Makale

Mimari Hadisleri- Hanefi Fıkıh Âlimleri

Hasan Küçük

MİMARİ HADİSLERİ
(Türk İslam Mimarisini Taçlandıran Peygamber Sözleri)

Türk İslam mimarisinde çeşitli mekânlara yazılan hadisler dikkatlice tetkik edildiğinde bunların gelişigüzel yazılmadığı, bilinçli bir tercihi yansıttığı ve pek çok mesaj yüklü olduğu görülür.
İslam Medeniyetinde mimari dekorasyonun önemli unsurlarından biri olan yazılı süsleme dâhil bütün sanatlar, sanat eseri ile ilgisi olanların hayati ve manevi ihtiyaçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu duruma sanat açısından bakıldığında, işlevsellik ve güzellik arasında sıkı bir dayanışma olduğu görülür. Sözgelimi Süleymaniye Camii veya Sultanahmet Çeşmesi bütün bu unsurların harikulade bir uyumunu sergiler. (Mimari Hadisler, s. 59.)
Eser, dinî mimarimizde kullanılan hadisler ve Peygamberimize isnat edilen bazı sözlerin mahiyeti hakkında bir kısım tetkikleri ihtiva etmektedir. Kitap, bir giriş ve iki bölümden müteşekkil olup son kısmında ise bazı ekleri içermektedir. Giriş bölümünde eserin kapsam ve metodu hakkında genel bilgiler verilirken Türk İslam Sanat Felsefesi başlığını taşıyan birinci bölümde sanatın Kur’an ve sünnetle ilişkisi kısaca değerlendirilerek yazının dili ve sembolik anlatım üzerinde durulmuştur. Ayrıca hadislerin mimaride kullanım geleneği ve yazıldığı mimari unsurlar gibi konular ele alınmıştır. Birinci bölüm hazırlık niteliği taşımaktadır. Eserin aslını teşkil eden ikinci bölümde rivayetler konularına göre bir tasnifte bulunulduktan sonra Hz. Peygamber’e isnat edilerek mimariye nakşedilen sözlerin inceleme ve tenkidi yoluna gidilmiştir.
Örneğin Kastamonu Nasrullah Camii’nde yazılı bulunan hadisin sıhhat açısından değerlendirmesi şu şekilde yapılmıştır.
“Sizden kim bir münker (kötü bir şey) görürse, onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse dili ile, ona da gücü yetmezse kalbiyle… İşte bu, imanın en zayıf/basit davranışıdır.” Bu hadis-i şerif, sahabeden Ebu Said el-Hudri’den çeşitli tariklerle rivayet edilmekte olup, bunlardan bazıları şöyledir. Tayalisi-Şu’be- Kays b. Müslim- Tarık b. Şihab- Ebu Said- Rasulüllah. Süyuti’nin değerlendirmelerine göre bu rivayet “sahihtir” (Mimari Hadisler, s. 316.)
Kaynak tespit işleminin ise en erken dönemlere gidilerek yapıldığı görülür. Divriği Kale Camii’nin Sivas Müzesindeki ahşap kapı kanatları hadis yazılmış en eski vesika durumundadır.
İkinci bölümün sonunda birkaç başlık altında ayrıntılı sayılabilecek bir değerlendirme ile sonuç kısmı yer almaktadır. Eserin son kısmı olan ekler bölümünde ise mimari mekânlar ve bulundukları şehirler alfabetik ve kronolojik olarak sıralanmıştır.
Bu çalışma, özellikle mimaride kullanılan uyarıcı, teşvik edici, bilgilendirici ayet, hadis ve kelam-ı kibarları merak edenler açısından önemli bir kaynaktır. Bu bağlamda mimaride kullanılan hadislerin sıhhatinin tetkik edilmesi de hadis ilmi açısından dikkate şayandır.

HANEFİ FIKIH ÂLİMLERİ
(Prof. Dr. Ahmet Özel)
İslam ilme ve âlimlere büyük önem vermektedir. İslam kültür mirasının ilme ve âlimleregösterdiği itibar ve saygının en önemli işareti de ortaya konulan sayısız biyografik eserlerdir. Tarih ve genel biyografi kitapları yanında sahabeden başlamak üzere hadis ravileri, fakihler, müfessirler, mutasavvıflar, edipler, şairler, hükümdarlar, valiler, kadılar gibi birçok meslek ve gruptan sayıları yüzbinleri bulan insanın hayatını anlatan eserler kültür mirasımız içinde geniş yer tutmaktadır.
İslami ilimlerin bütün dallarında yazılan eserlerde görüşleri zikredilen, kendisine atıfta bulunulan birçok şahıs ve eser adı geçmekte, anlatılmak istenenin tam olarak anlaşılabilmesi için adı geçen âlimler ve eserleri hakkında bilgi sahibi olmak önem arz etmektedir.
Bu çalışmada, Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife, hocaları ve önde gelen talebelerinden başlamak üzere VIII-XVIII. yüzyılda yaşamış ve tanınmış üç yüze yakın Hanefi âliminin biyografileri aşağıdaki söyleyiş ve yöntemle ortaya konulmuştur…
“Hocazade, (893/1488) Muslihiddin Mustafa b. Yusuf. Büyük Osmanlı âlimi, Fatih’in hocasıdır. Babası Bursa’nın büyük tüccarlarındandır. İbn Kadı Ayasuluğ ve Bursa Sultaniyesinde Hızır Bey’den ders aldı, ona yardımcılık yaptı. Sultan Murat tarafından Kestel kadılığı ve sonra Bursa’da müderrisliğe tayin edildi. Fatih onu kendisine hoca yaptı. Fatih’in emriyle Gazzali ve İbn Rüşd’ün Tehafütleri üzerine Tehafütü’nü yazdı. Edirne ve İstanbul kadılığı ile Kazaskerlik yaptı.
Eserleri: Tehafüt (Kahire 1303) Şerhu İzzi, Şerhu’t-Tevali, Haşiyetü Tenkihu’l-Füsul, Haşiyetü Şerhi Hidayeti’l-Hikmedir.” (Hanefi Fıkıh Alimleri, s. 104.)
Hanefi fıkıh literatürü yanında Hanefi kaynaklarda kendilerine sıkça atıfta bulunulan İmam- Malik, İmam Şafi, İmam Müslim, Acluni gibi hadis, dil ve diğer mezheplerin önde gelen fıkıh âlimleri arasından VIII-XVIII. asırlarda yaşamış yüze yakın şahsın biyografisi de müstakil bir bölüm hâlinde eserde ele alınmıştır.
Binlerce cildi bulan fıkıh kaynakları ve bunların müelliflerinden eserleri günümüze kadar gelmiş veya en çok tanınmış olanları hakkında bilgi edinmek, başta İslam hukukuyla ilgilenenler olmak üzere İslami ilimler sahasında araştırma yapan herkes için vazgeçilmez bir ihtiyaç ve zaruret oluşturmaktadır. Söz konusu çalışma bu ihtiyacın karşılanmasında önemli bir yer tutmaktadır.