Makale

MEVLİD VE İHTİFALİ

MEVLİD VE İHTİFALİ

Ahmed SERDAROĞLU

“Ey Peygamber, biz seni gerçek bir şâhid, hem de (iyi işlerde bulu­nanlara) bir müjdeci ve (gaflete dalanlara) bir ihtara olarak gönderdik. Hem Allâh’ın izniyle Allah’a bir da’vetçi ve nur saçan bir ışık olarak gön­derdik.” (Ahzab Sûresi, Âyet; 45-46).

Değerli okuyucularım, bu yazımda mevlid ve ihtifalinden bahsedece­ğim.

Doğum zamanı demek olan “Mevlid” İslâm örfünde âlemlere rahmet olarak gönderilen iki cihan güneşi Hazret*i Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellem’in doğum gününe tahsis edilmiştir.

Onun doğumu cihan târihinde yeni bir devir açacak olan Peygamber­liğin müjdecisi idi. Zîrâ onun doğumu sırasında her tarafta dinler çığırın­dan çıkmış, hak ve adâlet mefhumları kaybolmuş, pislik, cehâlet, zulüm ve esaret karanlıkları beşeriyeti istilâ etmiş, şirk, küfür ve putperestlik hâ­kim olmuştu. Kadınlara insan hakkı verilmiyor, kocaların cesedleri önün­de diri diri yakılıyor, canlı olarak mezarlara gömülüyorlardı. Beşeriyet bu korkunç felâketin uçurumunda karanlığa doğru yuvarlanıp gidiyordu. Onun doğumu bütün bu felâketlerin yok olacağı ve yerlerini Tevhid, ada­let ve her türlü insanlığın alacağı bir günün müjdecisi idi. Nitekim bu tâ­rihten kırk sene sonra karanlık bir gecede Hirâ mağarasında (İkra’) fermân-ı İlâhîsiyle Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân nazil olarak nübüvvet nûru bir sa­bah güneşi gibi beşeriyeti aydınlatmıştır.

Resûl-i Ekrem’in doğumu esnâsında dünyânın aldığı bu durum kar­şısında bütün mülk ü melekût onun teşrifini beklemekte idi. Çünkü beşeri­yeti zulmetten kurtarıp nura gark edecek olan O idi.

Milâdın 571 yılı “Fil” olayından kısa bir müddet sonra bir Nisan ayın­da ve Rebüilevvel’in 12 nci Pazartesi gecesi tan-yeri o mübarek yavrunun doğumu ile aydınlanmıştır. Bu doğuşun sonunda Tevhîd’in önünde şirk çökmüş, hakkın önünde bâtıl muzmahil olmuş, sapıklık zincirleri kırılmış ve bütün kötülükler yok edilmiştir.

Onun getirdiği faziletlerden bir örnek:

Bir gün Resûl-i Ekrem Şeybân bin Sa’lebe kabilesini Tevhîd’e da’vet etti. Kabilenin ileri gelenlerinden Makrûn bin Amir: "Sen ne demek isti­yorsun, bizi neye da’vet ediyorsun?” diye sordu. Resûl-i Ekrem de:

“Allah her işte adaleti, iyiliği ve akrabaya vergili olmayı emreder; fuhuştan, fena hallerden ve serkeşlikten men’ etler, tutasınız diye size böy­le öğüt verir.” (Nahl Sûresi, Âyet: 90) mealindeki âyet-i kerîmeyi okudu.

Makrûn: “Gerçekten, sen ahlâkî faziletlere ve güzel işlere da’vet eden bir insansın.” dedi.

Resul-i Ekrem’in getirdiği faziletlerden bir örnek vermiş bulunuyoruz. Beşeriyeti dalâletten hidâyete, zulmetten nûra, şirk ve putperestlik­ten Tevhîd’e, sırât-ı müstakime ve Allah’a giden yola ulaştırdığı için biz müslümanlar onun doğum gününü şevk ve heyecân içinde kutlar ve bu­na ihtifâl deriz.

İhtifal, husûsi dînî bir toplantı demektir. Bu âdet Hicret’ten 600 sene sonra Erbil Emîri Muzafferü’d-Dîn Gökbörü tarafından ihdas edilmiştir. Her sene doğum yıldönümünde civar hükümetlerdeki din adamlarım da çağırır ve büyük masraflar ederdi. İlk yıllarda Resûl-i Ekrem’in doğum gününü Kur’ân okumak ve Salevât getirmekle tes’îd ederlerdi. 604 Hicrî yılında Horasan’a giderken Erbil’e uğrayan Endelüs’lü Hâfız Ömer “Kitâbü’t-Tenvîr fi’l-Mevlidi’l-Münîr’’ adında Arapça bir Mevlid yazdı ve bu ihtifâlde okudu. Beğenildi ve büyük mükâfat aldı. Bu târihten 200 sene sonra da Süleyman Çelebi elimizde olan Türkçe Mevlid’i yazdı. Süyûtî’nin “Hüsnu’l-Makaasıd fi’l-Mevlid” adlı eserinde anlattığı gibi Mevlid bid’attir. Amma bid’at-i hasene, yâni güzel bir îcattır. Ve bu güzel îcâdın şerefi bir Türk olan Muzafferü’d-Dîn Gökbörü’ye nasîb olmuştur.

Gelişigüzel insanların doğum günü tes’îd edilirken hakkında, “Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” buyurulan Resûl-i Ekrem’in doğum gününü tes’îd nasıl çirkin bir îcâd olur? O Peygam­ber ki, hayâtında, Mi’râc gibi gecesinde, ölüm ânında ve nihâyet mahşer gününde bizleri düşündü ve düşünecek. O Peygamber ki, onun sâyesinde ümmetlerin hayırlısı ve şereflisi olduk. O Peygamber ki, onun ümmetinin âsîleri hakkında kalem, onlar günahkâr ve mücrim iseler de onların afvedip bağışlayan bir Allahları vardır, yasmıştır.

Mevlid ihtifâlinde câmilerimiz cemâatlerle dolup taşar. Onun doğum hâtıraları canlandırılır; Kur’ân, zikir ve Salevât ile gönüller nurlamr ve herkes kendi kaabiliyetine göre buradan hazzını alır. Ancak, gayenin mad­de ve gösteriş değil Allah rızâsı olması şarttır. Onun doğum yıldönümü he­pimize mutlu olsun ve Allah hepimizi şefâatine mazhar buyursun.