Makale

Hz. Ebu Bekir'in Ünlü Konuşması: "Görevimi yollu yolunda yaparsam"

DR. CEVDET AYKAN
Köyişleri ve Sağlık Eski Bakanı

Hz. Ebu Bekir’in Ünlü Konuşması:
"Görevimi yollu yolunda yaparsam"

Hz. Ebubekir’in halife seçildiğinde yaptığı konuşma, Yüce Peygamberimizin "Veda Hutbesinden sonra, İslâm tarihinin en ünlü konuşması olarak bilinir. Hz. Ebubekir’in bu konuşması, islâmın siyasî ve sosyal temel mesajını iletmesi ve siyasî-sosyal kültürümüzün köklerini yansıtması yönünden, bizim için ayrı bir öneme sahiptir.
Hz. Ebubekir, Haziran 632’de halife seçilmiştir; dinin ve devletin başı olmuştur. Bu yılların Arabistan’ı, Asya ile Kuzey Afrika ve Avrupa arasında ticaret yoludur. Mekke; ticaret, aynı zamanda Arap Yarımadasının kültür merkezidir. Arap toplumu köleliğin yaygın olduğu, fakirin faizle ezildiği, insanın insana kul olduğu, kız çocuklarının diri diri gömülebildiği, kadının horlandığı, güçlünün ayrıcalıklı olduğu bir toplumdur. Arap Yarımadası’nın güneyinde, Mekke ve Medine’de Yahudiler, Suriye’de de Hıristiyan cemaati yönetimden şikayetçidir, çaresizdir.
Hz. Ebubekir böyle bir ortamın insanıdır. Değişik tarih kitapları Hz. Ebubekir’i şöyle anlatır: Saygın bir tüccardı; büyük bir servet sahibiydi. Suriye’de defalarca bulundu. Bu ilişkiler içinde Yahudilik ve Hıristiyanlık hakkında bilgisi olan bir kişi. İlim ve irfanıyla, öngö-rüsündeki isabetle, işlemlerinde doğruluğu, iyilikseverliği, samimiyeti, güzel konuşmasıyla ünlüydü. "Arap’ların en kıymetli sözleri onun hafızasında saklanmıştı..." "Düzgün, dokunaklı söz söylemede örnekti... Arap kabilelerinin tarihinde bilgisi mükemmeldi."
Hz. Ebubekir, Yüce Peygamberimizin, sözleriyle en çok yücelttiği arkadaşıdır. "Dostluğu, yardımı itibariyle kendisine en çok minnettar olduğum arkadaş Ebube-kir’dir.. Dünya’da hiç kimsenin malı, benim için Ebubekir’in malı kadar yararlı olmamıştır... Kimsenin mükâfatını vermediğimiz bir iyiliği kalmamıştır; yalnız Ebubekir müstesna.."
Sevgili Peygamberimizin sözleriyle yücelttiği Ebubekir, döneminin bilgisi, iyi ahlâkı ve yeteneği ile seçkin, saygın insanıdır. "İslâmiyete bilgisi yönünden dönemin en âlimi idi. Mütevazi, fakat vakur, sabırlı ve alicenap idi". "Kişisel işlerinde hoşgörülü idi. Din ve devlet işlerinde tereddüdü, müsamaha ile göz yumduğu görülmezdi... İnsanların kusurlarını büyütmez, onlara davranışlarını, kusurlarına göre düzenlerdi." Bu büyük ve mütevazi insan öldüğünde hiç bir varlık bırakmadı. Yaşantısında son derece sade, mütevazi olan bu insan, 1400 yıldır milyonlarca müslümanın anlayışında, büyük bir ahlâkın, kâmil insanın ve büyük devlet adamlığının örneği, anısı olarak hiç eksilmeyen bir övgüyle yaşadı.

Hz. EBUBEKİR (R.A)’den...

• "Ölüme karşı haris ol, sana hayat verilir."
• "İki hasletten senin için en hayırlı olanı, senin en az hoşuna gidenidir."
• "Sabır, imanın yarısıdır. Yakîn ise imanın tamamıdır."
• "Bir hayrı kaçımsan onu yakalamaya çalış, ulaşınca da onu geç."
• Yol gösterenden durumunu gizleme, aksi halde kendini aldatırsın."
• "Az konuş, çünkü sana fayda sağlayacak olan, senden duyulup hakkıyla anlaşılandır."
Bu sözler "Hz. Ebubekir Şahsiyeti ve Dehası" adlı kitaptan alındı.
Tercüme: Ali ÖZEK (S. 244-25)

Hz. Ebu Bekir’in ünlü nutku:

"Ey Nas (İnsanlar)!
Sizin en iyiniz olmamakla beraber sizin başınıza geçmiş bulunuyorum. Görevimi yollu yolunda yaparsam bana yardım ediniz, yanılırsam bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir.
İçinizdeki zayıf hakkını alıncaya kadar benim için kuvvetlidir. İçinizdeki kuvvetli de, -onda varsa- başkasının hakkını verinceye kadar zayıftır.
Bir millet Allah yolunda cihadı terk ederse, o millet zillete duçar olur. Bir millette fenalık revaç bulursa, bütün o millet belaya uğrar.
Ben Hz. Allah’a ve Peygambere itaat ettikçe, siz de bana itaat ediniz. Ben Allah’a ve Peygambere isyan edersem bana itaatiniz lâzım gelmez.
Allah cümlenizi rahmetine lâyık eylesin. Amin.."

Nutuk yüz kelimeden azdır. Hz. Ebubekir’in kendine özgü bir anlatımı vardır: Kısa-açık cümleler; karşıt anlamlı kelimelerin vurgulanmasıyla, anlatım güçlendirilmiş; Doğruluk-yalancılık, kuvvetli-zayıf, itaat-isyan... Anlatım gücü ve saygın bir duygusallık oluşturacak nitelikte.
Kişisel tevazu (alçak gönüllülük), inançta katiyet anlatımın bir başka özelliği: Bana yol gösteriniz... İtaat ediniz. Tevazu, bilindiği üzere l’slâ-mın temel öğretişidir: İslâm, kendini beğenmişliği (kibir) yasaklar, insanların, Tanrı katında eşit olduklarını, Müslümanların kardeş olduklarını buyurur. Din inanca dayanır ve mutlak itaat ister. Hz. Ebubekir’in kişisel tevazu ve tam itaat isteyen anlatımı, dinleyenlerle olumlu ilişki kurmanın ve onların kuşkularını gidermenin de uygun üslûbudur.
Sesleniş insanlara’dır; Araplar’a, Müslümanlar’a... değildir. Bilindiği üzere namazda selâm Allah’ın salih (barışı ve iyiliği, insana hizmeti esas alan...) kullarınadır; Müslüman olanlara değildir.
Konuşma özü yönünden, İs-lâmın siyasî öğretisinin anlatımıdır; islâmın temel mesajını, amacını dile getirmektedir: Adalet uygulanacaktır, doğruluk korunacaktır; hiç bir ayrıcalık tanınmayacaktır; güç hakkındır. Toplumun ilerlemesi, varlığını koruyabilmesi, doğruluğun ve adaletin işlerliğiyle ilişkilendirilmiştir. Bilindiği üzere Fatiha’da "doğru yola ulaşmak" duadır:
Muhafazakâr düşünür Burke de, "Adaletin ne olduğunu bilen ve bunu uygulamaya muktedir hükümet, sahip olabileceğiniz en iyi hükümettir" der.
Söylev’de Hz. Ebubekir yönetim hattını, "görevin yollu yolunda yapılmasına" dayar. Yönetmede kuralları çiğnerse "itaat lâzım gelmez" der. Yönetimde belli normlara uyacağı sözünü verir. ".. yanılırsam bana doğru yolu gösterin" der.
Bilindiği üzere Cumhuriyet, bir yönüyle belirli siyasî normlara göre yönetme erkinin delege edildiği hükümet şeklidir. Hz. Ebubekir’den 1000 yıl sonra, Batı’da J. Locke yönetme hakkını, "yönetilenin rızasına" dayar. Rıza, pasif bir kabullenme değil, katılmadır. İkisinin arasındaki fark yönetime bakıştadır; hareketlerde görülmesi de şart değildir.
Hz. Ebubekir söylevinde, görevini adaletin korunması, yasaların uygulanması olarak vurgular. İslâmın siyasal düşüncesinin temel kavramı adalettir. Yönetimin değerinin ölçüsü, adalettir. Adalet yönetilen için hak, yöneten için görevdir.
İnsanın düşüncesi, çağın ve kendi şartlarının bilgisiyle sınırlıdır; bu sınırın aşılması yeniliktir. Hz. Ebubekir’in bu ünlü söylevi, Ortaçağın muhtemelen en güçlü en önemli konuşmasıydı; dönemin moral değerini ve siyasî idealini dile getiriyordu: Yönetenin yönetme hakkına ve yönettiklerine, yönetilenin ise yöneteni ve yönetenden bekleyeceklerine yeni bir bakışın ifadesiydi.
Moral değerler ve siyasî idealler, hayatın şartlarındaki gelişmeler ve değişmelerle değişir, gelişir ve yeni anlatımlar edinir. İnsanlık, 16’ncı yüzyıldan bu yana, politik ve sosyal kurumların, yeni bilgilerin, anlayışların, moral değerlerin oluşturduğu yeni şartlara uydurabilmenin tecrübelerini yaşadı. Önce doğa konusunda bilinenler gelişti; insanın hayatının maddî şartları gelişti; bu anlayışlardaki, beklentilerdeki değişmeler ve politik-sosyal kurumlardaki gelişmeler izledi.
İnsanlık, çağdaş medeniyetin maddî ürünlerini kullanmaya "evet", ama onun moral ve politik değerlerine "hayır" demenin mümkün olmadığının tecrübesini yaşadı. Antropolojinin doğruladığına göre "Alet fikirleri etkiler, şekillendirir"; birini, diğeri olmadan kullanamazsınız: Tüm kültürlerin ekonomik bir temeli vardır. Çağdaş dünyanın gelişmiş demokrasileri de, bir zamanlar fakir, dinî devletlerdi.
Çağın şartlarının yönetimi, insanlığın son üçyüz yıl içinde yeniden geliştirdiği demokratik-laik insan haklarına dayalı hukuk devletidir. Başka yönetim sekilileri, tarihin sınavında kalıcı olamadılar. Hz. Ebubekir’in döneminde bugünün şartlarına yeterli olabilecek bir yönetimin tüm ilkelerinin, tüm kurumlarının ve ve kuralların var olabileceği varsayımı, son üçyüz yılın tecrübelerini ve öğretilerini bir anlamda yok saymaktadır.
Hz. Ebubekir’in hayat hikayesi ve söyledikleri "kültürümüzün hamuruna" karışmış olarak yaşamaktadır. Hz. Ebu-bekir’i bilmek kültürümüzün köklerini bilmektir. Demokratik sistemimizin değerlerini, kültürümüzün değerleriyle ilişkilen-dirmek, demokrasimizi güçlendirir. Çağdaş kimliğimizi, geçmişimizle ilişkilendirmek-se, kimliğimize devamlılık kazandırır.
Tarihin sınavı , pek çok ismi, eylemi, görüşü, anlatımı bazen bir beyhudelik, bazen bir yanlış olarak elemiştir. Yüce Peygamberimizin övgüleriyle yücelttiği Hz. Ebubekir, milyonlarca müslümanın hayatının hamuruna karışmış olarak ve "görevini yollu yolunda yapma" inancının büyük bir örneği olarak daima övgüyle yaşamıştır ve yaşamına devam edecektir.