Makale

Kırda Bir Kermes

Selami Kurt
Alanya İlçe Vaizi

Kırda Bir Kermes

Güzel ülkemin her coğrafyasının farklı iklimi, farklı gelenek, örf ve âdeti var. Geniş anlamda büyük bayramları milletçe kardeşlik, birlik, coşku ve neşe içerisinde kutlarız. Dar kapsamda her bir yerleşim mekânı insanının kendine göre küçük kutlamaları, küçük sevinçleri olur.
Görev yaptığım bölgede yer yer köy şenlikleri düzenlenir. Aynı köyün kültür havasını teneffüs eden insanlar belirledikleri bir yerde duygu ve düşüncelerini kendilerine göre doyasıya yaşarlar. Yaşam parçaları olan kültürlerini devam ettirmek, unutturmamak adına geçmişlerini geleceğe taşırlar.
O köylerden bir köy. Sahilden biraz içerde, küçük, şirin bir köy. Gelenek hâline getirmişler köylüler, her yıl nisan ayının ortalarında bir köy şenliği düzenlerler. Belki nevruz kültürü devam ediyor, belki bahar duygusunun verdiği sevinç ile belki de toprağın canlanmasıyla yeşillikler arasından çıkan rengârenk çiçeklerin etkisiyle köy sakinleri köyden biraz uzakta, belirledikleri bir alanda, ormanların arasında şenliklerini yapıyorlar.
Köy muhtarı, tertip heyeti, dernek üyeleri program için her şeyi düşünmüşler. Çekiliş için bilgisayardan bisiklete, ev eşyasından giyim eşyalarına kadar onlarca çeşit hediye, hazırlamışlar.
Tertip heyeti ilçe erkânını da davet etmiş. Niyetlerine sağlık, özel olarak bizleri de davet etmişler. Kutlu Doğum Haftası içerisinde bulunuyoruz. Belki bir iki kelam ederiz diye davete icabet ediyoruz. Sabahın erken saatleri. Derneğin stantları kurulmuş, görevliler yerlerini almışlar, misafirler oyunları izliyorlar.
Bir anons duyuyoruz. Görevli:
- Kur’an kursumuzun kermesi vardır. Oraya da katkılarınızı bekliyoruz.
Müftülüğümüze bağlı bir Kur’an kursumuzun o gayretli hoca hanımları da şenlik alanına kermes standı açmışlardı. Bayan öğrenciler gözleme ocaklarını kurmuşlar, pasta, börek, tatlı çeşitlerinin tümü, giyim bölümü… Mini bir kermes için her şey hazır. Tebrik ediyorum hoca hanımları, eşlerini, kurs öğrencilerini… Bu kadar olur. Kimin aklına gelirdi. Kermesleri hep duyardık, parklarda, caddelerde, kalabalık yerlerde… Ama böylesini ilk defa görüyorduk. Yerleşim yerinden uzakta, ormanların içinde, bir şenlik alanında, herkes eğlenip oynarken, bizim hoca hanımlar, acaba kursumuza ne kadar destek bulabiliriz, ne kadar sesimizi daha çok duyurabilirizin hesabını yapmışlar.
Şenlik tüm hızıyla devam ediyor. Çekilişler başlamış. İsimler, numaralar tek tek okunuyor. Herkes dikkat kesilip ellerindeki kartların numaralarına bakıyor. Acaba bana ne çıkacak diye…
Kermesin standındayım. Çekilişten kendisine hediye çıkan bazı şanslılar, hediyelerini kursun kermesine getirip bırakıyorlar.
Teşekkür ediyoruz onlara bu nazik davranışlarından ötürü.
Şenlik devam ediyor. Görevli, bizi anons ediyor. Müftülük adına bir iki kelam ediyoruz. Kutlu Doğum Haftası’ndan, kutlu doğumun sebebinden bahsediyoruz. Ellerimizde Efendimizi (s.a.s.) temsilen güller var. Herkes şenliğin havasındayken biz protokole, şenliğe gelen misafirlere gül takdim ediyoruz. Bu güllerle şenliğe başka bir güzellik katıyoruz. İnsanlar bizi ayakta alkışlıyorlar.
Geleneğe göre her yıl bu şenliğe köyün ileri gelenlerinden bir “şenlik ağası” seçilirmiş. Öncesinde, ağalık payesi olsun diye, köy derneği, bir tablo, levha, alem vb. bir nişane yaptırırlarmış. Şenlik alanında açık artırma ile satarlarmış. En yüksek fiyatı verip o alemi alan kişi, o yılın “şenlik ağası” olurmuş. Bu sene kutlu doğumu unutmamışlar. Yaklaşık üç metrekare ebadında, levha şeklinde bir halı üzerine Peygamberimizin ismini (Muhammed) kalp şeklinde, güzel bir kompozisyonla, bir de hadis-i şerif yazdırmışlar. Çok güzel bir eser ortaya çıkmış. Artık bu ağalık nişanesi, kim alırsa o kişi şenliğin ağası olacak. Açık artırma başlıyor. İki, üç, dört, derken sekiz bin liraya bir gönlü zengine kalıyor o güzelim levha. Biz tekrar anons ediliyoruz. Bu levhayı Efendimiz anısına, kutlu doğum anısına şenlik ağasına takdim etmemiz isteniyor. Yeni şenlik ağamız sahnede, mikrofon elinde, levhayı alıyor. Herkes pür dikkat ağayı izlerken, ağa:
- Bu levhayı Kur’an kursumuza hediye ediyorum, diyor.
Şenliğin en güzel, en duygusal anı yaşanıyordu. Hoca hanımların sevinçten ağladıklarını görünce, biz de gözyaşlarımızı tutamıyoruz. Halkımızdaki Kur’an sevdası, peygamber aşkı, hoca hanımlardaki Kur’an’a, peygambere, insanımıza olan hizmet aşkı, bu duygusal anları bize yaşatıyordu. Sabahleyin gelip gelmemekte tereddüt ettiğimiz köy şenliğinde, Kur’an kursumuzun ismini duyuruyoruz, kutlu doğumdan, Efendimizden bahsediyoruz. Ağalık nişanesini kursumuza kazandırıyoruz.
Hoca hanımları, öğrencilerini tekrar tekrar tebrik ediyoruz. Çalışmalarının, gayretlerinin devamını diliyoruz. Samimi düşünen zihinlere Rabbimizin geniş fikirler bahşettiğine, samimi yürünen yolda Rabbimizin, kullarını inayetiyle daha çok muvaffak ettiğine şahit oluyoruz…