Makale

Çanakkale Gazisi Bir Müfessir: ADIYAMANLI MUSTAFA HAYRİ EFENDİ

Çanakkale Gazisi Bir Müfessir:
ADIYAMANLI
MUSTAFA HAYRİ EFENDİ

Yrd. Doç. Dr. Ahmet İnan
Dicle Üniv. İlahiyat Fakültesi

Mustafa Hayri fendi, Hicri- 1307 (Milâdî 1889-1890) yılında Hısn-ı Mansur (Adıyaman)’da doğdu. İbtidaiyye j ve Rüşdiye’yi bura- j da bitirdi. O tarihlerde Adıyaman’da aşçılık yapan babası, ilim ehline çok düşkün olduğundan, oğlunun da âlim olmasını arzuladığı için ilim tahsili yapmak üzere onu Antep’e gönderdi. Burada Abdullah Ho ca’dan ders aldı. Antep’de dört yıl eski medrese geleneği içinde ilim tahsil ettikten sonra, hocalarının delâleti ile yüksek tahsil yapmak üzere İstanbul’a gitti.
Mustafa Hayri, gençlik yıllarında İstanbul’a geldiğinde medrese tarihinde önemli kırılmalar oluyordu. 1908 yılında medreselerde yapılan değişikliklerle yeni bir dönem başlamıştı. Mustafa Hayri böyle bir ortamda İstanbul’da "yeni medrese" sisteminde tahsilini sürdürdü. İkinci Meşrutiyet ruhuyla henüz yeni açılan Medre- setü’l-Vaizin’de iki yıl okuduktan sonra kadı yetiştiren Med- resetü’l-Kudat’a inti- sab etti ve burada dört yıl okuyarak fevkalâde şehadetname aldı.
Yüksek tahsilini İkinci Meşrutiyet dönemi medreselerinde ikmal etmiş olan genç Mustafa Hayri, henüz bir görev almadan askere alınarak I. Dünya savaşına katıldı. Birinci seferberlikte askere alındı. Beşinci Kolordu, 13. Fır- ka’nın 13. Topçu Alayında Çanakkale muharebesine katıldı. Çanakkale’den İstanbul’a, 46. Topçu Alayına verildi ve bu Alay ile birlikte bir süre Makedonya muharebesine, yine aynı Alay ile birlikte Bağdat Cephesinde savaşa katıldı. Ancak burada İngilizlerle yapılan muharebe sonunda bütün alay ile birlikte esir düştü. İki yıl, iki ay esaretten sonra İngilizlerle yapılan esir mübadelesi gereğince İstanbul’a getirilerek serbest bırakıldı. Bir arkadaşının tavsiyesi üzerine Bulgaristan’a gitti. Bu dönemde Bulgaristan her ne kadar OsmanlI’dan ayrılmış ise de önemli miktarda bir Müslüman Türk nüfusu ve bu nüfusa ait OsmanlI’dan kalan kurumlar hâlâ yaşamaktaydı. Mustafa Hayri Efendi, 1922’de Bulgaristan’ın Şumnu ilinde kurulan Medresetü’n-Nüvvâb’a öğretmen olarak atanır ve 1939 yılına kadar bu medresede görev yapar. Mü- fessirimiz burada Arapça, Farsça, Ulum-u Diniyye, Mecelle, Feraiz, Fıkıh, İlmu’l- Usul, İlamat-ı Şer’iyye/Usulu’s-Sak ve Ah- kâmu’l-Evkaf derslerini okutmuş, müderrisliği yanında Medrese-i Âliye müdürlüğünü de deruhte etmiştir.
Mustafa Hayri Efendi, tahsil-i ulum’da ve askerlik görevinde bulunması sebebiyle Şumnu’ya yerleştiği zamana kadar henüz evlenmemişti. Bir süre Şum- nu’nun Kıllak mahallesinde kirada oturdu. Daha sonra da Ravna mahallesine taşındı ve bu mahallede ikamet eden To- koğulları ailesine mensup, Rüşdiye mezunu ve Şumnu’da bir süre ilk mektepte Kur’an muallimesi olarak hizmet etmiş olan Cemile hanımla evlendi.
1939 yılında Nüvvâb’dan Sofya Baş Müftülüğüne bağlı olan Şer’i Divan-ı Âli Hey’et azalığına (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeliği) naklen atandı. 1965 yılına kadar, yani yaklaşık 26 yıl Sofya’daki bu görevini sürdürdü. Mustafa Hayri Efendi’nin fıkhın furuatı ile ilgili olarak yazdığı el-Muktataf (fi’l-Fıkh) adlı eserinin kapağında "Sofya Müftüsü" ibaresi yer almaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, Mustafa Hayri Efendi, Divan-ı Âli üyesi iken aynı zamanda Sofya Müftülüğü görevini de bir süre deruhte etmiştir.
Mustafa Hayri Efendi, 1922 yılından 1965 yılına kadar 43 yıl Bulgaristan’da Müslüman Türk azınlığı arasında din hizmet verdi. Bir yandan Müslüman azınlığın bürokratik ve hukuksal sorunları ile uğraşırken, diğer yandan ciltlerce eserler yazdı.
Mustafa Hayri Efendi, el-Muktataf fî’t- tefsîr adlı Arapça kaleme aldığı tefsir kitabını 1964 yılında Sofya’da tamamladı. 1965 yılında serbest göçmen statüsü ile Türkiye’ye döndüğünde tefsirini de Türkiye’ye getirdi. Ömrünün son beş yılını İstanbul’da ailesi ile birlikte geçirdi, fakat sağlığında tefsirini basma imkânı bulamadı. Nihayet 30.03.1970 tarihinde gece saat 22 dolaylarında Beyoğlu İlk Yardım Hastanesinde mide kanaması geçirerek vefat etti. Fatih Camiinde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Topkapı Eski Kozlu Mezarlığına defnedildi.
Mustafa Hayri Efendi’nin tefsiri, Mu- hammed Ali es-Sabunî tarafından tahkik edilmiş ve "el-Muktataf Min Uyuni’t-Te- fasîr" adıyla 1996 yılında beş cilt olarak Lübnan’da basılmıştır. Ancak söz konusu eser, yeniden tahkik edilerek neşredilmeye ihtiyaç gösterecek denli tahkik hatalarıyla doludur. Ülkemizin yetiştirdiği bu önemli şahsiyet ve değere, ilgili kişi ve kurumlar olarak umarım hep birlikte sahip çıkarız.