Makale

Konu: Ramazanda zekâtla arınmak

Konu:
Ramazanda zekâtla arınmak

Dr. M. Selim Arık
Bursa Merkez Vaizi

I. Plan
a) Ramazan ve zekât münasebeti
b) İbadet olarak zekât
c) Yardımlaşma olarak zekât
d) Zekât ve günahlardan arınma
II. İşleniş
Konuya ramazan ve zekât kelimelerinin anlamları verilerek başlanır. Sonra kısaca zekâtın İslam dinindeki yeri, önemi ve fazileti üzerinde durulur. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de namaz ile birlikte zekâtın da zikredilmesinin hikmetinden bahsedilir. Ramazanda verilen zekâtın namaz ve oruç ibadetlerine tesiri anlatılır. Zekâtın kişiyi cimrilik hastalığından koruyacağına işaret edilir. Yine zekât veren ve alan kişiler arasında sevgi bağlarının kuvvetleneceği ve toplumsal kaynaşmanın meydana geleceği vurgulanır. Üretim için kişinin alan el değil, veren el olması gereği üzerinde durulur.
III. Özet sunum
Sözlükte artma, temizlik ve bereket anlamlarına gelen zekât, ıstılahta nisap miktarı malın bir kısmının Allah rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir. Zekât, hicretin ikinci yılında Medine’de ramazan orucundan sonra farz kılınmıştır. Zekâtın Kur’an-ı Kerim’de namazla birlikte zikredilmesinin bir hikmeti; namazın öncelikle Allah’a karşı bir görev, zekâtın da fakirlere verilecek bir borç olduğuna işarettir. Şu hâlde zenginler vermiş oldukları zekâtla hem Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmiş, hem de toplumda zengin-fakir kaynaşmasını sağlamış olurlar. Ramazan; “güz mevsiminin evvelinde yağan yağmurun yeryüzünü tozdan temizlemesi” anlamına gelir. Bunun için ramazan ayında ihlasla yapılan tüm ibadetlerde bir arınma vardır. Ramazanda yapılan amellerin karşılığı diğer aylara nazaran sevap bakımından daha fazladır. Ramazan ayı bereket, rahmet ve gufran ayıdır. Dolayısıyla bu ayda Cenab-ı Allah rahmetiyle insanları kuşatır ve günahlarını bağışlar. Cenab-ı Hak bu ayda hayır işlerinde yarışan kullarıyla da meleklerine karşı iftihar eder. Zekâta “sadaka” da denilir. Zira sadaka, sadık olmayı ve Allah’a kullukta samimiyeti ifade eder. Bundan dolayı hadiste, “Her iyilik sadakadır.” buyurulmuştur. (Müslim, Zekât, 52.) Zekâtın verileceği yerler Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilmiştir. Toplumdaki yardımlaşmada zekâtın fonksiyonu çok önemlidir. Zira seküler hayatı tercih eden toplumlarda iki düşünce vardır. Biri; “Ben tok olayım başkası açlıktan ölse bana ne”, diğeri de, “Sen çalış ben yiyeyim” anlayışıdır. İşte bu iki düşüncenin ortadan kalkması; İslam’daki şefkat, kardeşlik, yardımlaşma ve cömertlik temeline dayanan “zekât”la gerçekleşir. Hadiste cömertin Allah’a yakın, insanlara yakın, cennete yakın ve cehennemden uzak olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla cennete yaklaştıran cömertlik ve zekât, insanlar arasındaki sevgi köprüsünü sağlayan çok önemli bir ibadettir.
IV. Konu ile ilgili bazı ayetler
“Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin.” (Bakara, 2/43.) “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Rasule itaat edin ki, size merhamet edilsin.” (Nur, 24/56.) “Onlara, ancak dini Allah’ın emrettiği şekilde yaşayarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Doğru din de budur.” (Beyyine, 98/5.) “Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin.” (Tevbe, 9/103.)
Konu ile ilgili faydalanılabilecek diğer ayetler: Bakara, 2/1-3, 277; Nisa, 4/162; Maide, 5/55; Âraf, 7/156; Tevbe, 9/5-11; Hac, 22/41.
V. Konu ile ilgili bazı hadisler
“Ramazan ayının ilk gecesi olunca şeytanlar ve cinlerin azgınlarına zincir vurulur. Cehennemin kapıları kapatılır, cennetin bütün kapıları açılır. Bir münadi (melek) ise şöyle seslenir: Ey hayır peşinde koşan kimse! Hayır işlemeye yönel. Ey şer peşinde koşan! Şerri terket. Bu durum ramazanın her gecesinde devam eder.” (Tirmizi, Savm, 1.) “Mallarınızı zekât ile koruyunuz, hastalıklarınızı sadaka ile önlemeye çalışınız, belaları da bertaraf etmek için dua ile mukabelede bulununuz.” (Süyuti, Fethu’l-Kebir, II, 73.) “Ey Ademoğlu! Yanında bulunanlardan infak et ki, Allah da sana infakta bulunsun (yerine fazlasıyla versin).” (Buhari, Tefsir, 11/2.) “Verilen sadaka malı azaltmaz.” (Müslim, Birr, 69.) “Zekâtı ver! Zira o seni (günahlardan) arındıran bir temizliktir.” (Ahmed b. Hanbel, III, 136.) “Zekât ve sadaka Rabbü’l-Âlemin olan Allah’ın gadabını (kızgınlığını) söndürür. Aynı zamanda kötü ölümden de korur.” (Tirmizi, Zekât, 28.) İnsanoğluna her gün iki melek iner ve onlardan biri: “Allahım, infak edenin (malını bereketlendirmek suretiyle) arkasını getir.” diye dua ederken, diğeri de, “Malı tutup cimrilik edenin malını telef et.” diye bedduada bulunur. (Buhari, Zekât, 27.) “Kimin zekât verme miktarı kadar malı olur da onun zekâtını vermezse, o mal kıyamet günü zehiri olan iki büyük dişli bir ejderha olarak karşısına dikilip ‘Ben senin sakladığın malındım.’ der.” (Muvatta, Zekât, 22.)
VI. Konu ile ilgili bazı hikmetli sözler
“Zekât, İslam’ın (fakir-zengin arasındaki) köprüsüdür.” (Acluni, Keşfü’l-Hafa.) “Malın bekçisi zekâttır.” (Atasözü) “Allah zekâtı, malınızın geri kalanının güzelleşmesi ve temizlenmesi için farz kılmıştır.” (İbn Abbas) “Zekâtla İslamiyetin (manevi) zirvesine çıkılır.” (Alkame b. Naciye.) “Sadaka, yetmiş kötülüğün kapısını kapatır.” (Süyuti, Rafi b. Hadic’den naklediyor, Fethu’l-Kebir, III, 201.) “Veren el, alan elden daha üstündür.” (hadisten alma atasözü bkz. Buhari, Zekât, 19.) “Namaz, seni yolun yarısına kadar; oruç, melikin kapısına kadar, sadaka (zekât) ise melikin huzuruna kadar çıkarır. (Ömer b. Abdulaziz) “Ramazan ayı için fitre, namaz için sehiv secdesi gibidir. Secde namazın eksiğini tamamladığı gibi, fitre de orucun eksiklerini tamamlar.” (Veki’ b. Cerrah)
VII. Verilebilecek mesajlar
Kur’an ayı olan ramazanda kalpler yumuşayarak merhamet duyguları coşar ve günahlardan uzak kalınır. Bu manevi atmosferde zekât farizası eda edilerek, fakirlerin duası ve Allah’ın mağfireti kazanılır. Zekât, Allah’ın rızasını kazandıran, kişide malın araç olmaktan çıkarak amaç hâline gelmesini önleyen, insanda başkalarını düşünme, merhamet ve iyilik duygularını geliştiren, toplumsal barışı sağlayan bir ibadettir. Şu halde ramazan ayında din kardeşliği duygularımızı kuvvetlendirerek, toplumdaki zengin ve fakir kaynaşması temin edilmelidir. Hakiki nimeti veren Allah olduğuna göre, mümin kendisine nimet vereni unutmamalı, elindeki malın kendisine emanet olduğunu bilmeli ve malını O’nun rızasını kazanmak için fırsat mevsimi olan ramazanda sarfetmelidir. Böylece zekâtını veren hem malını bereketlendirir hem de nefsini günahlardan temizlemiş olur.
VIII. Yararlanılabilecek diğer bazı kaynaklar
* Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, II, 225; Komisyon, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, III, 55-60.
* Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi, V, 5-338; Riyazü’s-Salihin, Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir ve arkadaşları, II/398-408, Erkam Yayınları, İstanbul 1997; Prof. Dr. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte, VII, 319-434, Akçağ Yayınları, Ankara 1987.
* Dimyati, et-Metcerü’r-Rabih, s. 135.
* Rağıb el-İsfahani, el-Müfredat, s. 218.
* Hüseyin Cisri, Risale-i Hamidiyye, Bahar Yayınları. İst. s. 125.
* Gazali, İhyau Ulumi’d-Din, II, 606. (A. Serdaroğlu Tercümesi)