Makale

“Âlim ile sohbet etmek inci mercân incidir, Câhil ile sohbet etmek âkıbet cân incidir.” Lâedrî


“Âlim ile sohbet etmek inci mercân incidir,
Câhil ile sohbet etmek âkıbet cân incidir.”
Lâedrî
Vedat Ali Tok

(Bilgili kimselerle sohbet eden çok kıymetli şeyler kazanır.
Cahillerle sohbet eden kimsenin nihayetinde canı yanar.)
Yukarıya aldığımız beytin kime ait olduğu bilinmiyor. Klâsik edebiyatımızda sahibi bilinmeyen şiirlerin, beyitlerin altına “Lâedrî” yazılır. Bazı şairler de şiirlerine adlarını yazmayı kibir saydıkları için “Lâedrî” imzasını atmışlardır. Her hâlükârda bir tevazu örneği sayılacak bu davranış söylenen şiiri, beyti anonim hâle getirmiştir. Bir bakıma halkın ortak malı, ortak zevki durumuna gelen bu tür beyitler, nakledenin kültürüne, eğitim düzeyine ve kelime hazinesine göre de kelime ve anlam değişikliğine uğratılmıştır. Nitekim bu beyit bazı kaynaklarda;

“Ârif ile sohbet etmek inci mercân incidir,
Ahmak ile sohbet etmek âkıbet cân incidir.”
Biçiminde de görülmektedir.

Sözün, konuşmanın, muhabbetin insan hayatında büyük bir önemi vardır. İnsan sözünden, hayvan yularından tutulur denmiştir. İnsanı anlamanın ölçülerinden biri de onu konuşturmaktır. Çünkü söz, insanın aynasıdır. Fuzûlî, “Söz, gönül hazinesinin mücevheri, insan karakterini yansıtan aynasıdır.” diyor. Yine Fuzûlî:

“Artıran söz kadrini sıdk ile kadrin artırır,
Kim ne mikdâr olsa ehlin eyler ol mikdâr söz.”
“Doğru söylemekle sözün kadir ve kıymetini artıran kişi, kendi kadir ve kıymetini artırır. Söz ne kadar değerli ise, sahibini de aynı derecede değerli kılar.” demektedir.

Muhabbet, istişare, sohbet… Bunlar, sosyal bir varlık olan insanın vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır. İnsan; her gün, her an başkaları ile iletişim hâlindedir. İşte bu noktada ilişki içinde bulunduğumuz çevre büyük bir önem arz ediyor.

İnsan, dostunu, arkadaşını seçmekte hürdür. Bu, bir bakıma insanın kendi hayatını da etkileyecek bir seçimdir. İnsan kiminle dost olur, ünsiyet kurarsa, onun boyasıyla boyanır. Zamanını bilgili, kültürlü kimselerle geçirenler ruh aydınlıklarına kavuşur; dimağlarını her an taze tutarlar. Cahillerle arkadaşlık kuranlar ise, malâyani ile uğraştıkları için ne kendilerine, ne de etraflarına fayda sağlarlar.

İnancımızda, geleneğimizde, kültürümüzde âlimlere, âriflere büyük değerler verilmiş, onlara üstün görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Âlimin ölümü, âlemin ölümü kabul edilmiştir. Âlimlerin kalemindeki mürekkeple şehitlerin kanları mukayese edilebilir olmuştur. Bütün bunların sebebi bilgin ve bilgelerin hayatımızda oynadıkları önemli rollerden kaynaklanmaktadır. Bir milletin hayatiyeti âlimlerin beyinleri ile doğrudan orantılıdır. Onlar bilgi ve fikirleri ile milletlerin hallerine ve istikballerine yön verirler.

Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, demiş atalarımız. Hayatta her şey maddî değerlerle kıymet kazanmaz. İnsan bazen okuduğu bir kitaptan aldığı lezzetle büyük gönül zenginliklerine ulaşabilir; dinlediği bir bilgenin sözüyle hayatı değişebilir insanın. Onlarla sohbet etmek cana can katar. Beyitte işaret edildiği gibi manevî anlamda incilere, mercanlara mücevherlere gark olur insan. Âlim ne söylediğini bilen insandır. Cahil ne konuştuğunu, sözünün nereye varacağını bilmez. Öyle bir söz söyler ki bizi üzer, onunla dost olduğumuza bin pişman eder bizi…


“İnsanı anlamanın
ölçülerinden biri de onu
konuşturmaktır. Çünkü söz,
insanın aynasıdır. Fuzûlî, “Söz,
gönül hazinesinin mücevheri,
insan karakterini yansıtan
aynasıdır.” diyor. Yine Fuzûlî:
“Artıran söz kadrini sıdk
ile kadrin artırır,
Kim ne mikdâr olsa
ehlin eyler
ol mikdâr söz.”


“İnancımızda, geleneğimizde, kültürümüzde âlimlere,
âriflere büyük değerler
verilmiş, onlara üstün görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Âlimin ölümü, âlemin ölümü kabul edilmiştir. Âlimlerin

kalemindeki mürekkeple
şehitlerin kanları mukayese edilebilir olmuştur.”