Makale

İslam Sanatı-İslam Estetiği

İslam Sanatı

Kâmil Büyüker

Sanatı ana hatlarıyla tarif eden kimi kitaplar, ‘sanat; inancın estetik hüviyet kazanmasıdır’, der. İslam Sanatları giriş sadedinde okunması gereken temel eserlerden birisi İslam Sanatı (ed. Aziz Doğanay, 284 s., İsam yay. 2010.) adını taşıyor. Selçuk Mülayim’in kaleme aldığı eser İslam Sanatı’nı dönemler ve üsluplar eşliğinde irdelerken, Şehir ve Mimari, Mukarnas, Süslemeden Tezyinata, Yarınki İslam Sanatı başlıklarını taşıyor. Yazar evvela tanımdan yola çıkarak Türk Sanatı, Türk-İslam Sanatı ya da İslam Sanatı şeklindeki ayrımların kaynağına inip, bu türden tanımları farklı yönetim ve toplumsal düzenlere karşılık gelen politik eksenlerde irdelemeye çalışmış.
Yazar, temel bir eksiklik olarak öncelikle bugünkü Sanat Tarihi alanının İslam Sanatlarını temellendirmede yetersiz kalacağını ifade ederek kitaba giriş yapıyor. Buradan mülhem olarak yapılan yorumlar ve değerlendirmeler hep eksik ve yetersiz kalmıştır. Ancak İslam Sanatı araştırmacıları, sanat eserini yorumlarken bazen batıni (ezoterik) bazen de doğruca Kur’an ve sünnetten esinlenerek yola çıkmışlar ve sanatın yorumlanışında Yaratıcı ile bağ kuran bir vasıta düşüncesi olduğunun idrakine varmışlardır.
Sanat tarihi alanında başat ve sürükleyici bir amil olmuş olan İslam sanatı, yaşanılan her devirde ve hüküm sürülen her coğrafyada çoğu zaman geleneğin hâkim rengini alırken yer yer de özgün arayışlara sahne olmuştur. Burada belki Osmanlı sanatının da ayrı bir bahis konusu yapılması gerekir. Zira yazar Osmanlı sanatını şu sözlerle tarif ve tasnif eder: “Osmanlı sanatı adını verdiğimiz, tarihin kalın tabakası, temel olarak Selçuklu geleneğine dayanmakla birlikte, bir kültür çevresi olarak sonunda sadece “kendi” olabilmeyi başarmış, yayıldığı geniş coğrafyaya rağmen standart bir üslup yaratabilmiştir. Anadolu dışına atlayan yeni ve değişik çehreli bir İslam genişlemesinin güçlü patronları, sanat atölyelerini de Batı’ya taşımışlardı.” (s. 50) Kitapta dünün İslam Sanatına dair önemli parametreler altları çizilerek aktarılırken, bugünden yarının hazırlığı noktasında da önemli ipuçları ve tespitler yer alır. Sonuçta büyük kültürel miraslar üzerinde hayatı idame ettirmek bizim için büyük kazanç vesilesi olmaktan çıkmış durumdadır. Yine yazarın ifadesiyle “Sadece inançlı olmak yetmiyor, geçmişten gelen değerlere; en azından mimari ve el sanatlarına duyarlı olmadıkça ve daha umutlu bir yarın için bunlarla bütünleşmedikçe, zamanı ve mekânı genişletmek mümkün değildir. Dünden bugüne gelen değerleri göz önünde tutmayı, bir geri dönüş ya da bir tekrarlama olarak algılamadan, şekillerin anlam boyutlarındaki denklemleri kavramak durumundayız.”

İslam Estetiği

İslam Sanatıyla birlikte okunması gereken diğer bir kitap ise İslam Estetiği (234 s., İsam yay., 2012) adını taşıyor. Sanatın mütemmim bir cüzü sayabileceğimiz estetik bahsinde yazar Turan Koç, evvela İslam sanatını bütün boyutlarıyla tanımlarken İslam’ın estetik görüşünü de bütün veçheleriyle gözler önüne sermiştir. İslam’ın estetik görüşünün ne olduğunu tespit etmek için İslam’ın varlık ve güzellik telakkisinin ne olduğunu ve bunun sanat eserine nasıl yansıtıldığını, hangi dil ve üslupla tezahür ettiğine bakmakla mümkün olacağını ifade eden yazar, İslam’ın estetik ve sanat anlayışını üç ana temele dayandırır. Birincisi; imanın özünü oluşturan tevhit, ikincisi; insani idrak düzeyinde tezahürü olan ihsan ve bu ikisi arasında ilişkinin mahiyet ve biçimini belirleyen Kur’an ve hadis. Yazar eserinde ilk bölümde detaylandırdığı bu başlıklarda tevhidi mesajın estetik ifadesi; ihsanı imanın estetik boyutu; Kur’an’ı ise İslam estetiği ve sanatının can damarı olarak tarif eder. Eserin diğer bölümlerinde ise; Güzellik ve Estetik Tecrübe, İslam Estetiği ve Sanatının Kelami Boyutu, İhsanın Tezahürleri ve son bölümde ise İslam Sanatı ve Resim başlıkları yer alıyor.
İslam dünyasında estetik ve sanatla ilgili yapılan çalışmalar maalesef istenen düzeyde değildir. Burada yazarı da umutsuzluğa düşüren olumsuz bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Burada belki yazarın da eserde sık sık ifade ettiği üzere estetiğin, sanatın ya da eskilerin ifadesiyle zevk-i selimin dilini yakalayamamak buradaki sıkıntıların belki de başlıca müsebbibidir. Zira “Sanat ve estetik duyarlılıkla buluşan dil, dinin vazgeçemeyeceği bir ifade aracıdır.” (s. 9) O yüzden yazar kitabın hülasası diyebileceğimiz şu altı çizili sözleri kaleme alır: İslam sanatı hayatla iç içe olan bir sanattır ve zaten bu yüzden vardır. Bu sanat, estetik anlayışının geliştirdiği geleneksel yaklaşımlar içinde çalışmış olsa da, son derece kompleks, derinlikli ve çeşitli yaklaşımları denemiş bir sanattır. Ama asırlar boyunca ortaya konmuş olan sanat eserlerinde en göze çarpan şey birliktir.” (s. 221) Bundan dolayıdır ki İslam Sanatı ve Estetiği dediğimizde tevhidin yansımalarını görürüz.