Makale

Çocuklar sokakta solmasın

Çocuklar sokakta solmasın

Abdurrahman Akbaş
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

Sokak çocuğu kimdir?
Sokak çocukları, sokağı mekân edinen, yirmi dört saat sokakta yaşayan ve geçimini sokaktan sağlayan, aile sevgisinden, okuldan uzak, zaman zaman suça itilen, uçucu maddelere alıştırılan ciğerparelerimizdir. Onlar çocukluğunu yaşayamayan başka bir deyişle oyun oynama, okula gitme, akşam evinde anne, baba ve kardeşleriyle birlikte olmanın mutluluğunu tadamayanlardır.
Sokak çocukları sokakta her türlü tehlikeye açık bir ortam içinde yaşamaktadırlar. Bu çocukların evleri sokaklar, çatıları da gökyüzü olmuştur. Hepsinden daha vahim olanı da şiddete, cinsel istismara maruz kalma, başkaları tarafından suç işlemeye zorlanma, yaralanma, kronik-tehli- keli bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski, kaçırılma ve öldürülmeyle karşı karşıyadırlar.
Bir de bunun yanında sokakta çalışıp ailesinin geçimine katkıda bulunan ya da kendi masraflarını karşılamak için günün bir bölümünü sokakta geçiren, gecenin erken ya da geç bir saatinde evine dönen çocuklar var. Onları mendil-sakız-su veya kart satarken, kırmızı ışıkta araba camı silerken, sabit noktalarda dilencilik, ya da ayakkabı boyacılığı yaparken görürüz. Küçük yaşta hayatın ağır yükü, bu çocukların narin vücutlarını ezmeye devam etmektedir.
Çocukları sokağa iten nedenler
Ülkemizin hızlı bir endüstrileşme sürecine girmesiyle birlikte, köyden kente göç, sağlıksız bir kentleşme, yoksulluk aile ilişkilerini etkilemiş ve çocukları başıboşluğa sürüklemiştir. Çocukların sokakta yaşamayı seçmelerinin temel nedenleri olarak; nikâhsız beraberlikleri, boşanmaları, ailenin çocuk yetiştirmedeki bilgisizliğini, çocuğun ihmal ve istismarını, aile içinde anne-babanın birbirine veya çocuğa şiddet uygulamasını, sosyal destek ve dayanışma ile ilgili değerlerimizin zayıflamasını, yasaların yeterince etkin olarak uygulanmamasını, koruyucu ve önleyici sosyal hizmetlerin yetersiz oluşunu sayabiliriz.
Ülkemizde sokak çocukları için yapılan araştırmalara genel olarak bakıldığında çocukların cinsiyet dağılımında % 90’nın erkek olduğu görülmektedir. Daha ziyade Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden olduğu göze çarpmaktadır. Ayrıca bu yavrularımızın yarıya yakınının temel eğitim almadığı ya da belli bir aşamasında gördüğü bu eğitimi terk ettiği gözlemlenmektedir.
Anne- babaları tarafından ihmal edilen ve korunmaya muhtaç olan bu çocuklarımız, fuhuş, dilencilik, alkollü veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi tehlikelere ve kötü alışkanlıklarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Ayrıca kendilerini toplumdan dışlanmış gören bu çocuklar, pamuk gibi yüreklerinde tanımadıkları birtakım insanlara karşı nefret duyguları taşımaktadırlar. Gece karanlığında taşı yastık, yağmuru yorgan yaptığı anlarda koskoca binalarda bir bir sönen ışıklar, içine girilen sıcacık, yumuşacık yataklar onların en büyük hayali... Karanlıklar onları korkutur, acılarına acılar katar. Gökyüzü hayal teknesi, yıldızlar oyuncağı değildir onların. Yeni doğan her gün onların ümitlerini tüketir ve yeni endişeler getirir. Onlar için günün tek amacı, insanlardan kaçacağı bir kuytu, bir virane arayıp aç karınlarını doyurmaktır.
Görevlerimiz
Bu çocuklar bizim geleceğimiz, Yüce Allah’ın bizlere birer emaneti. Onlar oyun oynamak, taş yastık yerine yumuşak yataklarda uyumak bu yavrularımızın da hakkı.
Şu hususu unutmayalım ki sokağa itilen çocukların genellikle sağlıklı bir aile ve çevre ortamında yetişmedikleri yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan bir gerçektir. Bu sebeple aile içi eğitimin yanı sıra, çocuklarımızın çevre ile ilgili ilişkilerini de takip etmek, onlara iyi örnek olmak gerekir. Zira çocuklar, güzel terbiyeyi ilk önce aile ocağından alırlar. Ailede sergilenen bütün tavırları, bir fotoğraf makinesi gibi kaydeder ve büyüyünce de bunları hayatına yansıtırlar. Sokakta yaşayanlar ise aile ortamından uzaklaşmışlardır.
Öyle ise bu çocuklara sahip çıkmak, dinî ve millî bir görevdir. Nitekim Yüce Allah yetim ve kimsesiz çocuklarla ilgilenmeyi onların eğitim ve öğretimleriyle meşgul olmayı müminlere emretmekte ve şöyle buyurmaktadır. "Bir de sana yetimleri sorarlar. De ki, onları yararlı ve iyi bir hale getirmek hayırlıdır. Şayet kendileriyle bir arada yaşarsanız onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah kimsesizlerin iyiliğine çalışanları bilir..." (Bakara, 220)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bakıma muhtaç kimselerle ilgilenmeyi bizzat kendisi fiili olarak göstermiş, teşvik etmiş ve kimsesiz çocuklarla ilgilenmenin, sevgiyle başlarını okşamanın, karınlarını doyurmanın, insanın merhamet duygularını artıracağını birçok kere ifade etmiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: "Dul ve yetimlere yardım eden kimse Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri nafile oruç tutup gecelerini ibadetle geçiren kimse gibidir." (Buhari, Nafakat,1)
Bir başka sözünde ise, işaret parmağı ve orta parmağını bitiştirerek: "Gerek yakınlarına ve gerekse başkasına ait herhangi bir kimsesiz yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben cennette işte böyle yan yanayız buyurmuştur." (Buhari, Talak, 25)
Yapabileceğimiz, onlara vereceğimiz çok şeyler var; çok geçmeden onlara çocukluklarını hediye edelim. Sokaklarda solmalarına izin vermeyelim, okula gitmelerini, oyun oynayıp gülmelerini, aileleriyle beraber huzur içerisinde yaşamalarını sağlayalım.
Yardımlarımız çocuklara fert fert olabileceği gibi aynı amaçlara hizmet eden kişilerle birlikte veya sivil organizasyonlarda çalışarak da olabilir. Bu konuda aydınlarımıza ve maddî imkânı yerinde olan bütün vatandaşlarımıza büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu yavrularımızın sorununu, sadece midelerine günde bir öğün sıcak çorbanın girmesi, üzerine giydirilecek bir elbise, birkaç defter, kitap, kalem olarak görmemeliyiz. Gözümüzün aydınlığı bu evlâtlarımızı, toplumun onurlu bir bireyi hâline getirinceye kadar gayret etmeli, eğitime arzulu olanları desteklemeli, çalışabilecek olanların meslek edinmelerine katkıda bulunarak üretime katılmalarını sağlamalı, imkân varsa iş vermeliyiz. Bunun yanında sadece çocukları değil aynı zamanda ailelerini de desteklemeliyiz. Böylelikle bu yavrularımızın sıcak yuvalarında yaşamalarını sağlar ve sokakta gözlerimizin önünde solmamalarını önleriz.