Makale

Rahman'ın Rahmetine Açılan Kapı: Sılayırahim

Elif Erdem
Diyanet İşleri Uzmanı

“Yüce Allah şöyle
buyurur: Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.”
(Ebu Davud, Zekât, 45.)

Rahman’ın Rahmetine Açılan Kapı: Sılayırahim

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Yeni güne her hayrın anahtarı olan bu sözlerle merhaba diyen mümin, gününün hayırlı ve bereketli geçmesini diler Rahman olan Allah’tan. Ağzına ilk lokmayı koyarken, elbisesini giyerken, evinden ayrılıp aracına binerken; belki bir sınava, toplantıya veya ameliyata girerken, Rabbinin huzuruna durup O’na kulluğunu arz ederken hep bu sözler dökülür dudaklarından. Çünkü en sıradan işlerden en önemli vazifelere kadar yaptığı her işin O’nun rahmetiyle noksansız, dosdoğru ve sağlam olmasını arzu eder. Günün her anında bir rahmet arayışı içerisindedir âdeta. Kendisine merhametiyle muamele etmesi, rahmetini asla esirgememesi için Rabbine gizli ve aşikâr dua eder. O’nun kâinatı kuşatan sonsuz rahmetinden biraz daha pay alabilmek için kendisine vesileler arar. Rasulüllah Efendimiz’in aktardığı bir kutsi hadiste, Yüce Rabbimiz, bu vesilelerden birini şöyle açıklar: “Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.” (Ebu Davud, Zekât, 45.)
Allah’ın sonsuz rahmet sahibi olduğunu ifade eden “Rahman” ve “Rahîm” isimleri gibi rahim kelimesi de, “merhamet, esirgeme, severek ve acıyarak koruma” gibi manaları içinde barındıran rahmet kökünden türemiştir. Rabbimiz, insanların birbirlerine soy bakımından bağlanmalarını sağlayan biyolojik yapıya “rahim” adını vererek onu hem bireyler arası sevgi ve merhameti güçlendirecek hem de kendi rahmetinin yayılmasına vesile olacak bir bağ kılmıştır. Dolayısıyla akrabalık ilişkilerini sürdürmek manasındaki “sılayırahim”, ilahî bir emir, ayet ve hadislerde önemi üzerinde ısrarla vurgulanan salih bir amel olmanın yanı sıra Rabbimizle olan ilişkimiz bağlamında hayati önem taşıyan bir davranış biçimidir.
Sılayırahim, kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını canlı tutmayı, en yakınından en uzağına kadar tüm akrabalarla iyi ilişkiler içerisinde olmayı ifade eder. Dolayısıyla başta akrabalık haklarına riayet etmek (İsra, 17/26.) olmak üzere tatlı bir tebessümden selamlaşmaya, telefonla hatır sormaktan ev ziyaretlerine, hayır dua etmekten maddi ve manevi yardımlaşmaya kadar onlarla irtibatın devamını sağlayan ve samimiyetin göstergesi olan her türlü tutum ve davranış sılayırahmin yerine getirilmesini sağlar. Hadis-i şerifte belirtildiği üzere sılayırahmin yerine getirilmesi de rahmet-i Rahman’ın mümine ulaşmasını mümkün kılar. Bu rahmet sayesinde sılayırahimde bulunan kimsenin rızkı bollaşır, ömrü bereketlenir. (Müslim, Birr ve Sıla, 20.) Dinimizin övdüğü ve inananlara tavsiye ettiği bütün iyilikler, sılayırahimle birleşince daha da kıymetlenerek mizana eklenir. Yoksul birine verilen sadaka “bir”, yoksul akrabaya yapılan maddi yardım ise hem sadaka hem de sıla-i rahim olmak üzere “iki” sadaka kabul edilir. (Tirmizi, Zekât, 26.)
Sılayırahmi terk ederek akrabalık bağlarını koparmak ise “kat’ı rahim” şeklinde ifade edilir. “…onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.” (Ebu Davud, Zekât, 45.) buyuran Rabbimizin belirttiği üzere kat’ı rahim, yalnızca akrabalarla değil Rabbimizle olan irtibatı da sona erdirmek, O’nun rahmetinden uzaklaşmak demektir. Oysaki kâinatın işleyişi bu rahmet üzere kurulmuş, bütün âlem onunla hayat bulmuştur. Kış mevsiminde ölü bir toprağa dönüşen yeryüzünün yemyeşil giysileriyle baharı karşılaması (Rum, 30/50.), gecenin dinlenmeye elverişli kapkaranlık bir örtü olup, yaşamın tüm renklerini yansıtan gündüzün tüm canlılığıyla hayata yepyeni sayfa açması (Kasas, 28/73.) ve daha niceleri Rahman’ın rahmetinin eserlerindendir. Yarattığı her şeyin rızkını üstlenmiştir Yüce Mevla ve O’nun rahmeti gazabını geçmiştir. Böylesine engin bir rahmetten mahrum bırakılmak inanan bir insan için oldukça ağır bir ceza olsa gerektir ki bu da sılayırahmin Rabbimizin nezdinde ne kadar değerli olduğunu gösterir.
“Ya Rasulallah! Benim yakınlarım var! Ben onlarla irtibatımı sürdürüyorum, onlar benimle alakayı kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar!” diyerek Allah Rasulü’ne şikayette bulunan kimsenin durumu gibi sılayırahimde bulunulan akrabaların bazen kıskançlıktan bazen unutkanlıktan bazen kin ve nefretten ya da sadece tembellikten kaynaklanan ilgisiz hatta yıkıcı tavırları olabilir. Fakat bunların hiçbiri, hatta akrabaların farklı inançlara mensup olmaları dahi, sılayırahme son vermek, akrabalık bağlarını tamamen koparmak (kat’ı rahim) için geçerli bir mazeret olarak görülmemiştir. “Sılayırahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi onlara iyilik yapandır.” (Buhari, Edeb, 15.) buyuran Rasulüllah Efendimiz, kendisine bu şikâyetle gelen kimseye akrabalarının davranışlarına aldırmadan sılayırahme devam etmesini, böylece Allah’ın O’na yardımda bulunacağını ifade etmiştir. (Müslim, Birr ve Sıla, 22.)
Bireyin dinî ve dünyevi yaşantısına huzur ve esenlik getiren sılayırahim, Rahman’ın rahmetine açılan bir kapıdır. Bu kapıdan yayılan ilahî rahmet, toplumun tamamına nüfuz ederek birlik ve beraberliği güçlendirir, parçalanıp bölünmekten uzak olan toplum ise ilahî rahmetin yansımasına açık hâle gelir.