Makale

Tarih Boyunca HİLÂL VE HAÇ KAVGASI

Şerafettin Özdemir

Tarih Boyunca
HİLÂL VE HAÇ KAVGASI


Bütün İlâhî dinletin temelinde ve özünde, hak, hukuk, adalet, eşitlik, hakkâniyet, kardeşlik, barış ve huzur bulunmaktadır. Hazreti Âdem (AS) dan, son peygamber Hazreti Muhammed (SAS)’e kadar, bu hususlara riâyet edilmesi istenmiştir. Sıratı Müstakim yolunu tercih edenler, uyanlar, gerek ferdî, gerekse toplum hayatlarında uygulayanlar mutlu olmuşlardır. İsyan edenler, inanmayanlar ise, bu gün olduğu gibi geçmişte de kanla, kıtalle, saldırı ile hayatlarını idâme ettirmişlerdir. Ama geride bıraktıkları eser, kan, göz yaşı, kin, intikam, husumet, nefret, adavet gibi kavramlar olmuştur.
Hal böyle iken, doğuşundan günümüze yüce İslam, banş ve huzur, kardeşlik ve sükûnu tahakkuk ettirmek için eşsiz insan, Yüce Rasûl Hazreti Muhammed (SAS) vasıtasıyla, bütün gayretler, imkânlar seferber edilmiştir. Ama ne yazık ki, İslam’ın doğuşundan günümüze kadar, haçlı taassubu sürekli olarak bu mefhumları yaşatmamak, tatbik ettirmemek için, sürüler halinde ordularla, yakmalarla, yıkmalarla, bin bir çeşit vahşet ve toplu katliamlarla, Islâm’ın üzerine yürümüşler, soluk ve nefesini kesmeğe çalışmışlardır.
Bütün bunlara rağmen Müslümanlar, mezkur prensipleri, hoşgörüyü, insanca muameleyi, saygı ve sevgiyi ön plânda tutarak, Mute Savaşında da olduğu gibi bir avuç kahramanımız saldırganlığı, zulmü göğüslemişlerdir. Hangi iz’an ve idrâk sahibi çıkar da di- yebilirki, Selçuklu Sultanı Alparslan mütecavizdi, saldırgandı?.. Hayır, hayır... 200 bin Bizans ordusuna, 50 bin kuvvetle karşı duran kumandan sevginin, saygının, yiğitliğin, affın sembolüdür.
Şuur altına yerleşmiş müzmin ve mülevves kin ve nefretle, yakarak, yıkarak, tahrip ederek, 1096-1270 tarihleri arasında, sürüler halinde devam eden Haçlı seferleri... Gerek Selçûkiler ve gerekse Osmanlı’lar dönemlerinde yapılan Malazgirt, Kosova, Niğbolu, Varna, Mohaç vs. gibi savaşları başlatan devamlı Ehl-i Salîp olmuş, aziz milletimiz ise haklı müdafaalarda bulunmuştur.
Haçlı zihniyeti "hak kuvvettedir" prensibiyle, bütün kuvvetlerini toplayarak, zırhını, tayyaresini, gemisini getirdiği halde Çanakkale’de, imanını silah yapmış bir avuç Müslüman-Türk karşısında, cihanda emsâli görülmemiş bir hezimetle karşı karşıya geldi. Bıkmak, usanmak bilmeyen sürüler, tekrar Millî Mücadele yıllarında, Kurtuluş Savaşımızda yine Türk’ün karşısına çıkmış, şehidler otağı, gaziler diyân Anadolu’yu bir baştan bir başa istila ederek, akıl ve mantığın, beşer düşüncesinin kabul edemiyeceği vahşeti gerçekleştirmişlerdir. Millî kıyamda netice Türk’ün zaferi ile, üstünlüğü ile son bulmuştur...
Tarih tekerrür ediyor... Hafızalardan, zihinlerden asla silinmeyecek olan Kıbrıs katliâmları ve Mehmetçiğin barış, harekâtı... Köhne emel, tarihî kin, gittikçe alevlenen bir intikâm hırsı... Gayz ve kinini içine gömemeyen haçlı zihniyeti neticede bütün imkânla- nyla, bir avuç Bosna-Hersek Müslümanının yakasına yapıştı. Hem de, iki binli yıllara yaklaştığımız bir dönemde... İnsan haklan- nın (!) zirveye eriştiği bir zamanda... Bir balina için devletlerin seferber olduğu, bir damla petrol için, 36’ıncı paralel, 32’inci paralel safsatasının bir milleti açlığa, susuzluğa, esarete mahkum ettiği bir hengâmede...
Büyük Ermenistan hayali ile mazlum ve mükedder Azerî kardeşlerimizin vatanlarının tecavüze uğraması, dipçiklenmesi, kafalarının ezilmesi, Firavn’ları, Nemrut’ları, Ebu Lehep’leri, kazıklı Voyvodaları bile zulümde geride bırakmıştır. Müslûmanın harim-i ismeti bugün Bosna-Hersek’te, Azerbaycan’da zâlimlerin ayakları altında örselenirken, bir avuç ça- pulçu Türkiye’mizin muhtelif bölgelerinde bebeleri, anneleri, nineleri, babalan, dedeleri, polisi, bekçiyi, Mehmetçiği acımasızca katlederken, İnsanî kuruluşların, hak ve hukuk dağıtıcılarının acaba vicdanları sızlamıyor mu? Hülâsa, hilâl ve haç kavgası, füze, feza, atom ve uzay çağında son bulmalıdır. İnsanca ve barış içerisinde hayatı sürdürme, Kazıklı Voyvodalara, Petrosyanlara öğretilmelidir. Bu kısa yazımı bitirirken, vakûr bir şekilde, kahramanca şehîd düşen mü’min ve mü’mine kardeşlerimizi selâmlar, Allah (CC) dan rahmet niyâz ederim.