılarına başlayan Ermeni çeteleri, bugün katliamlarını artırarak sürdürmetedir. Karabağ’da yapılan katliamlar yine aynı katliamlardır. Savunmasız insanlar toplu olarak katledilmektedir. Yavrusunu emziren annenin göğsü kesilmekte, çocuklar öldürülmekte, gençlerin gözleri çıkarılmakta, burunları ve kolları kesilmektedir. İşlenen vahşet geçmişte ne ise yine aynıdır. Yine binlerce Azeri Türk, Er- Diyanet OQ meni çetelerince hunharca öldürülmektedir. Ne acıdır ki bu katliamlara BDP (Birleşmiş Devletler Topluluğu)nun 366. Motorize piyade alayı da Hristiyan Ruslar olarak, Hristiyan Ermeni ’çetelerine yardım etmişlerdir. "Kutsal Bir Görev Olarak" Müslüman Türkleri katletmişlerdir. Batılı ülkeler ise bu olayları önce ters yüz ederek Ermenilerin soykırıma uğradıklarını duyurmuşlardır. Daha sonra Diyanet Türkiye’nin olayları erovizyon aracılığıyla dünyaya duyurmasıyla gerçekleri yazmaya ve söylemeye başlamışlardır. Yine ne acıdır ki, dünya basın ajansları, televizyonları, hatta Bağdat’ın bombalanmasını naklen yayınlayan CNN bile bu olaylar karşısında suskun kalmıştır.
Olayların hızla tırmanması ve Türkiye’nin çağrıda bulunması üzerine, Karabağ’ın Azerbaycan’ın toprağı olduğuna karar veren AGİK, Karabağ’daki katliamların durdurulması ve barışın sağlanması için Kazakistan ve Rusya’nın harekete geçmesini istedi.
Türk hükümeti ta başından beri iktidarı ve muhalefetiyle birlikte olayların bir an önce durdurulması ve barışın sağlanması için bütün dünya devletlerine çağrıda bulundu. Türkiye yukarı Karabağ’da olayların durması için elinden gelen bütün gayretini sürdürmekte.
Bugün cereyan eden bu olaylarla Karabağ’ı kan gölüne çeviren Ermeni çeteciler, böylece tarihten gelen "tiynetlerini" bir defa daha ortaya koymuşlardır.
Milletimiz büyük bir huzur ve heyecanla, Karabağ’da meydana gelen olayları takip etmekte, çekilen telgraflar ve düzenlenen mitinglerle olayları tel’in etmektedir.
Bu gelişmeler karşısında Karabağ olaylarının nasıl çözüleceği büyük merak konusudur. Temennimiz, bütün dünya devletlerinin artık bu katliama seyirci kalmamaları, onları desteklemekten vazgeçmeleridir.
Diyanet İşleri Başkan Vekili 5.3.1992 tarihinde basına bir açıklama yaptı. Başkan Vekili Yılmaz, basın açıklamasında konuyla ilgili olarak şöyle dedi:
"Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarında giriştiği katliamların, İnsan Haklarının ve insanların kendi topraklarında huzur ve güven içerisinde yaşama arzu ve hürriyetlerinin ihlali anlamına geldiğini ifade ederken, Müslümanlar için önemli olan Ramazana yaklaştığımız şu sırada bu kan dökücü insanlık ayıbının sona ermesini Yüce Allah’tan diliyor, bütün semavi dinlerin ortak prensibi olan Mal ve Canın korunması ilkesinin ışığı altında tüm Dünya Din Temsilcilerini bu hadiseyi kınamaya ve sona erdirilmesi için gerekli çabayı göstermeye davet ediyorum." Sefa TÜRKOĞLU