Makale

İHANET

İHANET

Abdulbaki İŞCAN

Başımıza gelen felaketlerin, yaşadığımız o kadar acı olayın gerekçelerini hiç de umursamıyoruz aslında. Ve hiçbir mazereti kabul etmiyor felaketler. Neden ve niçin sorularını hep cevapsız bırakıyor. Bir afetle karşı karşıya kaldığımızda olanları anlamaya gerek duymuyoruz. Birbirimize sormamız gereken soruları soramıyoruz, sorsak bile cevap alamıyoruz, cevap bulamıyoruz.
Aslında her zaman içimizde yaşıyor korkularımız, yüreğimizin bir köşesinde barınıyor. Çoğu zaman beklemediğimiz anlarda gösteriyor kendini, içimizi adeta kuşatıyor, vücudumuzu fersiz hale getiriyor. Başka düşüncelere, başka duygulara yer bırakmıyor. Ve bu zamanlarda gözlerimizden korkunun dehşetli haykırışları yayılıyor, bedenimizde korkunun ateşi beliriyor.
Düşünmek acı veriyor.
Yaşadığımız korkuların yanında günlük olayların basitliği, gülünçlüğü, felaketlerin verdiği, tattırdığı acıları anlamamızı, görmemizi engelliyor ve hayat acımasız da olsa devam ediyor.
Korkularımız da yaşadığımız hayatın kaçınılmaz bir parçası.
Umutlarımız yaşadığımız korkulardan sonra kendini gösteriyor hep, felaketleri, korkuları yaşamadan umutlarımız olmuyor, umutlarımız oluşmuyor.
Umutlarımızı korkularımıza bağladık ve değerli zamanlarda değersiz işlerle uğraştık.
Hep iş işten geçtikten sonra akıllandık. Korktuğumuzda hep insafa geldik. Yaptıklarımız ve yapmak istediklerimiz hep felaketlerden sonra doğruluk kazanıyor.
Şimdi binlerce insanın feryadı arşa yükseliyor. Kendi içinden çıkardığı hainlere beddualar yağdırıyor.
Ey merhameti unutmuş, vicdanı körelmiş,
hayatını ne olursa olsun daha fazla kazanmaya adamış insan!
Yaptıklarının geçerli hiçbir mazereti yok aslında, insanlıkla alakası yok yaptıklarının.
Belki bundan sonra tam olarak neyi istediğini bilmeden bir işe girmeyeceksin. Belki de insanları üzmesini öğrendiğin gibi sevindirmesini de öğreneceksin. Yaşamak istemeyeceğin anlar olacak hayatında, ölümü bir kurtuluş gibi göreceksin. Ya da yine kendi doğrularınla yaşamaya devam edeceksin. Olması gerekli doğrular seni ilgilendirmeyecek, sen kendi doğrularınla hayat bulacaksın.
İnsanların sana güvenmelerini isteyeceksin ama sana güvenenlere ihanet edeceksin.
Sana saygı göstermelerini bekleyeceksin ama sana saygı gösterenlerle alay edeceksin.
Kazanacağın paraların hırsı gözünü bürüyecek, insanların hayatını önemsemeyeceksin.
Allah’tan korkmadığın için kuldan da utanmayacaksın. Kazandığın kirli paralarınla gururlanacaksın, kibirleneceksin.
Bakışların iyice donuklaşacak ama farkedemeyeceksin.
Gülüşlerin iyice soğuyacak ama önemsemeyeceksin.
Ağlayanlarla ağlamayacaksın, gülenlerle gülmeyeceksin.
Sadece kendini düşüneceksin, insanların yaşadığı acıların ne manaya geldiğini anlayamayacaksın.
Evler yapacaksın, yaptığın evlerin demirinden, çimentosundan çalacaksın. İnsanları diri diri yığınlarının altına gömeceksin.
İnsanlar öldü diye üzülmeyeceksin. Evsiz kaldılar diye dert etmeyeceksin. Yalnızca yıkılan evlerine feryad edeceksin.
Ne cansız çocuk cesetleri etkileyecek seni, ne el ele tutuşarak can veren sevdalıların ölü bedenleri. Yığınların altından gelen inlemeleri de umursamayacaksın, sönmek üzere olan hayat ışıklarını da algılayamayacaksın.
Yıkılmış evleri yağma edeceksin, talan olmuş yuvalardan ihtiyacın olmadığı halde eşyalar aşıracaksın. Ölülerine saygı göstermeyeceksin, bedenlerinden ziynet eşyalarını çalacaksın.
Yardım etmen için sana uzanan ele bakmayacaksın, gözlerini kapayacaksın, kulaklarını tıkayacaksın. Sadece kaybettiğin paralarına yanacaksın.
İhanet zincirinde bir halka olarak kendine yer beğendin.
Uyumak için yatağına uzandığında yatağın diken olacak sana, yorganın ateş olacak.
Ve seni yakacak.
Gözlerine uyku girmeyecek. Bundan böyle uyusan bile dehşetli kabuslar göreceksin.
Yığınlar altında kalmış bedenler göreceksin. Çocuklar göreceksin, anneler, babalar göreceksin.
Ve de kulaklarını patlatacak feryatlar işiteceksin.
Ölenler kabusun olacak, her gece rüyalarında sana dokunacak. Uyanmak isteyeceksin, uyanamayacaksın. Onlar sana dokundukça sen acılar içinde kıvranacaksm. Kendine göre anlatmak istediğin çok şeyin olacak, mazeretlerin olacak ama kimse seni dinlemeyecek.
Kendi kendine konuşacaksın, kendi konuştuğunu kendin işiteceksin.
Hiçbir geçerli mazereti yok aslında yaptıklarının, insani hiçbir dayanağı yok.
Yaptıkların tek bir şekilde isimlendirilecek; İhanet.
Yaradanına, yaratılmışlara ve de insanlığa ihanet.