Makale

TEZHİB SANATINI TANIMAYA ÇALIŞIRKEN

TEZHİB SANATINI TANIMAYA ÇALIŞIRKEN

Muhsine AKBAŞ

Tezhib; genel olarak tanıtılmaya çalışılırsa, altın ve çeşitli boyalarla yapılan süsleme sanatıdır.
Bu sanatı icra eden erkek sanatkarlara “müzehhib” Hanım sanatkarlara ise “müzehhibe” denir. En eski geleneksel ’ sanatlarımız arasında yer alan Tezhib sanatı. kendi milli kültürümüzden sanatlarımızdan uzsaklaştırılma çabalarıyla unutulmaya yüz tutmuşken, değerli birkaç sanatkarımızın çabalarıyla yeniden bir canlanma içine girmiştir.
Türklerin, Orta Asya’dan çeşitli kül- ‘ türlerle kaynaşarak Anadolu’ya getirdiği tezhib sanatı; Beylikler, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde her zaman büyük saygı duyularak, zaman içinde geliştirilerek sürdürülmüş ve günümüze kadar gelebilmiştir. Çeşitli kaynaklardan gördüğümüz kadarıyla bu dönemlerin hükümdar, sultan ve ileri gelenlerince bu sanatı icra eden sanatkarlara ayrı bir önem verilmiş, sanatlarını en iyi şekilde sürdürebilmeleri amacıyla gereken imkânlar seferber edilmiş, bunun sonucu olarak, şimdi Topkapı Sarayı Kütüphanesi başta ’ olmak üzere, yurdumuzun çeşitli kütüphanelerinde inceleme, araştırma imkânı bulduğumuz seyretmeye doyamadığımız güzellikteki yazma eserler ortaya çıkmıştır. Tezhibin geçmiş ‘ dönemlerde en güzel uygulama alanları bulduğu konular, Kur’an-ı Kerim, tuğralar, fermanlar, murakkalar, vakfiyeler, levhalar, çeşitli konulardaki kitaplardır. Günümüzde de hat etrafını süslemek amacıyla levha çalışmaları, kitap kapakları ve Kur’an-ı Kerim süsleme çalışmaları yapılmaktadır.
Tezhib sanatı; sabır, sebat, çok okuma, araştırma ve eser incelemenin yanısıra usta-çırak ’ usûlü öğrenilen bir sanatımızdır.
Değerli hocam Çiçek Derman’ın kendi hocasından aktardığı gibi çok görerek göz, çok çizim yaparak el eğitiminin tezhib sanatında ayrı bir önemi vardır. Gayet meşakkatli, uzun bir eğtim isteyen tezhib sanatına başlayan; onun zenginliğini, güzelliğini tanıyan bir kişinin bu sanattan bir daha kopması imkansız gibidir. Altının pırıltısı, renklerin doyumsuz güzelliği, desenlerin zenginliği, çalışmanın inceliği, zarifliği ve tarihimizle iç içe yaşamanın verdiği haz bütün bu meşakkatleri derin bir zevke dönüştürerek, başarma gayretlerini arttırmaktadır.
Tezhib sanatım meydana getiren ana motifler; yapraklar, hatayiler, rumiler ve bulutlardır. Bu ana motifler de kendi aralarında çeşitli gruplara ayrılırlar. Bütün bu motiflerin kendilerine has çizim kuralları vardır. Bu kurallar uygulanarak çok çeşitli desenler meydana getirilir.
Tezhib çalışmasında ilk safhayı desen hazırlama meydana getirir. Bıı desen hat (yazı) kenarına olabileceği gibi kendi başına bir çalışmayla da değerlendirilebilir. Hat kenarına çalışılıyorsa, ııisbeti göz önünde bulundurularak desen hazırlanır, sonra hat aher- lenmiş kâğıt üzerine nişastayla yapıştırılır.
Bu gayet dikkat isteyen bir iştir. Sonra cetvelleri çekilip, desen kâğıdın rengine ve türüne göre çeşitli usullerle geçirilir. Daha sonra desende altınlanacak kısımların çalışması yapılıp "zermühre” denilen, ucunda düzgün kesimli bir taş bulunan (akik gibi) aletle altınlar, ya arasında karamela kâğıdı konularak mat bir şekilde, ya da direk altına sürülerek parlak bir şekilde parlatılır. Ardından en çok dikkat ve titizlik isteyen tahrirleme işine geçilir. Tahrirleme işini, is mürekkebiyle yapmak en uygun olanıdır. Tahrir işinden sonra çiçeklerin renklendirme işlemine geçilir. Sonra zemin, paftalama şekline göre imkân varsa çeşitli renklerde veya tek renk olarak fırça ile boyanır. Tezhib çalışmasında son safha tıhların (genellikle birbirlerine paralel olarak desenden sonra kâğıt boşluğunu dolduran gayet zarif ince, uzun şekiller) boyanmasıdır.
Bu şekilde sıra takip edilerek yapılan çalışmalar klasik tezhib tarzını meydana getirirler. Bunun yanısıra yalnız altınla yapılan çok önemli bir çalışma şekli de “hâlkâr’’ dır. Altın, jelatinli suyla kâfi miktarda sulandırılıp motiflere sürülür, kenarlar bu sefer az sulandırılmış koyu kıvamdaki altın da nüanslı (inceli, kalınlı) bir şekilde belirlenir. Hâlkâr hafif renkli olarak çalışılırsa (zerşikâf), motifin etrafına koyu renkte tahrir çekilirse (tahrirli hâlkâr) gibi isimler olarak çok farklı şekillerde çalışılabilir
Tezhib kısaca anlatmaya çalıştığımız bu konular dışında da çok değişik uygulama alanları bulan eşsiz zenginlik ve güzellikteki bir sanatımızdır. Burada bir nebze de olsa klasik sanatlarımızın şaheserleri arasında ayrı yerleri olan hat, ebru, tezhib işbirliğine de değinmek istiyorum.
Bu üçlü işbirliğinden şu şekilde tezyinatlar meydana getirilebilir. Hattın yazıldığı aherli kâğıdı okşayacak tonlardan bir ebru seçilip mıırakka üzerine nişastayla yapıştırılır. Sonra hattımız kenarlardan dengeli bir boşluk bırakılarak ebrunun üzerine yine nişastayla yapıştırılır. Hat ve ebruyu öldürmeyecek şekilde genellikle ince bordür şeklinde tezhib deseni hazırlanarak kâğıda geçirilir. Yine hat ve ebruyla kaynaşacak renkler seçilerek çalışmaya geçilir. Eğer lıizum görürsek ebru üzerine zerefşan yapabiliriz. Bu çalışma da kendi arasında kısımlara ayrılır. Kalbur zerefşan, fırça zerefşan gibi.
Ayrıca ebruyu murakka üzerine yapıştırıp aherini yaptıktan sonra yalnız tezhib deseniyle (zahriye) çalışmalar yapılır. Yine ebruyu hattın etrafına pervaz olarak veya koltuk tezhibinin yapılması gereken yerlerde (kıt’a, hilye ı şerif) koltuk ebrusu şekinde kullanabiliriz.
Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi tezhib sanatımız sonsuz zenginlik ve güzellikteki eserlerin meyadana getirilebileceği eşsiz bir süsleme sanatımızdır.
Tezhib sanatına gönül vererek bilfiil on beş senedir büyük bir şevkle bu sanatı tanıtmaya gayret sarfederken, başta bu güzide sanatımızı yaşatmak için büyük gayretler, çabalar harcayan değerli hocalarımıza şükranlarımı sunar, yeni başlayan arkadaşlarımıza da hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadan bu ata yadigârı millî sanatımızı en iyi şekilde öğrenmeye çalışmalarını ve yaşatmalarını temenni ederim