Makale

Bir Vatanın Bir Milletin Kurtuluş Destanı Çanakkale Zaferi

Bir vatanın, bir milletin kurtuluş destanı
Çanakkale Zaferi

İsa Çiçek

Türk Tarihindeki; Malazgirt Zaferi, İstanbul’un Fethi, Viyana kuşatması, Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı gibi büyük olaylar tüm dünyayı etkilemiştir.
Çanakkale, yüzyıllar boyu önemli harplere ve mücadelelere sahne olmuş, boğazlar bölgesinde şirin ve güzel bir şehirdir. Burada yerleşimin Truva ile başladığı, Truva kalıntılarının eski tunç çağına kadar gittiği sanılmaktadır. Şu andaki Çanakkale’nin kuruluşu ise çok eski dönemlere inmemekte, temeli Fatih Sultan Mehmet zamanında atılan bir 15. yüzyıl şehridir.
Çanakkale’nin Osmanlı için önemi ise şehrin ele geçmesiyle, Türklerin Avrupa’ya geçişlerindeki önemli yerinden kaynaklanmaktadır. Yani Çanakkale Türklerin Avrupa’ya açılan kapısı olmuştur. Çanakkale stratejik konumu itibariyle çok önemli bir şehirdi. Öyle ki, birçok Avrupa Devletinin bu şehrimizde Konsoloslukları bulunmaktaydı. Özelliklede 19.yüzyılda Osmanlı Devletinin Avrupa Devletleri karşısında zayıflamasıyla beraber önemi daha da artmış, küçülen Osmanlı Devletinin bu şehri koruması boğazların ve İstanbul’un güvenliği açısından çok önemli hâle gelmişti.
Bu derece stratejik öneme sahip bu coğrafyanın korunması esnasında, yurdumuzun her köşesinden her Türk ailesinin, atalarından bir veya birkaç şehit verdiği bir şehitler beldesidir Çanakkale.
Öyle bir savaş yaşanmıştır ki Çanakkale’de; açlık, susuzluk ve yokluk içinde, mermilerin havada çarpıştığı, kanın topraklara oluk oluk aktığı, yer yer siperler arasının beş metre olduğu, ve siperlerden hiç tereddütsüz akına çıkmak her baba yiğidin harcı değildi. Arkadaşlarının öldüğünü görerek ve öleceğini şehit olacağını bilerek siperden mermilerin üzerine kendini düşünmeden atan ecdadımızı unutmak ne mümkün. Kundaktaki bebeği ile cepheye sırtında, omzunda cephane taşıyan, elinde bulunan bez parçasını bebeğinin yerine top mermisine saran ve soğuktan bebeğini kaybeden Elif anayı, o yiğit Anadolu kadınını, yoktan var edilen bir zaferin mimarları olan dedelerimizi, ninelerimizi, atalarımızı nasıl unuturuz nasıl unutabiliriz.
Bir buluşma esnasında Mısır Devlet Başkanı, Mustafa Kemal Atatürk’ü takdir ettiğini söyler ve ekler;
- "Ekselans benim milletimin de sizin milletiniz gibi hürriyete ve istiklâle ihtiyacı var. Bunu nasıl temin edebiliriz? Tıpkı sizin Çanakkale Boğaz Savaşında Düvel-i Muazzama Ordusuna karşı kazandığınız zafer gibi bizim de böyle bir ordu ve stratejiye ihtiyacımız var. Bize bu konuda yardım edebilir misiniz?" Sorusuna Mustafa Kemal:
- "Vatanı için şehit olacak bir buçuk milyon Mısırlı genciniz varsa bu işi yapabiliriz. Bunun haricinde olmaz! " deyince Mısır Devlet Başkanı:
-"Maalesef bizim öyle ölecek bir buçuk milyon Mısırlı gencimiz yok." der. Mustafa Kemal de:
- "O zaman sizin de hürriyet ve istiklâle hakkınız olamaz." deyiverir.
İşte bu söz her şeyi açıklamıyor mu sizce?...
Çanakkale Savaşındaki bugün bile akılların ermediği birtakım olaylar cereyan etmiştir. Bu olaylar ki savaşın kaderini gidişatını tümden değiştiren vakalardır. İşte bu olaylardan birkaç tanesi.
Seyit Ali Onbaşı
Seyit Ali, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912’de Balkan Savaşları’na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi’nde görev aldı. Çanakkale Savaşları’nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı. 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı.
Nusret Mayın Gemisi
Çanakkale Savaşı deyince savaşın kaderini değiştiren Nusret Mayın Gemisini de unutmamak gerekir. Nusret Mayın Gemisi Çanakkale savaşına noktayı koyacak olan görevine çıktığı gece Karanlık Liman ile Seddülbahir arasındaki mayınları toplayıp yerini değiştirirken, onu koruyan Anadolu Feneri de bir Ingiliz gemisi üzerine projektörleri dikmiş ve gemiyi takibe almıştı. Fakat birden Anadolu Feneri arıza yaptı ve projektörler söndü. Nusret Mayın Gemisi hemen ışıklarını söndürdü. Bunun üzerine İngiliz gemisi kendi ışıklarını yakarak denizi taramaya başladı. Nusret Mayın Gemisinin tam İngiliz gemisi tarafından görülüp yakalanacağı esnada, Anadolu Feneri tekrar yanarak İngiliz gemisinin projektörleri üzerine kendi projektörlerini tuttu ve iki ışık arasında kalan Nusret Mayın gemisi böylelikle yakalanmaktan kurtulup görevini başarıyla tamamladı. Bu olaya kalbi dayanamayan gemi kaptanı Hakkı beyin de naşı karaya çıkarıldı. Daha sonra Anadolu Feneri’nin hiçbir tamirat yapılmadan kendiliğinden çalıştığı öğrenildi.
Yahya Çavuş ve takımı
Çanakkale Muharebelerinin en ateşli saldırıları sırasında Morto Koyu’ndan çıkartma yapan bir İngiliz birliğine karşı, Seddü’ I- bahir tepesinde bulunan Yahya Çavuş ve 15 kişilik takımı büyük bir inançla engel olmaya çalışıyorlardı. Karşılarında bulunan bir birliğe karşı 15 kişi gönülden savaşarak engel olmaya çalıştılar. Tam üç gün ve üç gece bir birliğe bir takım olarak karşı geldiler. Onları durdurdular. Gelibolu Yarımadası’nın içlerine girmelerine 15 kişilik bir kuvvetle engel oldular. Sonunda yardımcı kuvvetlerin gelmesine yakın hepsi şehitlik mertebesiyle Allah’a ulaştılar.
Bunun gibi daha onlarca yüzlerce belki binlerce olaylar olmuştur Çanakkale’de.
Çanakkale Zaferi öyle büyük bir zaferdir ki adına destanlar, türküler, ağıtlar yakılan, şiirler, romanlar yazılan Çanakkale. İşte o türkülerden biri de;
Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni Of gençliğim eyvah.
Çanakkale içinde Aynalı Çarşı Ana ben gidiyom düşmana karşı Of gençliğim eyvah.
Çanakkale içinde bir uzun selvi Kimimiz nişanlı, kimimiz evli Of gençliğim eyvah.
Uğrunda binlerce şehit verilmiş, vatanımız şüphesiz göz nurumuz her şeyimizdir. Vatan edinilmiş bir toprağa düşmanın yan gözle bakması bile o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir. Vatan için, millet için ölmek bir borçtur. İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle:
"Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır."
Her milletin, uğrunda şehitler vererek vatan edindiği toprakları koruması ve tehlike anında savunması en tabiî hakkıdır. Toprağı vatan yapan sır da, toprağı savunma hakkı veren temel de budur. Şâirin dediği gibi,
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır."
Dinimiz bundandır ki, bir Müslüman’ın vatanı için ölmesiyle, din için ve Allah için ölmesini bir saymıştır ve vatan için ölene şehitlik rütbesi vermiştir.
Çanakkale Zaferi, bir vatanın, bir milletin kurtuluşudur, Kurtuluş Savaşının ateşleyicisidir. Vatansız, topraksız kalan milletlerin ne hâle geldiklerini bugün Filistin örneğinde olduğu gibi çok iyi görmekteyiz. Çevremizde çeşitli plânların yapıldığı, oyunların oynandığı günümüzde, Çanakkale Zaferinin önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Çanakkale Savaşını ve Zaferini iyi anlamalıyız ve orda kanlarını toprağa döken şehitlik mertebesine ulaşan atalarımızı hiç unutmamalı, gelecek nesillere de unutturma- malıyız.
Çanakkale Savaşında büyük bir Zafere imza atan, vatanı ve bayrağı için şehit olan kahraman MEHMETÇİK’ leri minnet ve şükranla anıyoruz. Aziz ruhları şad olsun.