Makale

Diyanet Hizmetlerinde KADINLARIN YERİ VE ÖNEMİ

Diyanet Hizmetlerinde
KADINLARIN YERİ VE ÖNEMİ

Hatırlanacağı üzere bir müddet önce Diyanet İşleri Başkanlığınca, bazı il müftü yardımcılıklarına bayan görevli atanması hususunda çalışmalar yapıldığı kamuoyuna açıklanmıştı. Bir kısım basın ve yayın organları bu olayı; "Kadın Müftüler Geliyor", "Kadınlar Müftü oluyor." ve "Diyanette Reform" gibi başlıklarla okuyucularına duyurmuşlardı. Görüldüğü gibi bu husustaki haber, farklı ve abartılı bir biçimde halkımıza yansıtılmıştır. Çünkü kadın müftü ile kadın müftü yardımcısı veya teşkilatta çalışan diğer bayan elemanların temsil ettikleri kadro ve unvanlar birbirinden farklıdır. Kaldı ki Başkanlığımızca hiçbir zaman "kadın müftü atanacaktır" şeklinde bir açıklama yapılmamıştır. Dolayısıyla bu kadrolara atanacak kişilerin nitelikleri de, müftülük kadrolarına atanacakların nitelikleriyle aynı değildir.
Anlaşılıyor ki konunun bu şekilde aktarılması; ya bir bilgi eksikliğinden veya haberin bir magazin yaklaşımıyla ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Oysa ki Başkanlığımızın bu husustaki plan, amaç ve hedefi tamamen topluma yönelik ve sorumluluk anlayışına dayanmaktadır. Çünkü ülke nüfusunun yarısını kadınlar teşkil etmektedir. Bu durumda Diyanet İşleri Başkanlığı dahil hiçbir kurum ve kuruluş görev ve hizmet programında bu hedef kitleyi göz ardı edemez. Hızla gelişen ve değişen olaylara seyirci kalıp onları göz ardı edemez. Yeni bir ihtiyaç ve hizmet zorunluluğu ortaya çıktığında, "bu geçmişte yoktu, bundan sonra da olmasın" denemez. Hiçbir şahıs ve kurum bu lükse sahip değildir. Bu nedenle Başkanlığımız birçok alanda olduğu gibi kadın ve aileye yönelik hizmet politikasını da gözden geçirerek onları yanlış bilgi, düşünce ve hurafelerden korumak için il müftülüklerindeki yardımcı kadrolarından birine, kadın görevli atanmasının uygun olacağını kararlaştırmıştır. Böylece kadınlar; çeşitli yerleşim birimlerinde dini, sosyal ve kültürel anlamda karşılaştıkları problemleri istismardan uzak, kolay, pratik ve güvenilir bir ortamda ehil kişilerle paylaşacaklardır. Biz bu yazımızda konunun daha iyi anlaşılması için uygulamanın detayı ve önemi hakkında okuyucularımızı aydınlatmaya çalışacağız.
Bilindiği gibi genel idare hizmetleri sınıfı içinde yer alan Diyanet işleri Başkanlığı; Anayasa, kanun ve diğer mevzuatla kendisine verilen görev ve yetki doğrultusunda İslam Dini’nin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmeye, din konusunda toplumu aydınlatmaya ve ibadet yerlerini yönetmeye çalışan bir kurumdur. Başkanlık, kendisine verilen bu hassas görev, hizmet ve sorumluluğu öncelikle vatandaşlık esasına göre yerine getirmektedir. Bu hizmet ve çalışmaları yürütürken ayırım yapmadan karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü, doğru bilgi, tecrübe, diyalog, evrensel değerler, insan haklan, birlik ve beraberlik, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya önem vermektedir. Bu cümleden olarak insanlık tarihi ile eş değer olan din unsuru, dün olduğu gibi bugün de dünya gündemindeki yerini korumaya devam emektedir. Nitekim çağımızda meydana gelen sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve diğer güncel olayları din, dil, ırk ve ideoloji gibi etkenlerden bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bunun en açık örneği, dünyanın çeşitli bölgelerinde giderek artan misyonerlik faaliyetleridir. Söz konusu faaliyetler; bazı ülke ve kurumlar tarafından açıkça desteklenmektedir. Böylece hem yayılmacı bir politika izlenmekte hem de insanların zaaflarından yararlanılarak bir çeşit baskı kullanılmaktadır. Unutmayalım ki öncelikli olarak bu tür olumsuz faaliyetlerin hedef kitlesinde; az gelişmiş, eğitim ve kültür düzeyi düşük, psikolojik ve sosyolojik problemleri yoğun olan toplumlardaki çocuk, genç, kadın ve erkekler bulunmaktadır. Herkesin kabul ettiği meşhur bir söz vardır; "Tabiat boşluk kabul etmez." Gerçekten insanın iç ve ruh dünyası için son derece önemli olan bu değerler, sorumlular tarafından zamanında verilmeyince, sonunda daha büyük sıkıntılarla yüz yüze gelinmesi kaçınılmazdır.
Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurt içi ve yurt dışında vatandaşlarımıza ve soydaşlarımıza yönelik verdiği hizmetler, sadece dinî açıdan değil millî, sosyal ve kültürel değerler açısından da önem arz etmektedir. Diğer yandan bu görev ve hizmeti yerine getirecek bilgi ve beceriyle donatılmış başarılı kadın ve erkek elemanlara ihtiyaç vardır. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, içinde bulunduğu kadro ve personel sıkıntısına rağmen yurt içindeki hizmetine ilave olarak, AB ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Japonya, Avustralya, bağımsızlığına kavuşmuş Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere toplam 32 ülkede bulunan vatandaş ve soydaşımıza irşat, aydınlatma, eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda hizmet vermektedir. Bu ülkelerin bir kısmında da, cami, tarihî eser, okul, İlahiyat Fakültesi ve kültür merkezleri gibi fizikî mekanların inşasına, onarı- mına, işletilmesine ve yaşatılmasına doğrudan veya dolaylı olarak destek vermektedir. Özellikle işçilerimizin bulunduğu ülkelerdeki kadın ve genç kızlarımıza yardımcı olmak amacıyla Büyükelçiliklerimiz ve Başkonsolosluklarımız tarafından sürekli olarak bayan din görevlisi istenmektedir.
Başkanlığımızca yürütülen yurt içi ve yurt dışındaki bu hizmetlerde karşılaşılan en önemli konulardan biri de şüphesiz ki nitelikli eleman teminidir. Bu nedenle topluma beklenen düzeyde hizmet verebilmek için yüksek dinî öğrenim görmüş, meslekî tecrübesi gelişmiş, dünyada olup biten olayları değerlendire- bilen bilgili ve alanında uzman erkek ve kadınlara ihtiyaç vardır. Başkanlığımız bugüne kadar söz konusu ihtiyacı kısmen de olsa karşılamak üzere zaten bazı kadrolara bayan din görevlisi almış bulunmaktadır. O halde, konu basın ve yayın organlarında duyurulduğu gibi Diyanet işleri Başkanlığına ilk kez bayan eleman alınmıyor. Tersine halktan gelen talep üzerine yıllar öncesinden kadın Kur’an kursu öğreticileri atanmıştır. Son beş yıldan bu yana da bayan din hizmetleri uzmanları alınmaya başlanmıştır. Buna göre; yapılan incelemede halen Başkanlığımızın merkez ve taşra teşkilatında; 2 memur, 3 doktor, 3 mühendis, 76 vaize, 60 din hizmetleri uzmanı, 2374 Kur’an kursu öğreticisi, 11 kadarı da diğer değişik kadrolarda olmak üzere toplam 2526 kadın çalışmaktadır. Böylece kurumda görev yapan 74.114 personelin %3,5’ini bayanlar oluşturmaktadır. Ayrıca 2004 yılı KPSS Merkezince başarılı oldukları belirlenen 100 kadın vaiz ile 50 Kur’an kursu öğreticisinin atama işlemleri de devam etmektedir. Esas üzerinde durmak istediğimiz kadın il müftü yardımcılıklarına da, şimdilik 15 kişinin alınmasıyla ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Bilindiği gibi Başkanlığımızın taşra teşkilatını temsil eden il müftülüklerimizin bünyesinde diğer kurum- ların il müdürlüklerinde olduğu gibi, yeterince yardımcılık kadroları bulunmaktadır. Bu kadrolardan birine kadın görevli atanmasıyla pratikte daha kolay ve yararlı bir görev ve hizmet dağılımı yapılacaktır. Çünkü Ramazan, bayram ve kandil gibi önemli gün ve geceler başta olmak üzere yılın her mevsiminde kadınların müftülüklerle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorma ve bilgi edinme gibi iş ve işlemleri olmaktadır, il müftülüklerinde bir bayan müftü yardımcısı bulunması durumunda yapılacak bir görev bölümüyle; bayan ve kızlarla daha yakın, samimi ve bilinçli olarak bir danışma birimi anlayışıyla ilgilenme fırsatı doğacaktır. Böylece aile içi sorunlar başta olmak üzere kadınlar, karşılaştıkları problemlerini, çekinmeden ehil, bilinçli ve yetkili kişilerle paylaşacaklardır. Nitekim Başkanlığımızın amacı da toplumda meydana gelen özellikle aile içi huzuru tehdit eden, çoğu kez bilgi eksikliğinden kaynaklanan şiddet başta olmak üzere psikolojik ve sosyolojik rahatsızlıkları gidermek ve onlara daha samimi bir ortamda yardımcı olmaktır.
Yüce kitabımız Kur’an, ayrım yapmaksızın okumayı, düşünmeyi, etrafına dikkatlice bakıp ibret almayı, aklını kullanmayı, çalışmayı ve başkalarına yardımcı olmayı emretmektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de, ilim öğrenmenin her erkek ve kadın için bir zorunluluk olduğunu ifade etmişlerdir. Böylece erkek olsun kadın olsun her ikisi de eşit derecede yeryüzünün imar edilmesinde, barış ve huzurun sağlanmasında, Allah’ın emir ve yasaklarının yerine getirilmesinden sorumludurlar. Zira kural olarak kadın ev içinde ve dışında çalışabilir. Ailesinin ihtiyaçlarını karşılamada kocasına yardımcı olabilir. Gerçekten kadınlar memurluk, hemşirelik, öğretmenlik ve doktorluk gibi meslekler başta olmak üzere çeşitli özel ve kamu hizmetlerinde başarı sağlayarak ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine katkıda bulunabilir. Bunlara fırsat ve imkan verildiğinde itikat, ibadet ve ahlâk gibi temel konularda toplumu başarıyla aydınlatacaklarından da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Esasen kadın ve erkeğin eğitimli, bilgili, ve kültürlü olması bir ülke için başlı başına bir kazançtır.
Bilindiği gibi intihar, boşanma, bid’at, hurafe ve diğer yanlış bilgiler günlük hayatımızda hızla yayılmakta ve bunlardan en çok kadınlar etkilenmektedir. Türbelerden yardım beklemek, ağaçlara çaput ve iplik bağlamak, adak adamak, dilek ve şans ümit etmek dahil birçok batıl ve yanlış inançların arka planında yine kadınların eksik ve yanlış bilgileri bulunmaktadır. Din adına işlenen örf ve âdetler, töre ve namus cinayetleri ile yargısız infazların mağdurları da kadınlardır. Bu tür problemlerin merkezinde bulunan kadınların ibadet, itaat, ahlâk ve sosyal davranışlarının da, iyi, yeterli ve bilinçli olduğu söylenemez. İşte Diyanet işleri Başkanlığı bu olumsuzlukları önlemek ve kendi görev alanıyla ilgili kadınların beklentilerine bir nebze de olsa katkıda bulunmak amacıyla il müftü yardımcılıklarından birine bayan müftü yardımcısı atamayı uygun görmüştür. Bunların yönetim ve sorumluluğunda ilgili şahıs ve kurumlarla plan ve programlar yapılarak çevrelerine önemli ve yararlı hizmetler vermeleri mümkün olacaktır. Bu kadrolara atanacakların dinî yüksek öğrenim mezunu olmaları, ayrıca halen Başkanlığımızda Din Hizmetleri Uzmanı, Kur’an kursu öğreticiliği veya İlahiyat fakültelerinin öğretim görevliliğinde en az beş yıl hizmetleri olması gerekmektedir.
Böylece bilgi ve ehliyetin yanında meslekî tecrübeye de önem verilmiştir. Bu şartları taşıyanlar arasından sınavla seçim yapılacaktır. Sınavı kazananlar bir müddet hizmet içi eğitim kursuna alındıktan sonra görevlerine başlayacaklardır. Görüldüğü gibi bu kadrolara atanacak bayan görevliler; halen Başkanlığımızda çalışan bayan personel arasından seçilmektedir, ilahiyat fakültelerinden gelenler de bu görev ve mesleğe yabancı sayılmazlar. Çünkü fakültelerde bu görevin bilimi ve eğitimi yapılmaktadır. Ümit ederiz ki bu uygulama ile Türk aile yapısında kadınlar; inanç, ibadet ve moral değerlerle daha iyi destekleneceklerdir. Onların eğitim düzeylerinin geliştirilmesine, ailelerine ve içinde yaşadıkları topluma daha yararlı hizmet etmeleri sağlanacaktır. Eğitimci ve Psikolog Fanine Hurst, eğitilmiş bir kadının ailedeki ve toplumdaki rolünü şöyle açıklamaktadır: "Bir erkeği eğitmiş olursanız, bir insanı eğitmiş sayılırsınız. Bir kadını eğitirseniz, bir aileyi eğitmiş olursunuz. Aile ise toplumun çekirdeğidir. Siz kadının eğitimine önem vermekle toplumun daha yaygın bir şekilde bilinçlenmesine katkı sağlamış olursunuz."