Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Dinin insan hayatındaki yeri ve önemi vazgeçilmezdir. Çünkü insan, hayatın ve ölümün gerçeğini ancak dinle kavrar ve huzurlu bir hayata yön veren kuralları din sayesinde öğrenir. Bu itibarla din, ilk insanla beraber var olmuş ve insan oldukça da var olmaya devam edecektir.

Din ve insan arasındaki bu sıkı münasebeti Batılı bir tarihçi, “Dünyayı gezip dolaşınız; edebiyatsız, kanunsuz, servetsiz şehirler bulabilirsiniz. Fakat mabetsiz, mabutsuz, duasız tek bir şehir göremezsiniz” sözleriyle anlatır.

İnsanın iman-amel boyutunda ortaya koyduğu dinî tutum, deneyim ve davranış biçimi olarak tanımlayabileceğimiz dindarlık, dinin bireysel ve toplumsal hayata ilişkin öngördüğü hayat tarzını ve bu hayat tarzının davranışlara yansıyan yönünü ifade eder. Dindarlık, bir başka ifadeyle kişinin sorumluluklarının bilincinde olması ve bu konuda özel bir hassasiyet göstermesidir.

Dindar olmak demek; aynı zamanda bir sorumluluğu da yüklenmek demektir. Özüyle sözüyle, haliyle, tavrıyla Yüce yaratıcının istediği kıvama gelmek demektir. Geniş bir anlam çerçevesine sahip olan dindarlık, birtakım ritüelleri yerine getirmekten ibaret olmadığı gibi, sadece şekil, sadece eylem de değildir. Şekil ve özü içinde barındıran ve sosyal hayata da pozitif yansımaları olan bir olgudur. Dindarlık bu yönüyle bireysel tezahürleri ve sosyal boyutu olan bir kavramdır. Bu sebeple kişi Allah’a karşı olan kulluk görevlerini takva bilinci ve samimiyet içerisinde yerine getirmeli, yaşadığı topluma karşı kendisini sorumlu hissetmeli ve bunun gereklerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmalıdır.

Sevgili Peygamberimiz insanların bir işi yaparken en güzel şekilde yapmalarını tavsiye etmiştir. Sorumluluk taşıyan müminler olarak bizler de dinimizin icaplarını gerek inanç dünyamızda, gerekse sosyal hayatta en güzel şekilde ortaya koymalıyız. Dindarlığımızı güzelleştirmek; dinimizin evrensel öğretileri doğrultusunda içimizi arındırıp aydınlatmak, çevremize ve topluma karşı duyarlı bir insan olmaktır. Yaptığımız her işi ihsan derecesinde güzel yapmaktır. İncinsek de incitmemeye çalışmak, insanları hoş görmek ve Allah’ın yarattığı insanı en üstün varlık bilerek Yaratan’dan ötürü daha da sevebilmektir.

Dindarlık bilincimizi kuvvetlendirmeye ve davranışlarımızı daha da güzelleştirmeye katkı sağlaması ümidiyle bu sayımızda dindarlık konusunu gündemimize taşıdık. “Dindarlığımızı nasıl güzelleştirebiliriz”in cevabını bulma konusunda yeni ufuklar açmak istedik.

Sizleri dergimizle baş başa bırakırken, hicrî yıl başlangıcı olan muharrem ayının ve 2009 yılının tüm İslâm âlemine, insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyorum.


Dr. Yüksel SALMAN