Makale

Konfüçyüs ve Öğretisi

Mehmet Erdoğan

Konfüçyüs
ve öğretisi

Eğitimci ve devlet adamı olan Konfüçyüs, M. Ö. 552-479 yılları arasında yaşamış ve insanı hayata bağlayan ilkelerin erdemden kaynaklanan sorumluluklar olduğu görüşünü savunan Çinli bir filozoftur. Konfüçyüs’ün felsefesi, Çin geleneklerinden kaynaklanan ve eğitimi temel alan bir ahlâk öğretisidir. Onun ahlâk öğretisinin bilgelik, insanlık, doğruluk, bağlılık ve ölçülülük gibi beş temel ilkesi vardır. Bunlar birer erdem niteliği taşıdığından sürekli geçerliliği olan ahlâk yasası durumundadır. Bu beş ilkenin ortak kaynağı öğrenmedir. Öğrenme insanda sorumluluk bilincini, sevgi ve saygı duygusunu geliştirir İşte bilgeliğin yolu da budur.
Ona göre bilgelik insanın gelişmesine, inanç ve geleneklerine uyarak hayatını düzenlemesine yarar. Bilgeliğin birtakım kuralları vardır. Bunlar teoriden çok pratiktir; yani bizzat hayatın içinde yaşanılarak öğrenilir. İnsanlık denen ilkenin özünü sevgi, merhamet ve yardımlaşma duygusu oluşturur İnsanlar, birbirlerine karşı merhametli ve yardım sever olmalıdır Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapmamalıdır. Doğruluk ruhun kurtuluşunu sağlar, insanın önce kendi nefsine karşı doğru olması gerekir. Kendini bilmeyen, kendine karşı doğru olmayan, doğruluğun gerektirdiği biçimde davranamaz ve onu başkalarına öğretemez. Bağlılık, insanı ikiyüzlülükten ve tutarsız davranışlardan korur. Ölçülülük (itidal) bütün insanlara karşı eşit, adaletli davranmak, gerekeni yapmada dengeyi bozmamaktır.
Konfüçyüs için temel varlık insandır. Ona göre bireylerin birbirine karşı görevleri vardır. Toplumun çekirdek kurumunu aile oluşturur. Aile üyelerinin aile içinde görev ve sorumlulukları vardır. Toplumda yönetenle yönetilen arasındaki bağlantı da tıpkı aile üyelerinin ilişkilerine benzer. Yönetenler eğitici, yetiştirici, bilge kişiler olmalıdır. Yönetilenleri yönetime karşı saygılı, çalışkan ve bağlı kılmanın başka bir yolu yoktur
Konfüçyüs’ün öğretisinde bilgi hayat içindir ve toplumdan öğrenilir. İnsanın özünde birtakım yetenekler varsa da bunları geliştiren sonradan edinilen bilgilerdir. Neyin öğretilmesi gerektiğini gelenek ve görenekler gösterir. Çünkü değerleri şekillendiren ve onları besleyen geleneklerdir.
Konfüçyüs’ün öğretisi, çağlar boyunca Çin’de eğitim ve öğretimin temeli sayılmış, yeni yorumlarla geliştirilmiş ve toplumun hayat anlayışını şekillendirmiştir. Evrensel niteliği sebebiyle,, özellikle günümüzün yozlaşmış modern toplumlarında da büyük bir ilgi görmektedir.
Konfüçyüs’ün öğretisi konuşmalarına dayanır. Kendine sorulan sorulara verdiği cevaplar, şifahî olarak yüzyıllarca korunmuş, çok sonraları kayda geçirilmiştir. Ancak öğretisi, toplum tarafından öylesine benimsenmiştir ki hiçbir kesintiye uğramadan 2500 yıl boyunca etkisini korumuştur. Bugünkü dev Çin toplumunu ve süper güç Çin’i besleyen tarihsel ve manevî öğreti işte budur
Konfüçyen öğreti bir ahlâk felsefesi olduğu için toplum tarafından sürekli yaşatılmış, geliştirilmiş ve bütün çağlarda etkili olabilmiştir. Yozlaşma dönemlerinde manevî güç, kalkınma dönemlerinde yol gösterici güç olma niteliğini korumuştur.
Konfüçyüs’e, ’Ülkenin yönetimi sana bırakılsaydı ilk iş olarak ne yapardın7" diye sorarlar. O da "Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle,, dili düzeltmekle işe başlardım " der. "Niçin?" derler "Dil düzgün olmayınca söylenen söylenmek istenen değildir, söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken yapılmadan kalır, yapılması gereken yapılmadan kalınca törelerle sanatlar geriler, törelerle sanatlar gerileyince de adalet yoldan çıkar, adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. Bu sebeple söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz Onun için dil her şeyden önemlidir," der.
Konfüçyüs, hikmetli sözleriyle insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor:
"Evinde bir düzen kuran, devletini iyi bir yönetime kavuşturur."
"Adalet devletin hâzinesidir."
"Yönetmek düzeltmekten ibarettir. Sen doğruluğunla yönlendirirsen kim cesaret edebilir doğru olmamaya?"
Kendi inancından olmayanlar için özveride bulunmak dalkavukluktur. Hakkı görüp eyleme geçmemek ödlekliktir."
"İnsanlar beni bilmiyor diye kaygı duymam, ama ben onları anlamıyorsam kaygılanırım," "Bilmek bilgiyle amel etmektir, bilmediğin zaman da biliyormuş gibi görünmemektir."
"Eski zamanlarda insanlar bilgiyi kendilerini yetiştirmek için edinirlerdi Şimdikiler başkalarını etkilemek için ediniyorlar."
"Konuşmamak gereken yer de konuşmak, buna acelecilik denir; konuşmak gereken yerde susmak, buna gizlenme denir ve konuştuğu zaman ifadesine dikkat etmemek, buna körlük denir."
"Aldatmayı anlamayan veya vefasızlık hesapları yapmayan, fakat bir hile yapıldığında hileyi görmekte çabuk olan insan, sağlam bir duyguya (sağduyuya) sahip olmalı."
"Hiçbir şey yüreğin sırları kadar dışarıdan görülebilir değildir: İnsanın gizlemeğe çalıştığı şeyden daha açık, ne vardır?"
"insan, ötekilere kendinden giderek ulaşır."
"Herkes yer içer, fakat pek az kişi tadı fark eder "
"Bir atın cins oluşu kuvvetinden değil, özelliklerinin dengesinden gelir."
Konfüçyen öğretiyi şu özlü sözlerle özetlemek mümkündür:
"Nasıl yenilerse gün yenile gün be gün yenile ve yinele."