Makale

Denizli Müftüsü AHMET HULUSİ EFENDİ

Denizli Müftüsü
AHMET HULUSİ EFENDİ

Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu
Osmangazi Univ. Fen Edebiyat Fak.

Ahmet Hulusi Efendi, 1 3 Eylül 1861’de Denizli- Kayalık Mahallesi’nde doğdu. Babası 1895 yılında Denizli Müftüsü iken vefat eden Osman Nuri Efen- di’dir. O da Denizli’nin sayılı âlim ve müderrislerinden Veliyyüddin Efendi’nin oğludur.
Ahmet Hulusi Efendi, ilköğrenimini Denizli’de Tekelizâde Bekir Efendi’den yaptı. Daha sonra, babası Osman Nuri Efendi’nin Denizli-Kayalık Mahallesi’nde bulunan medresesinde eğitim ve öğrenimini sürdürdü. Bu medresede, babasından Arapça öğrendi. Fıkıh dersleri aldı. Ağabeyi Müftü Tahir Efendi’den Mantık, Sarf-Nahiv, Edebiyat, Fen Bilgisi ve Abdullah Efendi’den Hadis öğrenimi gören Ahmet Hulusi Efendi, 4 Haziran 1891’de icazetnamesini aldı.
1 Eylül 1885 tarihinde babası Denizli Müftüsü Osman Nuri Efendi’nin Fahri Müftü Müsevvit- liği (Müftü Yardımcılığı) göreviyle ilk memuriyet hayatına başlayan Ahmet Hulusi Efendi, 1910’da bu göreve 200 kuruş maaşla asaleten atandı. Aynı yıl Aydın Vilâyeti II İdare Meclisi üyeliğine seçildi. Bir yılı aşkın bir süre, bu mecliste Denizli Sancağı’nı temsil etti. Bu arada, Mekke-i Müker- reme’ye akan " Ayn-ı Zebin" su yolunun tamiri için kurulan (12 Temmuz 1906) yardım toplama komisyonunun da başkanlığını yapan Ahmet Hulusi Efendi; ağabeyi Mehmet Tahir Efendi’nin ölümü üzerine 6 Haziran 1918’de Denizli Müftülü- ğü’ne tayin edildi.
Belirtilen memuriyetlerinin yanı sıra mezuniyetini müteakip babasının medresesinde hocalığa başlayan Ahmet Hulusi Efendi, 18 Ocak 1887’de Edirne’den "Ibtidây-i Hariç Ruusunâme-i Hümâyûn", 20 Aralık 1904 ’te Bur- sa’dan "ibtidây-ı Dahil Ruusunâme-i Hümâyûn" unvanlarını alarak Sahn Müder- risliği’ne kadar yükseldi, itilâf Devletleri, 1919 yılının başında 18 Ocak’ta Paris’te bir araya geldiler. Sevr’in bir nevi ön denemesi niteliğinde olan Paris Konferansı’nda, Yunanistan’a İzmir ve çevresi vaat edilmişti. Bu haber her Türk vatandaşı gibi Ahmet Hulusi Efendi’yi çok müteessir etmişti. Bu üzücü vaziyet karşısında çare arar, tedbir düşünürken İzmir Kongresine çağırıldı.
17-19 Mart 1919 tarihlerinde çalışmalarını sürdüren kongrede Denizli Sancak Merkezi’ni, Müftü Ahmet Hulusi Efendi başkanlığında; Belediye Başkanı Hacı Tevfik, Tavaslıoğlu Mustafa, Küçükağazade, Ali Beylerden oluşan heyet temsil etti. Kongre’de teşkilâtlanmaya gidilmesi kararlaştırıldı.
Henüz daha kongre devam etmekte iken, Denizli’de hemen istenilen teşkilâtı kuracağını açıklayan Ahmet Hulusi Efendi, İzmir dönüşünde yoğun bir teşkilâtlanma çalışmasına girmiştir. Yaklaşan tehlikenin büyüklüğünü ve vehametini halka anlatmak üzere Denizli yöresinin bütün kasaba ve köylerini dolaşmıştır.
İzmir’in işgalinden (15 Mayıs 1919) sadece dört saat gibi kısa bir süre sonra düzenlediği mitingde Denizli halkına, "İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dinî bir görevdir" dediğinde, herkes Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin etrafında birleşmiştir. Halkla bütünleşen Ahmet Hulusi, Denizli ve çevresinde etkili olmuş ve daha sonraki günlerde Milli Mücadele için önem arz eden hizmetlerde bulunmuştur.
Ahmet Hulusi Efendi, Milli Mücadele lehindeki söz konusu çalışmaları sebebiyle, başta İstanbul Hükümeti olmak üzere kimilerinin düşmanca davranışlarına muhatap olmuştur. Örneğin Denizli Rumları, "Denizli Yunan kuvvetlerinin eline geçtiği zaman, sarığını başına dolayıp cesedini sokaklarda dolaştıracağız" tehdidinde bulunmuşlardır. Oysa Ahmet Hulusi Efendi, daha ilk yaptığı konuşmasında Denizli halkına Yunan’a karşı silâhlı mücadele verilmesini belirttikten sonra, miting meydanında tanıdığı Rumları göstererek, "bunlar da bize birer vediadır, onlara dokunmayınız" demişti.
Öte yandan, Denizli’nin Hürriyet ve Itilâfçıları, özellikle Yunan ordusunun Aydın’a girmesinden sonra seslerini daha da yükseltmişlerdi. Bu cümleden olarak, "asker kaçıyor, 5-10 silahlı ile memleket savunulmaz" gibi sözlerle propagandaya giriştiler. Bu propagandaların halk üzerinde az da olsa etkisi olmuştur. Bu arada Müftü Efendi’yi, "Eğer Yunanlılar gelirse seni elimizle teslim ederiz" gibi sözlerle de tehditlerini yinelediler.
Ayrıca İstanbul Hükümeti, önce yazıyla milli harekât lehindeki çalışmalarını bırakması için Ahmet Hulusi’yi ikaz etti. Sonuç alamayınca Jandarma Komutanı Ali Kemal Paşa’yı Denizli’ye gönderdi. Yine beklenilen sonuç elde edilemeyince, Ahmet Hulusi’nin görevine son verildi. Bu arada Ahmet Hulusi Efendi’ye ingilizler de baskıda bulunmuşlardır.
Engelleme girişimlerine rağmen Müftü Ahmet Hulusi Efendi milli harekât lehindeki çalışmaları sürdürmüştür. Örneğin Damat Ferit Paşa, Haziran 1919’da Vali ve Mutasarrıflara gönderdiği talimatla milli ordu teşkilinin yasaklandığını bildirerek buna uymayanlara pek insafsız davranılmasını, gerekirse İstanbul Divan-ı Örfi’ye gönderilmesini emretti.
Ancak Damat Ferit, bu talimatıyla da beklediği sonucu elde edemedi. Aksine onun talimatı, Denizli’ye geldiği günlerde Müdâfaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti, Milli Mücadele’ye daha iyi hizmet sunabilmek için 12. 7. 1919’da Heyet-i
Milliye adı altında yeniden teşkilâtlanmıştı. Ayrıca, 14 Haziran 1919’da Denizli Kuva-yı Milliyesi kurulmuştu. Bu milli kuvvet için, ikmal faaliyetleri de bütün hızıyla sürmekteydi. Bu durumdan endişeye kapılan İstanbul Hükümeti, 21 Temmuz 1919 tarihli telgrafıyla Kuvâ-yı Milliye’nin dağıtılması hususundaki talimatını yeniledi.
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Heyeti Milliye Başkanı olarak İstanbul Hükümeti’ne ulaştırılmak üzere Denizli Mutasarrıflığıma hitaben yazdığı 5 Ağustos 1919 tarihli yazısında, Yunanlıların işledikleri cinayetleri ve İstanbul Hüküme- ti’nin bu cinayetler karşısında ilgisiz kaldığını, bu sebeple vatanlarını ve canlarını kurtarmak için mücadele verdiklerini, bu mücadeleden de vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını sert bir dille bildirmekteydi. "...Yunan zulüm ve vahşeti altında ölmektense, çarpışa çarpışa hayatımızı feda etmeyi ve bu suretle başarıya ulaştığımız halde, kendi hükümetimizin kanunlarıyla kendi haklarımızda kovuşturmada bulunmasına boyun eğmeyi cana minnet bilmekte olduğumuzu arz ederiz." cümleleriyle son bulan bu yazı, aynı zamanda Denizli Heyet-i Milliyesi’nin özellikle başkanı Ahmet Hulusi Efendi’nin Milli Mücadele’deki hizmetlerini de özetler mahiyettedir.
57. Tümen Komutanı Albay M. Şefik Aker, Müftü Efendi’nin hizmetlerinden, "...Nazilli’nin düşman istilâsına uğramasından sonra ileri gidememesi ve hatta bu kasabayı bir müddet tahliye etmesi, Ahmet Hulusi Efendi’nin gayret ve rehberliği ile başlayan milli harekâtın kuvvete inkılâp ederek ileri harekete geçmemesi ile mümkün olabildi" diyerek takdirle söz etmektedir.
Ahmet Hulusi Efendi, Dürrizade’nin fetvasına karşı hazırlanan Ankara Fetvası’nı Nisan 1920’de tasdik ederek, 15 Mayıs 1919’da Denizli halkı için verdiği ilk cihad fetvasını, böylece bütün Türk Milletine duyurmuş oluyordu. Bu yüzden, "Garp Cephesi Nasıl Kuruldu" adlı eserin yazarı, Rahmi Apak’ın tespit ettiği gibi "Yalnız Denizlililer değil, bütün Türk Milleti Ahmet Hulusi Efendi ile iftihar edecektir."
Ahmet Hulusi Efendi, Denizli’de milli harekâtı başlattığı zaman 57 yaşında idi. O, 22 Kasım 1931’de arkasında daima örnek olacak hayırlı hizmetler bırakarak, 70 yaşının içinde fani hayata veda etti. Altı çocuk babasıydı. Ailesi "Müftüler" soyadını almıştır. Torunlarından Haluk Müftüler, XIX. ve XX. Dönem Denizli Milletvekillerindendir.