Makale

Hz. Peygamberin Eğitim ve Öğretime verdiği Önem

Hz. Peygamberin Eğitim ve
Öğretime Verdiği Önem

Doç. Dr. İbrahim SARIÇAM
Ankara Üniv. ilahiyat Fak. Öğr. Üyesi

Dinimiz, ilme, eğitime ve öğretime büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Ke- rim’de bu hususla ilgili pekçok ayet-i kerime mevcuttur. Bunlardan birkaçını burada zikredelim.
"De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"(1)
"Size ancak az bitiSlgi verilmiştir.”(2)
"Rabbim, benim ilmimi artır de.(3)
ilme teşvikin yanında Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in ilahi tebliğ görevinin bir ta’lim (ögretim)den ibaret olduğunu ifade eder. Nitekim Ali İmran Suresinde şöyle buyur ulur: "Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur” (4)
Şüphesiz Hz. Peygamberin eğitim ve öğretimin ana konusu İslam dini idi. Fakat İslam, manevi olduğu kadar maddi alanlarda da esaslar içerdiği için Rasulüllah’ın sağlığında göstermiş olduğu öğretim faaliyeti sırf ma’nevi alanla sınırlı kalmamıştır. O, ana babaların gençlere ok atmak, yüzmek, hesap, tıp, neseb ve Kur’an-ı Kerim okumak gibi hem maddi ve hem de ma’nevi alanlardaki hususları öğretmelerini tavsiye ve emir buyurmuştur.
Kendisine vahyolunan ilk ayet “oku” ile başlamaktadır, devamındaki ayetler, bütün ilimlerin öğrenilmesinde ve gelişmesinde temel unsur olan kalem’in övgüsüne ve ta’lime (yani öğretime ) tahsis edilmiştir. Hz. Peygamber bir hadisinde kendi görevini şöyle açıklar: “Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor. "(6) Dolayısıyla gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tabi tutmak, Peygamberlerin peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır.
Hz. Peygamber, daha Mekke devrinde iken eğitime önem ve vahyedilen ayetlerin yazılmasına ve yazılarak, muhafazasına büyük önem vermiş ve bunların çoğaltılarak dağıtılmasını teşvik etmiştir. Hicretten iki yıl önce Mekke’ye gelip müslüman olan Medinelilerin eğitimi ile ilgilenmiş, onlara Kur’an-ı ve İslam’ın prensiplerini öğretmek üzere bir muallim göndermiştir.
Medine’de hicretten sonra Hz. Peygamber’in en başta gelen faaliyetlerinden birisi, Mescid-i Nebevî’nin kuzey tarafında, hurma dalları ile yapılan bir gölgelikten ibaret olan ve "Suffa" denilen eğitim ve öğretim mahallinin inşası olmuştur. Burada, Medine’de evi bulunmayan ve geceleri kalan sahabiler İslam’ı, Kur’an- ı öğrenmekle ve yazı öğrenmekle meşgul olurlardı. Aynı zamanda İslam’ın temel esaslarını öğrenmek üzere dışarıdan gelen yabancılar da kalırdı. Burada okuyan öğrenci sayısının dörtyüze ulaştığı olurdu. Hz. Peygamber, suffa’da kalan ve su taşımak, odun kesmek suretiyle çoğu kendi hayatlarını kazanan öğrencilerin ihtiyaçlarıyla, eğitim-öğretimiyle bizzat ilgilenirdi; bunun yanında zengin, cömert sahabileri onlara yardıma teşrik ederdi. Hatta onların ihtiyaçlarını karşılamayı evinin ihtiyarçlarına tercih ederdi. Hz. Fatıma bir gün babasından hizmetçi isteyince Rasulüllâh ona Suffa’daki insanlar aç dururken hizmetçiye ayıracak parası bunmadığını söylemiştir, Rasulüllah burada bizzat dersler verdiği gibi, Kur’an-ı Kerim ve yazı öğretmek üzere muallimler de tayin etmiştir. Hatta sadece müslüman muallimlerle iktifa edilmemiş, müşrik muallimlerden da yazı öğrenmek için istifade edilmiştir. Bedir savaşında esir düşen müşrik askerlerden kurtuluş fidyesi ödeyemeyenlerden okuma yazması olanlar, Medine’li 10 müslüman çocuğa yazı öğretmek suretiyle serbest bırakılmıştır.
Kısa süre sonra suffa ihtiyacı karşılamaz hale gelince Ra- sulullah, Medine’de Kuran-ı Kerim öğretimine yeni yerler faaliyete geçirmiştir. Medine’de onun sağlığında 9 mescid daha bulunduğu, buralarda namaz kılındığı ve Hz. Peygamberin sohbet toplantıları tertiplendiğine göre, eğitim ve öğretim yapıldığı da muhakkaktır.
Hz. Peygamber, sahabilerinden bir şey bilenlerin bunu saklamamalarını ve yaymalarını ister. Ve bununla kalmaz, nerede bir ihtiyaç varsa oraya muallim göndermek ’için idari tedbirleri alırdı.
İşte Hz. Peygamber, bu titiz eğitim ve öğretimin sonucunda, vefat ettiğinde ihtilafları asgari seviyeye indirilmiş bir toplum bırakmaktır. Hz. Peygamberin yanında yetişen ve onun bu topluluktan hafızlar, kıraat alimleri, kadılar, valiler, ülkeleri fethedecek ordu komutanları ve devlet baş- kanları yetişmiştir. Bütün bunlar şüphesiz Hz. Peygamberin insanların eğitimi ve öğretimine verdiği önemin sonucunda gerçekleşmiştir. ♦

(1) Zümer: 9
(2) Isra: 85
(3) Taha: 114
(4) ÂI-lmran: 164
(5) Ibni Mace, Mukaddime, 17-229