Makale

Başyazı

b a ş y az ı

PROF. DR. ALİ BARDAKOĞLU
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI

Hac; iman ve ibadet bilincinin kuvvet kazandığı, din kardeşliğinin duygu ve davranışlara yansıdığı, mahşer tablosunun anbean yaşandığı müstesna bir zaman dilimidir.
Hac, bir yöneliştir. Allah’a ve O’nun gösterdiği dosdoğru yola giriş, yıllarca özlem duyulan mukaddes mekanlara varış, maddî ve manevî kirlerden arınıştır.
Hac; ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’le, Allah’a iman, ubudiyet ve O’na karşı olan teslimiyetin en güzel örneğini göstermiş Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in hatıralarını yaşamak, risalet zincirinin son halkası ve kemal noktası Hz. Muhammed’in peygamberlik vazifesini ifa ettiği yerleri yakından tanımak, tarihle yüzleşmektir.
Hac; insanın aynı gaye adına ırk, dil, renk, kültür ayrımı gözetmeksizin zaman ve mekân düzleminde kendisi gibi insanlarla kaynaşması, benliğini aşıp kulluğa, çokluktan birliğe (vahdet) ulaşmasıdır. Bedendeki bütün elbiselerinden soyunup, giydiği iki parçadan müteşekkil ihram ile İslam’ın, insanları bir tarağın dişleri gibi eşit gören temel yaklaşımını temsilî olarak göstermesi, ölüm duygusunu içselleştirip, Allah’ın kutlu evi Kâbe’yi tavaf etmesi, Arafat’ta vakfeye durup Allah’a verdiği sözünü yenilemesi, içindeki şeytanî duyguları taşlayıp düşünce, amel ve niyetlerdeki bütün olumsuzluklardan temizlenmesi ve evrensel bir kimliğe kavuşmasıdır. Kazandığı istikamet ve güzel hasletlerle benlik ve bencillik duygusundan uzaklaşıp gurur ve kibri törpülemiş bir şekilde ailesine ve ülkesine hacı sıfatıyla olgun ve kamil bir insan olarak dönmesidir.
Bireysel kimliğin oluşması ve güçlenmesinde hiç kuşkusuz en büyük unsur dinî değerlerdir. Bu bağlamda İslam’ın prensipler manzumesi, evrensel niteliklerle donanmıştır. Bunların şekillendirdiği bireylerden oluşan toplumlar, insanlık camiası içinde daha uyumlu, daha paylaşımcı, daha hoşgörülü ve diyaloğa daha açıktır. Hac ibadetinin kültür ve medeniyet hayatımızdaki aktif rolü de bunun apaçık yansımasıdır.
Diğer taraftan, hac ibadetiyle birlikte ele alınan Kurban ise ibadet dili ve birlikte yaşama kültürü açısından İçtimaî mesajlar içermektedir.
Kurban, Allah sevgisini bütün sevgilerin üstünde tutmanın açık ifadesi, hak yolunda fedakârlığın bir göstergesidir.
Kurban, gerek birey ve gerekse toplum hayatı açısından çok çeşitli işlevleri olan, bir arada yaşamanın gerektirdiği İnsanî duyarlıkları ve yardımlaşmayı öne çıkaran; kardeşlik, paylaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutan, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunan malî bir ibadettir.
Kurbanın bize kazandırdığı Yüce Allah’a itaat duygusu ve haccın sağladığı benliği aşma ve Allah’a verilmiş sözümüzü yenileme bilinciyle hayata bakmak ve bu heyecanla ona sarılmak insanlığın aradığı huzur, mutluluk ve barışın yegâne yoludur.