Makale

çocuklar sevgi ortamında eğitilmelidirler

çocuklar
sevgi ortamında
eğitilmelidirler

Prof. Dr. Mehmet Şeker
Dokuz Eylül Üniv. İlahiyat Fakültesi

Avrupa ziyaretlerimde dikkatimi çeken bir husus olmuştu. Anneler, iki-dört yaşlardaki çocuklar ile sokakta ve parkta çokça ilgileniyor, onların eğitilmesine özen gösteriyorlardı. Birinde, iki üç yaşındaki bir çocuk elinde bulunan bir kağıdı yere düşürmüştü. Annesi bunu fark edince, yürümedi, bekledi. Çocuk bir süre annesine bakındı, bekleyişinin sebebinin düşürdüğü kağıt parçası olduğunu anlayarak, onu aldı ve ancak, anne ondan sonra yürüyüşüne devam etti. Sabırla, çocuğun kendi kendine, yaptığı işin yanlış olduğunu anlamasını bekleyen anne, böyle- ce çocuğunun yanlışlıklarını düzeltmiş oluyordu.
Zaman zaman kendi kendime sorarım. Acaba bizim toplumumuzda çocukların eğitimine yeterince özen gösteriyor muyuz? diye. Kuşkusuz günümüzde ilerleyen araştırmalar, çocukların daha ana karnından başlayarak eğitilebileceklerini ortaya koymaktadır. Gerçi bizim kültürümüzde bunun uygulamaları görülmekteydi. Büyükannelerimizin, çocuklarını emzirirken çok dikkatli davrandıklarını, hatta mümkün ol-duğu ölçüde abdestli olmaya, ya da gusül yapması gereken bir durumu varsa manevî temizlenmeye dikkat ettikleri anlatılırdı. Böylece, en azından emzirme sırasında dikkatli ve uyanık olmak gerektiğine işaret edilmiş oluyor.
Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın yetiştirilmeleri için ne kadar çalışıp çabaladığımız bilinmektedir. Hele okul çağlarına gelince onların en iyi okullarda okumalarına özen gösteririz. Günümüzde bu konuda anne babaların çocuklarının yetişmesinde ne kadar titizlik gösterdiklerine şahit oluyoruz. Özel okullar ile dershanelerde eğitim-öğretimlerini yapabilmeleri için ellerinden gelen gayreti gösteren anne babaların, çocuklarının manevî-ahlâk eğitimlerine de özen göstermeleri gerektiğini hatırlatmaya gerek yoktur.
Çocuklarımızın daha küçük yaştan itibaren eğitilebilmeleri için onların muhtaç oldukları sevgiyi onlardan esirgememeliyiz. Sevgi ortamında büyümeyen çocukların ileri yaşlarda psikolojik sorunlara düştükleri, psikologlar tarafından da ifade edilmektedir. Onun için çocuklarımıza göstereceğimiz sevgi, onların geleceğinin daha sağlıklı olmasına yardım edecektir.
Peygamberimiz çocukları severdi ve çocukları sevmeyi de teşvik ederdi. Torunları ile yeri geldikçe oynar, onların yaramazlıklarını hoş karşılardı. Ama, ahlâka ve topluma aykırı bir davranışlarını görünce de onları uyarmadan edemezdi.
Birgün torunu Hz. Haşan, sadaka olarak gelmiş olan hurmalardan bir tanesini alıp ağzına koymuştu. Allah’ın Elçisi, hemen müdahale ederek; "Onu at ağzından. Biz Ehl-i Beyt’in sadaka malı yemediğini bilmiyor musun?" diye ikaz ederek, torununun helâl yeme konusunda titiz davranması yolunda onu uyarmış oluyordu.
Bilindiği gibi Ehli Beyt, Peygamberimizin ailesidir. En yakın aile fertleri, başta eşleri, evlatları, torunları ve kendisine çok yakın olan dostları bu çerçevede kabul edilir. Bu kimseler bir bakıma Hz. Peygamberin terbiyesi altında bulunurlar. işte peygamberimizin torunu Hz. Hasan’ın davranışına müdahalesi de bunu göstermektedir.
Bir başka hadis-i şeriften de, yine Peygamberimizin çocukların eğitimine dikkat ettiğini gösteren bir örnek verelim.
Hz. Peygamberin üvey oğlu Ömer b. Ebu Seleme şöyle bir olayı anlatıyor: Ben, Peygamber aleyhisselam’ın terbiyesinde bulunan bir çocuktum. Yemek yerken elim yemek kabının (yani tabağın) her tarafına uzanıyordu. Allah Rasulü bana:
"Yavrum, Besmele çek, sağ elinle ve önünden ye" diye uyanda bulundu. Ben de bundan sonra bu tarzda yemeye dikkat ettim.
Çocuk eğitiminde, ölçüyü kaçırmadan sevgi ve hoşgörü gösterilebilir. Ancak, aşırı sevgi ve hoşgörünün çocukların şımarmalarına sebep olabileceği de gözardı edilmemelidir. O yüzden çocuklarının iyi bir eğitim alabilmeleri için anne babalarına büyük sorumluluk düştüğünü unutmamak lazımdır.
Geleceğimizi kendilerine emanet ettiğimiz çocuklarımızın helâli-haramı bilerek yetişmeleri için üzerimize düşeni yapmalı ve bunun bütün toplumumuza yaygınlaştırmalıyız.